deniz-07
Rüya Tabiri Editörü
Menzil menkıbeleri.....
Esselamu Aleyküm dostlar.Bir konuyu daha sizlerle paylasmak istedik âcizâne muhabbetimiz olur insaAllahû Teâla.Haydi Bismillah.......
Sofinin biri bir rüya görmüstür.Bu rüya öyle bir rüyadir ki Sultanimiza anlatmak ister ve Menzile gitmeye karar verir.Sofiyi SEYDA Hazretlerinin huzuruna getirirler.Sultanimiz buyurur:"Basina bir beyaz örtü örtün rüyayi öyle anlatsin" der.Ve sofi rüyayi anlatmaya baslar:
Rüyasinda mahser kurulmustur.lEfendimiz s,a,v ümmetinin basindadir.Saginda dört büyük halifeve solunda Abdulbâki HAZRETLERI yer almaktadir.Bütün sofiler bir aradadir.Ve Iki Cihan Serveri s.a.v. Abdulbâki hazretlerine dönerek:
"Ya Abdulbâki ümmetmden cömert olanlari topla Hz. Ebûbekre teslim et"der.Sultanimiz kalabaligin arasindan sofileri teker teker secerek bu görevi yerine getirir ve Hz. Ebûbekr Efendimize teslim eder.Efendimiz s.a.v buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden cihadi sevenleri topla Hz. Aliye teslim et"der.Sultanimz sofilerin arasina girerek tek tek secer ve Hz. Aliye teslim eder.Efendimiz s.a.v yine buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden adâletli olanlari topla Hz. Ömere teslim et"der.Yine SEYDA Hazretleri secerek sofileri Hz. Ömere teslim eder.Efendimiz s.a.v tekrar buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden Kuran-i Kerim'i cok okumayi sevenleri topla Hz. Osmana teslim et"der.Ve Sultanimiz secerek sofileri Hz.Osmana teslim eder.
Abdulbâki Hazretleri aglamaktadir.Bir geriye kalan kalabaliga bakar,bir de halifelere teslim ettigi sofilere....Geriye kalan teslim edilenden KAT KAT fazladir. Sultanimiz edebinden iki büklüm olur Efendimiz Aleyhisselâtüvesselam'a gelerek:
"Ya RasulAllah geriye hep cürük carik sofiler kaldi bunlari ne yapayim" der.Merhamet timsâli Efendimiz s.a.v. kollarini acarak:
"YA ABDULBÂKI TOPLA HEPSINI BANA GETIR"der.
Rüyayi dinleyen sultanimizin gözleri dolar cünkü sofi aglamaktan rüyayi zar zor anlatabilmistir ve orda bulunan bütün sofiler de aglamaya baslar.
Sonra SULTÂNIMIZ söyle der:
"Bu rüyayi duyan sofi duymayan sofilere anlatsin"der
*****************************************************************************************************************************
Fahri kainat sav.63 yaşında mekan değiştirdi,,Babanız gavs(Abdulhakim hazretleri) 63 yaşında mekan değiştirdi,abiniz sultan hazretleri(Muhammed Raşit) de 63 yaşında mekan değiştirdi,dedikten sonra,sultanım demiş sizin yaşınız kaçtı demiş,gavsımızda sofi sofi sizi adam etmeden gitmek yok
******************************************************************************************
epey yaşlı sofi teyzenin biri çoluk çocuk yok eşi de rahmetli evde tek başına yaşıyor. tek uğraşısı bahçede beslediği kazlar. menzil gözünde tütüyor ama kazları kime bırakıpta gitsin.
neyse sonunda dayanamıyor sultanım diyor içinden bu kazlar sana emanet ben sana geliyorum. ve gidiyor menzile.
