Mor Karaman Koyunu
1.GİRİŞ
Türkiye’nin çeşitli coğrafi bölgelerindeki değişik sosyo-ekonomik ve doğal koşullar altında, gerek morfolojik, gerek fizyolojik özellikleri birbirinden farklı, çok sayıda koyun ırkı bulunmaktadır. Bu koyun ırkları sırlardan beri Türkiye’nin doğal koşulları altında yetişmiş ve bu koşullara uyum sağlamış, genellikle düşük fakat, buna karşılık çok yönlü verim veren, hastalıklara karşı dayanıklı ve güç koşullar altında, sınırlı düzeyde de olsa verim verme ve yaşama yeteneğinden olan hayvanlardır. (Batu, 1965).
Koyun yetiştiriciliği; gerek iklim, gerek coğrafi yapısı nedeniyle bitkisel üretime uygun olmayan, yağışı az vejetasyonu zayıf mera alanları ile iklim koşullarının zorlaması sonucu nadas uygulayan bitkisel üretim alanlarındaki artıkları değerlendirmek suretiyle insan tüketimine uygun halde et, süt, yapağı, deri gibi çeşitli ürünlere dönüştürebilen bir hayvancılık etkinliği olması nedeniyle gerek dünya gerek Türkiye tarımında oldukça önemli bir yere sahiptir. ( Ertuğrul ve Cengiz 1993).
Türkiye’nin büyük bir bölümünde çevre koşulları ancak koyun yetiştiriciliğine elverişli bulunmaktadır. Özellikle Anadolu yaylasının orta, doğu ve güneydoğu gibi geniş kısımlarında hüküm süren kurak iklim dolayısıyla meraların zayıf oluşu, sığırdan daha çok bu şartlara uyum sağlamış koyunların gelişip çoğalmasına olanak sağlamaktadır.
Türkiye genelinde koyunculuk ekstansif bir yapıya sahiptir. Hayvanlara tüm yıl boyunca meraya bağımlı bir besleme uygulanmaktadır. Kış ayları için yeter miktarda kaba yem bulundurulmadığından koyunların bu mevsimde bile mümkün olduğu kadar meradan yararlandırılmasına çalışılır. Hayvanlara yalnız akşamları saman ve ot verilir. Soğuk ve karlı günlerde koyunlar dışarı çıkmazlar ve böyle günler fazla sürerse elde ot rezervi az olduğundan çok sürmeden tükenir ve hayvanlar aç kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Bu durumda kuyruğu yağlı koyunlar, kuyruğundaki yağ rezervinden yararlanılarak yetersiz beslenmeye bir süre dayanabilirler. Bu durum daha fazla sürerse bunlardan önce aşırı zayıflamalar görülür, yapağılarını ve yavrularını atarlar ve daha ileri safhalarda ise telefat başlar. Çok kurak geçen bazı yaz aylarında ve otlağı çok fakir bölgelerde koyunlar bir açlık devresi geçirirler. ( Spöttel ve Bilgemre 1939).
Son yıllarda koyun sayısında artma olmuştur. Ancak bu artma, koyunculuğumuzun gelişmesi anlamı ile değil bir koyundan elde edilen gelir miktarı ile ölçülür. Uygun koşullar için verimli ve değerli koyunların yetiştirilmesi arzulanan bir durumdur. ( Kaymakçı ve Sönmez 1992).
Hayvan yetiştiriciliği içinde önemli bir kol olan koyunculuğun kendine özgü kimi özellikleri vardır. Verim yönleri ve doğal koşullar bakımından isteklerinde farklılık görülen koyunlar, at ve sığır gibi büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yanında ayrı bir yetişme kolu olarak dikkati çekerler. Kurak bölgelerde ve zayıf otlaklı işletmelerde büyükbaş hayvan yetiştirmenin güç ve başarısız olduğu durumlarda, koyunculuk daha çekici ve daha çok ilkel yerli koyun ırklarının çoğunlukta olduğu ülkelerde göze çarpar. Buna karşılık, iri yapılı bol verimli kültür koyun ırklarının yetiştirildiği koyunculukta daha fazla emek ve para sarfı gerekmekte ve değerli araziler bu işe ayrılmaktadır. Ancak entansif karakterlerde ve yüksek verim düzeyli bir koyunculuk yapılması durumunda yeni sorunlar ortaya çıkar. ( Kaymakçı ve Sönmez 1992).
Ülkemizin ekonomik koşulları koyunculuk yapmaya uygun görülmektedir. Koyun eti ve koyun sütünden yapılan çeşitli ürünler hal- kımızın alışkın olduğu ve sevdiği besin maddeleri olup her zaman yük- sek fiyatla satılıp aranmaktadır.
Doğu Anadolu bölgesinde koyunculuk en önemli hayvancılık kollarından biridir. Bölge şartlarına tamamen uymuş morkaramanlar en yaygın ve en hakim koyun ırkıdır.
Koyun varlığımız içinde Akkaraman koyunundan sonra % 21.05’lik kısmını teşkil ederek 2. sırada yer alır. Doğu Anadolu bölgesi koyun varlığının % 61.1’ni teşkil etmektedir. (Akçapınar ve Aydın, 1986).
Ülkemizin coğrafik şartlarına uygun ve koyun populasyonunda önemli bir yere sahip olan Morkaraman ırkı hakkında bir çok değişik konularda çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte günümüze kadar bu çalışmaların bir araya toplanarak Morkaraman ırkının tüm yönleri ile ele alındığı bir derleme yapılmamıştır.
Çalışmamızın amacı Morkaramanlarla yapılmış araştırmaların derlenmesi ve bir arada değerlendirilmesi ile ırkın ayrıntılı olarak tanımlanması yanında, morkaraman ırkına ilişkin hangi alanlarda yoğunlaştığını, hangi alanlarda bilgi eksikliğinin bulunduğunu belirlemek, gelecekte yapılacak çalışmada hangi konularda ağırlık verilmesi gerektiğini ortaya koyan bir araştırmadır.
2. MORKARAMAN IRKININ DAĞILIMI
Varolan koyunlarımızın % 21.5’ni oluştururlar. Sivas ve Malatya’nın doğusundan Kars ve Van’a kadar olan Doğu Anadolu bölgesinde yetiştirilirler. Başlıca Erzurum, Van, Ağrı, Kars ve Muş’ta yetiştirilir. Markaraman koyunun besi amacı ile Türkiye’nin her tarafına genel olarak götürülmektedir. Çukurova ve Güney Anadolu’ya akkaramanlar gibi morkaraman koyunları da meralandırma amacı ile göçerler tarafından götürülmüştür. (Özcan, 1980)
Doğu Anadolu bölgesi koyun varlığı Türkiye koyun varlığının % 30.6’sını oluşturmaktadır. Doğal Anadolu bölgesi koyun varlığının büyük kısmını % 61.1’ni morkaraman ırkı koyunlar teşkil etmektedir. (Akçapınar ve Aydın, 1984).
3. MORKARAMANLARIN YETİŞTİRME KOŞULLARI
3.1. İklim Koşulları
En dayanıklı koyun ırklarımızdan birisi olan morkaraman koyununun esas yetiştirme bölgesinde yazları sıcak, kurak, kışların ise karlı ve soğuk bir özellik gösteren karasal iklimi hüküm sürmektedir. (Tanrıverdi, 1976).
Morkaraman koyunlarının bulunduğu bölgede yağmur genellikle ilkbaharın ilk aylarında ve sonbahar aylarında yoğunlaşır. Yaz aylarında genellikle yağışlar görülmez. Bölgede kışlar uzun yazlar ise kısa sürer.
3.2. Arazi Koşulları
Bu ırkın yaşadığı Doğu Anadolu bölgesini yüksek, sarp dağlar ve yaylalar oluşturmaktadır. Bu bölgede rakım ortalama 1500 metredir. Bölgedeki meralar hayvan beslemesine oldukça uygundur. Bu bölgeyi hayvan besleme ve üretimini uygun kılan çayır ve otlar mera arazisine değer kazandırmaktadır. ( Yalçın, 1986, Özcan, 1990)
Arazilerin çoğunluğu yüksek bölgelerdeki dalgalı ovalar ve mera alanlarıdır.
3.3. Bakım ve Yönetim
Koç katımı Doğu Anadolu bölgesinde kaidaten ikinci teşrinin 18’nde başlar. Bu esnada havalarda soğumaya başlamış olduklarından senelerden beri bu tarzda koç katımına alışık olup koyunlar çabuk kızarak koça gelirler. Böylelikle hem koç katımı kısa sürer hem de bununla paralel olarak doğum işi 15-40 gün içersinde sona erer. Ortalama yüz koyuna 5 koç hesap etmektedir. Kuzu doğumları nisanın son haftaları ile mayıs içersindedir. ( Bilgemre, 1942).
Yetiştirici sürülerinin hemen tümünde serbest koç katım uygulanmakta 15 ile 40 koyun için bir koç sürüye katılmaktadır. (Kaymakçı ve Sönmez, 1992).
4. MORKARAMAN KOYUNUNUN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ
4.1. Vücut Ölçüleri
4.1.1. Cidago Yüksekliği
Cidago yüksekliği cidagonun en yüksek noktasından taban seviyesine kadar olan düşey mesafe olarak tanımlanır. Hayvanın gelişme durumlarını gösteren bu ölçü bakım ve beslenme gibi çevre şartlarına bağlıdır. (Pekel, 1968).
Değişik yaşlardaki morkaramanlara ait cidago yüksekliği ortalama değerleri ile değişim sınırları cetvel 1’de gösterilmiştir.
Cetvel 1 Morkaramanlarda cidago yükseklik ortalamaları ve değişim sınırları ( cm.)
Yukarıdaki 1 nolu cetvet incelendiğinde morkaramanlara ait cidago yüksekliğinin en az 64,00 cm. en çok 76,50 cm. ortalamanın 70,23 cm. olduğu anlaşılır. ( Tanrıverdi, 1976).
