Mıgırdiç Givanian Resimleri
mıgırdıc givanian mıgırdiç givanian
Mıgırdiç Givanian (1848 - 1906)
Mıgırdaç Hovhannesi Givanian, hem ressamlık yetileriyle, hem de özgün etkinlikleriyle İstanbul'un her tür ortamında istisnai ve ilginç bir kişilik oluşturmuştur.
Givanian, 1848 yılında İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında Ermenilerin de yoğun olarak yaşadığı resmedilesi güzellikteki Beşiktaş köyünde doğmuştur.
Babası, Hovhannes Ağa, ya da diğer adıyla Usta Civan, müzisyendi ve o tarihlerde sarayda Sultan Mecid'e hizmet etmekteydi. Ancak, saray müzisyeni olmak güvenlikli olmak demek değildi; düzensiz olan maaşlarla bir yere varmak mümkün değildi ve bu onun, kalabalık aile bireylerinin (5 erkek, 2 kız çocuğu) geçim ve eğitim masraflarını güçlükle karşılamasına neden oluyordu.
Ermeni yıllıklarında, Mıgırdiç Givanian'ın yaşam öyküsü hakkında çok az ve bölük pörçük bilgiler yer almaktadır. Şu anki incelememizle ilgili olarak, bugüne dek elyazmasıyla kalan iki defterden yararlandık. Bu defterleri, 1907 yılında İstanbul'da henüz öğrenciyken, ricamız üzerine, kendisi gibi ressam olmasına karşın ünlü ağabeyinden daha mütevazi bir sanatçı olan, Mıgırdiç'in küçük kardeşi Harutyun Givanian tarafımızyla süslemeler ve doğa resimleri yapıyordu. O, zamanındaki ilerici fikirleri haiz bir kişilik olarak, özellikle yoksul semt okullarında icra ettiği öğretmenlik mesleğiyle, toplum içinde önemli bir yere sahipti.
Onun hayal ve zevk ürünü, az veya çok dekoratif unsurlar içeren kompozisyon manzaralarındaki geniş fırça darbeleriyle yaşam bulan ağaç ve çimenler, gökyüzünde yüzen bulutların pırıltılı etkileri, onun yadsınamaz sanatçı yeteneğinin ve çok renkliliğinin kanıtlarıydı, ve zamanın usta tiyatro ressamına özgün nitelikleri daha da süzülmüş ve doğaya uyum sağlamış olarak ortaya çıkarıyordu.
Mıgırdiç Givanian (1848 - 1906)
Mıgırdaç Hovhannesi Givanian, hem ressamlık yetileriyle, hem de özgün etkinlikleriyle İstanbul'un her tür ortamında istisnai ve ilginç bir kişilik oluşturmuştur.
Givanian, 1848 yılında İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında Ermenilerin de yoğun olarak yaşadığı resmedilesi güzellikteki Beşiktaş köyünde doğmuştur.
Babası, Hovhannes Ağa, ya da diğer adıyla Usta Civan, müzisyendi ve o tarihlerde sarayda Sultan Mecid'e hizmet etmekteydi. Ancak, saray müzisyeni olmak güvenlikli olmak demek değildi; düzensiz olan maaşlarla bir yere varmak mümkün değildi ve bu onun, kalabalık aile bireylerinin (5 erkek, 2 kız çocuğu) geçim ve eğitim masraflarını güçlükle karşılamasına neden oluyordu.
Ermeni yıllıklarında, Mıgırdiç Givanian'ın yaşam öyküsü hakkında çok az ve bölük pörçük bilgiler yer almaktadır. Şu anki incelememizle ilgili olarak, bugüne dek elyazmasıyla kalan iki defterden yararlandık. Bu defterleri, 1907 yılında İstanbul'da henüz öğrenciyken, ricamız üzerine, kendisi gibi ressam olmasına karşın ünlü ağabeyinden daha mütevazi bir sanatçı olan, Mıgırdiç'in küçük kardeşi Harutyun Givanian tarafımızyla süslemeler ve doğa resimleri yapıyordu. O, zamanındaki ilerici fikirleri haiz bir kişilik olarak, özellikle yoksul semt okullarında icra ettiği öğretmenlik mesleğiyle, toplum içinde önemli bir yere sahipti.
Onun hayal ve zevk ürünü, az veya çok dekoratif unsurlar içeren kompozisyon manzaralarındaki geniş fırça darbeleriyle yaşam bulan ağaç ve çimenler, gökyüzünde yüzen bulutların pırıltılı etkileri, onun yadsınamaz sanatçı yeteneğinin ve çok renkliliğinin kanıtlarıydı, ve zamanın usta tiyatro ressamına özgün nitelikleri daha da süzülmüş ve doğaya uyum sağlamış olarak ortaya çıkarıyordu.