gavsi sani hz. hane-i saadete giderken yaşlı teyzemiz yolunu kesiyor mübareğin. diyor :nasılsın sultanım
gavsımız tebessümle : nasıl olalım kaz bekçiliği yapıyoz ..🙂:🙂
********************************************************************************************
bir gün menzile zahiri anlamda aklı gidip gelen bir hasta gelmiş,gavs hazretlerine sultanım demiş,benim bir hastalığım var aklım gidip geliyor,aklımın gittiği bir anda ölüp,imansız gitmekten çok korkuyorum buyurmuş.....
gavs hazretleri de duacıyız kurban demiş.bunu duyan sofi gacur gucur etmiş ya demiş duacıyız dedi başka bişey demedi demiş kendi kendine
neyse,aradan bir ay geçmiş yada geçmemiş ,bu sofi yine köye gitmiş,ya demiş,sultan hazretlerinin binlerce sofisi var beni nerden tanıyacak diye içinden geçirip,yine huzura çıkmış ve durumunu anlatmış..gavs hazretleride duacıyız kurban buyurmuş,,sofinin yine kalbi tatmin olmamış.
bir daha gitmiş köye yine anlatmış durumunu,gavs hazretleri biraz kızmış,ve kurban duacıyız dediysek duacıyız buyurmuş,biz senin sekerat anındaa ruhun arşı alaya da yükselse oradan alır geliriz ve imanına sahip çıkarız buyurmuş.sofi yaptığından pişman olmuş...
**********************************************************************************************************
Gavs hz.lerinin zikir hakkindaki sohbetlerinden.......
Buyurdular…
-Kalbin gıdası zikirdir. Günahlar ise, şeytanın gıdasıdır. Kalbini diriltmek ve beslemek isteyen kimse Yüce ALLAH’ın zikrini çok yapmalıdır. Günah işleyenler, kalplerini zayıflatıp şeytanı kuvvetlendirmiş olurlar. Şeytanı kuvvetli olanın dini zayıf olur. Onun için haramlardan uzak durmalıdır
-Zikre devam ediniz, virde önem veriniz. Çünkü kalbin tek ilacı zikirdir. Kur'an okumak, salâvat çekmek, hizmet etmek sevaptır; fakat bunlar kalbe ilaç olmaz, nefsin çirkin sıfatlarını değiştirmez. Nefsi ancak zikir terbiye eder.....
*****************************************************************************************************
Bir üniversite öğrencisi okul yıllarında yaşadığı bir olayı anlatmıştı.
Unutulası bir şey değil,inşaLLAH olduğu gibi yazalım.
Öğrencilik yılları, sarhoş yıllarım, gafil yıllarım. Amma mutsuz ve
huzursuzluk yüzünden pişman güzeli de arayış yıllarım.Hep pişmanlık
ve hep arayış, o ortamdan bir çıkış yolu olmalıydı.O talep ile yakarış...
yakarış...
O yakarışla yattığım bir gece ruyamda kupkuru bir ağacın altında bir
mübarek insan oturuyor ki tarifi mümkün olmayan bir güzellik...
Beni yanına çağırıyor ve soruyor "Ben kimim biliyormusun?"
-Bilmiyorun diyorum. Amma üzülüyorum da tanımadım diye.
-Ben Ebu Bekir-i Sıddıkım (R.A.) diyor.
Ben uyanıyorum ve hiç bir şey anlamıyorum.Acaba bana ne demek
istedi ki diyorum ve bu beni daha çok iştiyaka itiyor.
Ertesi gece yattığımda yine aynı ruya, amma bu sefer ağaç tomur-
cuklanmış altında da iki mübarek oturuyor.Birini tanıyorum önceki geceden diğerini tanımıyorum.
Sıddık-ı Ekber beni çağırıyor ve soruyor yanındaki mübareği göstererek:
-Onu tanıyormusun? diyor.
-Tanımıyorum diyorum ve aynı üzüntü ve mahçubiyet.
-O diyor Şah-ı Nakşibenttir.
Uyanıyorum. Ne denmek istendiğini anlamamanın verdiği üzüntü ile
kendime yükleniyorum...
Sonraki gece yine aynı ağaç ve meyveye durmuş, altında üçkişi var.