4.1.2. Sağrı Yüksekliği
Lumbal ve sakral vetebralar arasındaki bölgeye sağrı bölgesi denir. Tüber coxae’ların en dış noktaları arasındaki mesafeye ön sağrı genişliği, femur kemiklerinin trohanter majorlarının en dış noktaları arasındaki mesafeye orta sağrı genişliği adı verilir. Sağrının en yüksek noktasından tavan seviyesine kadar olan dikey mesafe, ölçü bastonu ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaraman koyunlarına ait sağrı yüksekliği ortalamaları ve değişik sınırları cetvel 2’de gösterilmiştir.
Cetvel 2. Morkaramanlarda sağrı yüksekliği ortalamaları ve değişim sınarları (cm.).
Cetvel 2’nin incelenmesinden anlaşılacağı üzere, morkaramanlarda sağrı yüksekliği 69,79 cm.’dir. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.3. Vücut Uzunluğu
Omuz ekleminden oturak yumrusuna kadar olan mesafe vücut uzunluğu olarak adlandırılır. Vücut uzunluğu hayvanın gelişmişlikleri veya cüsselerinin belirlenmesinde en önemli ölçütlerden biridir. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaramanlarda vücut uzunluğuna ait ortalama değerleri ile değişim sınırları cetvel 3’te gösterilmiştir.
Cetvel 3. Morkaramanlarda vücut uzunluk ortalama değerleri değişim sınırları (cm.) (Tanrıverdi, 1976).
Cetvel 3’te incelendiğinde, morkaramanlarda vücut uzunluğu 64,59 cm. olduğu görülür.
Vücut uzunluğunun kısa ve cidagonun yüksek oluşu morkaramanların engebeli arazilerde yorulmadan uzun mesafe yürüyebilme kanısını uyandırır. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.4. Göğüs Derinliği
Cidagonun en yüksek noktası ile göğüs veya düş kemiği arasındaki düşey mesafe göğüs derinliği olarak adlandırılmakta ve ölçü bastonu ile ölçülmektedir. Göğüs derinliği hayvanların göğüs gelişmelerini veya yapılarının belirlenmesinde önemli bir ölçüdür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaramanlara ait göğüs derinlik ortalamaları ve değişim sınırları cetvel 4’te gösterilmiştir.
Cetvel 4. Değişik yaşlardaki morkaramanlara ait göğüs derinlik ortalamaları ve değişim sınırları (cm.) (Tanrıverdi, 1976).
Cetvel 4 incelendiğinde morkaramanlarda göğüs derinliği 31,51 cm. olduğu görülür. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.5 Göğüs Genişliği
Göğüs genişliği articulus scapula-humeralislerin en dış noktaları (Caput humeriler) arasındaki yatay mesafedir. Ölçü pergeli ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlardaki morkaraman koyunlarına ait göğüs genişlik ortalama değerleri ve değişim sınırları Çizelge 5’de gösterilmiştir.
Cetvel 5. Morkaramanlara ait göğüs genişlik ortalamaları ve değişim sınırları (Tanrıverdi, 1976)
Cetvel 5’in incelenmesinden anlaşılacağı üzere morkaramanlarda göğüs genişliği 18,94 cm’dir. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.6 Göğüs Çevresi
Ölçü şeridi cidago arkasından ve sternum özerinden geçirilerek alınan çevre ölçüsü, göğüs çevresi olarak adlandırılır. Ön göğüs genişliği kürekler arkası göğüs genişliği, göğüs derinliği ve göğüs çevresi hayvanların göğüs yapılarını belirlemek amacıyla alınmaktadır. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaramanlara ait göğüs çevresi ortalamaları ile değişik sınırları cevtvel 6’da gösterilmiştir.
Cetvel 6 Morkaramanlarda göğüs çevresi ortalamaları ve değişim sınırları (cm.)
Yaş Grupları
4.05
GENEL
Cetvel 6 incelendiğinde morkaramanlara ait göğüs çevresi ortalaması 91,27 cm’dir. (Tanrıverdi, 1976)
4.1.7. Ön Sağrı Genişliği
Tuber coxae’lerin en dış noktaları arasındaki mesafe ön sağrı genişliğidir. Ölçü pergeli ile alınır.(Sandıkçıoğlu,1961)
Morkaramanlarda kalça genişliği ele alınan diğer bütün yağlı kuyruklulardan daha büyük olmak üzere minimum 16, maksimum 22 dir. Ortalama 18.74 cm’dir. (Bilgemre, 1942)
14.1.8. Orta Sağrı Genişliği
Femur kemiğinin trohanter mayorları arasındaki mesafedir ve ölçü pergeli ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu,1961).
Morkaramanlarda orta sağrı genişliği ortalama 20.9 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.9. Ön İncik Çevresi
Ön incik kemiklerinin (metakarpus) en ince yerinden alınan ölçüdür. Ölçü şeridi ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Ön ve arkada olmak üzere iki yerde ölçülür. Mutlak incik çevresi morkaramanlarda 7-10 cm arasında ortalama 7,85 cm’dir. Ele alınan yağlı kuyruklular içersinde en kalın incik morkaramanlardadır. (Bilgemre, 1942).
4.1.10. Arka İncik Çevresi
Arka inciklerin (metatarsus) tam ortasından ölçü şeridi ile alınan ölçüdür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaramanlarda arka incik çevresi ortalama 9,05 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.11. Baş Ölçüleri
4.1.11.1. Uzunluk
Baş uzunluk başın en yüksek noktası olan krista oksipitalisten, üst dudak ucuna kadar olan mesafe olup, ölçü pergeli ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu,1961).
Morkaramanlarda baş uzunluğu en az 20 cm, en fazla 24.cm’dir. Ortalama 22.44cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.11.2. Genişlik
Genişlik gözlerin dış açıları (crista orbitalislerin) en dış noktaları arasındaki mesafeye denir. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Mutlak baş genişliği morkaramanlarda en az 10 cm, en fazla 15cm olarak ölçülmüştür. Ortalama olarak 12.02 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.12. Kulaklar
4.1.12.1. Uzunluk
Kulak uzunluğu, kulağın başa birleşme noktasından ucuna kadar olan uzunluğudur. Ölçü şeridi ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaramanlarda kulak uzunluğu, bütün yerli ırklarımız gibi büyük değişiklikler gösterir. Çok büyük kulakların yanında küçüklerine hatta kulaksızlarda olabilir. Kulak uzunluğu en az 4 cm, en fazla 17 cm’dir. Ortalam 14.77 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.12.2. Genişlik
Kulağın en geniş yerinin ölçü şeridi ile ölçülmesiyle, kulak genişliği bulunur. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaraman koyunlarında kulak genişliği ortalama 7.14cm olarak bulunulmuştur. (Bilgemre, 1942)
4.1.12.3. İstikamet
Kulaklar ekseriyetle sarkık az veya çok öne yöneltilmiş ve yeter derecede elastiki olup sağlam bir bünyeyi gösterecek yapılıştadır. (Bilgemre,1942).
4.1.13. Bacak Yüksekliği
Göğüs kemiğinin (sternum) taban seviyesine kadar olan mesafe şeklinde tanımlanabilen bacak yüksekliği cidago yüksekliğinden göğüs derinliğinin çıkarılması ile bulunur. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaraman koyunlarında ortalama bacak yüksekliği 38,72 cm’dir.
4.1.14. Boynuz Yapıları
Morkaramanlarda az da olsa boynuzlu koyunlara rastlanır. Bunlardan boynuz genelde kısa ve kıvrımsızdır. Koçlarda boynuzlar uzunluk, kalınlık ve şekilleri çok değişmektedir. Çok kalın ve bir defa kıvrımlı boynuzlu koçlar bulundukları gibi çok küçük boynuzlularda vardır. (Bilgemre, 1942).
4.2. Kuyruk Yapısı
Yağlı kuyruğun esasını, kuyruk omurları teşkil etmektedirler. Kuyruk omurlarının sayısı diğer ehli hayvanlardan farklı olarak koyunlarda çok değişmektedir. Morkaramanlarda kuyruk çok karakteristiktir. Kuyrukta toplanan yağın miktarı ve kuyruğun heyeti umumiyesi ile şekli, ırka alt ırka, şahsa, yaşa besleme ve bakıma göre değişmektedir.
Morkaramanlarda yağ kuyruğun vücuda birleştiği yerden veya bazen onun ön tarafından başlar. Kuyrukta biri esas yağ torbası, diğeri bunun üzerinde ekseriye şeklinde ikinci kısım, diğeri de uç olarak üç parça olarak görülmektedir.
Birinci büyük kısmın şekli, uzunluk ve genişliği morlarda çok değişmekte ve müstesnaları bir tarafa bırakırsak Tarsus’a kadar varma- maktadır. Umumiyetle bir tarafı az, çok yuvarlak veya salyangoz kapa- ğına benzeyen bir cisim hayvanın arkasına yapıştırılmış ve bir kısım hayvanlarda da büyük veya küçük bir çıkıntısı bulunan 1/3 kısmı dolu bir kese hayvanın gerisine atılmış gibidir.
Kuyruğun yağla dolu birinci kısmı üzerine yapıştırılmış, yuvar- lak, konik veya kalp şeklinde yine yağlı birinciden çok küçük ikinci kısımda besleme ile çok alakadardır. İkinci kısım umumiyetle omurların Dorsal’a doğru bükülüşlerinin Ventral’e döndükleri yerdedir.
Morkaramanlarda kuyruk omurları adedi; kesilmiş kırk hayvan üzerindeki 1942 araştırmalarına göre 10-16 arasında değişmektedir. Kuyruk omurlarının bükülmelerine gelince morkaramanlarda kuyruk omurları, ekseriye iki bükülme ile yatık s şeklini göstermektedir. Bü- külme 3-8 inci omurda başlamaktadır.
Kuyruk ağırlığı morkaramanlarda çok değişmektedir. Erzurum ve Kars vilayetlerinde yetiştiriciler, bunun bazen 18 kiloyu geçtiğini söy- lerler. Yapılan araştırmalarda 1,5- 2 yaşlı morkaramanlarda kuyruk a- ğırlığının mutlak, 2-5 kilo arasında oynadığını ve ortalama 4,45 kiloyu bulduğunu tespit etmiştir.
