*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Konularina GÖre TÜrkÜler
yiğitlik türküleri konularına göre türküler konularına göre türkü çeşitleri türkülerin konuları tören türküleri
Türküler bir fert tarafından ortaya konulan ve zamanla asil söyleyeni unutulan, şahsa veya topluma ait herhangi bir konuyu aksettiren eserlerdir. Bu konu, doğumdan ölüme kadar insani ilgilendiren ayrılık, aşk, düğün, deprem, kıtlık, sel vs. gibi felâketler, öldürme, eşkıyalık, savaş ve daha pek çok hadiseyi ve durum ihtiva eder mahiyettedir.
Ali Rıza Yalman (Yalkin) türküleri konularına göre altı gruba ayırır. 1. Öğüt, 2. Övüt (Bir olay veya kahramanin hikâyelerinden bahseden övgü parçalari), 3. Agit, 4. Yigit, 5. Yavuk (Sevgili, güzel), 6. Yagit (Karaçor / düşman) üstüne söylenmiş türküler.[81]
Cahit Öztelli, türküleri doğuş sebeplerine göre önce vakalı türküler (harp, isyan, kahramanlık, cinayet, eşkıyalık veya diğer hayat olayları...) ve hisli türküler (aşk, hasret, ölüm...) olarak ikiye ayırır ve şu şekilde bir gruplandırma yoluna gider:
1. Ninniler ve çocuk türküleri
2. Tabiat türküleri (Çoban türküleri),
3. Aşk türküleri,
4. Merasim / tören türküleri,
5. Iş türküleri,
6. Derebeyi, eşkiya ve cinsî türküler,
7. Kahramanlik türküleri
8. Ölüm türküleri (agitlar),
9. Mizahî türküler,
10. Karşilikli (muhavereli) türküler),
11. Oyun türküleri.[82]
Pertev Naili Boratav ise, konuya türkülerin konuları ve türkülerin kullanıldıkları yer açısından yaklaşır ve şu tasnifi yapar:
Konularına göre türküler:
1. Lirik türküler
a. Ninniler
b. Aşk türküleri
c. Gurbet türküleri, askerlik türküleri, hapishane türküleri
ç. Ağıtlar
d. Çeşitli başkaca duyguluk konular üzerine türküler
2. Taşlama, yergi ve güldürü türküleri
3. Anlatı türküleri
a. Efsane konulu türküler
b. Bölgelere ya da bireylere özgü konuları olan türküler
c. Tarihlik konuları alan türküler
Kullanıldıkları yere göre türküler
4. İş türküleri
5. Tören türküleri
a. bayram türküleri
b. Düğün türküleri
c. Dinlik ve mezheplik törenlere deggin türküler
ç. Ağıt töreninde söylenen türküler
6. Oyun ve dans türküleri
a. Çocuk oyunlarında söylenenler
b. Büyüklerin oyunlarında söylenenler[83]
A.Haydar Avcı da türküleri konularına göre şöyle tasnif etmiştir:
1. Aşk, sevda t.
2. Gurbet, ayrılık, hasret t.
3. Ağıt t.
4. Ninni yapısı gösteren t.
5. Mizahi t.- güldürücü t.
6. Eleştiri t. ve taşlamalar
7. İş ve meslek t.
8. Töre ve tören t. (. düğün t., b. Kına t.)
9. Olay t.
10. Tarihi t.
11. Eşkıya ve başkaldırı t.
12. Askerlik t.
13. Evlilik t.
14. Karşılıklı t.-atışma t.
15. Çocuk t.
16. Doğa t.
17. Hayvan t.
18. Öğretici ve öğüt verici t.