Diğer ikisi ile tanışmıştık amma üçüncüsünü ilk görüşüm.
Sıddık-ı Ekber çağırıyor ve soruyor üçüncü şahısı göstererek.
-Onu tanıyormusun?
-Ben tanımadığımı söylüyorum.
-O diyor S.M.Raşid tir. Şu an bizim emanetimiz ondadır. Var emanetini al.
diyor.
S.M.Raşid (K.S.A) beni yanına çağırıyor ve yeleğinin çebinden bir
kağıt desem değil kumaş desem değil bana uzatıyor ve uyanıyorum ki
kağıt elimde. Üzerinde MENZİL yazıyor.Tabii ki ne demek olduğunu
dahi bilmiyorum.Uzun araştırmalarla öğrenip gidiyorum.
Mübareği görünce hemen ruyadan tanıyor ve huzuruna varır varmaz.
elini uzatıyor ve...
-Emaneti ver diyor.Kağıdı uzatıyorum alıyor ve yeleğinin çebine koyuyor.
Ondan sonradır ki hayatım tamamen değişiyor elhamdulillah.Allah
başımızda daim kılsın VESSELAM VEDDUA BİKE.
***********************************************************************************************
Gavs-i Sani (k.s) Buraya( Menzile) gelen üç türlü insan vardır.
1-Menzilde bir dostu varmış gidip görelim nasıl birisi, orada ne yapıyor diye gelenler, bunlar gelir giderler.
2-Hastaları olanlar vardır, bunlarda şifa için gelirler ve bir daha gelmezler.
3-Bir grup vardırki sürekli gidip gelirler işte siz bu gidip gelenlerden olun.
Gavs-i Sani (k.s) da "Daha bizim için buraya gelen olmadı. Kimisinin derdi var ondan geliyor. Kimisi arkadaşının zoruyla geliyor, kimi bakalım nasıl birşeymiş diye geliyor. Hepsi bir sebeple geliyor. Zararı yok, bu çemberin içine girsinler de nasıl girerlerse girsinler" buyurdu.
*****************************************************************************************************************
Gavsımı Güldüren Sofi Bunu MutLaka Okuyun 🙂) !!!....
Rizeli bir sofiyi arkadaşları işletiyolar bi numara veriyolar kendine ve bu numaranın GAVS ın korumasının oldgunu onu Seydayla görüştürecegini söylüyor.Bzimkiside 1 arıyo 2 arıyor 3.4.5...... derken bir türlü Gavs a ulaşamıyor ama koruma ona ha görüştür...ecem sabret ha şimdi ha m...üsaid degil derken aradan 1 ay geçiyo ve telefon parası 500 tl nin üstünde geliyo ve adam şoke oluyo dogru menzile gidiyor ve GAVS ımıza şöyle diyor - Kurban sizin koruma bir türlü benle sizi görüştürmedi ve telefon parası 500 tl geldi bunu ben ödüyemem siz ödeyeceksiniz diyor. GAVS ise - sofi bizim bundan haberimiz yok sen yanılmayasın diyor... sofi yok eminim illa bu parayı ödyeceksiniz diyor GAVS - KURBAN BARİ YARISINI BEN VEREYİM DİYOR ..... bizim deli ise yok kabul etmem illa hepsini vereceksiniz diyor... ve üstelik KURBAN bakın bu faturanın üstüne yol ve yemek parası vurmadım oda benden olsun diyo tabi... bu der demez GAVS ımız bi gülmeye başlıyor bi gülüyor...... Sonra SEYDA baba ödeme için seyyidlerimize veriyo ve parayı ödetiyor.... fatura makbuzunu bizim sofiye veriyorlar bizim sofi ; kurban bu makbuza bizim hanım inanmaz sizin ödediginize evde para sakladıgımı zanneder siz en iyisi bi kağıda yazıp imzalayın da inansın..... bu seferde seyyidlerimiz gülmekten bi hal oluyor.... sonra seyyidlerimiz bu rizeli sofiye sen GAVS ımızı herzaman böyle güldür biz senin tlefon paranı her ay yatırırız diyorlar !!! 🙂)
