Uzman SühaN
Administrator
Miyomlar Infertiliteye ( Kisirliğa) Yol Açar Mi?
miyom nedir,miyom kısırlık yaparmı,miyomu olup hamile kalanlar,miyom gebe kalmada sıkıntı yaratırmı,miyom tedavsi,miyom hakkında bilgiler
Üreme çağındaki kadınların ortalama %20-25’inde saptadığımız miyomlar iyi huylu rahim tümörleridir. Rahimin içinde yer alan kas tabakasındaki tek bir kas hücresinde başlayan mutasyon yani genetik değişim ile oluşurlar. Östrojen, büyümelerinde rol oynayan en önemli hormondur. Miyomlar çoğunlukla herhangi bir şikayete yol açmaz ve jinekolojik kontrol sırasında saptanırlar. Bazı kadınlarda ise ağrı; adet miktarında artma ve sürenin uzaması veya tümüyle adet düzeninin bozulması gibi şikayetlere yol açabilirler. İdrar torbası ve barsak gibi komşu organlara bası yaptığında ise sık idrara gitme ve kabızlık gözlenebilir. Üreme çağındaki kadınlarda bir kanser çeşidi olan ‘sarkom’a dönüşme riski oldukça düşük olup, binde bir oranındadır. Risk yaş ilerledikçe artar.
MİYOMLAR İNFERTİLİTEYE ( KISIRLIĞA) YOL AÇAR MI?
İnfertil kadınların %5-10’da miyom saptanmakta, ancak diğer infertilite nedenleri dışlandığında sadece miyoma bağlı gebe kalamama oranı %1-3 olarak bildirilmektedir. Miyomlar rahimde yerleştikleri yere göre kadın doğurganlığını olumsuz etkileyebilirler: Örneğin embriyonun yerleştiği rahim iç zarına, yani ‘endometrium’a yakın olan ve baskı yaparak buradaki boşluğu daraltan miyomlar infertilite ve gebelik kayıplarında en önemli ve riskli grubu oluşturur. Bu miyomlar tüp bebek tedavisinde başarı oranlarını da olumsuz etkileyebilir. Bu durumda endometriumda kan akımı bozulabilmekte veya bazı istenmeyen maddeler salgılanarak, embriyonun rahim içine tutunması engellenmektedir.
Rahim ağzına yakın yerleşen miyomlar sperm geçişini bozarken, bazı miyomlar da tüplerin tıkanmasına yol açabilir. Yerleşim yerleri ve boyutları nedeniyle bazen tüplerle yumurtalıkların doğal anatomik yapısını bozabilirler. Bu da yumurtanın ‘fimbria’ olarak adlandırdığımız tüpün uç kısmı tarafından yakalanmasını ve böylece sperm ile buluşmasını etkileyebilir. Büyük miyomlar rahimin kasılma gücünü olumsuz etkileyerek sperm hareketlerini veya embriyonun transport ve endometriuma yuvalanmasını bozabilir.
Rahim duvarında orta bölgede yerleşen ve boyutları 5 cm’ yi geçen büyük miyomların da tüp bebek tedavisinde başarıyı olumsuz etkilediği düşünülmektedir. Rahim dış duvarına yakın veya tamamen dışında bulunanlar ise boyutları çok büyük değilse, genellikle olumsuz etki yapmazlar.
MİYOMLAR VE GEBELİK
Tüm gebeliklerin %2.7 -12.6’sında tespit edilir. Gebelikte dejenere olabilir ve ağrı yapabilirler. Yüksek hormon değerlerinin etkisi ile olan büyüme sadece ilk 3 ayda olur. Özellikle büyük myomlar gebeliğin ileri döneminde küçülme eğilimindedir.
Rahimde kasılma yaparak veya miyomda büyüme ve dejenerasyon ile düşüklere yol açabilirler. Miyomlar, yerleşim yerleri ve büyüklüklerine göre bebekte gelişme geriliği ve erken doğuma yol açabilir. Bebeğin rahim içinde duruş şeklini de %20 oranında etkileyebilirler ve bu nedenle doğumun sezeryan ameliyatı ile olması gerekebilir.