19. Oyun t.
20. Hapishane t.[84]
Bu tasniflere benzer daha pek çok araştırma yapılmıştır. Biz özellik göstermesi açısından yukarıdaki tasnifleri kaydetmeyi uygun gördük. Yapılan bütün tasnifleri göz önünde tutarak ve araştırmalarımıza dayanarak türküleri konularına göre şu şekilde tasnif ettik:
1. Tabiat Türküleri
2. Aşk Türküleri
3. Yiğitlik Türküleri ve Tarihi Olayları Konu Edinen Türküler
4. Tören Türküleri
a. Düğün Türküleri
aa. Kına Türküleri
ab. Baş Öğme / Duvak Türküleri
ac. Gelin Alma Türküleri
aç. Gelin karşılama türküleri
ad. Güvey Türküleri
ae. Halk Oyunlarında Türküler (Halay, Bar, Horon, Zeybek..)
b. Ayin-i cem Türküleri
c. Sayacı Türküleri
ç. Oturak Türküleri
5. Askerlik Türküleri
6. Yiyecekler Üzerine Söylenmiş Türküler
7. Hayvanlar Üzerine Söylenmiş Türküler
8. Olay Türküleri
9. Bitki ve Çiçeklerle İlgili Türküler
10. Satıcı Türküleri
11. Ekin Türküleri
12. Ramazan Davulcusu Türküleri
13. Kişiler Üzerine Söylenmiş Türküler
14. Keder, Dert ve Hastalık Türküleri
15. Gurbet ve Hasret Türküleri
16. Meslek ve iş Türküleri
17. Eşkıya Türküleri
18. Ölüm Türküleri (Ağıtlar)
19. Ninniler ve Çocuk türküleri
20. Hapishane Türküleri
21. Mizahî Türküler
22. Yergi Türküleri
23. Öğretici ve Öğüt Verici Türküler
.................................................. ..............
1. Tabiat Türküleri
Türk halk şiirinde işlenen konuların başında tabiat gelir. Lale, gül, sümbül, menevşe, çiğdem gibi çiçekler; dağlar, dereler, ırmaklar, ağaçlar ve kuşlar gibi tabiata ait varlıklar çeşitli vesilelerle sik sik dile getirilir. Koku ve güzellik yönüyle çiçekler, engelleyici vasfı ile dağlar, tez elden sevgiliye ulaşacak özellikte olan rüzgârlar veya turnalar, yanık ötüşüyle insanin duygularına tercüman olan bülbüller türkü söyleyenin meramını anlatmak için başvurduğu motiflerdir.
DAĞLAR
Senin yazın kışa benzer Selviye benzer meşesi
Bir sevdalı başa benzer Del'olup aşka düşesi
Çok içmiş sarhoşa benzer Top top olmuş menekşesi
Duman eksilmeyen dağlar Burcu burcu kokan dağlar
A dağlar ahulu dağlar Bağlantı
Eşinden ayrılan dağlar
Ben bu dağdan geldim geçtim Yükseklerde yurdun mu var
Acı tatlı suyun içtim Şahinleyin kurdun mu var
Ben yarimden ayrı düştüm Bencileyin derdin mi var
Gördünüz mü bakan dağlar Gözyaşları akan dağlar
Bağlantı Bağlantı [85]
YAYLA TÜRKÜSÜ
Güz gelende dağlara Yaylaların başına
Yayla kovanlar kalır Kar yağar ince ince
Dünyanın kanunu bu Nedense çok ağlarız
Seven seveni alır Yayladan ayrılınca
Yayla çimenlerine Yaylanın çimeninden
Otur güzelim otur Doymadım ey kız senden
Gönlün kimi severse Yer yağmurdan doyarsa
Dünya güzeli odur Ben de doyarım senden
Yaylanın düzlerine
Çiçekler dizi dizi
Seneye gelemezsek
Gelenler ansın bizi [86]
ÖTME BÜLBÜL
Bülbül niçin böyle feryad edersin Yenilendi yüreğimin yarası
Ötme bülbül ötme bağrımı deldin Ahla dolu yerin göğün arası
Varıp yad elere diller dökersin Kara yerde yatar canlar paresi
Ötme bülbül ötme bağrımı deldin Ötme bülbül ötme bağrımı deldin
Hey bülbül feryadın tâ arşa çıktı Öte öte üstümüzden geçersin
Nice yanmışların bağrını yaktı Eski yeni yaraları açarsın
Senin de yavrunu şahan mı kaptı Senin kanatların vardır uçarsın
Ötme bülbül ötme bağrımı deldin Ötme bülbül ötme bağrımı deldin
TURNALAR
İki turnam gelir aklı karalı İnme turnam inme sen bu pınara
Birin şahin vurmuş biri yaralı Avcı tuzak kurmuş var yolun ara
O yavruya sorun aslı nereli Cümlemizin işin Mevlâ'm onara
Katar katar olmuş gelir turnalar Bağlantı
Eğrim eğrimne hoş gelir turnalar
İnme turnam inme yolda kış olur İnme turnam inme haber sorayım
Bastığın yerler de donar taş olur Kanadın altına name sunayım
Böyle kalmaz elbet sonu hoş olur Nazlı c🙂🙂🙂🙂🙂mdan haber alayım
Bağlantı Bağlantı
(Eğrim eğrim : eğri büğrü, yan yan)
2. Aşk Türküleri
Coşkun lirizmle söylenmiş sevgi türküleridir. Daha ziyade sevgiliye duyulan özlem, kıskançlık, ayrılık, kavuşma gibi konular işlenir.Samimi lirizmin açıkça kendisini hissettirdiği bu türkülerde, genellikle sanat seviyesine ulaşılmış örnekler sergilenmiştir.