***************************************************************************************************************************
Sofinin biri bir rüya görmüstür.Bu rüya öyle bir rüyadir ki Sultanimiza anlatmak ister ve Menzile gitmeye karar verir.Sofiyi SEYDA Hazretlerinin huzuruna getirirler.Sultanimiz buyurur:"Basina bir beyaz örtü örtün rüyayi öyle anlatsin" der.Ve sofi rüyayi anlatmaya baslar:
Rüyasinda mahser kurulmustur.lEfendimiz s,a,v ümmetinin basindadir.Saginda dört büyük halifeve solunda Abdulbâki HAZRETLERI yer almaktadir.Bütün sofiler bir aradadir.Ve Iki Cihan Serveri s.a.v. Abdulbâki hazretlerine dönerek:
"Ya Abdulbâki ümmetmden cömert olanlari topla Hz. Ebûbekre teslim et"der.Sultanimiz kalabaligin arasindan sofileri teker teker secerek bu görevi yerine getirir ve Hz. Ebûbekr Efendimize teslim eder.Efendimiz s.a.v buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden cihadi sevenleri topla Hz. Aliye teslim et"der.Sultanimz sofilerin arasina girerek tek tek secer ve Hz. Aliye teslim eder.Efendimiz s.a.v yine buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden adâletli olanlari topla Hz. Ömere teslim et"der.Yine SEYDA Hazretleri secerek sofileri Hz. Ömere teslim eder.Efendimiz s.a.v tekrar buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden Kuran-i Kerim'i cok okumayi sevenleri topla Hz. Osmana teslim et"der.Ve Sultanimiz secerek sofileri Hz.Osmana teslim eder.
Abdulbâki Hazretleri aglamaktadir.Bir geriye kalan kalabaliga bakar,bir de halifelere teslim ettigi sofilere....Geriye kalan teslim edilenden KAT KAT fazladir. Sultanimiz edebinden iki büklüm olur Efendimiz Aleyhisselâtüvesselam'a gelerek:
"Ya RasulAllah geriye hep cürük carik sofiler kaldi bunlari ne yapayim" der.Merhamet timsâli Efendimiz s.a.v. kollarini acarak:
"YA ABDULBÂKI TOPLA HEPSINI BANA GETIR"der.
Rüyayi dinleyen sultanimizin gözleri dolar cünkü sofi aglamaktan rüyayi zar zor anlatabilmistir ve orda bulunan bütün sofiler de aglamaya baslar.
Sonra SULTÂNIMIZ söyle der:
"Bu rüyayi duyan sofi duymayan sofilere anlatsin"der
*****************************************************************************************************************************
Fahri kainat sav.63 yaşında mekan değiştirdi,,Babanız gavs(Abdulhakim hazretleri) 63 yaşında mekan değiştirdi,abiniz sultan hazretleri(Muhammed Raşit) de 63 yaşında mekan değiştirdi,dedikten sonra,sultanım demiş sizin yaşınız kaçtı demiş,gavsımızda sofi sofi sizi adam etmeden gitmek yok
******************************************************************************************
epey yaşlı sofi teyzenin biri çoluk çocuk yok eşi de rahmetli evde tek başına yaşıyor. tek uğraşısı bahçede beslediği kazlar. menzil gözünde tütüyor ama kazları kime bırakıpta gitsin.
neyse sonunda dayanamıyor sultanım diyor içinden bu kazlar sana emanet ben sana geliyorum. ve gidiyor menzile.
gavsi sani hz. hane-i saadete giderken yaşlı teyzemiz yolunu kesiyor mübareğin. diyor :nasılsın sultanım
gavsımız tebessümle : nasıl olalım kaz bekçiliği yapıyoz ..🙂:🙂
********************************************************************************************
bir gün menzile zahiri anlamda aklı gidip gelen bir hasta gelmiş,gavs hazretlerine sultanım demiş,benim bir hastalığım var aklım gidip geliyor,aklımın gittiği bir anda ölüp,imansız gitmekten çok korkuyorum buyurmuş.....
