Mutlu evliliğin sırları**
Erkeğe zihinsel sığınağında dinlenme fırsatı verin
Erkeğe zihinsel sığınağında dinlenme fırsatı verin
Elif T. 20 yıllık evli ve 41 yaşında. Üniversite öğrencisi olan iki çocuğu var. Evliliği sorunlu. Bu nedenle sekiz kez evden kaçıp annesine sığınmış.
Yazı dizisi
Elif T. 20 yıllık evli ve 41 yaşında. Üniversite öğrencisi olan iki çocuğu var. Evliliği sorunlu. Bu nedenle sekiz kez evden kaçıp annesine sığınmış. Bu kaçışların nedeni eşinden duygusal taleplerine yanıt alamaması.
Elif hanımın eşi Arif bey işadamı. Maddi hiçbir sorunları yok. Ancak duygusal paylaşım için aynı şeyi söylemek zor. Bu nedenle Elif hanım boşanmayı düşünme aşamasına geldi. Ancak eşi buna yanaşmadı. O vazgeçtiğinde ise bu sefer eşi Arif Bey boşanmayı kabul ettiğini söyledi. Bu gel-gitler uzun süre devam edince Elif hanım yine eşine katlanamamaya ve evden kaçmaya başladı. Son kaçışında 12 ay annesinin yanında kaldı ancak sonra tekrar eşinin yanına döndü. Ancak bu sefer eşi koşul koydu:
"Sekiz defadır evden gidiyorsun. Dengesiz birisin. Sadece çocukların annesi olarak gelebilirsin. Benden ilgi bekleme."
Ne birlikte ne ayrı
Bunu kabul ederek evine dönen Elif hanım ummadığı bir şeyle karşılaştı. Eşi onunla hiç konuşmuyor, sorduğu hiçbir şeye yanıt vermiyordu. Elif hanım konuşmak istedikçe eşi ona "Beni sağır dilsiz kabul et" diye yanıt veriyordu. İletişim kesildiği için durum iyice kötüleşmişti. Bunun üzerine aile dostları devreye girdi. İki taraf da evliliğin bitmesini istemiyordu ancak birlikte de yaşamaları zordu.
Elif hanım psikolojik beklentisi yüksek bir kadındı. Konuşma, sohbet, aşk-meşk, paylaşım istiyor ancak Arif bey bu beklentilere yanıt vermek bir yana, bunalmıştı. Çekildiği zihinsel sığınağında mutluydu.
Aslında her ikisinin de hayata bakışları farklıydı. Elif hanım ilgi ve sevgi açlığını gidermek için Arif beyi uyaracak her şeyi yapan ama buna yanıt alamayan bir kadındı. Arif bey ise kişilik yapısı olarak çok ciddi, titiz, prensipli, her türlü zevki erteleyen, kendini değiştirmek istemeyen biri. Sadece büyük iş başarılarıyla yetindiğinden, duygusal paylaşıma kapalıydı. Bu nedenle eşinin bu taleplerine yanıt vermiyor, ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Hatta bunu gereksiz görüyordu. Bu durum duygusal ihmal yaşanmasına neden oluyordu. Uzun süren bu durum Elif hanımda depresyona yol açar. Eşinden yanıt alamaması, duygusal beklentilerinin karşılanmaması nedeniyle depresif dönemlerinde çözümü annesinin evine kaçmakta buluyordu. Ama şimdi koşullu olarak eve dönmesine rağmen eşinden hiç bir tepki alamıyordu, üstelik durum daha da kötüleşmişti.
Sorunun çözümü terapide
Arif bey ve Elif hanım sonunda bir evlilik terapistine başvurmayı denediler. Terapi süresince Elif hanıma ne kaçmanın ne de eşinin üzerine fazla gitmenin sorunun çözümüne katkıda bulunduğu anlatılmaya çalışıldı. Elif hanım evliliğinin düzelmesi uğruna terapide anlatılanlara uyacağını söyledi ve sabırla istenenleri uyguladı. Terapi işe yaradı. Elif hanım üç yıldır evini terk etmiyor. Arif bey ise eşinin duygusal taleplerinden usandığı için iki yıl boyunca onunla konuşmadı. Çünkü konuşup eşine iyi davrandığında yüksek taleplerle karşılaşacağına inanmıştı bir kez. Fakat iki yılın sonunda bazı denemelerle eşinin daha dengeli davrandığını gördüğünde duygusal paylaşımları artmaya başladı. Aslında her iki tarafta da sevgi ve iyi niyet vardı. Onların sorunu ilişki kurmayı bilmiyor oluşlarıydı. Terapiyle iletişm kurma becerisi el-de ettiler ve bunu geliştirdikçe sorun-larını çözebildiklerini de gördüler.
