İ
İslami Yazar
Forum Okuru
Miras hukukuna dikkat etmek!
Kişinin helal yollardan servet sahibi olması için meşru yollar:
1- Miras yoluyla, 2- Ticaret yoluyla, 3- Ziraat yoluyla, 4- Sanayi yoluyla, 5- Sanat yoluyla, 6-Emeğini satma yoluyla elde eder.
Bu yollardan servet elde ederken de usule uygun davranılmalıdır.
Mesela, ticaret yaparken alıp-sattığı şey, İslam’ın mal kabul ettiği şeyler olmalıdır.
Miras taksiminde Rabbimizin tayin ettiği taksime razı olmalıdır.
Hırsızlık yapmayan bir Müslüman, miras taksiminde Rabbin emrine aykırı hareket ediyor ve bundan hiç rahatsızlık duymuyor.
Hırsızlığı yasaklayan, miras taksimini ayarlayan Allah celle celalühtür.
Dünyada dinime sataşmak, İslâm'ın Batı'da yayılmasını engellemek için yetiştirilen müsteşrikler ordusunun, en fazla istismar ettiği ayetlerden biri Nisa süresinde.
“Kadın erkek eşitliği istiyoruz” diyorlar. Güreşte, boksta, koşuda,” jimnastikte, sporun bütün dallarında erkeklerle birlikte yarışacağız demiyorlar.
Biz ikisinin ayrı ayrı yaratık olduğunu yarıştırılmaması gerektiğine inanırız. Lale ile sümbül, gül ile karanfil yarıştırılmaz.
Bunları ayrı ayrı yaratan Rabbimiz, özellik ve güzelliklerini de ayrı yaratmış ve onların fıtratına uygun emirler, hak ve görevler vermiştir.
Kadının mirastaki yeri olarak bir tek şey biliyorlar o da oğlan iki, kız bir alır hükmüdür.
Halbuki kadının anne olarak aldığı ayrıdır, ölenin hanımı olarak aldığı ayrıdır. Kız kardeşi olarak aldığı ayrıdır. Kızı olarak aldığı ayrıdır.
İşte bu ayet-i kerimede Rabbimizin koyduğu kanun budur. Bunu yürürlükten kaldıranlar, inkâr edenler olduğu gibi, hakim güçlere yaranmak için 1400 sene sonra İngiliz dilini öğrenerek tefsir doçenti olanlar, İngiliz mantığıyla yürürlükten kaldıranlarla inkâr edenlerin doğru yolda olduğunu ispata çalıştılar.
Kocasının elinden para almak istemeyenler, başkasının elinden birçok tavizle para alma mecburiyetinde kalıyorlar.
Hepsi için söylemiyorum. Yüzde kırkı da namusuyla çalışıyor. Benim karşı çıktığım şey, “Kocamızın elinden para almak istemiyoruz” sözüdür.
O el, senin elindir. Senin elin de onun elidir.
Siz tek vücut oldunuz. “Sen” ve “Ben” yok artık.” Afiyet olsun yârim, sen yedikçe ben doydum” mısrası bizim İslâm kültürünün mahsulüdür.
Bu rejim içinde yetişenler de “Ben yiyeyim sen bak, otur” mantığını geliştirdiler.
Dinimiz mirasta kadına yarım vermişse, evlilik hayatında bu, yiyecek, içecek, giyecek ve sağlık masraflarını erkeğe yüklemiş.
Farzedin ki, bir adam öldü, dört kızı bir oğlu kaldı. Ölen adamın altı dükkanı var. Bunları İslâm hukukuna göre bölüşecekler. Oğlana iki dükkan, kızlara birer dükkan verilir. Kızlar evlenirler. Bakımları kocaya ait ve dükkanı kendine ait. Oğlan evlenir. İki dükkanı var ve aldığı hanımının bakımı da oğlana ait.
Şimdi sorarım, hangisinin durumu daha iyidir?
Bu günkü hukukta anneyi kadın yerine koymuyorlar ve hak da vermiyorlar.
Fakir anne ve baba nice zorluklarla okuttukları yavrularının zengin olduğunu da görmüşler, çocuklarının yardımıyla iyi bir hayat yaşarken zengin çocukları geride iki çocuk bırakarak ölüvermiş.
Malın tamamı eşine ve çocuklarına verilir.
Anneyle babası, ölen çocuklarının veya eski mahallesindeki komşularının insafına terkedilir.
İslam da ise ölenin kaç çocuğu olursa olsun baba ve anneye de mirastan pay verilir.
Anne olan kadınların haklarının savunulduğunu hiç okudunuz veya duydunuz mu?
Rabbimiz buyurur:
“İşte bunlar Allah'ın koyduğu kanunlardır. Kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse onu altından ırmaklar akan Cennet'e koyacaktır. Orada ebedi olarak kalacaklardır. İşte büyük başarı budur.