MİYOMLAR VE ERKEN GEBELİK KAYIPLARI
Bir bebeğin doğduktan sonra yaşamını canlı olarak sürdürebileceği gebelik haftasını ortalama 24.hafta olarak düşünürsek, daha önce görülen tüm kayıpları ‘erken gebelik kayıpları’ olarak adlandırabiliriz. Gebeliğin 24. haftadan önce 3 kez ve daha fazla kayıp yaşayan kadınlarda yapılan bir çalışmada miyom görülme sıklığı % 8 olarak saptanmıştır. Bu yüksek oranın bir neden mi, yoksa sadece bir tesadüf mü olduğu, ileri çalışmalarla belirlenecektir.
İlk 3 ayda oluşan ‘tekrarlayan düşükler’de miyomun çıkarılması planlanırken, mutlaka diğer düşük nedenleri de tümüyle ayrıntılı olarak araştırılmalı ve tespit edilecek sorunlara yönelik tedaviler öncelikli olarak yapılmalıdır.
ÇOCUK İSTEĞİ OLAN KADINLARDA MİYOMLARIN TEDAVİSİ
Miyomların tedavisinde seçenekler ilaç tedavisi, cerrahi operasyonlar ve rahim arter embolizasyonu şeklindedir. Çocuk isteği olan kadınlarda genellikle cerrahi tedavi tercih edilmektedir.
GnRH agonistleri, androjen tedavisi, danazol, mifepriston gibi ilaç tedavileri ile miyom boyutu küçülmekle birlikte, tedavi kesildikten sonra rahim malesef tedavi öncesi boyutlarına dönmektedir. İlaç tedavileri; hamile kalma şansını arttırmadığı ve infertilitede sıklıkla başvurduğumuz tüp bebek tedavisine başlamayı geciktirdiği için, özel durumlar dışında kullanılmamaktadır.
Miyomektomide hangi cerrahi yöntemin kullanılacağına, miyomların rahimde yerleştikleri yere, büyüklüklerine ve sayılarına göre karar verilmektedir. Endometriuma bası yaparak rahim boşluğunu küçülten veya rahim boşluğunda yerleşen miyomların tedavisinde ‘histeroskopi’ ameliyatı hastaya karın içi açılmadan tedavi şansı sağlar ve başarı ile uygulanmaktadır. Bu işlemde ışıklı bir teleskop yardımı ile rahim iç boşluğu görüntülenmekte ve aynı anda miyom da çıkarılabilmektedir. Erken gebelik kaybı öyküsü olan kadınlarda, ameliyat sonrası düşük oranlarının belirgin olarak azaldığı tespit edilmiştir. Histeroskopi ameliyatı sonrası yapışıklık riskini azaltmak için rahim içine kısa süreli balon kateter yerleştirilebilir, endometriumu beslemek için yüksek doz östrojen desteği yapılabilir ve kısa sürede kontrol histeroskopisi yapılarak yapışıklıkların tekrar oluşması önlenir.
Miyomlar laparoskopi (kapalı) veya laparotomi (açık) gibi karın ameliyatları ile de rahimden uzaklaştırılmaktadır. Açık ameliyatların ‘mini laparotomi’ şeklinde küçük bir kesi yapılarak gerçekleştirilmesi, hızlı iyileşme ve kozmetik yönden hastayı olumlu etkilemektedir. Laparoskopi ise ameliyat sonrası ağrının az olması, hızlı iyileşme ve hastanede kalış süresinin kısalığı gibi avantajlara sahiptir.
Miyomektomi sonrası rahimde yeniden miyom oluşabilir. Özellikle tek bir myom yerine çok sayıda miyomun çıkarıldığı ameliyatlardan sonra nüks daha sık görülmektedir. Yeni bir ameliyat ihtiyacı genellikle 3 yıl ve üzerinde görüldüğü için, ameliyat olan kadınların çocuk sahibi olmak için yapacakları planlarda, bu bilgiyi dikkate almaları yararlı olabilir.