gavs hazretleri de duacıyız kurban demiş.bunu duyan sofi gacur gucur etmiş ya demiş duacıyız dedi başka bişey demedi demiş kendi kendine
neyse,aradan bir ay geçmiş yada geçmemiş ,bu sofi yine köye gitmiş,ya demiş,sultan hazretlerinin binlerce sofisi var beni nerden tanıyacak diye içinden geçirip,yine huzura çıkmış ve durumunu anlatmış..gavs hazretleride duacıyız kurban buyurmuş,,sofinin yine kalbi tatmin olmamış.
bir daha gitmiş köye yine anlatmış durumunu,gavs hazretleri biraz kızmış,ve kurban duacıyız dediysek duacıyız buyurmuş,biz senin sekerat anındaa ruhun arşı alaya da yükselse oradan alır geliriz ve imanına sahip çıkarız buyurmuş.sofi yaptığından pişman olmuş...
**********************************************************************************************************
Gavs hz.lerinin zikir hakkindaki sohbetlerinden.......
Buyurdular…
-Kalbin gıdası zikirdir. Günahlar ise, şeytanın gıdasıdır. Kalbini diriltmek ve beslemek isteyen kimse Yüce ALLAH’ın zikrini çok yapmalıdır. Günah işleyenler, kalplerini zayıflatıp şeytanı kuvvetlendirmiş olurlar. Şeytanı kuvvetli olanın dini zayıf olur. Onun için haramlardan uzak durmalıdır
-Zikre devam ediniz, virde önem veriniz. Çünkü kalbin tek ilacı zikirdir. Kur'an okumak, salâvat çekmek, hizmet etmek sevaptır; fakat bunlar kalbe ilaç olmaz, nefsin çirkin sıfatlarını değiştirmez. Nefsi ancak zikir terbiye eder.....
*****************************************************************************************************
Bir üniversite öğrencisi okul yıllarında yaşadığı bir olayı anlatmıştı.
Unutulası bir şey değil,inşaLLAH olduğu gibi yazalım.
Öğrencilik yılları, sarhoş yıllarım, gafil yıllarım. Amma mutsuz ve
huzursuzluk yüzünden pişman güzeli de arayış yıllarım.Hep pişmanlık
ve hep arayış, o ortamdan bir çıkış yolu olmalıydı.O talep ile yakarış...
yakarış...
O yakarışla yattığım bir gece ruyamda kupkuru bir ağacın altında bir
mübarek insan oturuyor ki tarifi mümkün olmayan bir güzellik...
Beni yanına çağırıyor ve soruyor "Ben kimim biliyormusun?"
-Bilmiyorun diyorum. Amma üzülüyorum da tanımadım diye.
-Ben Ebu Bekir-i Sıddıkım (R.A.) diyor.
Ben uyanıyorum ve hiç bir şey anlamıyorum.Acaba bana ne demek
istedi ki diyorum ve bu beni daha çok iştiyaka itiyor.
Ertesi gece yattığımda yine aynı ruya, amma bu sefer ağaç tomur-
cuklanmış altında da iki mübarek oturuyor.Birini tanıyorum önceki geceden diğerini tanımıyorum.
Sıddık-ı Ekber beni çağırıyor ve soruyor yanındaki mübareği göstererek:
-Onu tanıyormusun? diyor.
-Tanımıyorum diyorum ve aynı üzüntü ve mahçubiyet.
-O diyor Şah-ı Nakşibenttir.
Uyanıyorum. Ne denmek istendiğini anlamamanın verdiği üzüntü ile
kendime yükleniyorum...
Sonraki gece yine aynı ağaç ve meyveye durmuş, altında üçkişi var.
Diğer ikisi ile tanışmıştık amma üçüncüsünü ilk görüşüm.
Sıddık-ı Ekber çağırıyor ve soruyor üçüncü şahısı göstererek.
