*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Nefsİn Derecelerİ
nefsi mutmain nefsin dereceleri mutmain nefis nefs nefs dereceleri
Nefsi Emmare : Bu basamaktan itibaren kişi nefs tezkiyesine başlamıştır. Bu basamak nefs tezkiyesinin ilk kademesidir. Kalbimizin içine îmân yazılmış durumdadır. Zikir yaptığımız zaman Allah’ın katından gelen rahmetle fazl ve rahmetle salavat kalbimize girer. Fazıllar, kalbimizde îmân kelimesinin etrafında yerleşmeye başlar. Fazıllar %7’yi bulunca, mürşide ulaştığımız zaman bizden ayrılan ruhumuz, 1. gök katına ulaşır.
Yusuf 53 :
Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam) çünkü nefs mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin rahim esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim mağfiret eden (günahları sevaba çevirendir), rahîm (rahmet nurunu gönderen, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye eden)dir.
Bu basamakta nefsin kalbinde %7 fazl birikimi tamamlanır ve ruh birinci gök katına ulaşır.
Nefsi Levvame : Bu basamakta, nefsimizin kalbinde 2. defa %7 nur birikimi olur. Bu basamak nefs tezkiyesinin ikinci kademesidir.Kişi nefsini levm etmektedir(kınamaktadır). Ruhumuz 2. gök katındadır.
Kıyame 2 :
Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeh(levvâmeti).
O levvame (kınanan, suçlanan,pişman olan) nefse yemin ederim.
Bu basamakta ruh ikinci gök katına %14 fazl birikimiyle ulaşır.
Nefsi Mülhime : Nefs tezkiyesinin üçüncü kademesidir.Kişi Allah'tan takva ve şeytandan füccur istikametinde ilham alır.
3. defa %7 nur birikimi olur. Bu basamakta %21 fazl birikimiyle ruh üçüncü gök katına ulaşır. Nefsi Levvame’deyken, nefsi Mülhime’ye ulaşırız. Nefsini levm eden bir kişiyken, bize ilham edilmeye başlanan bir insan oluruz.
Şems 8 :
Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Ona (o nefse), (Allah'ın) takvası ve (şeytanın) füccuru ilham edilir
4. defa %7 nur birikimi ile mutmain oluruz.
Nefsi Mutmainne : Nefs tezkiyesinin dördüncü kademesidir.Kişi Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden mutmain olmuştur.Tatmin olmuştur.Doyuma ulaşmıştır.
Fecr 27 :
Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
Allah’ın verdiklerini yeterli buluruz. Bu basamakta ruh %28 fazl birikimiyle dördüncü gök katına ulaşır.
Nefsi Radiyye : Nefs tezkiyesinin beşinci kademesidir.Bu kademede kişi Allah'tan razıdır.
Fecr 28 :
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
Bu basamakta ruh %35 fazl birikimiyle beşinci gök katına ulaşır. Allah’tan razı oluruz.Ruhumuz 5. gök katındadır.
Nefsi Marziyye : Nefs tezkiyesinin altıncı kademesidir.Bu kademede Allahu Teala da kişiden razı olmuştur.
Fecr 28 :
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
Bu basamakta ruh %42 fazl birikimiyle altıncı gök katına ulaşır.
Her seferinde %7 nur birikimi devam eder. Ve 7. defa %7 nur birikimi ile nefsimiz tezkiye olur. Yani nefsimizin %50’den fazlası Allah’ın nurları ile bezenir. %49 fazl ve %2 rahmet nuru ile, %51 nura ulaşırız; nefsimiz tezkiye olur.
Nefsi Tezkiye(zekiyye) : Bu kademede kişi nefsini tezkiye etmiştir.Bunun anlamı kalbinde %51 nur oluşmuştur.Kalbinde Allah'ın nurları hakim olmuştur.Ruhu bu noktada Allah'a ulaşmıştır.
Fecr 28 :
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
Fatır 18 :
Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted'u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey'un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve ilâllâhil masîr(masîru).
Yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilemez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. (Nefs tezkiyesi ile ruh) Allah'a döner (ulaşır).
Rabbimiz tezkiyeye ulaşan kişilerin felaha erdiğini Şems suresinin 9. ayeti kerimesinde beyan ediyor.
Şems 9 :
Kad efleha men zekkâhâ
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer.