Duygusal zekânız kaç?
Aşağıdaki soruları cevaplayın ve puanları toplayın.
Az (1)
Sıklıkla (2)
Her zaman (3)
1. Strese dayanıklıyım.
2. Alışkanlıklarımın esiri değilim.
3. Eşim için rahatımdan fedakârlık yaparım.
4. Kendime hâkim olurum.
5. Sevgimi açıkça ifade ederim.
6. Yeterince iyimserim.
7. Eşimi çok az eleştiririm.
8. Eşim çok az sinirlendiririm.
9. Eşime güvenirim.
10. Cinsel mutluluğu önemserim.
11. Evin düzenli olmasını önemserim.
12. Birlikte yemek yemek beni çok mutlu eder.
13. Eşimin morali bozuksa hemen anlarım.
14. Eşimle göz teması kurarım.
15. Eşimin iyi davranışlarını takdir ederim.
16. Sorunlar karşısında olaylara sadece kendi açımdan bakmam.
17. Alışverişte sadece kendi ihtiyacımı düşünmem.
18. Eşim için riske girebilirim.
19. Eşimi mutlu görmek beni mutlu eder.
20. Eşim neşeliyken keyfini bozacak şeyler yapmamaya dikkat ederim.
Değerlendirme
0-20 puan: Ortalamanın altındasınız. Uzman yardımı almanızda fayda var.
20-40 puan: Ortalama durumdasınız. Daha mutlu olmak için çabalayın.
40-60 puan: Örnek gösterilecek bir eşsiniz
Not: Evli kişiler bu testi önce kendi bakış açılarıyla, sonra kendilerini eşlerinin yerine koyarak doldurmalı. Aynı kişinin doldurduğu iki ayrı test puanının ortalaması, daha gerçekçi sonuç verir.
'Dişiliğinizi kaybetmeyin, yatak odasında anne olmayın'
Evlenince aşkın bir yere gittiği yok aslında. NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Yatırım yapılmayan ve iyi ilişki kurulmayan evliliklerde aşk biter" diyerek evlilikte kullanılan dile dikkat çekiyor.
Evlilik gerçekten aşkı öldürüyor mu?
Bu, erkek feministlerin tezidir. Kadın ve erkeğin evliliğe bakışı aynı değil. Erkekte erotizm, kadında ise romantik eğilimler ön plandadır. Erotizm ikinci plandadır. Kadın erotizm vererek romantizm ister, erkek ise romantizm vererek erotizm ister. Kadın erkeğin erotizm, erkek ise kadının romantizm ihtiyacını karşılamazsa evlilik zarar görür. Evliliğin aşkı bitirmesi aslında güncel bir yanılgı. Yanlış evlilik aşkı bitirir. Evlenmeden önce birbirlerine sevgi rolü oynayan, olumsuz taraflarını gizleyip olumlu olanları ön plana çıkaranlarda bu görülür.
Gizli gündemi olan aşklar biter.
Yatırım yapılmayan, iyi ilişki kurulamayan evliliklerde aşk buharlaşır. Aşka zarar veren şeylerden biri de tarafların birbirini değiştirmeye çalışmasıdır. Değişmek gerekiyorsa öncelikle kendimizden başlamamız gerekiyor. Aksi halde savunma durumu doğar. Evlilikte savunma duygusunu uyandıran şeylerden biri de 'sen' dilinin kullanılmasındır. Örneğin, "Sen evi dağıtıyorsun", "Sen anlayışsızsın", "Sen çocuklarla gilenmiyorsun" gibi bir dil karhisstarafta yargılanıyormuş hissi uyandırıyor. Oysa diyelim ki ev fazla dağınık. Karşınızdakini suçlamak yerine, "Evi dağınık halde görünce kendimi kötü hissediyorum" demek daha iyi bir iletişim dilidir.
