Mustafa cihat kimdir??

narçiçeğimm

Daimi Üye
Üye
Mustafa cihat kimdir??
mustafa cihat kimdir mustafa cihat hayatı.Melekler mustafa cihat müzik çalışmalarının yanı sıra başarılı yapımlarada imza atmış bir isimdir mesala hasbelkader sitesi (tiyatro komedi) the imam (film) gibi projelerin gün yüzüne çıkmasında pay sahibidir aynı zamanda birbirinden güzel ezgileride kendi sesiyle yorumlamaktadır bunlardan bi kaçtanesi gülmeyenler bahçesi seni bulsam ve seni anlatamam bende bu başarılı bi okadarda mütevazi sanatçımızın hayatını kim kimdir de paylaşmak istedim işte kendi ağzından hayat hikayesi






Mustafa Cihat 76 kışının 19 kasımında bir Cuma akşamı açmışım gözlerimi dünyaya. İnsanların korkudan evlerinin pencerelerini sıkı sıkı perdelediği, evlatlarını uğurlarken sıkı sıkı tembihlediği, sağ salim eve dönmeleri için el açıp dua ettiği bir zamanda. Tedirginliğin insanların hep yanında olduğu bir dönemde merhaba demiştim dünyaya.
Elbette dünyaya gelişim birilerinin hasretle ümit ettiği, ve bir yerleri kurtarması için beklenen bir kahraman gelişi değildi. Sade bir Anadolu evinde kılıç ailesinin ümitlerinin karşılığı herkesin yaşayabileceği kadar bir mutluluk anı sadece. Evin en küçüğü, diğer 3 kardeşinin arkadaşlarına “bizim bir kardeşimiz daha oldu” diyecekleri kadar sade ve sevinçli bir haber.
Babam ismimi doğmadan önce koymuş. “ bir erkek evlat verirse adı Mustafa Cihat olsun adının adamı olsun” demiş.
Çocukluğum her çocuk gibi oyunlarla ve oynayacağımız yeni oyunların hayalleriyle geçti. Belki tek farkım her şeyin çok kıymetli olduğu ve kıymetinin bilindiği bir devrin çocuğu olmamdı. Mahallede plastik topu olanın tüm oyunları ve kurallarını belirlediği, top oynarken plastik kramponu olanın takım kaptanı olduğu zamanlardı. Her şey azdı kıymetliydi, farklıydı ama çok tatlıydı.
Çabucak geçen yıllar ve ilk okul. “yahu cihat Maş görmeyeli kocaman adam olmuşsun sen be” diyen babamın arkadaşlarını hep sevdim.
Orta okul imam hatibe yazılıp okul bahçesinde, beyaz gömlek, lacivert bir ceket, gri pantolon, ağabeyimden kalan bordo kravatla ve elimdeki kitaplarla girdiğim o ilk gün “babamın arkadaşları haklı ben artık büyüdüm” dedim. Artık bundan sonra bende kravat takıcam. Ceket giyicem boyumdan büyük laflar edicem.
Ortaokulda uslu bir öğrenci olduğumu söylerlerdi hep hocalar sorulduğunda cevap veren az konuşan çok dinleyen bir öğrenci. Lisede ise tam tersi çok konuşan dinlemeyen sorulmasada her şeye karşı cevap veren bir öğrenci.
Lisede geçen 3 yıl geleceğimi yönlendirdi demeliyim. Bağlılık, sadakat kardeşlik, idealler, hayallar ve daha bir çok erdem. Daha düşmeden koluma giriverecek ağabeyler, dostlar tanıdım. Her sorunun bir cevabı vardı. Ve hepsinin cevabını öğrenmek için hep sordum tereddütsüz ve şüphesiz cevaplar aldım ve onlara sıkıca sarıldım. Bana sorulursa aynen cevaplamak için.
Lise sona geldiğimde abi olmanın tadıyla ve heyecanıyla daha bir başka konuşmaya başladım. Bu konuşmalar biraz yüksek sesli olsa gerek değerli bir abim bana “radyo kurduk orada program yapacaksın” dedi. Cevabımı dinlemeden bunu söz saydı. Ve radyoda program yapmaya başladım. Bu arada bir müzik grubumuzda vardı. Bizim saydığımız sahiplendiğimiz ezgileri söylemeye dinletmeye çalıştık anlatan ve dinleyen olmasa da.
Hızlı geçen günler ve yıllar bana iltimas yapmadı yoluna durmadan devam etti. Antalya’da geçen 5 yılda hayatın önemli virajlarından geçtim. Radyo ve müzik hep ilgimi tazeledi. Anlatmak istediklerimi konuşarak anlatmak daha güzeldi müzikle anlatmak. 93 yılında kendimde fark ettiğim Mevla’nın bana bahşettiği ilham, sözlere ve melodilere döküldü. Antalya’da kurduğumuz müzik grubu ile de bestelerimizi okumaya derdimizi anlatmaya çalıştık.
Ve 97 de hayatımın en önemli teklifini duymak nasip oldu. Can dost Eşraf Ziya soğuk bir kış günü bana “Cihat gel senle İstanbul’da bir müzik firması kuralım” dediğinde artık beklenen zamanın geldiğini fark ettim. Artık söylediklerim yazdıklarım konuştuklarım sadece bende kalmayacak aynı düşündüğümüz insanlarla ortak sözümüzü olacak dedim. Ve 98 de Marmara müzik adı altında, can dost Eşref Ziya abimle sesimizi duyurma adına bir fırsat yakalamış olduk.
Gelinen bu günde, en azından bir dostla, hayatın herhangi bir yerinde olmak, onunla her şeyi paylaşmak, ideallerimizi inancımızı onunla beraber diri tutmak, duayla, sabırlar, inançla, vefayla, sadakatle, ve ille de şükürle olmak yakışır bana ve herkese.
Merak edenler için yazılan bunca şeyden sonra eğer bir hata edildiyse affola. Takdir edersiniz ki yazmak zordur hele ki kendini yazmak daha bir zır, o halde mazur görmek bizim kardeşliğimize ve samimiyetimize yakışır.
Dualarınızda bana yer ayırmanız dileğiyle..
MUSTAFA CİHAT