Hidayet nedir? Allahû Tealâ Al-i İmran-73’de “İnnel hudâ hudallâh” diyor.
3/AL-İ İMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâh en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum ınde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki: “ Hiç şüphesiz hidayet, Allah’a ulaşmaktır.” (İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)? De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, VÂSİ’un ALÎM’dir. (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir.)
inne : muhakkak ki,
el hudâ : hidayet,
hudallâh : Allah’a ulaşmaktır.
Bazıları bunun manası;“Allah’a ulaşmak değil, Allah’ın ulaştırmasıdır.” diyorlar. Allah’ın ulaştırmasıysa, o zaman Allahû Tealâ bir âyet daha devreye sokuyor: Şura suresinin 13. ayeti kerimesi.
Bu âyette Allahû Tealâ: “Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah’a yönelirse, Allah’a ulaşmayı dilerse, onları Kendisine ulaştır.” buyuruyor.
42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).
Öyleyse Allah’a ulaşmak söz konusudur ve bu da Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür. Allah’ın Kendisine ulaştırması, sadece Allah’a ulaştırmayı tahakkuk ettirir. Görüyoruz ki “innel hudâ hudallâh” ifadesi her halükârda, Allah’ın Kendisine ulaştırmasıdır.
Öyleyse ruhun Allah’a ulaşması farz mıdır?
Allahû Tealâ: Zumer-54’de : “Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun.” buyuruyordu. Bu ruhun da, vechin de, nefsin de, iradenin de teslimini gösterir.
Allahû Teaâ Muzemmil-8’de buyuruyor:
73/MUZEMM İ L-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah' ın) ismiyle zikret ve her şeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş , vasıl ol).
Bu da Allah’a ulaşmanın bir farz emridir. Ve bunun bir emir olduğu, Allahû Tealâ tarafından Rad Suresinin 21. âyet-i kerimesinde anlatılıyor:
13/RAD-21: Vellezîne yas ı lûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yah ş evne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb (hisâbi).
Ve onlar, Allah' ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını ), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
“Ve onlar, Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi Allah’a ulaştırırlar.”
Ruh, Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeydir. Kur’ân-ı Kerim’de geçen emirler, farzdır. İşte ruhun Allah’a ulaştırılması da farzdır.
Nefsi Emmare : Bu basamaktan itibaren kişi nefs tezkiyesine başlamıştır. Bu basamak nefs tezkiyesinin ilk kademesidir. Kalbimizin içine îmân yazılmış durumdadır. Zikir yaptığımız zaman Allah’ın katından gelen rahmetle fazl ve rahmetle salavat kalbimize girer. Fazıllar, kalbimizde îmân kelimesinin etrafında yerleşmeye başlar. Fazıllar %7’yi bulunca, mürşide ulaştığımız zaman bizden ayrılan ruhumuz, 1. gök katına ulaşır.
Yusuf 53 :
Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam) çünkü nefs mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin rahim esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim mağfiret eden (günahları sevaba çevirendir), rahîm (rahmet nurunu gönderen, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye eden)dir.
Bu basamakta nefsin kalbinde %7 fazl birikimi tamamlanır ve ruh birinci gök katına ulaşır.
Nefsi Levvame : Bu basamakta, nefsimizin kalbinde 2. defa %7 nur birikimi olur. Bu basamak nefs tezkiyesinin ikinci kademesidir.Kişi nefsini levm etmektedir(kınamaktadır). Ruhumuz 2. gök katındadır.
Kıyame 2 :
Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeh(levvâmeti).
O levvame (kınanan, suçlanan,pişman olan) nefse yemin ederim.
Bu basamakta ruh ikinci gök katına %14 fazl birikimiyle ulaşır.
Nefsi Mülhime : Nefs tezkiyesinin üçüncü kademesidir.Kişi Allah'tan takva ve şeytandan füccur istikametinde ilham alır.
3. defa %7 nur birikimi olur. Bu basamakta %21 fazl birikimiyle ruh üçüncü gök katına ulaşır. Nefsi Levvame’deyken, nefsi Mülhime’ye ulaşırız. Nefsini levm eden bir kişiyken, bize ilham edilmeye başlanan bir insan oluruz.
Şems 8 :
Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Ona (o nefse), (Allah'ın) takvası ve (şeytanın) füccuru ilham edilir
4. defa %7 nur birikimi ile mutmain oluruz.