'Dişilik kimliği kaybedilmemeli'
Evlilik deyince bunun kadının sırtına yüklendiğini görüyoruz. Erkeği de evliliğe ortak etmenin bir yolu var mı?
Evlilikle ilgili bir konferans verdiğimizde salonun yüzde 90'ının kadın olduğunu görüyoruz. Erkekte farkındalık çalışması gerekiyor. Bu öğrenilebilir bir şey. Evlilikte roller karıştırılmamalı. Örneğin bir baba evde de işadamı veya asker rolünü devam ettiremez. İş ve ev birbirinden ayrılmalı. Kadınlar genelde evlendikten sonra dişi kimliklerini ikinci plana atıyorlar. Yatak odasındaki rolüyle mutfaktaki rolünü karıştırıyor. Diyelim mutfakta çok iyidir ama yatakta da kabare kızı olması gerekir. Erkek de evin ihtiyaçlarını karşılayarak tüm görevlerini yerine getirdiğini sanıyor. Oysa eşinin duygusal ihtiyaçlarını karşılamadığı için psikolojik ihmal oluşuyor. Duygusal ihmal kadınlarda depresyona, erkekte ise aldatmaya neden oluyor. Kadının cinsel çekiciliğini geri plana itmemesi gerekiyor. Yatak odasındaki rolüyle annelik rolünü ayırmalı. Yatak odasında annelik, hanımefendilik rolü olmaz.
Fedakârlık hep kadından beklenir. Bu, kadını yıpratır. Fedakârlığın ölçüsü ne olmalı?
Evlilikte de hak arama bilinci olmalı. Susup iyi davranmaya devam ettiiğinizde karşınızdaki hatasını anlamıyor. Geleneksel yapımızda kadınlar evlerde erkeğe bir köşk hazırlıyor ve her yanlışını
onaylıyor. Bir süre sonra erkek bunu hakkı gibi görmeye başlıyor. 50 yaş sonrası evlilik çatışmalarında bu tür ertelenmiş kırgınlıkların büyük rolü var. Hatta boşanmaya kadar gidebiliyor evlilik. Duygularınızı ifade etmeniz gerekiyor.
Erkeğe zihinsel sığınağında dinlenme fırsatı verin
Elif T. 20 yıllık evli ve 41 yaşında. Üniversite öğrencisi olan iki çocuğu var. Evliliği sorunlu. Bu nedenle sekiz kez evden kaçıp annesine sığınmış.
Yazı dizisi
Elif T. 20 yıllık evli ve 41 yaşında. Üniversite öğrencisi olan iki çocuğu var. Evliliği sorunlu. Bu nedenle sekiz kez evden kaçıp annesine sığınmış. Bu kaçışların nedeni eşinden duygusal taleplerine yanıt alamaması.
Elif hanımın eşi Arif bey işadamı. Maddi hiçbir sorunları yok. Ancak duygusal paylaşım için aynı şeyi söylemek zor. Bu nedenle Elif hanım boşanmayı düşünme aşamasına geldi. Ancak eşi buna yanaşmadı. O vazgeçtiğinde ise bu sefer eşi Arif Bey boşanmayı kabul ettiğini söyledi. Bu gel-gitler uzun süre devam edince Elif hanım yine eşine katlanamamaya ve evden kaçmaya başladı. Son kaçışında 12 ay annesinin yanında kaldı ancak sonra tekrar eşinin yanına döndü. Ancak bu sefer eşi koşul koydu:
"Sekiz defadır evden gidiyorsun. Dengesiz birisin. Sadece çocukların annesi olarak gelebilirsin. Benden ilgi bekleme."
Ne birlikte ne ayrı
Bunu kabul ederek evine dönen Elif hanım ummadığı bir şeyle karşılaştı. Eşi onunla hiç konuşmuyor, sorduğu hiçbir şeye yanıt vermiyordu. Elif hanım konuşmak istedikçe eşi ona "Beni sağır dilsiz kabul et" diye yanıt veriyordu. İletişim kesildiği için durum iyice kötüleşmişti. Bunun üzerine aile dostları devreye girdi. İki taraf da evliliğin bitmesini istemiyordu ancak birlikte de yaşamaları zordu.