Erzurum’da az materyal üzerinde yapılan araştırmada kuyruk a- ğırlığı koçlarda 6-7, burgaçlarda 5.5, koyunlarda 2,19 kilo olarak tespit edilmiştir. (Bilgemre, 1942).
4.3. Canlı Ağırlık
Atatürk Üniversitesine ait değişik yaşlarda bulunan morkaraman- larda canlı ağırlık ortalama değerleri ile değişim sınırları aşağıda cetvel 7’de gösterilmiştir.
Cetvel 7 Morkaramanlara ait Canlı ağırlık ortalamaları ve deği- şim sınırları (kg.)
Cetvel 7’nin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere değişik yaş- larda bulunan morkaraman koyunlarına ait canlı ağırlık ortalaması 52.830 kg. olarak bulunulmuştur. (Tanrıverdi, 1976).
4.4. Renk
Yapağılarında renk açık kahveden kızıl renge kadar değişmek- tedir. ( Altınbaş, 1964; Yalçın ve Müftüoğlu,1969)
Ekseriyetle kızıl, koyu kızıl, koyu çikolata, mor ve siyahımsı esmer bazen de kırçıl bir renk dikkati çeker. Göz ağız ve burun etrafı umumiyetle daha açık, buna mukabil baş, ayaklar ve kuyruk, vücuda nazaran daha koyu renklidirler. Bunların dışında kalan kısa örtü tüylü olan yerlerde daha koyucadırlar. (Bilgemre, 1942).
5. MORKARAMAN KOYUNLARININ VERİM ÖZELLİKLERİ
5.1. Döl Verim Özellikleri
Küçük rominantlar genellikle mevsimsel poliöstrik hayvanlar olup kuzey yarım kürede gün ışığının azalıp sıcaklığın düşmeye başladığı sonbahar aylarında cinsel aktiviteleri başlar. Aşın mevsimi adı verilen bu dönem koyunlar için ülkemizin bazı bölgelerinde Ağustos-Aralık, bazı bölgelerinde de Haziran-Ocak aylarını kapsar. Genellikle Eylül-Kasım ayları çiftleşme ve tohumlanma için en uygun zamandır. Aşım sezonunun başlangıcı iklim şartlarına ve başka beslenme gibi bir takım faktörlere bağlı olarak bazı yerlerde değişiklik gösterir. Sezonun süresi de ırklar arasında farklılıklar gösterir. Aşım sezonuna giren koyunlar ortalama 15 gün arayla ve 36 saat kadar süren kızgınlık döngüsünü gösterirler. Normalde 16-17 gün süren döngü sezon başında ve sonunda uzayabilir. Koyunlarda gebelik süresi ırklara göre 145-150 gün arasında değişir. Sıcaklığın yüksek olduğu bölgelerde ve iyi beslenen koyunlarda gebelik 2-3 gün daha kısa sürebilir. (Aytuğ ve Ark.1990)
Koça verilen 296 baş koyundan 280’i doğurmuş, 285 baş kuzu elde edilmiştir. Koça verilene göre doğum oranı % 94,59, kuzuların doğuran koyunlara oranı % 101,78, ikizlik oranı % 1,78, kısırlık oranı % 5,41 olarak saptanmıştır.
Koyunlarda döl veriminin kalıtım derecesi düşüktür. Döl verimi büyük ölçüde çevre şartlarına bağlı olduğundan (Sönmez, 1966). Koyunla ilgili olarak elde edilen verilerin düşük olmasına köy koşullarında büyük açıda bakım ve besleme yetersizliğinin neden olabileceği söylenebilir. Morkaramanlarda çoğuz doğurma oranı genel-de düşüktür. (Geliyi ve İlaslan, 1978)
5.2. Morkaraman Irkının Süt Verimi ve Özellikleri
5.2.1. Süt Verimi
Koyunun süt verimi, yavrunun beslenip büyüyebilmesi bakımından önem taşır. Çünkü bir kuzunun erken dönemde büyümesi ananın süt verimi ile önemli derecede ilgilidir.
Koyunlar normal olarak 3-5 aya kadar süt verirler. Bu dönemden sonra koyunların sütü korumaya yönelir. Koyunlarda süt verimi ilk doğumda en düşük seviyededir. Yaşla birlikte artarak koyunun verim yönüne göre 4-5-6 yaşlarda en yüksek düzeye çıkar ve sonra yaş ilerledikçe azalır. Sütçü ırklarda koyun genellikle 7-8 yaşına kadar damızlıkta kullanılır. Laktasyon başında koyunların süt verimleri düşük olup zamanla artar. 60-70 günlerde en yüksek düzeye çıkar. Bir süre bu seviyede devam eder ve daha sonra azalmaya başlar. Laktasyonun sonlarına doğru iyice azalır. (Akçapınar,1994)
Morkaramanlarda süt verimini saptamak amacıyla yapılan araştırmada bunlara ait veriler yaş gruplarına göre cetvel 8’de gösterilmiştir.
Cetvel 8 Karacaören köyünde yetiştirilen morkaraman koyunlarının süt verimine ait tamamlayıcı değerler. (kg.) (Geliyi ve İlaslan, 1978).
5.2.2. Laktasyon Süresi
Koyunlarda laktasyon, kuzulamadan sonraki üçüncü gün başlar ve bir sağımda 50 gram süt verinceye kadar sürer. Laktasyonun başlangıç günü ile bitiş günü arasında geçen süre laktasyon süresi denir. Bir başka deyişle laktasyon süresi emilen süre ile sağılan sürenin bir bileşkesi olarak ta tanımlanır. (Kaymakçı ve Sönmez, 1992).
Morkaramanlara ait laktasyon süresi, laktasyon sayasına ait veriler cetvel 9’da verilmiştir. (Geliyi ve İlaslan,1978).
5.3. Yapağı Verimi ve Özellikleri
Yapağı koyunların önemli verimlerinden biridir. Diğer liflerden üstün olan özellikleri sayesinde insanların tercihini kazanmaktadır.
İncelik, uzunluk, mukavemet, elastikiyet, kıvrım gibi özellikler yönünden diğer liflere göre üstünlük gösterir. Ayrıca ısıyı tutma, rutubet çekme, az ıslanma ve keçeleşme gibi özellikleri de dokuma endüstrisi için uygunluk gösterir. Günümüzde yapağı yönlü koyun yetiştiriciliğinde yapağı veriminin et verimi ile birlikte olması istenmektedir. Ancak damızlık koyunların yapağılarının en azından mevcut dokuma endüstrisinde kullanılan işleme tekniklerine uygun nitelikte olması da istenmektedir. (Akçapınar,1994).
Morkaraman yapağlısı halı tipidir. Yapağıların sortiman 36,5-38 arasında değişir. (Tellioğlu, 1975).
Yapağı kırkım ağırlığı 0,700 kg ile 1,700 kg. arasında değişmek üzere ortalama 1,269 ± 0,082 kg. olarak saptanmıştır. (Anonim, 1978).
5.3.1. Lüle Uzunluğu
Yapağı lülelerinin doğal uzunluğuna denir. Lüle üzerindeki kıvrımlar açılmadan, doğal olarak ölçülen uzunluktur. Hayvanın kaburga üzerinde lüle, doğal haldeyken cetvel ile ölçülür. Ayrıca gömlekten alınan lüle, cetvel üzerine yatırılarak ölçülebilmektedir. Yitiştiriciler için esas olan lüle uzunluğudur. Lüle uzunluğu çoğunlukla genotip, cinsiyet, yaş, kırkım sayısı, malzeme, besleme ve yetiştirme şekli etkilidir. (Özcan, 1990).
Morkaramanlarda lüle uzunluğu 9,26 ± 0,590 cm olarak saptanmıştır. Lüle uzunlukları geniş varyasyon göstermesine yerli ırk olmasının yanı sıra kırkımın el kırklığı ile yapılmasında etkili olabileceği düşünülebilir. (Geliyi ve İlaslan, 1978)
5.3.2. Kıl Uzunluğu
Morkaramanlarda kıl inceliği en az 28.02, en fazla 50.02 mikron bulunmuştur. Ortalama olarak 35.28 ± 1.828 mikron olarak saptanmıştır. (Geliyi ve İlaslan,1978).
5.3.3. Yapağılarda Kamp ve Medüllalı Kıl Oranı
Morkaramanlarda kamp ve medüllalı kıl oranı ortalama % 2.25 ± 0.524 olarak hesaplanmıştır. (Geliyi ve İlaslan, 1978).
5.3.4. Yapağı Randımanı
Morkaramanlarda yapılan araştırmalarda yapağı randımanı % 69.33 ± 3.932 olarak saptanmıştır. (Geliyi ve İlaslan, 1978).
Bu değer Tellioğlu (1975) nun ve Müftüoğlu (1974) nun sırasıyla saptadıkları % 72,32 ± 0.87, % 70.1’den düşük olmuştur.
5.3.5. Kümülatif incelik Dağılımı
Morkaraman koyunlarının kaburga bölgelerinden alınan örneklerde kılların külülatif incelik dağılımı Cetvel 10’da gösterilmiştir.
Cetvel 10 Kümülatif İncelik Dağılımı (Anonymous, 1969).
Burada sortiman değeri 48’s olarak tahmin edilmiştir. (Anonymous, 1969).
Cetvel 11 Karacaören köyünde yetiştirilen morkaraman koyunlarında yapağı özelliklerine ait tanımlayıcı değerler. (Geliyi ve İlaslan, 1978)
Özellikler
9.26 ± 0.590
6.50
12.00
35.28 ± 1.824
28.02
50.02
2.25 ± 0.524
0.00
6.00
69.33 ± 3.932
41.06
95.18
5.4.Morkaraman Koyunlarında Et Verimi
Morkaramanlarda canlı ağırlık, kesim ağırlığı ve et randımanı: Memleketimizde bulunan diğer koyunlardan daha fazladır. Yetiştikleri mahallere (Bölgelere) göre değişmekle beraber normal kondisyonda, Kıvırcık, Dağlıç ve Akkaramana nazaran etin lezzeti biraz daha azdır. Morkaraman ve Akkaraman arasında et kalitesindeki küçük ayrılıklar çok defa dikkati bile çekmemektedir. Kuyruk ortalama diğer koyunlarınkinden daha ağırdır.
