Me- Kız İsimleri
me ile başlayan kız isimleri isviçre kız isimleri me ile başlayan isimler en çok beğenilen isviçre bayan
Mebhure: soluyan, soluğan, nefes darlığına yakalanmış olan
Mebruke: kutlu kadın (mübarek kelimesinin dişisi)
Mebrure: değerli, beğenilmiş
Mebsude: açılmış, yayılmış
uzun uzadıya anlatılan
Mebuse: gönderilen, gönderilmiş
Mebşure: yüzü beyaz, gösterişli güzel kadın
Mecdide: rızkı bol, nasibi açık, bahtiyar
Mecerre: samanyolu
harekete müsait yol, cadde veya yer
Mecra: suyun aktığı yatak, su yolu
bir işin gidiş yolu
bedendeki ahlatın açtığı yol
Mecide: çok büyük şan ve şeref sahibi
Medar: sağlam, dayanıklı
dönence
Medeniyet: uygarlık
Medide: uzun, çok uzun süren
arap aruzunun 2. bendi
Mediha: övülen, beğenilen, sevilen kadın
Medine: kent, şehir
müslümanların kutsal kentlerinden biri
Mefahir: iftihar edilecek, övülecek şeyler
Mefharet: övünç, övünme, kıvanç
Mefkure: ulaşılmak istenilen en yüce amaç
yalnız zihinde olan ideal
Mefruza: farz olunmuş, varsayılmış
Meftuha: açılmış, açık
ele geçirilmiş
Meftune: büyülenmişçesine tutkun
Mehbedi: kurmançinin üç şivesinden biri
Mehcure: uzaklaşmış, ilişiği kesilmiş
Mehdiye: hidayete ermiş olan
Mehlika: ay yüzlü
Mehpare: ay parçası gibi güzel
Mehre: hind okyanusuna sahili ile hadramut arasında bir ülke
Mehru: ay yüzlü güzel
Mehtap: ay ışığı, dolunay
Mehveş: ay gibi güzel kadın
ay yüzlü
Mehir: ay parçası
Meknune: saklı, gizli, iyice korunmuş
Meknuze: gömülü
hazineye konulmuş, saklanmış
Mekine: iktidar ve onur sahibi
yer tutup oturan, yerleşmiş
Mekşufe: açılmış, açık
bilinmez değil, keşfolunmuş
Mela: doluluk
topluluk
ova
Melahat: güzellik, güzel yüzlülük, yüzünde tatlı ifade olmak
Melaik: melekler
Melda: ince ve taze vücutlu
gençlik, tazelik
Melek: tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri
pek güzel, yumuşak huylu ve masum
Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
Meleknaz: Allah' ın nurdan yarattığı varlıklar
Allah' ın emirlerine tam itaat eden varlıklar
halim, selim, güzel huylu kimse
Meleknur: Allah' ın nurdan yarattığı varlıklar
Allah' ın emirlerine tam itaat eden varlıklar
halim, selim, güzel huylu kimse
Melekper: meleğin kanadı
Melekru: melek yüzlü
Meleksima: melek şimali
Melhuza: umulur, beklenilir
Melodi: ezgi, müzik parçası
Meltem: yazın, karadan denize doğru esen mevsim rüzgarı
Meliha: güzel, şirin, sevimli
Melike: kadın hükümdar, hükümdarın karısı
Melis: bal, bal arısı
Melisa: baklagillerden, yaprakları limonu andıran kokulu bir bitki
Memdude: uzatılan
Memduha: övülmüş
Memnune: gönlü hoş edilmiş
Menekşe: mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
bir bitki
Meneviş: renk dalgalanmaları
Mengüberti: tanrıverdi, çok bekledikten sonra doğan çocuklara verilir
Mensure: saçılmış, serpilmiş
Menzure: adanmış
Menşure: padişahlar tarafından verilen vezirlik ünvanı
Meral: (maral) meral (maral) dişi geyik
Meram: istek, niyet, amaç
Mercan: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
Merğube: istenilen, sevilen
herkes tarafından sevilip aranılan
Mereviş: terementi ağacının tohumu
Mergube: rağmet görmüş, herkes beğenmiş
