Mıknatısın Tarihi
mıknatısın tarihi mıknatıs tarihi mıknatısın tarihçesi mıknatıs tarihçesi mıknatısların
Mıknatısın tarihçesi
Yunanlılar M.Ö. 800 yıllarında bugün manyetit (Fe3O4) dediğimiz, bazı taşların demir parçalarını çektiğini gözleyerek manyetizma olayının farkına varmışlardır. Efsaneye göre Manyetit* adı "sürüsünü otlatırken ayakkabısının çivileri ve sopasının ucu yapışıp kalan" Magnes adlı çobandan gelmektedir.
Bir başka kabule göre de mıknatıslık özelliği taşıyan bu taşların bolca bulunduğu Anadolu'daki Manisa (Maeneisa) adlı kentten gelmektedir.
1920 lere kadar yararlanılan mıknatıs malzemelerinin en üstünü karbon çelikleri olmuştur. Koersivite ve kalıcı indüklenmesi sadece bir kaç yüz oersted mertebelerinde kalan bu malzemelerin bugünün standartları ile yetersiz olduğu söylenebilir. Bu çelikler Co,W,Mo katkılarıyla geliştirilmekle beraber enerji kapasiteleri 1930 lara kadar 1 MGOE seviyelerinde kalmıştır. Bu dönemde Japonya'da AL-NI-FE, Hollanda'da AL-NI-CO-CU-FE alaşımlarının üstün manyetik özelliklere sahip olduğu farkedilmiş, 1960'lara uzanan 30 yıllık bir araştırma süresince bu bileşim aralığında döküm ve toz métalürjisi yöntemleriyle üretilen çok sayıda alaşım geliştirilmiştir.
Ancak 1950 lerde alnıco alaşımlarına güçlü bir rakip çıkmıştır. Bu tarihlerden itibaren en önemli avantajı maliyet düşüklüğü olan ferritler bir çok uygulamada Alnıco'ların yerini almaya başlamıştır. Sonraki yıllarda teknolojik gelişmeler daha güçlü, yüksek sıcaklıklardaki performansı daha üstün, buna karşılık özellikle havacılık ve savunma sanayisindeki uygulamalarda hacim ve ağırlıkça daha küçük mıknatıslara büyük bir talep yaratmıştır. 1960'ların sonlarına doğru nadir element ihtiva eden Co ve FE esaslı bazı alaşımların bu şartları sağlayacağının anlaşılmasıyla ilgi, bu yeni tip malzemeler üzerinde yoğunlaşmıştır.
Magnetokristalın Anizotropileri ile ön plana çıkan SMCO mıknatısları SM Co5 ve SM2 Co17 bileşimlerinde üretilmiş ve yüksek enerji değerleriyle "Nadir element mıknatısları" dönemini başlatmıştır. SM-Co Alaşımları ile başlayan bu gelişmeler 1983'te geliştirilen ND-FE-B mıknatısları ile devam etmiştir.
alıntı
Mıknatısın tarihçesi
Yunanlılar M.Ö. 800 yıllarında bugün manyetit (Fe3O4) dediğimiz, bazı taşların demir parçalarını çektiğini gözleyerek manyetizma olayının farkına varmışlardır. Efsaneye göre Manyetit* adı "sürüsünü otlatırken ayakkabısının çivileri ve sopasının ucu yapışıp kalan" Magnes adlı çobandan gelmektedir.
Bir başka kabule göre de mıknatıslık özelliği taşıyan bu taşların bolca bulunduğu Anadolu'daki Manisa (Maeneisa) adlı kentten gelmektedir.
1920 lere kadar yararlanılan mıknatıs malzemelerinin en üstünü karbon çelikleri olmuştur. Koersivite ve kalıcı indüklenmesi sadece bir kaç yüz oersted mertebelerinde kalan bu malzemelerin bugünün standartları ile yetersiz olduğu söylenebilir. Bu çelikler Co,W,Mo katkılarıyla geliştirilmekle beraber enerji kapasiteleri 1930 lara kadar 1 MGOE seviyelerinde kalmıştır. Bu dönemde Japonya'da AL-NI-FE, Hollanda'da AL-NI-CO-CU-FE alaşımlarının üstün manyetik özelliklere sahip olduğu farkedilmiş, 1960'lara uzanan 30 yıllık bir araştırma süresince bu bileşim aralığında döküm ve toz métalürjisi yöntemleriyle üretilen çok sayıda alaşım geliştirilmiştir.
Ancak 1950 lerde alnıco alaşımlarına güçlü bir rakip çıkmıştır. Bu tarihlerden itibaren en önemli avantajı maliyet düşüklüğü olan ferritler bir çok uygulamada Alnıco'ların yerini almaya başlamıştır. Sonraki yıllarda teknolojik gelişmeler daha güçlü, yüksek sıcaklıklardaki performansı daha üstün, buna karşılık özellikle havacılık ve savunma sanayisindeki uygulamalarda hacim ve ağırlıkça daha küçük mıknatıslara büyük bir talep yaratmıştır. 1960'ların sonlarına doğru nadir element ihtiva eden Co ve FE esaslı bazı alaşımların bu şartları sağlayacağının anlaşılmasıyla ilgi, bu yeni tip malzemeler üzerinde yoğunlaşmıştır.
Magnetokristalın Anizotropileri ile ön plana çıkan SMCO mıknatısları SM Co5 ve SM2 Co17 bileşimlerinde üretilmiş ve yüksek enerji değerleriyle "Nadir element mıknatısları" dönemini başlatmıştır. SM-Co Alaşımları ile başlayan bu gelişmeler 1983'te geliştirilen ND-FE-B mıknatısları ile devam etmiştir.
alıntı