Nefsi Mutmainne : Nefs tezkiyesinin dördüncü kademesidir.Kişi Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden mutmain olmuştur.Tatmin olmuştur.Doyuma ulaşmıştır.
Fecr 27 :
Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
Allah’ın verdiklerini yeterli buluruz. Bu basamakta ruh %28 fazl birikimiyle dördüncü gök katına ulaşır.
Nefsi Radiyye : Nefs tezkiyesinin beşinci kademesidir.Bu kademede kişi Allah'tan razıdır.
Fecr 28 :
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
Bu basamakta ruh %35 fazl birikimiyle beşinci gök katına ulaşır. Allah’tan razı oluruz.Ruhumuz 5. gök katındadır.
Nefsi Marziyye : Nefs tezkiyesinin altıncı kademesidir.Bu kademede Allahu Teala da kişiden razı olmuştur.
Fecr 28 :
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
Bu basamakta ruh %42 fazl birikimiyle altıncı gök katına ulaşır.
Her seferinde %7 nur birikimi devam eder. Ve 7. defa %7 nur birikimi ile nefsimiz tezkiye olur. Yani nefsimizin %50’den fazlası Allah’ın nurları ile bezenir. %49 fazl ve %2 rahmet nuru ile, %51 nura ulaşırız; nefsimiz tezkiye olur.
Nefsi Tezkiye(zekiyye) : Bu kademede kişi nefsini tezkiye etmiştir.Bunun anlamı kalbinde %51 nur oluşmuştur.Kalbinde Allah'ın nurları hakim olmuştur.Ruhu bu noktada Allah'a ulaşmıştır.
Fecr 28 :
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
Fatır 18 :
Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted'u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey'un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve ilâllâhil masîr(masîru).
Yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilemez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. (Nefs tezkiyesi ile ruh) Allah'a döner (ulaşır).
Rabbimiz tezkiyeye ulaşan kişilerin felaha erdiğini Şems suresinin 9. ayeti kerimesinde beyan ediyor.
Şems 9 :
Kad efleha men zekkâhâ
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer.
Hidayet nedir? Allahû Tealâ Al-i İmran-73’de “İnnel hudâ hudallâh” diyor.
3/AL-İ İMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâh en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum ınde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki: “ Hiç şüphesiz hidayet, Allah’a ulaşmaktır.” (İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)? De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, VÂSİ’un ALÎM’dir. (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir.)
inne : muhakkak ki,
el hudâ : hidayet,
hudallâh : Allah’a ulaşmaktır.
Bazıları bunun manası;“Allah’a ulaşmak değil, Allah’ın ulaştırmasıdır.” diyorlar. Allah’ın ulaştırmasıysa, o zaman Allahû Tealâ bir âyet daha devreye sokuyor: Şura suresinin 13. ayeti kerimesi.
Bu âyette Allahû Tealâ: “Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah’a yönelirse, Allah’a ulaşmayı dilerse, onları Kendisine ulaştır.” buyuruyor.
42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).
Öyleyse Allah’a ulaşmak söz konusudur ve bu da Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkündür. Allah’ın Kendisine ulaştırması, sadece Allah’a ulaştırmayı tahakkuk ettirir. Görüyoruz ki “innel hudâ hudallâh” ifadesi her halükârda, Allah’ın Kendisine ulaştırmasıdır.
Öyleyse ruhun Allah’a ulaşması farz mıdır?
Allahû Tealâ: Zumer-54’de : “Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun.” buyuruyordu. Bu ruhun da, vechin de, nefsin de, iradenin de teslimini gösterir.
Allahû Teaâ Muzemmil-8’de buyuruyor:
73/MUZEMM İ L-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah' ın) ismiyle zikret ve her şeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş , vasıl ol).
Bu da Allah’a ulaşmanın bir farz emridir. Ve bunun bir emir olduğu, Allahû Tealâ tarafından Rad Suresinin 21. âyet-i kerimesinde anlatılıyor:
13/RAD-21: Vellezîne yas ı lûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yah ş evne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb (hisâbi).
Ve onlar, Allah' ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını ), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
“Ve onlar, Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi Allah’a ulaştırırlar.”
Ruh, Allah’ın Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeydir. Kur’ân-ı Kerim’de geçen emirler, farzdır. İşte ruhun Allah’a ulaştırılması da farzdır.