Et randımanı %50’den fazla, canlı ağırlıkasgari60 kilodan yüksek, et lifleri arasında yağ toplayan bir koyun ırkımızdır. (Bilgemre, 1942).
YAŞ
74.75
41.75
%53.25
2-3 YAŞLI BURĞAÇ
59
33.1
%51.1
2-5 YAŞLI KOYUN
53.9
25.4
%48.8
6. MORKARAMAN KOYUNLARINDA ISLAH ÇALIŞMALARI
Türkiye’de yaklaşık 46 milyon baş koyun vardır. Bunun % 3-5’ni kültür arkı ve melezlerin oluşturduğu tahmin edilmektedir. Geri kalan populasyonu % 95-97’sini oluşturan yerli ırklar içerisinde ise en büyük payı akkaraman ve morkarman ırkları almaktadır.
Türkiye’de koyunlar üzerinde genotipi iyileştirme amacına yönelik çalışmalar dendiğinde sadece melezleme anlaşıla gelmiştir. Melezleme dendiğinde ise çoğunluk kültür ırkları düşünülmüş bunlardan da Alman yapay et merinosları ilk sırayı almıştır. Yerli koyunların, kendi aralarında seleksiyonla ıslahı konusundaki çalışmalar hemen tamamen üniversiteler tarafından ve birer bilimsel araştırma olarak yapılmıştır. Elde edilen sonuçlarda; uygulayıcı kuruluşlar tarafından sahaya aktarılmaya aktarılmamıştır. (Akman ve Arkadaşları 1991).
Koyuna yönelik ıslah çalışmaları gündeme geldiğinde gözden çıkarılmaması gereken bir husus ta uzun süre koyunların sadece yapağı veriminin artırılmasına yönelik çabalar benimsenmiştir. (Akman ve Ark, 1991)
Morkaramanların yapağısını daha mütecanis hale getirmek ve miktarını artırmkla beraber çok sayıda ve erken gelişme gösteren kuzular elde etmek amacıyla Atatürk Üniversitesinde 1974-1976 yılları araksında merinos ve morkaramanlar arasında yoğun melezleme çalışmaları yapılmıştır. (Karataş, 1973).
Ancak merinos x morkaraman melezlerinin gerileyen süt verimlerini takviye etmek amacıyla ivesi kanı katma uygulaması yapılmıştır. Üçlü melezleme çalışmaları yapılmıştır. (Emsen ve Dayıoğlu ,1990).
Son yıllarda ise et verimini yüksek yeni koyun tipleri ve kullanma melezlemesi ile kaliteli kesim kuzuları elde etmek amacıyla Dorset Downx morkaraman melezlemesi yapılmıştır.
7. SONUÇ
Türkiye; coğrafi koşulları ve sosyo- ekonomik yapısı nedeni ile koyun yetiştiriciliğin yoğun olarak yapıldığı bir ülkedir. Son yıllarda yapılan hayvan sayımlarında, koyun sayısında azalma görülmekte ise de, 1991 yılı verilerine göre Türkiye’de 40.000.000 başın üzerinde koyun bulunmaktadır. Koyun populasyonunun tamamına yakın bir bölümünü de ıslah edilmemiş yerli ırklarımız oluşturmaktadır.
Türkiye yerli koyunlarının ıslah amacıyla bugüne kadar pek çok yabancı koyun ırkı ile melezleme çalışmaları yürütülmekle birlikte, kültür ırkı ve melezlerinin populasyon içerisindeki payını % 3-5’nin üzerine çıkarmak mümkün olmamıştır. Bu durum, Türkiye yerli koyun ırklarının, gerek kötü iklim, besleme ve coğrafi koşullarına, gerek hastalıklara karşı dirençleri nedeni ile, koyun yetiştiricileri tarafından tercih edilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Çalışmamızın sonunda, morkaraman koyununun morfolijik özellikleri yapağı, süt ve et verimi ve özellikleri, çeşitli döl verim özellikleri çeşitli ırklarla melezleme sonucu elde edilen melezlerin üzerinden durulduğu görülmüştür. Bununla birlikte morkaraman koyununun orijini, fizyolojik karakterleri, sürü idaresi, hayvan hareketleri, pazarlanması, temel üreme özellikleri üzerinde ya yeterince durulmadığı, ya da hiç çalışılmadığı dikkat çekilmiştir.
Bölgede öteden beri süregelen ve uygulanan koyunculuk faaliyetleri içerisinden, Doğu Anadolu’da hakim ve yaygın olan morkaraman ırkı üzerinden üreticilerin arzuladığı yönde, daha yüksek verimli ve kârlı olabilen koyun tipi yetiştirmek gayesi ile ilk çalışmalar üniversiteler tarafından 1962 senesinde başlamıştır.
Morkaraman koyununun ıslahında daha çok kombinasyon veya ıslah melezlemesi yoluna başvurulduğu görülmektedir. Bu çalışmalar içerisinde en dikkat çekici ve uzun yıllar sürdürülmüş olanı merinos melezlemeleridir. Bununla birlikte süt veriminin iyileştirilmesi için ivesi morkaraman melezlemeleride yapılmıştır. Son yıllarda ise etçi koyun ırkları ile melezleme çalışmaları yapılmıştır.
Morkaraman melezlerinin gerileyen süt verimleri takviye etmek amacıyla melezlere ivesi kanı katma uygulamalarına geçilmiştir. Üçlü melezleme çalışmalarında morkaramanların nisbeten daha fazla doğuran koyun, doğan ve sütten kesilen kuzu sayısına, kirli yapağı ve vücut ağırlığına sahip olan ve laktasyon süt veriminde morkaramanlar düzeyinde verim veren kombinasyonlar elde edilmiştir.
Kısacası, Türkiye yerli koyunları içerisinde üzerinde oldukça fazla durulanlarında birisi olan morkaraman ırkı hakkında yeterli bilgiye sahip olamadığımız ortadadır. Bu durum çalışmalarda bazı konular üzerinde sıklıkla durulurken, diğer bazı konuların ihmal edilmesi ve bu konuların çalışılmasının güç olması ve fazla olanak gerektirmesinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte kaynakların daha önce araştırılmış çeşitli özellikler üzerindeki yeni çalışmalara yönlendirilmesi sonucu ortaya çıkan kaynak kaydı dikkate alındığında, kaynakların yetersizliğinden söz etmenin pekte doğru olmadığı görülür.
Türkiye’nin çeşitli coğrafi bölgelerindeki değişik sosyo-ekonomik ve doğal koşullar altında, gerek morfolojik, gerek fizyolojik özellikleri birbirinden farklı, çok sayıda koyun ırkı bulunmaktadır. Bu koyun ırkları sırlardan beri Türkiye’nin doğal koşulları altında yetişmiş ve bu koşullara uyum sağlamış, genellikle düşük fakat, buna karşılık çok yönlü verim veren, hastalıklara karşı dayanıklı ve güç koşullar altında, sınırlı düzeyde de olsa verim verme ve yaşama yeteneğinden olan hayvanlardır. (Batu, 1965).
Koyun yetiştiriciliği; gerek iklim, gerek coğrafi yapısı nedeniyle bitkisel üretime uygun olmayan, yağışı az vejetasyonu zayıf mera alanları ile iklim koşullarının zorlaması sonucu nadas uygulayan bitkisel üretim alanlarındaki artıkları değerlendirmek suretiyle insan tüketimine uygun halde et, süt, yapağı, deri gibi çeşitli ürünlere dönüştürebilen bir hayvancılık etkinliği olması nedeniyle gerek dünya gerek Türkiye tarımında oldukça önemli bir yere sahiptir. ( Ertuğrul ve Cengiz 1993).
Türkiye’nin büyük bir bölümünde çevre koşulları ancak koyun yetiştiriciliğine elverişli bulunmaktadır. Özellikle Anadolu yaylasının orta, doğu ve güneydoğu gibi geniş kısımlarında hüküm süren kurak iklim dolayısıyla meraların zayıf oluşu, sığırdan daha çok bu şartlara uyum sağlamış koyunların gelişip çoğalmasına olanak sağlamaktadır.
Türkiye genelinde koyunculuk ekstansif bir yapıya sahiptir. Hayvanlara tüm yıl boyunca meraya bağımlı bir besleme uygulanmaktadır. Kış ayları için yeter miktarda kaba yem bulundurulmadığından koyunların bu mevsimde bile mümkün olduğu kadar meradan yararlandırılmasına çalışılır. Hayvanlara yalnız akşamları saman ve ot verilir. Soğuk ve karlı günlerde koyunlar dışarı çıkmazlar ve böyle günler fazla sürerse elde ot rezervi az olduğundan çok sürmeden tükenir ve hayvanlar aç kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Bu durumda kuyruğu yağlı koyunlar, kuyruğundaki yağ rezervinden yararlanılarak yetersiz beslenmeye bir süre dayanabilirler. Bu durum daha fazla sürerse bunlardan önce aşırı zayıflamalar görülür, yapağılarını ve yavrularını atarlar ve daha ileri safhalarda ise telefat başlar. Çok kurak geçen bazı yaz aylarında ve otlağı çok fakir bölgelerde koyunlar bir açlık devresi geçirirler. ( Spöttel ve Bilgemre 1939).
Son yıllarda koyun sayısında artma olmuştur. Ancak bu artma, koyunculuğumuzun gelişmesi anlamı ile değil bir koyundan elde edilen gelir miktarı ile ölçülür. Uygun koşullar için verimli ve değerli koyunların yetiştirilmesi arzulanan bir durumdur. ( Kaymakçı ve Sönmez 1992).