-Onu tanıyormusun?
-Ben tanımadığımı söylüyorum.
-O diyor S.M.Raşid tir. Şu an bizim emanetimiz ondadır. Var emanetini al.
diyor.
S.M.Raşid (K.S.A) beni yanına çağırıyor ve yeleğinin çebinden bir
kağıt desem değil kumaş desem değil bana uzatıyor ve uyanıyorum ki
kağıt elimde. Üzerinde MENZİL yazıyor.Tabii ki ne demek olduğunu
dahi bilmiyorum.Uzun araştırmalarla öğrenip gidiyorum.
Mübareği görünce hemen ruyadan tanıyor ve huzuruna varır varmaz.
elini uzatıyor ve...
-Emaneti ver diyor.Kağıdı uzatıyorum alıyor ve yeleğinin çebine koyuyor.
Ondan sonradır ki hayatım tamamen değişiyor elhamdulillah.Allah
başımızda daim kılsın VESSELAM VEDDUA BİKE.
***********************************************************************************************
Gavs-i Sani (k.s) Buraya( Menzile) gelen üç türlü insan vardır.
1-Menzilde bir dostu varmış gidip görelim nasıl birisi, orada ne yapıyor diye gelenler, bunlar gelir giderler.
2-Hastaları olanlar vardır, bunlarda şifa için gelirler ve bir daha gelmezler.
3-Bir grup vardırki sürekli gidip gelirler işte siz bu gidip gelenlerden olun.
Gavs-i Sani (k.s) da "Daha bizim için buraya gelen olmadı. Kimisinin derdi var ondan geliyor. Kimisi arkadaşının zoruyla geliyor, kimi bakalım nasıl birşeymiş diye geliyor. Hepsi bir sebeple geliyor. Zararı yok, bu çemberin içine girsinler de nasıl girerlerse girsinler" buyurdu.
*****************************************************************************************************************
Gavsımı Güldüren Sofi Bunu MutLaka Okuyun 🙂) !!!....
Rizeli bir sofiyi arkadaşları işletiyolar bi numara veriyolar kendine ve bu numaranın GAVS ın korumasının oldgunu onu Seydayla görüştürecegini söylüyor.Bzimkiside 1 arıyo 2 arıyor 3.4.5...... derken bir türlü Gavs a ulaşamıyor ama koruma ona ha görüştür...ecem sabret ha şimdi ha m...üsaid degil derken aradan 1 ay geçiyo ve telefon parası 500 tl nin üstünde geliyo ve adam şoke oluyo dogru menzile gidiyor ve GAVS ımıza şöyle diyor - Kurban sizin koruma bir türlü benle sizi görüştürmedi ve telefon parası 500 tl geldi bunu ben ödüyemem siz ödeyeceksiniz diyor. GAVS ise - sofi bizim bundan haberimiz yok sen yanılmayasın diyor... sofi yok eminim illa bu parayı ödyeceksiniz diyor GAVS - KURBAN BARİ YARISINI BEN VEREYİM DİYOR ..... bizim deli ise yok kabul etmem illa hepsini vereceksiniz diyor... ve üstelik KURBAN bakın bu faturanın üstüne yol ve yemek parası vurmadım oda benden olsun diyo tabi... bu der demez GAVS ımız bi gülmeye başlıyor bi gülüyor...... Sonra SEYDA baba ödeme için seyyidlerimize veriyo ve parayı ödetiyor.... fatura makbuzunu bizim sofiye veriyorlar bizim sofi ; kurban bu makbuza bizim hanım inanmaz sizin ödediginize evde para sakladıgımı zanneder siz en iyisi bi kağıda yazıp imzalayın da inansın..... bu seferde seyyidlerimiz gülmekten bi hal oluyor.... sonra seyyidlerimiz bu rizeli sofiye sen GAVS ımızı herzaman böyle güldür biz senin tlefon paranı her ay yatırırız diyorlar !!! 🙂)
***************************************************************************************************************************