M
Misafir
Forum Okuru
Neden insanları kırarız?
İnsanları kırmak kolay, oysa yeni dost kazanmak zordur. Her zaman böyle olur, yapmak zor, dağıtmak ise kolaydır. Bazen bunu isteyerek yaparız. Sonuç da ne olur? Arkadaşlık ilişkimiz biter. Köprüleri atmış oluruz. Hiç düşündünüz mü “Neden bunu yaparız?” Bir sebebi varmıdır? Çoğu zaman sebebini de bulamazsınız. Bir anlık duygu-davranış durumumuzun sonucudur bu. Öfke, kin, hırs, intikam bu kararı vermemize yani köprüleri kolayca atmamıza neden olur.
Bir de olayın başka yönü var. Kimse kimseye mecbur değildir, kimse kimseyle aynı evde yaşamak, aynı iş yerinde çalışmak zorunda değildir. İsteyen kapıyı açar gider. Kapanan o kapı, atılan köprü gibidir. Kapı bir daha açılmayabilir.
Oysa her bir insan ayrı bir dünya demekdir ve onlardan öğreneceklerimiz vardır. Bunu da bilmek lazımdır.
Biz ise insanlardan ayrıldığımız zaman nedense onları cezalandırdığımızı düşünürüz. Oysa bir bakıma kendimizi de cezalandırırız. Bunun da farkındamıyızdır? Tartışmada haklı da olabiliriz. Bu geçerli bir sebepmidir? Önemli olan sebep mi yoksa sonuç mudur? Haklı olup, dost kaybedip, yalnız kalmak iyimidir?
Hatırlamak gerekir. “Hayat oyun değildir.” Hata yapıp, affedilme şansımız çoğu zaman yoktur. her şeyi kolayca silemeyiz.
Mantığımızı ya da çıkarlarımızı her zaman iyi kullanamayız. Duygularımız çoğu zaman ön plana çıkar ve duygularımız mantığımızı dinlemez. Bu nedenle “kafanı kır, ama kalp kırma” prensibine uymamızda fayda vardır. Çünkü kalp evdeki vazonuz gibidir. Kırın, dünyanın en yapıştırıcısı ile yapıştırın ilk hali gibi olmaz, biraz bozulmuştur, kırılmasından dolayı izler vardır üzerinde, hem de hiçbir şekilde geçmeyecek olan izlerdir bunlar. Unutmayalım.
İnsanları kırmak kolay, oysa yeni dost kazanmak zordur. Her zaman böyle olur, yapmak zor, dağıtmak ise kolaydır. Bazen bunu isteyerek yaparız. Sonuç da ne olur? Arkadaşlık ilişkimiz biter. Köprüleri atmış oluruz. Hiç düşündünüz mü “Neden bunu yaparız?” Bir sebebi varmıdır? Çoğu zaman sebebini de bulamazsınız. Bir anlık duygu-davranış durumumuzun sonucudur bu. Öfke, kin, hırs, intikam bu kararı vermemize yani köprüleri kolayca atmamıza neden olur.
Bir de olayın başka yönü var. Kimse kimseye mecbur değildir, kimse kimseyle aynı evde yaşamak, aynı iş yerinde çalışmak zorunda değildir. İsteyen kapıyı açar gider. Kapanan o kapı, atılan köprü gibidir. Kapı bir daha açılmayabilir.
Oysa her bir insan ayrı bir dünya demekdir ve onlardan öğreneceklerimiz vardır. Bunu da bilmek lazımdır.
Biz ise insanlardan ayrıldığımız zaman nedense onları cezalandırdığımızı düşünürüz. Oysa bir bakıma kendimizi de cezalandırırız. Bunun da farkındamıyızdır? Tartışmada haklı da olabiliriz. Bu geçerli bir sebepmidir? Önemli olan sebep mi yoksa sonuç mudur? Haklı olup, dost kaybedip, yalnız kalmak iyimidir?
Hatırlamak gerekir. “Hayat oyun değildir.” Hata yapıp, affedilme şansımız çoğu zaman yoktur. her şeyi kolayca silemeyiz.
Mantığımızı ya da çıkarlarımızı her zaman iyi kullanamayız. Duygularımız çoğu zaman ön plana çıkar ve duygularımız mantığımızı dinlemez. Bu nedenle “kafanı kır, ama kalp kırma” prensibine uymamızda fayda vardır. Çünkü kalp evdeki vazonuz gibidir. Kırın, dünyanın en yapıştırıcısı ile yapıştırın ilk hali gibi olmaz, biraz bozulmuştur, kırılmasından dolayı izler vardır üzerinde, hem de hiçbir şekilde geçmeyecek olan izlerdir bunlar. Unutmayalım.