Elif hanım psikolojik beklentisi yüksek bir kadındı. Konuşma, sohbet, aşk-meşk, paylaşım istiyor ancak Arif bey bu beklentilere yanıt vermek bir yana, bunalmıştı. Çekildiği zihinsel sığınağında mutluydu.
Aslında her ikisinin de hayata bakışları farklıydı. Elif hanım ilgi ve sevgi açlığını gidermek için Arif beyi uyaracak her şeyi yapan ama buna yanıt alamayan bir kadındı. Arif bey ise kişilik yapısı olarak çok ciddi, titiz, prensipli, her türlü zevki erteleyen, kendini değiştirmek istemeyen biri. Sadece büyük iş başarılarıyla yetindiğinden, duygusal paylaşıma kapalıydı. Bu nedenle eşinin bu taleplerine yanıt vermiyor, ihtiyaçlarını karşılamıyordu. Hatta bunu gereksiz görüyordu. Bu durum duygusal ihmal yaşanmasına neden oluyordu. Uzun süren bu durum Elif hanımda depresyona yol açar. Eşinden yanıt alamaması, duygusal beklentilerinin karşılanmaması nedeniyle depresif dönemlerinde çözümü annesinin evine kaçmakta buluyordu. Ama şimdi koşullu olarak eve dönmesine rağmen eşinden hiç bir tepki alamıyordu, üstelik durum daha da kötüleşmişti.
Sorunun çözümü terapide
Arif bey ve Elif hanım sonunda bir evlilik terapistine başvurmayı denediler. Terapi süresince Elif hanıma ne kaçmanın ne de eşinin üzerine fazla gitmenin sorunun çözümüne katkıda bulunduğu anlatılmaya çalışıldı. Elif hanım evliliğinin düzelmesi uğruna terapide anlatılanlara uyacağını söyledi ve sabırla istenenleri uyguladı. Terapi işe yaradı. Elif hanım üç yıldır evini terk etmiyor. Arif bey ise eşinin duygusal taleplerinden usandığı için iki yıl boyunca onunla konuşmadı. Çünkü konuşup eşine iyi davrandığında yüksek taleplerle karşılaşacağına inanmıştı bir kez. Fakat iki yılın sonunda bazı denemelerle eşinin daha dengeli davrandığını gördüğünde duygusal paylaşımları artmaya başladı. Aslında her iki tarafta da sevgi ve iyi niyet vardı. Onların sorunu ilişki kurmayı bilmiyor oluşlarıydı. Terapiyle iletişm kurma becerisi el-de ettiler ve bunu geliştirdikçe sorun-larını çözebildiklerini de gördüler.
Duygusal zekânız kaç?
Aşağıdaki soruları cevaplayın ve puanları toplayın.
Az (1)
Sıklıkla (2)
Her zaman (3)
1. Strese dayanıklıyım.
2. Alışkanlıklarımın esiri değilim.
3. Eşim için rahatımdan fedakârlık yaparım.
4. Kendime hâkim olurum.
5. Sevgimi açıkça ifade ederim.
6. Yeterince iyimserim.
7. Eşimi çok az eleştiririm.
8. Eşim çok az sinirlendiririm.
9. Eşime güvenirim.
10. Cinsel mutluluğu önemserim.
11. Evin düzenli olmasını önemserim.
12. Birlikte yemek yemek beni çok mutlu eder.
13. Eşimin morali bozuksa hemen anlarım.
14. Eşimle göz teması kurarım.
15. Eşimin iyi davranışlarını takdir ederim.
16. Sorunlar karşısında olaylara sadece kendi açımdan bakmam.
17. Alışverişte sadece kendi ihtiyacımı düşünmem.
18. Eşim için riske girebilirim.
19. Eşimi mutlu görmek beni mutlu eder.
20. Eşim neşeliyken keyfini bozacak şeyler yapmamaya dikkat ederim.
Değerlendirme
0-20 puan: Ortalamanın altındasınız. Uzman yardımı almanızda fayda var.
20-40 puan: Ortalama durumdasınız. Daha mutlu olmak için çabalayın.
40-60 puan: Örnek gösterilecek bir eşsiniz
Not: Evli kişiler bu testi önce kendi bakış açılarıyla, sonra kendilerini eşlerinin yerine koyarak doldurmalı. Aynı kişinin doldurduğu iki ayrı test puanının ortalaması, daha gerçekçi sonuç verir.
