Neden bütün varlılar insan olarak yaratılmadı?

Uzman SühaN

Administrator
Neden bütün varlılar insan olarak yaratılmadı?
İmam Gazali zulmü, "bir başkasının mülkünde haksız yere tasarrufta bulunmak" şeklinde tarif ediyor.

Demek kişinin kendi mülkünde istediği gibi tasarrufta bulunması zulüm kapsamına girmiyor.

Her şey Allah’ın mülküdür, Allah mülkünde dilediği gibi tedbir ve tasarruf eder. Öyle ise Allah’ın mülkü olan hiçbir varlığın halinden şikayet etmeye hakkı yoktur.

Zengin bir adam, bir takım hediyelerle bize gelse ve bize hak etmediğimiz güzel hediyeleri verse, biz de teşekkürü bırakıp o zengin adama: “Efendim siz madem çok zenginsiniz, şu getirdiğiniz hediyelerin on katını belki yüz katını bize verebilirdiniz, bu imkanınız dahilindedir. Neden vermediniz.” desek, ne kadar haksız ve şükürsüz bir davranış olur.






2.jpg







Burada, o zengin zatın getirmiş olduğu hediyeler, o zengin zatın şefkat ve cömertliğidir.

Öyle ise, o getirmediği sınırsız hediyeleri ondan istemek ve getirdiğine de teşekkür etmemek; nankörlük, şükürsüzlük ve kanaatsizliktir.

Neden bütün varlılar insan olarak yaratılmadı?

Düşünün ki ressam bir kilo mürekkeple ne yapamaz ki? Her şeyi yapar, insan resmi yapar, hayvan yapar, ağaç yapar, cami yapar, köprü yapar..

Şimdi, diyelim ki bir cami resmi yaptı. Caminin aklı ve şuuru olsa, neden beni camı olarak yaptın da bitki yapmadın, diyebilir mi? Yoksa “Hiç yapmayabilirdin, cami olmak gibi bir hakkım ve alacağım yoktu, var edilmem tek başına yeter, ne güzel, bin teşekkür ederim.” demesi gerekmez mi? Çünkü, onun var olmak gibi bir hakkı olmadığı gibi cami olmak gibi bir alacağı ve hakkı da yoktur.

Zihninizde bir harf tasavvur ediniz. Mesela "A" harfi olsun. Bu harf, zihin dediğimiz imkân dairesinde iken senin iradenle yazılıp kağıda dökülerek vücud bulsa, "A" ya düşen daima şükür değil midir? İşte Cenab-ı Hak her şeyi, yokluğun karanlığından getirdi. Birisi hayvan, birisi taş birisini toprak yaptı, herkes hayatından memnundur.

Demek ki, hiçbir varlığın şikayete ve itiraza hakkı yoktur.

Örneğin madenleri, elementleri düşünelim. Madenlere göre bitki daha yüksek mertebededir. Madenin kendine göre hayatı yok, ama bitkinin kendine göre hayatı var.

Şimdi madenin aklı şuuru olsaydı: “Ya Rabbi bizi niye bitki olarak yaratmadın” demeye hakları yoktur. Haşa, Allah’ın onlara bitki hayatı borcu mu vardı? Hâşâ onlar alacaklı mı?

Hayır, çünkü hiç olmayabilirlerdi. O halde, bakır, diyecek iyi ki ben demir olmamışım. Altın diyecek iyi ki bakır ve demir olmamışım.

Aynı durum bitkiler ve hayvanlar için de geçerlidir. Çünkü bunlar da hiç olmayabilirlerdi.

Bu bakımdan bitkiler, madenlere bakacaklar, sulara ve taşlara bakacaklar bitki hayatına mazhar oldukları için teşekkür ederler.

Hayvanlar da insanlara bakıp niçin insan olmadık diyemezler. Çünkü ruhları olduğundan dolayı hakları şükürdür.

Bazı insanlardan başka bütün varlıklar, varlıklarından ve kendilerine verilenlerden memnunudur. Ancak insan, bütün varlıklara verilen nimetler kendisine ihsan ve ikram edilmesine rağmen, yine de şikayet etmektedir. Hatta, memnun olan diğer varlıkların güya haklarını koruma bahanesiyle, onların vekili gibi itirazlarda bulunabilmektedir.

Eğer soruda denildiği gibi olsaydı, bu durumda bütün elementler, Allah’a “biz niçin maden olmadık” diye şikâyette bulunacaklar. Madenler, “biz niçin bitki olmadık?”; bitkiler, “biz niçin hayvan olmadık?”; hayvanlar, “biz niçin insan olmadık?”; insanlar ise ayaklanarak, “biz niçin paşa olmadık?” diye itiraz edecekler. Bu sefer paşalar ayaklanarak, “biz neden peygamber olmadık?” diyecekler.

Bütün peygamberler de –bin kere hâşâ!– ayaklanacak, “biz neden Hz. Muhammed (asm) olmadık?” diyecekler.

Bu durumda dünyanın nizam ve intizamı bozulacak, kainatta insandan başka hiçbir varlık olmayacaktı. Ayrıca insan olarak da bir tek varlık olması gerekecekti.

Bu insan nerede yaşayacak, ne yiyecek, ne içecek, ışığını nereden alacak..

Bakın iş nereye gidiyor..

Demek ki, sonsuz hikmet, rahmet, adalet sahibi olan Allah, iradesiyle her şeye bir vücûd mertebesi vermiştir. Varlıkların görevi, hiçbir hakları ve alacakları olmadığı halde kendilerine verilenlere şükür ile razı olmaları gerekir.

Şu halde, Allah, her bir varlığa, ezelî ilim, hikmet ve iradesiyle kabiliyetine göre bir makam, bir mertebe, bir görev bahşetmiştir. Dünyanın ve âlemlerin düzen ve intizamı, sosyal hayatın düzgün akışı ancak böyle sağlanabilirdi.

O halde, bütün bu rahmet, hikmet, adalet karşısında insanın görevi, bunları vereni akıl gözüyle görmek, kalp gözüyle kabul ederek iman etmek ve onun izni dairesinde bir hayat sürerek şükürde bulunmaktır.
 
Geri
Üst