Mersa: liman
Merve: mekke'de safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
Meryem: isa peygamberin annesinin adı
dinine bağlı kadın
Merze: mercan
Merzuka: rızklanmış, rızkı verilmiş
Merziye: beğenilen, güzel olan
Mesadet: saadet, mutluluk
Meserret: sevinilecek şey
Mesrure: memnun, sevilen
Mestan: savruk
cüret sahibi
sarhoş, kendinden geçmiş
Mesture: örtülmüş, örtülü
Mesube: hayırlı ve yararlı bir işe karşı tanrının armağanı
Mesude: mutlu, bahtiyar
Mesude: mutlu, bahtiyar
Metanet: dayanıklı, sağlam olma
Methiye: birini övmek maksadıyla yazılmış eser, kaide
Metik: küçük çiçeklerin goncası
Meva: sığınılacak yer, yurt, mesken
Mevcude: var olan, bulunan
hazır olan, hazır bulunan
Türk dili kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır
Meveddet: sevgi, muhabbet, dostluk
Mevhibe: vergi, ihsan, bağış
Mevlude: yeni doğmuş çocuk
ihsanın doğduğu yer
doğulan zaman
Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır
Mevsunne: bahar yağmuru yağmış toprak
baştan aşağı süslü zırh
Mevsim: yılın iklim bakımından ayrılmış dört bölümü
Mevzune: biçimli, yakışıklı, güzel
Meymune: bereketli, kutlu
Meysure: kolaylanmış, kolaylaştırılmış şeyler
Meyyal: meyleden, aşırı istekli
fazlaca eğilen
eğik
Meziyet: bir kişiyi başkalarından ayıran ve yücelten vasıf, üstünlük, değerlilik, yüksek karakter
Meziyyet: üstünlük sağlayan özellik
Meşakkat: güçlük, sıkıntı, zahmetli iş
Meşale: ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan araç
Meşhure: ünlü, argın, tanınmış
Meşk: yazı örneği
yazı ve müzikte alıştırma, uygulama
Meşkure: şükrolunmuş
Mebhure: soluyan, soluğan, nefes darlığına yakalanmış olan
Mebruke: kutlu kadın (mübarek kelimesinin dişisi)
Mebrure: değerli, beğenilmiş
Mebsude: açılmış, yayılmış
uzun uzadıya anlatılan
Mebuse: gönderilen, gönderilmiş
Mebşure: yüzü beyaz, gösterişli güzel kadın
Mecdide: rızkı bol, nasibi açık, bahtiyar
Mecerre: samanyolu
harekete müsait yol, cadde veya yer
Mecra: suyun aktığı yatak, su yolu
bir işin gidiş yolu
bedendeki ahlatın açtığı yol
Mecide: çok büyük şan ve şeref sahibi
Medar: sağlam, dayanıklı
dönence
Medeniyet: uygarlık
Medide: uzun, çok uzun süren
arap aruzunun 2. bendi
Mediha: övülen, beğenilen, sevilen kadın
Medine: kent, şehir
müslümanların kutsal kentlerinden biri
Mefahir: iftihar edilecek, övülecek şeyler
Mefharet: övünç, övünme, kıvanç
Mefkure: ulaşılmak istenilen en yüce amaç
yalnız zihinde olan ideal
Mefruza: farz olunmuş, varsayılmış
Meftuha: açılmış, açık
ele geçirilmiş
Meftune: büyülenmişçesine tutkun
Mehbedi: kurmançinin üç şivesinden biri
Mehcure: uzaklaşmış, ilişiği kesilmiş
Mehdiye: hidayete ermiş olan
Mehlika: ay yüzlü
Mehpare: ay parçası gibi güzel
Mehre: hind okyanusuna sahili ile hadramut arasında bir ülke
Mehru: ay yüzlü güzel
Mehtap: ay ışığı, dolunay
Mehveş: ay gibi güzel kadın
ay yüzlü
Mehir: ay parçası
Meknune: saklı, gizli, iyice korunmuş
Meknuze: gömülü
hazineye konulmuş, saklanmış
Mekine: iktidar ve onur sahibi
yer tutup oturan, yerleşmiş
Mekşufe: açılmış, açık
bilinmez değil, keşfolunmuş
Mela: doluluk
topluluk
ova
