İslam, insanı birbirine bağlayan sosyal bağlar kadar kişinin maneviyatına da bağlıdır. Bu anlamda, İslam sadece bireyle değil, aynı zamanda daha büyük bir toplumla da ilgilidir. Buna ek olarak, İslam, akrabalarınız, komşularınız, yabancılarınız, dezavantajlı ya da felaketiniz olsun, başkalarının haklarını yerine getirmeye büyük önem vermektedir. Kendinize, ailenize veya yakın akrabalarınıza karşı olsa bile, inanan, adaleti savunan Allaha şahitlik eden bir kişi olun. Allah kibri ve riyayı sevmez. Yoksullara ve yetimlere karşı merhametli olun. Unutmayın ki Allah her şeyi affeder ama kul hakkını affetmez. Her Müslüman, Allah'ın yeryüzündeki iradesinin , vasisi ve idarecisidir. Sorumluluklarının hepsi kapsayıcıdır. İnancını yaşamak, insana hizmet etmek Allaha hizmet etmektir.
Bir toplumsal düzenin korunması, o toplumun her bir üyesinin aynı ahlaki ilke ve uygulamalara özgürce bağlı kalmasına bağlıdır. Kuran'da tüm Müslümanların eşitliği defalarca vurgulanmaktadır.Sosyal ve bireysel adalet, büyük ölçüde çeşitli dışsal hususlara bağlı olan kavramları geliştirmektedir. Bireysel sorumluluk İslam'ın köşe taşıdır. Her Müslüman kendi yaratıcısına, ne yaptığını ya da ne yapamayacağını ve kontrol ettiği şeyler için sorumludur. Hoşgörü ve affetme unsuru bilgi, farkındalık ve gerçekliğe dayanmalıdır. Hoşgörü ve affetme, inanan kişinin yaptıklarının tanınmasını ve kabulünü ve yanlış olanı tekrar etmeme niyetiyle gerçek tövbesine bağlıdır. Allah Kuran'da bağışlayıcı ve merhametli olarak tanımlanmıştır. Her şey Allah tarafından affedilmez. Allah'ın rahmeti sonsuzdur fakat kul hakkı ile Allah'ın karşısına çıkmayın.