Hayvan yetiştiriciliği içinde önemli bir kol olan koyunculuğun kendine özgü kimi özellikleri vardır. Verim yönleri ve doğal koşullar bakımından isteklerinde farklılık görülen koyunlar, at ve sığır gibi büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yanında ayrı bir yetişme kolu olarak dikkati çekerler. Kurak bölgelerde ve zayıf otlaklı işletmelerde büyükbaş hayvan yetiştirmenin güç ve başarısız olduğu durumlarda, koyunculuk daha çekici ve daha çok ilkel yerli koyun ırklarının çoğunlukta olduğu ülkelerde göze çarpar. Buna karşılık, iri yapılı bol verimli kültür koyun ırklarının yetiştirildiği koyunculukta daha fazla emek ve para sarfı gerekmekte ve değerli araziler bu işe ayrılmaktadır. Ancak entansif karakterlerde ve yüksek verim düzeyli bir koyunculuk yapılması durumunda yeni sorunlar ortaya çıkar. ( Kaymakçı ve Sönmez 1992).
Ülkemizin ekonomik koşulları koyunculuk yapmaya uygun görülmektedir. Koyun eti ve koyun sütünden yapılan çeşitli ürünler hal- kımızın alışkın olduğu ve sevdiği besin maddeleri olup her zaman yük- sek fiyatla satılıp aranmaktadır.
Doğu Anadolu bölgesinde koyunculuk en önemli hayvancılık kollarından biridir. Bölge şartlarına tamamen uymuş morkaramanlar en yaygın ve en hakim koyun ırkıdır.
Koyun varlığımız içinde Akkaraman koyunundan sonra % 21.05’lik kısmını teşkil ederek 2. sırada yer alır. Doğu Anadolu bölgesi koyun varlığının % 61.1’ni teşkil etmektedir. (Akçapınar ve Aydın, 1986).
Ülkemizin coğrafik şartlarına uygun ve koyun populasyonunda önemli bir yere sahip olan Morkaraman ırkı hakkında bir çok değişik konularda çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte günümüze kadar bu çalışmaların bir araya toplanarak Morkaraman ırkının tüm yönleri ile ele alındığı bir derleme yapılmamıştır.
Çalışmamızın amacı Morkaramanlarla yapılmış araştırmaların derlenmesi ve bir arada değerlendirilmesi ile ırkın ayrıntılı olarak tanımlanması yanında, morkaraman ırkına ilişkin hangi alanlarda yoğunlaştığını, hangi alanlarda bilgi eksikliğinin bulunduğunu belirlemek, gelecekte yapılacak çalışmada hangi konularda ağırlık verilmesi gerektiğini ortaya koyan bir araştırmadır.
2. MORKARAMAN IRKININ DAĞILIMI
Varolan koyunlarımızın % 21.5’ni oluştururlar. Sivas ve Malatya’nın doğusundan Kars ve Van’a kadar olan Doğu Anadolu bölgesinde yetiştirilirler. Başlıca Erzurum, Van, Ağrı, Kars ve Muş’ta yetiştirilir. Markaraman koyunun besi amacı ile Türkiye’nin her tarafına genel olarak götürülmektedir. Çukurova ve Güney Anadolu’ya akkaramanlar gibi morkaraman koyunları da meralandırma amacı ile göçerler tarafından götürülmüştür. (Özcan, 1980)
Doğu Anadolu bölgesi koyun varlığı Türkiye koyun varlığının % 30.6’sını oluşturmaktadır. Doğal Anadolu bölgesi koyun varlığının büyük kısmını % 61.1’ni morkaraman ırkı koyunlar teşkil etmektedir. (Akçapınar ve Aydın, 1984).
3. MORKARAMANLARIN YETİŞTİRME KOŞULLARI
3.1. İklim Koşulları
En dayanıklı koyun ırklarımızdan birisi olan morkaraman koyununun esas yetiştirme bölgesinde yazları sıcak, kurak, kışların ise karlı ve soğuk bir özellik gösteren karasal iklimi hüküm sürmektedir. (Tanrıverdi, 1976).
Morkaraman koyunlarının bulunduğu bölgede yağmur genellikle ilkbaharın ilk aylarında ve sonbahar aylarında yoğunlaşır. Yaz aylarında genellikle yağışlar görülmez. Bölgede kışlar uzun yazlar ise kısa sürer.
3.2. Arazi Koşulları
Bu ırkın yaşadığı Doğu Anadolu bölgesini yüksek, sarp dağlar ve yaylalar oluşturmaktadır. Bu bölgede rakım ortalama 1500 metredir. Bölgedeki meralar hayvan beslemesine oldukça uygundur. Bu bölgeyi hayvan besleme ve üretimini uygun kılan çayır ve otlar mera arazisine değer kazandırmaktadır. ( Yalçın, 1986, Özcan, 1990)
Arazilerin çoğunluğu yüksek bölgelerdeki dalgalı ovalar ve mera alanlarıdır.
3.3. Bakım ve Yönetim
Koç katımı Doğu Anadolu bölgesinde kaidaten ikinci teşrinin 18’nde başlar. Bu esnada havalarda soğumaya başlamış olduklarından senelerden beri bu tarzda koç katımına alışık olup koyunlar çabuk kızarak koça gelirler. Böylelikle hem koç katımı kısa sürer hem de bununla paralel olarak doğum işi 15-40 gün içersinde sona erer. Ortalama yüz koyuna 5 koç hesap etmektedir. Kuzu doğumları nisanın son haftaları ile mayıs içersindedir. ( Bilgemre, 1942).
Yetiştirici sürülerinin hemen tümünde serbest koç katım uygulanmakta 15 ile 40 koyun için bir koç sürüye katılmaktadır. (Kaymakçı ve Sönmez, 1992).
4. MORKARAMAN KOYUNUNUN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ
4.1. Vücut Ölçüleri
4.1.1. Cidago Yüksekliği
Cidago yüksekliği cidagonun en yüksek noktasından taban seviyesine kadar olan düşey mesafe olarak tanımlanır. Hayvanın gelişme durumlarını gösteren bu ölçü bakım ve beslenme gibi çevre şartlarına bağlıdır. (Pekel, 1968).
Değişik yaşlardaki morkaramanlara ait cidago yüksekliği ortalama değerleri ile değişim sınırları cetvel 1’de gösterilmiştir.
Cetvel 1 Morkaramanlarda cidago yükseklik ortalamaları ve değişim sınırları ( cm.)
Yaş Grupları
N
V
Mak.
Min.
2
84
70.21 ± 0.257
3.36
75.00
65.50
3
63
69.45 ± 0.359
4.12
75.00
64.00
4
60
70.43 ± 0.298
3.28
76.00
64.50
6
120
70.61 ± 0.241
3.44
76.50
66.00
GENEL
309
70.23 ± 0.142
3.57
76.50
64.00
N
V
Mak.
Min.
2
84
70.21 ± 0.257
3.36
75.00
65.50
3
63
69.45 ± 0.359
4.12
75.00
64.00
4
60
70.43 ± 0.298
3.28
76.00
64.50
6
120
70.61 ± 0.241
3.44
76.50
66.00
GENEL
309
70.23 ± 0.142
3.57
76.50
64.00
Yukarıdaki 1 nolu cetvet incelendiğinde morkaramanlara ait cidago yüksekliğinin en az 64,00 cm. en çok 76,50 cm. ortalamanın 70,23 cm. olduğu anlaşılır. ( Tanrıverdi, 1976).
4.1.2. Sağrı Yüksekliği
Lumbal ve sakral vetebralar arasındaki bölgeye sağrı bölgesi denir. Tüber coxae’ların en dış noktaları arasındaki mesafeye ön sağrı genişliği, femur kemiklerinin trohanter majorlarının en dış noktaları arasındaki mesafeye orta sağrı genişliği adı verilir. Sağrının en yüksek noktasından tavan seviyesine kadar olan dikey mesafe, ölçü bastonu ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaraman koyunlarına ait sağrı yüksekliği ortalamaları ve değişik sınırları cetvel 2’de gösterilmiştir.
Cetvel 2. Morkaramanlarda sağrı yüksekliği ortalamaları ve değişim sınarları (cm.).
Yaş Grupları
N
V
Mak.
Min.
2
84
70.60 ± 0.258
3.340
76.00
65.00
3
63
68.74 ± 0.287
3.320
72.00
63.00
4
60
69.12 ± 0.220
3.020
74.00
64.00
6
120
70.17 ± 0.238
3.430
75.00
63.50
GENEL
309
69.79 ± 0.137
3.450
76.00
63.00
N
V
Mak.
Min.
2
84
70.60 ± 0.258
3.340
76.00
65.00
3
63
68.74 ± 0.287
3.320
72.00
63.00
4
60
69.12 ± 0.220
3.020
74.00
64.00
6
120
70.17 ± 0.238
3.430
75.00
63.50
GENEL
309
69.79 ± 0.137
3.450
76.00
63.00
Cetvel 2’nin incelenmesinden anlaşılacağı üzere, morkaramanlarda sağrı yüksekliği 69,79 cm.’dir. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.3. Vücut Uzunluğu
Omuz ekleminden oturak yumrusuna kadar olan mesafe vücut uzunluğu olarak adlandırılır. Vücut uzunluğu hayvanın gelişmişlikleri veya cüsselerinin belirlenmesinde en önemli ölçütlerden biridir. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaramanlarda vücut uzunluğuna ait ortalama değerleri ile değişim sınırları cetvel 3’te gösterilmiştir.
Cetvel 3. Morkaramanlarda vücut uzunluk ortalama değerleri değişim sınırları (cm.) (Tanrıverdi, 1976).
Yaş Grupları
N
V
Mak.
Min.
2
84
63.18 ± 0.268
3.89
69.00
52.50
3
63
66.09 ± 0.378
4.54
72.50
51.50
4
60
66.37 ± 0.437
5.09
73.00
60.00
6
102
63.79 ± 0.273
4.33
69.50
52.00
GENEL
309
64.59 ± 0.181
4.92
73.00
52.00
N
V
Mak.