Melahat: güzellik, güzel yüzlülük, yüzünde tatlı ifade olmak
Melaik: melekler
Melda: ince ve taze vücutlu
gençlik, tazelik
Melek: tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri
pek güzel, yumuşak huylu ve masum
Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
Meleknaz: Allah' ın nurdan yarattığı varlıklar
Allah' ın emirlerine tam itaat eden varlıklar
halim, selim, güzel huylu kimse
Meleknur: Allah' ın nurdan yarattığı varlıklar
Allah' ın emirlerine tam itaat eden varlıklar
halim, selim, güzel huylu kimse
Melekper: meleğin kanadı
Melekru: melek yüzlü
Meleksima: melek şimali
Melhuza: umulur, beklenilir
Melodi: ezgi, müzik parçası
Meltem: yazın, karadan denize doğru esen mevsim rüzgarı
Meliha: güzel, şirin, sevimli
Melike: kadın hükümdar, hükümdarın karısı
Melis: bal, bal arısı
Melisa: baklagillerden, yaprakları limonu andıran kokulu bir bitki
Memdude: uzatılan
Memduha: övülmüş
Memnune: gönlü hoş edilmiş
Menekşe: mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
bir bitki
Meneviş: renk dalgalanmaları
Mengüberti: tanrıverdi, çok bekledikten sonra doğan çocuklara verilir
Mensure: saçılmış, serpilmiş
Menzure: adanmış
Menşure: padişahlar tarafından verilen vezirlik ünvanı
Meral: (maral) meral (maral) dişi geyik
Meram: istek, niyet, amaç
Mercan: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
Merğube: istenilen, sevilen
herkes tarafından sevilip aranılan
Mereviş: terementi ağacının tohumu
Mergube: rağmet görmüş, herkes beğenmiş
Mersa: liman
Merve: mekke'de safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
Meryem: isa peygamberin annesinin adı
dinine bağlı kadın
Merze: mercan
Merzuka: rızklanmış, rızkı verilmiş
Merziye: beğenilen, güzel olan
Mesadet: saadet, mutluluk
Meserret: sevinilecek şey
Mesrure: memnun, sevilen
Mestan: savruk
cüret sahibi
sarhoş, kendinden geçmiş
Mesture: örtülmüş, örtülü
Mesube: hayırlı ve yararlı bir işe karşı tanrının armağanı
Mesude: mutlu, bahtiyar
Mesude: mutlu, bahtiyar
Metanet: dayanıklı, sağlam olma
Methiye: birini övmek maksadıyla yazılmış eser, kaide
Metik: küçük çiçeklerin goncası
Meva: sığınılacak yer, yurt, mesken
Mevcude: var olan, bulunan
hazır olan, hazır bulunan
Türk dili kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır
Meveddet: sevgi, muhabbet, dostluk
Mevhibe: vergi, ihsan, bağış
Mevlude: yeni doğmuş çocuk
ihsanın doğduğu yer
doğulan zaman
Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır
Mevsunne: bahar yağmuru yağmış toprak
baştan aşağı süslü zırh
Mevsim: yılın iklim bakımından ayrılmış dört bölümü
Mevzune: biçimli, yakışıklı, güzel
Meymune: bereketli, kutlu
Meysure: kolaylanmış, kolaylaştırılmış şeyler
Meyyal: meyleden, aşırı istekli
fazlaca eğilen
eğik
Meziyet: bir kişiyi başkalarından ayıran ve yücelten vasıf, üstünlük, değerlilik, yüksek karakter
Meziyyet: üstünlük sağlayan özellik
Meşakkat: güçlük, sıkıntı, zahmetli iş
Meşale: ucunda, alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan, aydınlatmaya yarayan araç
Meşhure: ünlü, argın, tanınmış
Meşk: yazı örneği
yazı ve müzikte alıştırma, uygulama
Meşkure: şükrolunmuş