Üreme çağındaki kadınların ortalama %20-25’inde saptadığımız miyomlar iyi huylu rahim tümörleridir. Rahimin içinde yer alan kas tabakasındaki tek bir kas hücresinde başlayan mutasyon yani genetik değişim ile oluşurlar. Östrojen, büyümelerinde rol oynayan en önemli hormondur. Miyomlar çoğunlukla herhangi bir şikayete yol açmaz ve jinekolojik kontrol sırasında saptanırlar. Bazı kadınlarda ise ağrı; adet miktarında artma ve sürenin uzaması veya tümüyle adet düzeninin bozulması gibi şikayetlere yol açabilirler. İdrar torbası ve barsak gibi komşu organlara bası yaptığında ise sık idrara gitme ve kabızlık gözlenebilir. Üreme çağındaki kadınlarda bir kanser çeşidi olan ‘sarkom’a dönüşme riski oldukça düşük olup, binde bir oranındadır. Risk yaş ilerledikçe artar.
MİYOMLAR İNFERTİLİTEYE ( KISIRLIĞA) YOL AÇAR MI?
İnfertil kadınların %5-10’da miyom saptanmakta, ancak diğer infertilite nedenleri dışlandığında sadece miyoma bağlı gebe kalamama oranı %1-3 olarak bildirilmektedir. Miyomlar rahimde yerleştikleri yere göre kadın doğurganlığını olumsuz etkileyebilirler: Örneğin embriyonun yerleştiği rahim iç zarına, yani ‘endometrium’a yakın olan ve baskı yaparak buradaki boşluğu daraltan miyomlar infertilite ve gebelik kayıplarında en önemli ve riskli grubu oluşturur. Bu miyomlar tüp bebek tedavisinde başarı oranlarını da olumsuz etkileyebilir. Bu durumda endometriumda kan akımı bozulabilmekte veya bazı istenmeyen maddeler salgılanarak, embriyonun rahim içine tutunması engellenmektedir.
Rahim ağzına yakın yerleşen miyomlar sperm geçişini bozarken, bazı miyomlar da tüplerin tıkanmasına yol açabilir. Yerleşim yerleri ve boyutları nedeniyle bazen tüplerle yumurtalıkların doğal anatomik yapısını bozabilirler. Bu da yumurtanın ‘fimbria’ olarak adlandırdığımız tüpün uç kısmı tarafından yakalanmasını ve böylece sperm ile buluşmasını etkileyebilir. Büyük miyomlar rahimin kasılma gücünü olumsuz etkileyerek sperm hareketlerini veya embriyonun transport ve endometriuma yuvalanmasını bozabilir.
Rahim duvarında orta bölgede yerleşen ve boyutları 5 cm’ yi geçen büyük miyomların da tüp bebek tedavisinde başarıyı olumsuz etkilediği düşünülmektedir. Rahim dış duvarına yakın veya tamamen dışında bulunanlar ise boyutları çok büyük değilse, genellikle olumsuz etki yapmazlar.
MİYOMLAR VE GEBELİK
Tüm gebeliklerin %2.7 -12.6’sında tespit edilir. Gebelikte dejenere olabilir ve ağrı yapabilirler. Yüksek hormon değerlerinin etkisi ile olan büyüme sadece ilk 3 ayda olur. Özellikle büyük myomlar gebeliğin ileri döneminde küçülme eğilimindedir.
Rahimde kasılma yaparak veya miyomda büyüme ve dejenerasyon ile düşüklere yol açabilirler. Miyomlar, yerleşim yerleri ve büyüklüklerine göre bebekte gelişme geriliği ve erken doğuma yol açabilir. Bebeğin rahim içinde duruş şeklini de %20 oranında etkileyebilirler ve bu nedenle doğumun sezeryan ameliyatı ile olması gerekebilir.