“Kim Allah'a ve Rasülü'ne isyan ederse ve sınırlarını aşarsa, onu ebedi olarak ateşe sokar. Ve onun için alçaltıcı azap vardır.” (Nisa süresi ayet 13-14)
1- Miras yoluyla, 2- Ticaret yoluyla, 3- Ziraat yoluyla, 4- Sanayi yoluyla, 5- Sanat yoluyla, 6-Emeğini satma yoluyla elde eder.
Bu yollardan servet elde ederken de usule uygun davranılmalıdır.
Mesela, ticaret yaparken alıp-sattığı şey, İslam’ın mal kabul ettiği şeyler olmalıdır.
Miras taksiminde Rabbimizin tayin ettiği taksime razı olmalıdır.
Hırsızlık yapmayan bir Müslüman, miras taksiminde Rabbin emrine aykırı hareket ediyor ve bundan hiç rahatsızlık duymuyor.
Hırsızlığı yasaklayan, miras taksimini ayarlayan Allah celle celalühtür.
Dünyada dinime sataşmak, İslâm'ın Batı'da yayılmasını engellemek için yetiştirilen müsteşrikler ordusunun, en fazla istismar ettiği ayetlerden biri Nisa süresinde.
“Kadın erkek eşitliği istiyoruz” diyorlar. Güreşte, boksta, koşuda,” jimnastikte, sporun bütün dallarında erkeklerle birlikte yarışacağız demiyorlar.
Biz ikisinin ayrı ayrı yaratık olduğunu yarıştırılmaması gerektiğine inanırız. Lale ile sümbül, gül ile karanfil yarıştırılmaz.
Bunları ayrı ayrı yaratan Rabbimiz, özellik ve güzelliklerini de ayrı yaratmış ve onların fıtratına uygun emirler, hak ve görevler vermiştir.
Kadının mirastaki yeri olarak bir tek şey biliyorlar o da oğlan iki, kız bir alır hükmüdür.
Halbuki kadının anne olarak aldığı ayrıdır, ölenin hanımı olarak aldığı ayrıdır. Kız kardeşi olarak aldığı ayrıdır. Kızı olarak aldığı ayrıdır.
İşte bu ayet-i kerimede Rabbimizin koyduğu kanun budur. Bunu yürürlükten kaldıranlar, inkâr edenler olduğu gibi, hakim güçlere yaranmak için 1400 sene sonra İngiliz dilini öğrenerek tefsir doçenti olanlar, İngiliz mantığıyla yürürlükten kaldıranlarla inkâr edenlerin doğru yolda olduğunu ispata çalıştılar.
Kocasının elinden para almak istemeyenler, başkasının elinden birçok tavizle para alma mecburiyetinde kalıyorlar.
Hepsi için söylemiyorum. Yüzde kırkı da namusuyla çalışıyor. Benim karşı çıktığım şey, “Kocamızın elinden para almak istemiyoruz” sözüdür.
O el, senin elindir. Senin elin de onun elidir.
Siz tek vücut oldunuz. “Sen” ve “Ben” yok artık.” Afiyet olsun yârim, sen yedikçe ben doydum” mısrası bizim İslâm kültürünün mahsulüdür.
Bu rejim içinde yetişenler de “Ben yiyeyim sen bak, otur” mantığını geliştirdiler.
Dinimiz mirasta kadına yarım vermişse, evlilik hayatında bu, yiyecek, içecek, giyecek ve sağlık masraflarını erkeğe yüklemiş.
Farzedin ki, bir adam öldü, dört kızı bir oğlu kaldı. Ölen adamın altı dükkanı var. Bunları İslâm hukukuna göre bölüşecekler. Oğlana iki dükkan, kızlara birer dükkan verilir. Kızlar evlenirler. Bakımları kocaya ait ve dükkanı kendine ait. Oğlan evlenir. İki dükkanı var ve aldığı hanımının bakımı da oğlana ait.
Şimdi sorarım, hangisinin durumu daha iyidir?
Bu günkü hukukta anneyi kadın yerine koymuyorlar ve hak da vermiyorlar.
Fakir anne ve baba nice zorluklarla okuttukları yavrularının zengin olduğunu da görmüşler, çocuklarının yardımıyla iyi bir hayat yaşarken zengin çocukları geride iki çocuk bırakarak ölüvermiş.
Malın tamamı eşine ve çocuklarına verilir.
Anneyle babası, ölen çocuklarının veya eski mahallesindeki komşularının insafına terkedilir.
İslam da ise ölenin kaç çocuğu olursa olsun baba ve anneye de mirastan pay verilir.
Anne olan kadınların haklarının savunulduğunu hiç okudunuz veya duydunuz mu?
Rabbimiz buyurur:
“İşte bunlar Allah'ın koyduğu kanunlardır. Kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse onu altından ırmaklar akan Cennet'e koyacaktır. Orada ebedi olarak kalacaklardır. İşte büyük başarı budur.
“Kim Allah'a ve Rasülü'ne isyan ederse ve sınırlarını aşarsa, onu ebedi olarak ateşe sokar. Ve onun için alçaltıcı azap vardır.” (Nisa süresi ayet 13-14)