Min.
2
84
63.18 ± 0.268
3.89
69.00
52.50
3
63
66.09 ± 0.378
4.54
72.50
51.50
4
60
66.37 ± 0.437
5.09
73.00
60.00
6
102
63.79 ± 0.273
4.33
69.50
52.00
GENEL
309
64.59 ± 0.181
4.92
73.00
52.00
Cetvel 3’te incelendiğinde, morkaramanlarda vücut uzunluğu 64,59 cm. olduğu görülür.
Vücut uzunluğunun kısa ve cidagonun yüksek oluşu morkaramanların engebeli arazilerde yorulmadan uzun mesafe yürüyebilme kanısını uyandırır. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.4. Göğüs Derinliği
Cidagonun en yüksek noktası ile göğüs veya düş kemiği arasındaki düşey mesafe göğüs derinliği olarak adlandırılmakta ve ölçü bastonu ile ölçülmektedir. Göğüs derinliği hayvanların göğüs gelişmelerini veya yapılarının belirlenmesinde önemli bir ölçüdür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaramanlara ait göğüs derinlik ortalamaları ve değişim sınırları cetvel 4’te gösterilmiştir.
Cetvel 4. Değişik yaşlardaki morkaramanlara ait göğüs derinlik ortalamaları ve değişim sınırları (cm.) (Tanrıverdi, 1976).
Yaş grupları
n
V
Mak.
Min.
2
84
30.25 ± 0.144n
V
Mak.
Min.
2
84
3.41
33.50
27.50
3
63
31.63 ± 0.167
3.20
35.00
28.50
4
60
32.25 ± 0.576
4.37
35.00
29.00
6
120
32.11 ± 0.127
4.24
35.00
28.50
GENEL
309
31.51 ± 0.270
4.19
35.00
27.50
33.50
27.50
3
63
31.63 ± 0.167
3.20
35.00
28.50
4
60
32.25 ± 0.576
4.37
35.00
29.00
6
120
32.11 ± 0.127
4.24
35.00
28.50
GENEL
309
31.51 ± 0.270
4.19
35.00
27.50
Cetvel 4 incelendiğinde morkaramanlarda göğüs derinliği 31,51 cm. olduğu görülür. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.5 Göğüs Genişliği
Göğüs genişliği articulus scapula-humeralislerin en dış noktaları (Caput humeriler) arasındaki yatay mesafedir. Ölçü pergeli ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlardaki morkaraman koyunlarına ait göğüs genişlik ortalama değerleri ve değişim sınırları Çizelge 5’de gösterilmiştir.
Cetvel 5. Morkaramanlara ait göğüs genişlik ortalamaları ve değişim sınırları (Tanrıverdi, 1976)
Yaş grubu
ş
grupları
n
V
En çok
En az
2
84
18.94 ± 0.109
5.41
20.00
15.00
3
63
19.23 ± 0.196
8.11
23.00
16.00
4
60
19.41 ± 0.207
8.24
24.00
16.50
6
102
18.82 ± 0.112
5.98ş
grupları
n
V
En çok
En az
2
84
18.94 ± 0.109
5.41
20.00
15.00
3
63
19.23 ± 0.196
8.11
23.00
16.00
4
60
19.41 ± 0.207
8.24
24.00
16.50
6
102
18.82 ± 0.112
22.00
16.00
Genel
309
18.94 ± 0.239
7.02
24.00
15.00
16.00
Genel
309
18.94 ± 0.239
7.02
24.00
15.00
Cetvel 5’in incelenmesinden anlaşılacağı üzere morkaramanlarda göğüs genişliği 18,94 cm’dir. (Tanrıverdi, 1976).
4.1.6 Göğüs Çevresi
Ölçü şeridi cidago arkasından ve sternum özerinden geçirilerek alınan çevre ölçüsü, göğüs çevresi olarak adlandırılır. Ön göğüs genişliği kürekler arkası göğüs genişliği, göğüs derinliği ve göğüs çevresi hayvanların göğüs yapılarını belirlemek amacıyla alınmaktadır. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Değişik yaşlarda bulunan morkaramanlara ait göğüs çevresi ortalamaları ile değişik sınırları cevtvel 6’da gösterilmiştir.
Cetvel 6 Morkaramanlarda göğüs çevresi ortalamaları ve değişim sınırları (cm.)
Yaş Grupları
n
V
Mak.
Min.V
Mak.
2
84
88.76 ± 0.39384
4.05
102.00
81.003
63
90.52 ± 0.67863
5.94
108.00
80.00108.00
4
60
92.32 ± 0.52160
4.38
104.00
83.00104.00
6
102
94.69 ± 0.343102
3.65
114.00
86.00114.00
GENEL
309
91.27 ± 0.2845.44
114.00
80.00114.00
Cetvel 6 incelendiğinde morkaramanlara ait göğüs çevresi ortalaması 91,27 cm’dir. (Tanrıverdi, 1976)
4.1.7. Ön Sağrı Genişliği
Tuber coxae’lerin en dış noktaları arasındaki mesafe ön sağrı genişliğidir. Ölçü pergeli ile alınır.(Sandıkçıoğlu,1961)
Morkaramanlarda kalça genişliği ele alınan diğer bütün yağlı kuyruklulardan daha büyük olmak üzere minimum 16, maksimum 22 dir. Ortalama 18.74 cm’dir. (Bilgemre, 1942)
14.1.8. Orta Sağrı Genişliği
Femur kemiğinin trohanter mayorları arasındaki mesafedir ve ölçü pergeli ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu,1961).
Morkaramanlarda orta sağrı genişliği ortalama 20.9 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.9. Ön İncik Çevresi
Ön incik kemiklerinin (metakarpus) en ince yerinden alınan ölçüdür. Ölçü şeridi ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Ön ve arkada olmak üzere iki yerde ölçülür. Mutlak incik çevresi morkaramanlarda 7-10 cm arasında ortalama 7,85 cm’dir. Ele alınan yağlı kuyruklular içersinde en kalın incik morkaramanlardadır. (Bilgemre, 1942).
4.1.10. Arka İncik Çevresi
Arka inciklerin (metatarsus) tam ortasından ölçü şeridi ile alınan ölçüdür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaramanlarda arka incik çevresi ortalama 9,05 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.11. Baş Ölçüleri
4.1.11.1. Uzunluk
Baş uzunluk başın en yüksek noktası olan krista oksipitalisten, üst dudak ucuna kadar olan mesafe olup, ölçü pergeli ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu,1961).
Morkaramanlarda baş uzunluğu en az 20 cm, en fazla 24.cm’dir. Ortalama 22.44cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.11.2. Genişlik
Genişlik gözlerin dış açıları (crista orbitalislerin) en dış noktaları arasındaki mesafeye denir. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Mutlak baş genişliği morkaramanlarda en az 10 cm, en fazla 15cm olarak ölçülmüştür. Ortalama olarak 12.02 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.12. Kulaklar
4.1.12.1. Uzunluk
Kulak uzunluğu, kulağın başa birleşme noktasından ucuna kadar olan uzunluğudur. Ölçü şeridi ile ölçülür. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaramanlarda kulak uzunluğu, bütün yerli ırklarımız gibi büyük değişiklikler gösterir. Çok büyük kulakların yanında küçüklerine hatta kulaksızlarda olabilir. Kulak uzunluğu en az 4 cm, en fazla 17 cm’dir. Ortalam 14.77 cm’dir. (Bilgemre, 1942).
4.1.12.2. Genişlik
Kulağın en geniş yerinin ölçü şeridi ile ölçülmesiyle, kulak genişliği bulunur. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaraman koyunlarında kulak genişliği ortalama 7.14cm olarak bulunulmuştur. (Bilgemre, 1942)
4.1.12.3. İstikamet
Kulaklar ekseriyetle sarkık az veya çok öne yöneltilmiş ve yeter derecede elastiki olup sağlam bir bünyeyi gösterecek yapılıştadır. (Bilgemre,1942).
4.1.13. Bacak Yüksekliği
Göğüs kemiğinin (sternum) taban seviyesine kadar olan mesafe şeklinde tanımlanabilen bacak yüksekliği cidago yüksekliğinden göğüs derinliğinin çıkarılması ile bulunur. (Sandıkçıoğlu, 1961).
Morkaraman koyunlarında ortalama bacak yüksekliği 38,72 cm’dir.
4.1.14. Boynuz Yapıları
Morkaramanlarda az da olsa boynuzlu koyunlara rastlanır. Bunlardan boynuz genelde kısa ve kıvrımsızdır. Koçlarda boynuzlar uzunluk, kalınlık ve şekilleri çok değişmektedir. Çok kalın ve bir defa kıvrımlı boynuzlu koçlar bulundukları gibi çok küçük boynuzlularda vardır. (Bilgemre, 1942).
4.2. Kuyruk Yapısı
Yağlı kuyruğun esasını, kuyruk omurları teşkil etmektedirler. Kuyruk omurlarının sayısı diğer ehli hayvanlardan farklı olarak koyunlarda çok değişmektedir. Morkaramanlarda kuyruk çok karakteristiktir. Kuyrukta toplanan yağın miktarı ve kuyruğun heyeti umumiyesi ile şekli, ırka alt ırka, şahsa, yaşa besleme ve bakıma göre değişmektedir.
Morkaramanlarda yağ kuyruğun vücuda birleştiği yerden veya bazen onun ön tarafından başlar. Kuyrukta biri esas yağ torbası, diğeri bunun üzerinde ekseriye şeklinde ikinci kısım, diğeri de uç olarak üç parça olarak görülmektedir.
Birinci büyük kısmın şekli, uzunluk ve genişliği morlarda çok değişmekte ve müstesnaları bir tarafa bırakırsak Tarsus’a kadar varma- maktadır. Umumiyetle bir tarafı az, çok yuvarlak veya salyangoz kapa- ğına benzeyen bir cisim hayvanın arkasına yapıştırılmış ve bir kısım hayvanlarda da büyük veya küçük bir çıkıntısı bulunan 1/3 kısmı dolu bir kese hayvanın gerisine atılmış gibidir.