MİYOMLAR VE ERKEN GEBELİK KAYIPLARI
Bir bebeğin doğduktan sonra yaşamını canlı olarak sürdürebileceği gebelik haftasını ortalama 24.hafta olarak düşünürsek, daha önce görülen tüm kayıpları ‘erken gebelik kayıpları’ olarak adlandırabiliriz. Gebeliğin 24. haftadan önce 3 kez ve daha fazla kayıp yaşayan kadınlarda yapılan bir çalışmada miyom görülme sıklığı % 8 olarak saptanmıştır. Bu yüksek oranın bir neden mi, yoksa sadece bir tesadüf mü olduğu, ileri çalışmalarla belirlenecektir.
İlk 3 ayda oluşan ‘tekrarlayan düşükler’de miyomun çıkarılması planlanırken, mutlaka diğer düşük nedenleri de tümüyle ayrıntılı olarak araştırılmalı ve tespit edilecek sorunlara yönelik tedaviler öncelikli olarak yapılmalıdır.
ÇOCUK İSTEĞİ OLAN KADINLARDA MİYOMLARIN TEDAVİSİ
Miyomların tedavisinde seçenekler ilaç tedavisi, cerrahi operasyonlar ve rahim arter embolizasyonu şeklindedir. Çocuk isteği olan kadınlarda genellikle cerrahi tedavi tercih edilmektedir.
GnRH agonistleri, androjen tedavisi, danazol, mifepriston gibi ilaç tedavileri ile miyom boyutu küçülmekle birlikte, tedavi kesildikten sonra rahim malesef tedavi öncesi boyutlarına dönmektedir. İlaç tedavileri; hamile kalma şansını arttırmadığı ve infertilitede sıklıkla başvurduğumuz tüp bebek tedavisine başlamayı geciktirdiği için, özel durumlar dışında kullanılmamaktadır.
Miyomektomide hangi cerrahi yöntemin kullanılacağına, miyomların rahimde yerleştikleri yere, büyüklüklerine ve sayılarına göre karar verilmektedir. Endometriuma bası yaparak rahim boşluğunu küçülten veya rahim boşluğunda yerleşen miyomların tedavisinde ‘histeroskopi’ ameliyatı hastaya karın içi açılmadan tedavi şansı sağlar ve başarı ile uygulanmaktadır. Bu işlemde ışıklı bir teleskop yardımı ile rahim iç boşluğu görüntülenmekte ve aynı anda miyom da çıkarılabilmektedir. Erken gebelik kaybı öyküsü olan kadınlarda, ameliyat sonrası düşük oranlarının belirgin olarak azaldığı tespit edilmiştir. Histeroskopi ameliyatı sonrası yapışıklık riskini azaltmak için rahim içine kısa süreli balon kateter yerleştirilebilir, endometriumu beslemek için yüksek doz östrojen desteği yapılabilir ve kısa sürede kontrol histeroskopisi yapılarak yapışıklıkların tekrar oluşması önlenir.
Miyomlar laparoskopi (kapalı) veya laparotomi (açık) gibi karın ameliyatları ile de rahimden uzaklaştırılmaktadır. Açık ameliyatların ‘mini laparotomi’ şeklinde küçük bir kesi yapılarak gerçekleştirilmesi, hızlı iyileşme ve kozmetik yönden hastayı olumlu etkilemektedir. Laparoskopi ise ameliyat sonrası ağrının az olması, hızlı iyileşme ve hastanede kalış süresinin kısalığı gibi avantajlara sahiptir.
Miyomektomi sonrası rahimde yeniden miyom oluşabilir. Özellikle tek bir myom yerine çok sayıda miyomun çıkarıldığı ameliyatlardan sonra nüks daha sık görülmektedir. Yeni bir ameliyat ihtiyacı genellikle 3 yıl ve üzerinde görüldüğü için, ameliyat olan kadınların çocuk sahibi olmak için yapacakları planlarda, bu bilgiyi dikkate almaları yararlı olabilir.