'Dişiliğinizi kaybetmeyin, yatak odasında anne olmayın'
Evlenince aşkın bir yere gittiği yok aslında. NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Yatırım yapılmayan ve iyi ilişki kurulmayan evliliklerde aşk biter" diyerek evlilikte kullanılan dile dikkat çekiyor.
Evlilik gerçekten aşkı öldürüyor mu?
Bu, erkek feministlerin tezidir. Kadın ve erkeğin evliliğe bakışı aynı değil. Erkekte erotizm, kadında ise romantik eğilimler ön plandadır. Erotizm ikinci plandadır. Kadın erotizm vererek romantizm ister, erkek ise romantizm vererek erotizm ister. Kadın erkeğin erotizm, erkek ise kadının romantizm ihtiyacını karşılamazsa evlilik zarar görür. Evliliğin aşkı bitirmesi aslında güncel bir yanılgı. Yanlış evlilik aşkı bitirir. Evlenmeden önce birbirlerine sevgi rolü oynayan, olumsuz taraflarını gizleyip olumlu olanları ön plana çıkaranlarda bu görülür.
Gizli gündemi olan aşklar biter.
Yatırım yapılmayan, iyi ilişki kurulamayan evliliklerde aşk buharlaşır. Aşka zarar veren şeylerden biri de tarafların birbirini değiştirmeye çalışmasıdır. Değişmek gerekiyorsa öncelikle kendimizden başlamamız gerekiyor. Aksi halde savunma durumu doğar. Evlilikte savunma duygusunu uyandıran şeylerden biri de 'sen' dilinin kullanılmasındır. Örneğin, "Sen evi dağıtıyorsun", "Sen anlayışsızsın", "Sen çocuklarla gilenmiyorsun" gibi bir dil karhisstarafta yargılanıyormuş hissi uyandırıyor. Oysa diyelim ki ev fazla dağınık. Karşınızdakini suçlamak yerine, "Evi dağınık halde görünce kendimi kötü hissediyorum" demek daha iyi bir iletişim dilidir.
'Dişilik kimliği kaybedilmemeli'
Evlilik deyince bunun kadının sırtına yüklendiğini görüyoruz. Erkeği de evliliğe ortak etmenin bir yolu var mı?
Evlilikle ilgili bir konferans verdiğimizde salonun yüzde 90'ının kadın olduğunu görüyoruz. Erkekte farkındalık çalışması gerekiyor. Bu öğrenilebilir bir şey. Evlilikte roller karıştırılmamalı. Örneğin bir baba evde de işadamı veya asker rolünü devam ettiremez. İş ve ev birbirinden ayrılmalı. Kadınlar genelde evlendikten sonra dişi kimliklerini ikinci plana atıyorlar. Yatak odasındaki rolüyle mutfaktaki rolünü karıştırıyor. Diyelim mutfakta çok iyidir ama yatakta da kabare kızı olması gerekir. Erkek de evin ihtiyaçlarını karşılayarak tüm görevlerini yerine getirdiğini sanıyor. Oysa eşinin duygusal ihtiyaçlarını karşılamadığı için psikolojik ihmal oluşuyor. Duygusal ihmal kadınlarda depresyona, erkekte ise aldatmaya neden oluyor. Kadının cinsel çekiciliğini geri plana itmemesi gerekiyor. Yatak odasındaki rolüyle annelik rolünü ayırmalı. Yatak odasında annelik, hanımefendilik rolü olmaz.
Fedakârlık hep kadından beklenir. Bu, kadını yıpratır. Fedakârlığın ölçüsü ne olmalı?
Evlilikte de hak arama bilinci olmalı. Susup iyi davranmaya devam ettiiğinizde karşınızdaki hatasını anlamıyor. Geleneksel yapımızda kadınlar evlerde erkeğe bir köşk hazırlıyor ve her yanlışını
onaylıyor. Bir süre sonra erkek bunu hakkı gibi görmeye başlıyor. 50 yaş sonrası evlilik çatışmalarında bu tür ertelenmiş kırgınlıkların büyük rolü var. Hatta boşanmaya kadar gidebiliyor evlilik. Duygularınızı ifade etmeniz gerekiyor.
Son düzenleme: