Mahremiyete riayet etmek

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan İslami Yazar
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İ

İslami Yazar

Forum Okuru
Mahremiyete riayet etmek
Müslüman için yaşadığı ev başkalarının serbestçe muttali olmaması gereken mahrem bir mahaldir. Bu sebeple İslam'da eve harem denmiş ve başkalarının evine mahremiyet bölgesine izinsiz girmek yasaklanmıştır.






Bir defasında Rasulullah efendimize ensar dan bir kadın gelir ve şöyle sorar.

"Ey Allah’ın Resulü Ben evde bazen öyle bir durumda oluyorum ki ne babamın ne çocuğumun ne de bir kimsenin beni o halde görmesini istemiyorum. Ben bu durumda iken babam geliyor yanıma giriyor. Ailemden bir erkek geliyor yanıma giriyor. Ne yapayım?"


Bu hadise üzerine nur suresinin 27 ve 28. ayeti kelimeleri nazil olur.

"ey iman edenler kendi evlerinizden başka evlere sahiplerine istiynas edip (geldiğinizi fark ettirip) Ve selam vermeden girmeyiniz. Bu sizin için hayırlıdır umulur ki düşünüp anlarsınız.

"Orada kimse bulamazsınız size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size geri dönün denilirse hemen dönün çünkü bu sizin için daha temiz bir davranıştır. Allah yaptığınızı bilir"

Ebu Eyüpten rivayet edildiği üzere peygamber efendimiz ayeti kerime de geçen istiynası Şöyle izah etmiştir "İsteynas Öksürerek tekbir ve tespih ile ev halkını haberdar etmektir"


Yine nur suresinin 58. ayeti kelimesinde aynı ev içinde yaşayanların dahi birbirlerinin mahremiyetine riayet etmeleri emredilmekte, hizmetçilerin ve çocukların belli vakitlerde bebeğinin odasına girerken izin istemeleri gerektiğini ifade buyrulmaktadır.

Şöyle ki:

İyi iman edenler ellerinizin altında bulunan köle ve cariyeleriniz ve içinizden henüz erginlik çağına girmemiş olanlar sabah namazından önce öğleyin soyunduğunuz vakit yatsı namazından sonra yanınıza gireceklerin de sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Vakitleriniz dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahsuru yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir hüküm ve hikmet sahibidir" buyurmuştur.


27. ve 28. ayeti kerimeler de zikredilen kendini fark ettirme ve selam verme emri hür ve büluğ Çağına erenler hakkında idi. Buradaki izin isteme emre ise el altında ki köle ve cariyelerle henüz büluğa ermemiş hür çocuklar hakkındadır. Aynı zamanda bu ayeti kerime de ev halkı tarafından örtünmenin ihlal edilebileceği muayyen vakitlerde onlara bu izin isteme edebînin öğretilmesi de emredilmiştir.


İslam dini şahitlik etmek gibi zaruri hallerin zuhurunda erkek ve kadınların mahremiyet ölçülerine riayet ederek, zaruret Miktarınca ihtilatlarına Şeriaten ruhsat vermiştir. Her ne kadar ev işleri hanımın vazifeleri cümlesinden ise de, beyinin Hali vakti müsait olmadığı durumlarda mürüvvetin veya ihtiyaca mebni, Hanım mahremleri ile beraber harici iş ve hizmetlere iştirak edebilir. Fitne ve fesattan emniyet halinde hanımların beylerine ve mahremlerine bağı bahçe işlerinde yardımcı olması bu kabildendir. Selam ve dua ile
 
Kadın evliyse kocasının bekar ise babasının izni ile ve kendi isteğiyle erkeklerle karışık olmamak şartı ile çalışabilir. Kendisi istemez ise kocası veya babası bir iş yerinde çalışmaya zorlayamaz. Çünkü kadının nafakası zengin biri olsa kocası üzerinedir. Baba evinde ise fakir ise nafakası babasına, babasının gücü yetmiyorsa diğer yakın akrabalarına borçtur. Eğer kendisi çalışmak ister da kocası veya babası izin vermezse yine çalışamaz.


Namahremle ihtilat etmemek şartıyla kadınların kendilerine mahsus olan mahallerde kendileri gibi kadınlardan veya mahremleri bulunan erkeklerden veya şehvetten kesilmiş ihtiyar kimselerden ilim sanat öğrenmelerinde ve kendilerine mahsus olan imalathanelerde sanat icra etmelerinde bir yasak yoktur.


Kadınların örtünüp belli nizam içinde yaşamaları bir esaret değildir, açılıp saçılmalarının ve aklına gelen her şeyi yapabilmelerinin de hürriyet olduğu zannedilmemelidir. Tesettür ve mahremiyete riayet sebebi şeref olup, sahibine şahsiyet ve iffet kazandırır. Bir takım rezaletlere mani olur. Defi mefasit celbi menafiden evladır. Dinimizde fayda ve menfaatten önce zarar ve Mazarrat hesabı yapılır. İşin mazarratı, faydasından fazlaysa mazarratın defi cihetine gidilir.
 
Dinimiz mazarratı mefsedeti İzale etmek için, hem maddi hem de Ma'nevi vasıtaları nazari dikkate almış ve ikisinin kamilen yerine getirilmesi ile maksadın temin edilebileceğini ortaya koymuştur. Bir taraftan fıtratı beşeriye de yerleşmiş olan şehavani kuvvetlerin Her insan tarafından dizginlemeyeceğinin göz önünde bulundurarak Tesettürü mahremiyet ölçülerini vaz etmiş, diğer taraftan da içlerinde Allah korkusunun yerleşmesi, İslami ahlak ve terbiyeye sahip olabilmeleri için talim terbiye yani eğitim öğretim metodundan vazgeçmemiştir.


İşleri sadece kalplerdeki Allah korkusuna havale etmemiş, riayet edilmesi için koyduğu kaideleri de insanlar içinde en zayıf ahlaka sahip olana göre vaz etmiştir. Zira bizi en iyi bilen Rabbimizdir.
 
Zaruri haller de erkekler ile ihtilat durumunda riayet edilmesi gereken mahremiyet ölçülerini Mevlamız ahzab Suresi 32. ayeti kerimesinde Şöyle ifade buyurmuştur.

Mealen: Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksınız konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dos doğru söz söyleyin.

Bu ayetin izahını yaparken İsmail Hakkı Bursevi:

Kadınların yabancı erkekler ile muhatap olduklarında karşı tarafın kötü arzusunu o kesmek için sözlerini sert olarak ifade etmeleri İstenmiştir. Bir kimse herhangi bir kapıya gelse ve evin erkeği de evde değilse bu evdeki hanımın o kimseye yumuşak sözler söylemesi, sözlerini Rıfk ile ifade etmesi dahi değildir. Zira bu durum şehveti heyecanlandırdığı gibi, karşı tarafın bir takım kötü arzularına sebep olur. Zira ayet de kalbinle günah arzusu, muhabbeti olanlar tamah etmesinler buyuruldu. Devamında da güzel ve dosdoğru söz söyleyin. töhmetten ne karşı tarafın kötü arzusunu o tahrik etmekten uzak olarak sert ve ciddiyetle konuşun buyurmaktadır.
 
Valla kimliğimizde müslüman yazıyor ama bir müslüman gibi maalesef yaşamıyoruz. Evliliğimin ilk dönemleri haremlik selamlık yapardık. Çevrem değiştikçe bunlara riayet edemedik. (Bir çok kişi için bu durum eminimki yobazlık olarak algılanacaktır. ) İnandığım dinin gereklerini yapamamak bende büyük rahatsızlık yaratıyor. Rabbim niyetimi biliyor umarım bu niyetimi de hayatıma uyarlarım..
 
Mahremiyet konusunda maalesef ki günümüz insanı çok yozlaşmış durumda. Erkeklerle bayanların bi arada Mahremiyete dikkat etmeden oturmaları. Ailelerin aynı masalara oturup yemek yemeleri. Başkalarına göstermesi günah olan avret yerlerini açıkta bırakmaları gibi hususlara maalesef ki hiç dikkat etmiyoruz. Bu sebepten de ne huzur var nede yetişen neslimizde dine meyil. Baba Annesi mahremiyete dikkat etmeden yetişen neslin kendisi daha fazlasını yapıyor ve aileler de bunları hoş görüyor maazallah.
 

Benzer Diğer Konularımız !