Uzman SühaN
Administrator
Kordon bağlatmak caizmidir?
kordon bağlatmak günahmıdır,kordon bağlatmak harammıdır,tüplerin bağlanması harammıdır,tüplerin bağlanması caizmidir hakkında bilgiler
Öncelikle dini bir prensip olarak, kadın için bir sağlık problemi olmadığı sürece hamileliği önleyici tedbirlere başvurulması doğru değildir. Çünkü evlilikten maksat, nesil sahibi olmaktır, neslin devam etmesidir. Hamile kalmak kadının sağlığı açısından sakıncalı ise, o takdirde uzman bir doktorun tavsiyesi doğrultusunda önleyici tedbirlere başvurulabilir.
Kordon bağlatmak yani tüplerin bağlanması diğer önleyici tedbirlerden farklı niteliktedir. Spiral taktırmak gibi tedbirler geçici iken, kordon bağlatılması ise dönüşü olmayan bir uygulamadır. Çünkü bu şekilde kadın, doğurabilme kabiliyetinden mahrum kalmaktadır.
Bu nedenle böylesine önemli bir kararın kadın için ciddi bir sağlık-yaşam tehdidi karşısında üç uzman doktorun tavsiyesi doğrultusunda alınması gerekir.Soru: Doğum yapmak kadın için sakıncalı olursa tüplerini bağlatmasında sakınca varmıdır?
Cevap😀eğerli Kardeşimiz;
“Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben Kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”1
“Sevimli, doğuma müsait kadınlarla evlenin” hadis i şeriflerinden evlilikte esas alınan önemli bir noktayı öğreniyoruz, o da neslin devamını sağlamaktır. Bu meselede dikkat edilmesi gereken husus, neslin üremesini engelleyici tedbirleri baştan almaktır. Yani doğurabilen hanımlarla evlenmektir.
Her meselede olduğu gibi, bu meselenin de şüphesiz birtakım istisnaları vardır. Bazı şartlarda hadis-i şeriflerde de müsaade edildiği “azl”e, bugünkü tabirle doğum kontrolüne ruhsat verilmektedir.
Kordonları bağlatmaya, tıbbî deyimiyle “tüplerin bağlanması” meselesine gelince;
Gerek erkeğin ve gerekse kadının tüplerinin bağlanması yolu ile bir daha çocuk yapma kabiliyetinden mahrum kalmaları hem dinen, hem tıbben mahzurlu bir metoddur. Birçok yan tesiri vardır. Geçici kısırlaştırma ise kısmen benimsenebilir. Bazan anne adayının sağlığını ciddi şekilde tehlikeye sokan hallerde kısırlaştırma yapılabilmektedir.
Meselâ üçüncü sezaryen ameliyatlarından sonra bir yenisi anne için riskler taşıyorsa, batın yavrunun çıkarılması için hazır açılmışken tüpler bağlanarak kısırlaştırma yapılabilmektedir.2
Görüldüğü üzere, bu uygulama hem geçici, hem de herkes için her zaman değildir. Yani ancak zaruret halinde başvurulabilecek bir çaredir. Bu çeşit meselelerde tıp müsaade etmiyorsa, din de müsaade etmez. Çünkü dinin eseslarından birisi de neslin ve canın muhafazasıdır. Bunun için böyle bir zaruretle karşılaşınca tek doktorun kararından ziyade, tıbbî bir kurulun kararına itimat etmelidir.
Öncelikle dini bir prensip olarak, kadın için bir sağlık problemi olmadığı sürece hamileliği önleyici tedbirlere başvurulması doğru değildir. Çünkü evlilikten maksat, nesil sahibi olmaktır, neslin devam etmesidir. Hamile kalmak kadının sağlığı açısından sakıncalı ise, o takdirde uzman bir doktorun tavsiyesi doğrultusunda önleyici tedbirlere başvurulabilir.
Kordon bağlatmak yani tüplerin bağlanması diğer önleyici tedbirlerden farklı niteliktedir. Spiral taktırmak gibi tedbirler geçici iken, kordon bağlatılması ise dönüşü olmayan bir uygulamadır. Çünkü bu şekilde kadın, doğurabilme kabiliyetinden mahrum kalmaktadır.
Bu nedenle böylesine önemli bir kararın kadın için ciddi bir sağlık-yaşam tehdidi karşısında üç uzman doktorun tavsiyesi doğrultusunda alınması gerekir.Soru: Doğum yapmak kadın için sakıncalı olursa tüplerini bağlatmasında sakınca varmıdır?
Cevap😀eğerli Kardeşimiz;
“Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben Kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”1
“Sevimli, doğuma müsait kadınlarla evlenin” hadis i şeriflerinden evlilikte esas alınan önemli bir noktayı öğreniyoruz, o da neslin devamını sağlamaktır. Bu meselede dikkat edilmesi gereken husus, neslin üremesini engelleyici tedbirleri baştan almaktır. Yani doğurabilen hanımlarla evlenmektir.
Her meselede olduğu gibi, bu meselenin de şüphesiz birtakım istisnaları vardır. Bazı şartlarda hadis-i şeriflerde de müsaade edildiği “azl”e, bugünkü tabirle doğum kontrolüne ruhsat verilmektedir.
Kordonları bağlatmaya, tıbbî deyimiyle “tüplerin bağlanması” meselesine gelince;
Gerek erkeğin ve gerekse kadının tüplerinin bağlanması yolu ile bir daha çocuk yapma kabiliyetinden mahrum kalmaları hem dinen, hem tıbben mahzurlu bir metoddur. Birçok yan tesiri vardır. Geçici kısırlaştırma ise kısmen benimsenebilir. Bazan anne adayının sağlığını ciddi şekilde tehlikeye sokan hallerde kısırlaştırma yapılabilmektedir.
Meselâ üçüncü sezaryen ameliyatlarından sonra bir yenisi anne için riskler taşıyorsa, batın yavrunun çıkarılması için hazır açılmışken tüpler bağlanarak kısırlaştırma yapılabilmektedir.2
Görüldüğü üzere, bu uygulama hem geçici, hem de herkes için her zaman değildir. Yani ancak zaruret halinde başvurulabilecek bir çaredir. Bu çeşit meselelerde tıp müsaade etmiyorsa, din de müsaade etmez. Çünkü dinin eseslarından birisi de neslin ve canın muhafazasıdır. Bunun için böyle bir zaruretle karşılaşınca tek doktorun kararından ziyade, tıbbî bir kurulun kararına itimat etmelidir.