Kuyruğun yağla dolu birinci kısmı üzerine yapıştırılmış, yuvar- lak, konik veya kalp şeklinde yine yağlı birinciden çok küçük ikinci kısımda besleme ile çok alakadardır. İkinci kısım umumiyetle omurların Dorsal’a doğru bükülüşlerinin Ventral’e döndükleri yerdedir.
Morkaramanlarda kuyruk omurları adedi; kesilmiş kırk hayvan üzerindeki 1942 araştırmalarına göre 10-16 arasında değişmektedir. Kuyruk omurlarının bükülmelerine gelince morkaramanlarda kuyruk omurları, ekseriye iki bükülme ile yatık s şeklini göstermektedir. Bü- külme 3-8 inci omurda başlamaktadır.
Kuyruk ağırlığı morkaramanlarda çok değişmektedir. Erzurum ve Kars vilayetlerinde yetiştiriciler, bunun bazen 18 kiloyu geçtiğini söy- lerler. Yapılan araştırmalarda 1,5- 2 yaşlı morkaramanlarda kuyruk a- ğırlığının mutlak, 2-5 kilo arasında oynadığını ve ortalama 4,45 kiloyu bulduğunu tespit etmiştir.
Erzurum’da az materyal üzerinde yapılan araştırmada kuyruk a- ğırlığı koçlarda 6-7, burgaçlarda 5.5, koyunlarda 2,19 kilo olarak tespit edilmiştir. (Bilgemre, 1942).
4.3. Canlı Ağırlık
Atatürk Üniversitesine ait değişik yaşlarda bulunan morkaraman- larda canlı ağırlık ortalama değerleri ile değişim sınırları aşağıda cetvel 7’de gösterilmiştir.
Cetvel 7 Morkaramanlara ait Canlı ağırlık ortalamaları ve deği- şim sınırları (kg.)
Yaş Grupları
n
V
Mak.
Min
2
84
51.690 ± 0.520n
V
Mak.
Min
2
84
9.21
64.00
40.00
3
64
51.590 ± 0.94064.00
40.00
3
64
14.71
69.50
35.50
4
60
53.460 ± 0.84069.50
35.50
4
60
12.27
70.00
40.00
6
102
54.480 ± 0.57270.00
40.00
6
102
10.61
75.00
43.00
GENEL
310
52.830 ± 0.35075.00
43.00
GENEL
310
11.75
75.00
35.50
75.00
35.50
Cetvel 7’nin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere değişik yaş- larda bulunan morkaraman koyunlarına ait canlı ağırlık ortalaması 52.830 kg. olarak bulunulmuştur. (Tanrıverdi, 1976).
4.4. Renk
Yapağılarında renk açık kahveden kızıl renge kadar değişmek- tedir. ( Altınbaş, 1964; Yalçın ve Müftüoğlu,1969)
Ekseriyetle kızıl, koyu kızıl, koyu çikolata, mor ve siyahımsı esmer bazen de kırçıl bir renk dikkati çeker. Göz ağız ve burun etrafı umumiyetle daha açık, buna mukabil baş, ayaklar ve kuyruk, vücuda nazaran daha koyu renklidirler. Bunların dışında kalan kısa örtü tüylü olan yerlerde daha koyucadırlar. (Bilgemre, 1942).
5. MORKARAMAN KOYUNLARININ VERİM ÖZELLİKLERİ
5.1. Döl Verim Özellikleri
Küçük rominantlar genellikle mevsimsel poliöstrik hayvanlar olup kuzey yarım kürede gün ışığının azalıp sıcaklığın düşmeye başladığı sonbahar aylarında cinsel aktiviteleri başlar. Aşın mevsimi adı verilen bu dönem koyunlar için ülkemizin bazı bölgelerinde Ağustos-Aralık, bazı bölgelerinde de Haziran-Ocak aylarını kapsar. Genellikle Eylül-Kasım ayları çiftleşme ve tohumlanma için en uygun zamandır. Aşım sezonunun başlangıcı iklim şartlarına ve başka beslenme gibi bir takım faktörlere bağlı olarak bazı yerlerde değişiklik gösterir. Sezonun süresi de ırklar arasında farklılıklar gösterir. Aşım sezonuna giren koyunlar ortalama 15 gün arayla ve 36 saat kadar süren kızgınlık döngüsünü gösterirler. Normalde 16-17 gün süren döngü sezon başında ve sonunda uzayabilir. Koyunlarda gebelik süresi ırklara göre 145-150 gün arasında değişir. Sıcaklığın yüksek olduğu bölgelerde ve iyi beslenen koyunlarda gebelik 2-3 gün daha kısa sürebilir. (Aytuğ ve Ark.1990)
Koça verilen 296 baş koyundan 280’i doğurmuş, 285 baş kuzu elde edilmiştir. Koça verilene göre doğum oranı % 94,59, kuzuların doğuran koyunlara oranı % 101,78, ikizlik oranı % 1,78, kısırlık oranı % 5,41 olarak saptanmıştır.
Koyunlarda döl veriminin kalıtım derecesi düşüktür. Döl verimi büyük ölçüde çevre şartlarına bağlı olduğundan (Sönmez, 1966). Koyunla ilgili olarak elde edilen verilerin düşük olmasına köy koşullarında büyük açıda bakım ve besleme yetersizliğinin neden olabileceği söylenebilir. Morkaramanlarda çoğuz doğurma oranı genel-de düşüktür. (Geliyi ve İlaslan, 1978)
5.2. Morkaraman Irkının Süt Verimi ve Özellikleri
5.2.1. Süt Verimi
Koyunun süt verimi, yavrunun beslenip büyüyebilmesi bakımından önem taşır. Çünkü bir kuzunun erken dönemde büyümesi ananın süt verimi ile önemli derecede ilgilidir.
Koyunlar normal olarak 3-5 aya kadar süt verirler. Bu dönemden sonra koyunların sütü korumaya yönelir. Koyunlarda süt verimi ilk doğumda en düşük seviyededir. Yaşla birlikte artarak koyunun verim yönüne göre 4-5-6 yaşlarda en yüksek düzeye çıkar ve sonra yaş ilerledikçe azalır. Sütçü ırklarda koyun genellikle 7-8 yaşına kadar damızlıkta kullanılır. Laktasyon başında koyunların süt verimleri düşük olup zamanla artar. 60-70 günlerde en yüksek düzeye çıkar. Bir süre bu seviyede devam eder ve daha sonra azalmaya başlar. Laktasyonun sonlarına doğru iyice azalır. (Akçapınar,1994)
Morkaramanlarda süt verimini saptamak amacıyla yapılan araştırmada bunlara ait veriler yaş gruplarına göre cetvel 8’de gösterilmiştir.
Cetvel 8 Karacaören köyünde yetiştirilen morkaraman koyunlarının süt verimine ait tamamlayıcı değerler. (kg.) (Geliyi ve İlaslan, 1978).
Laktasyon Sayısı
En az
En Çok
N
1
47.05 ± 4.574En az
En Çok
N
1
27.00
59.40
8
2
47.39 ± 5.20259.40
8
2
30.90
72.20
10
3
48.04 ± 2.65572.20
10
3
39.50
62.40
9
4
56.11 ± 5.13362.40
9
4
37.30
73.40
7
5
60.25 ± 5.37973.40
7
5
43.60
85.80
7
85.80
7
5.2.2. Laktasyon Süresi
Koyunlarda laktasyon, kuzulamadan sonraki üçüncü gün başlar ve bir sağımda 50 gram süt verinceye kadar sürer. Laktasyonun başlangıç günü ile bitiş günü arasında geçen süre laktasyon süresi denir. Bir başka deyişle laktasyon süresi emilen süre ile sağılan sürenin bir bileşkesi olarak ta tanımlanır. (Kaymakçı ve Sönmez, 1992).
Morkaramanlara ait laktasyon süresi, laktasyon sayasına ait veriler cetvel 9’da verilmiştir. (Geliyi ve İlaslan,1978).
Laktasyon Sayısı
En Az
En Çok
N
1
105.38 ± 3.698En Az
En Çok
N
1
90
115
8
2
107.30 ± 3.113115
8
2
91
117
10
3
102.44 ± 3.637117
10
3
90
117
9
4
109.43 ± 3.228117
9
4
98
119
7
5
111.14 ± 3.027119
7
5
99
117
7
117
7
5.3. Yapağı Verimi ve Özellikleri
Yapağı koyunların önemli verimlerinden biridir. Diğer liflerden üstün olan özellikleri sayesinde insanların tercihini kazanmaktadır.
İncelik, uzunluk, mukavemet, elastikiyet, kıvrım gibi özellikler yönünden diğer liflere göre üstünlük gösterir. Ayrıca ısıyı tutma, rutubet çekme, az ıslanma ve keçeleşme gibi özellikleri de dokuma endüstrisi için uygunluk gösterir. Günümüzde yapağı yönlü koyun yetiştiriciliğinde yapağı veriminin et verimi ile birlikte olması istenmektedir. Ancak damızlık koyunların yapağılarının en azından mevcut dokuma endüstrisinde kullanılan işleme tekniklerine uygun nitelikte olması da istenmektedir. (Akçapınar,1994).
Morkaraman yapağlısı halı tipidir. Yapağıların sortiman 36,5-38 arasında değişir. (Tellioğlu, 1975).
Yapağı kırkım ağırlığı 0,700 kg ile 1,700 kg. arasında değişmek üzere ortalama 1,269 ± 0,082 kg. olarak saptanmıştır. (Anonim, 1978).
5.3.1. Lüle Uzunluğu
Yapağı lülelerinin doğal uzunluğuna denir. Lüle üzerindeki kıvrımlar açılmadan, doğal olarak ölçülen uzunluktur. Hayvanın kaburga üzerinde lüle, doğal haldeyken cetvel ile ölçülür. Ayrıca gömlekten alınan lüle, cetvel üzerine yatırılarak ölçülebilmektedir. Yitiştiriciler için esas olan lüle uzunluğudur. Lüle uzunluğu çoğunlukla genotip, cinsiyet, yaş, kırkım sayısı, malzeme, besleme ve yetiştirme şekli etkilidir. (Özcan, 1990).
Morkaramanlarda lüle uzunluğu 9,26 ± 0,590 cm olarak saptanmıştır. Lüle uzunlukları geniş varyasyon göstermesine yerli ırk olmasının yanı sıra kırkımın el kırklığı ile yapılmasında etkili olabileceği düşünülebilir. (Geliyi ve İlaslan, 1978)
5.3.2. Kıl Uzunluğu
Morkaramanlarda kıl inceliği en az 28.02, en fazla 50.02 mikron bulunmuştur. Ortalama olarak 35.28 ± 1.828 mikron olarak saptanmıştır. (Geliyi ve İlaslan,1978).
5.3.3. Yapağılarda Kamp ve Medüllalı Kıl Oranı
Morkaramanlarda kamp ve medüllalı kıl oranı ortalama % 2.25 ± 0.524 olarak hesaplanmıştır. (Geliyi ve İlaslan, 1978).
5.3.4. Yapağı Randımanı
Morkaramanlarda yapılan araştırmalarda yapağı randımanı % 69.33 ± 3.932 olarak saptanmıştır. (Geliyi ve İlaslan, 1978).
Bu değer Tellioğlu (1975) nun ve Müftüoğlu (1974) nun sırasıyla saptadıkları % 72,32 ± 0.87, % 70.1’den düşük olmuştur.
5.3.5. Kümülatif incelik Dağılımı
Morkaraman koyunlarının kaburga bölgelerinden alınan örneklerde kılların külülatif incelik dağılımı Cetvel 10’da gösterilmiştir.
Cetvel 10 Kümülatif İncelik Dağılımı (Anonymous, 1969).
Sınıf Aralığı (Mikron)
İncelik Dağılımı %
0-20
8.17
21-40
78.33
41-60
94.08
61-80
97.67
81-100
99.00
101-120
99.83
120 den fazla
100.00
İncelik Dağılımı %
0-20
8.17
21-40
78.33
41-60
94.08
61-80
97.67
81-100
99.00
101-120
99.83
120 den fazla
100.00
Cetvel 11 Karacaören köyünde yetiştirilen morkaraman koyunlarında yapağı özelliklerine ait tanımlayıcı değerler. (Geliyi ve İlaslan, 1978)
Özellikler
En Az
En ÇokN
Lüle Uzunluğu9.26 ± 0.590
6.50
12.00
12
İncelik(Mikron)35.28 ± 1.824
28.02
50.02
12
Kemp ve medüllalı kıl Oranı %2.25 ± 0.524
0.00
6.00
12
Randıman69.33 ± 3.932
41.06
95.18
12
5.4.Morkaraman Koyunlarında Et Verimi
Morkaramanlarda canlı ağırlık, kesim ağırlığı ve et randımanı: Memleketimizde bulunan diğer koyunlardan daha fazladır. Yetiştikleri mahallere (Bölgelere) göre değişmekle beraber normal kondisyonda, Kıvırcık, Dağlıç ve Akkaramana nazaran etin lezzeti biraz daha azdır. Morkaraman ve Akkaraman arasında et kalitesindeki küçük ayrılıklar çok defa dikkati bile çekmemektedir. Kuyruk ortalama diğer koyunlarınkinden daha ağırdır.
Et randımanı %50’den fazla, canlı ağırlıkasgari60 kilodan yüksek, et lifleri arasında yağ toplayan bir koyun ırkımızdır. (Bilgemre, 1942).
YAŞ
CANLI AĞIRLIK
KESİM AĞIRLIĞI
ET RANDIMANI
3-4 YAŞLI KOÇ74.75
41.75
%53.25
2-3 YAŞLI BURĞAÇ
59
33.1
%51.1
2-5 YAŞLI KOYUN
53.9
25.4
%48.8
6. MORKARAMAN KOYUNLARINDA ISLAH ÇALIŞMALARI
Türkiye’de yaklaşık 46 milyon baş koyun vardır. Bunun % 3-5’ni kültür arkı ve melezlerin oluşturduğu tahmin edilmektedir. Geri kalan populasyonu % 95-97’sini oluşturan yerli ırklar içerisinde ise en büyük payı akkaraman ve morkarman ırkları almaktadır.
Türkiye’de koyunlar üzerinde genotipi iyileştirme amacına yönelik çalışmalar dendiğinde sadece melezleme anlaşıla gelmiştir. Melezleme dendiğinde ise çoğunluk kültür ırkları düşünülmüş bunlardan da Alman yapay et merinosları ilk sırayı almıştır. Yerli koyunların, kendi aralarında seleksiyonla ıslahı konusundaki çalışmalar hemen tamamen üniversiteler tarafından ve birer bilimsel araştırma olarak yapılmıştır. Elde edilen sonuçlarda; uygulayıcı kuruluşlar tarafından sahaya aktarılmaya aktarılmamıştır. (Akman ve Arkadaşları 1991).
Koyuna yönelik ıslah çalışmaları gündeme geldiğinde gözden çıkarılmaması gereken bir husus ta uzun süre koyunların sadece yapağı veriminin artırılmasına yönelik çabalar benimsenmiştir. (Akman ve Ark, 1991)
Morkaramanların yapağısını daha mütecanis hale getirmek ve miktarını artırmkla beraber çok sayıda ve erken gelişme gösteren kuzular elde etmek amacıyla Atatürk Üniversitesinde 1974-1976 yılları araksında merinos ve morkaramanlar arasında yoğun melezleme çalışmaları yapılmıştır. (Karataş, 1973).
Ancak merinos x morkaraman melezlerinin gerileyen süt verimlerini takviye etmek amacıyla ivesi kanı katma uygulaması yapılmıştır. Üçlü melezleme çalışmaları yapılmıştır. (Emsen ve Dayıoğlu ,1990).
Son yıllarda ise et verimini yüksek yeni koyun tipleri ve kullanma melezlemesi ile kaliteli kesim kuzuları elde etmek amacıyla Dorset Downx morkaraman melezlemesi yapılmıştır.
7. SONUÇ
Türkiye; coğrafi koşulları ve sosyo- ekonomik yapısı nedeni ile koyun yetiştiriciliğin yoğun olarak yapıldığı bir ülkedir. Son yıllarda yapılan hayvan sayımlarında, koyun sayısında azalma görülmekte ise de, 1991 yılı verilerine göre Türkiye’de 40.000.000 başın üzerinde koyun bulunmaktadır. Koyun populasyonunun tamamına yakın bir bölümünü de ıslah edilmemiş yerli ırklarımız oluşturmaktadır.
Türkiye yerli koyunlarının ıslah amacıyla bugüne kadar pek çok yabancı koyun ırkı ile melezleme çalışmaları yürütülmekle birlikte, kültür ırkı ve melezlerinin populasyon içerisindeki payını % 3-5’nin üzerine çıkarmak mümkün olmamıştır. Bu durum, Türkiye yerli koyun ırklarının, gerek kötü iklim, besleme ve coğrafi koşullarına, gerek hastalıklara karşı dirençleri nedeni ile, koyun yetiştiricileri tarafından tercih edilmelerinden kaynaklanmaktadır.
Çalışmamızın sonunda, morkaraman koyununun morfolijik özellikleri yapağı, süt ve et verimi ve özellikleri, çeşitli döl verim özellikleri çeşitli ırklarla melezleme sonucu elde edilen melezlerin üzerinden durulduğu görülmüştür. Bununla birlikte morkaraman koyununun orijini, fizyolojik karakterleri, sürü idaresi, hayvan hareketleri, pazarlanması, temel üreme özellikleri üzerinde ya yeterince durulmadığı, ya da hiç çalışılmadığı dikkat çekilmiştir.
Bölgede öteden beri süregelen ve uygulanan koyunculuk faaliyetleri içerisinden, Doğu Anadolu’da hakim ve yaygın olan morkaraman ırkı üzerinden üreticilerin arzuladığı yönde, daha yüksek verimli ve kârlı olabilen koyun tipi yetiştirmek gayesi ile ilk çalışmalar üniversiteler tarafından 1962 senesinde başlamıştır.
Morkaraman koyununun ıslahında daha çok kombinasyon veya ıslah melezlemesi yoluna başvurulduğu görülmektedir. Bu çalışmalar içerisinde en dikkat çekici ve uzun yıllar sürdürülmüş olanı merinos melezlemeleridir. Bununla birlikte süt veriminin iyileştirilmesi için ivesi morkaraman melezlemeleride yapılmıştır. Son yıllarda ise etçi koyun ırkları ile melezleme çalışmaları yapılmıştır.
Morkaraman melezlerinin gerileyen süt verimleri takviye etmek amacıyla melezlere ivesi kanı katma uygulamalarına geçilmiştir. Üçlü melezleme çalışmalarında morkaramanların nisbeten daha fazla doğuran koyun, doğan ve sütten kesilen kuzu sayısına, kirli yapağı ve vücut ağırlığına sahip olan ve laktasyon süt veriminde morkaramanlar düzeyinde verim veren kombinasyonlar elde edilmiştir.
Kısacası, Türkiye yerli koyunları içerisinde üzerinde oldukça fazla durulanlarında birisi olan morkaraman ırkı hakkında yeterli bilgiye sahip olamadığımız ortadadır. Bu durum çalışmalarda bazı konular üzerinde sıklıkla durulurken, diğer bazı konuların ihmal edilmesi ve bu konuların çalışılmasının güç olması ve fazla olanak gerektirmesinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte kaynakların daha önce araştırılmış çeşitli özellikler üzerindeki yeni çalışmalara yönlendirilmesi sonucu ortaya çıkan kaynak kaydı dikkate alındığında, kaynakların yetersizliğinden söz etmenin pekte doğru olmadığı görülür.