KALENİN ARDINDA
Kalenin ardında üç ağaç incir Kalenin ardında bir taş olaydım
Elimde kelepçe boynumda zincir Gelene geçene yoldaş olaydım
Çekme zincirleri kollarım incir Bacısı güzele kardaş olaydım
Atma bu taşları ben yaralıyam Bağlantı
Elalem al giymiş ben karalıyam
Kalenin ardında ben gördüm onu Kaleden kalaye şahin uçurdum
Mavidir şalvarı beyazdır donu Ah ile vah ile ömrüm geçirdim
El ne derse desin ben sevdim onu Yar bize gelende şerbet içirdim
Bağlantı Bağlantı
(don : elbise)
KÂTİP
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur
Kâtibimin setresi uzun eteği çamur
Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime kolalı (da) gömlek ne güzel yakışır
Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum
Mendilimin içine lokum doldurdum
Ben kâtibi arar iken yanımda buldum
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime kolalı (da) gömlek ne güzel yakışır
3. Yiğitlik Türküleri ve Tarihi Olayları Konu Edinen Türküler
Tarih boyu Asya, Avrupa ve Afrika'nın pek çok kısmında atıyla koşmadık yer bırakmayan Türk milleti, zaferden zafere koşarken yahut imkânsızlıklar yüzünden yaşanılan mağlubiyetler sırasında duygularını, heyecanlarını ve coşkularını da türkülerle dile getirmiştir. Ordudaki asker şairlerin, şiir ve türküleriyle askeri coşturup onları zafer için yüreklendirdiği nice türkü tespit edilemediği için maalesef günümüze kadar gelememiştir. Bu türkülerden bir kısmı adı unutulmuş şairlere aittir, bir kısmı ise, başta Köroğlu olmak üzere halk hikâyelerinden alınmıştır. Bu bakımdan teknik yönden biraz daha kuvvetlidirler. İnsanın içinde coşkun hareketlenmelere yol açan bu türkülerin bazıları oyun havası niteliğindedir. Yiğitlik edası taşımaları bakımından bu türkülerin marş olarak da söylendiği vakidir.
BUDİN*
Budin dedikleri Aksu'yun başı Cephane tutuştu aklımız şaştı
Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı Selatin camisi havaya uçtu
Çerkes bayraktardır şehitler başı Askerin yarısı hep şehit düştü
Geldi küffar aldı kale-i Budin'i Geldi küffar aldı kale-i Budin'i
Aldı budin kalesini geçti bedeni Aldı budin kalesini geçti bedeni
Budin'in üstüne doğdu bir yıldız Budin dedikleri çepçevre meşe
Aldı hain küffar on iki bin kız Kurdunu kuşunu doyurduk leşe
Kimi kadı kimi müftü müderris Hüngür hüngür ağlar Genç Ali Paşa
Aman padişahım imdat umarız Geldi küffar aldı kale-i Budin'i
İmdatsız kaleye imdat bekleriz Aldı budin kalesini geçti bedeni
Budin'in içinde biz üç kız idik
Altun kafes içre besli kuzuyduk
Küffarın eline lâyık değildik
Geldi küffar aldı kale-i Budin'i
Aldı budin kalesini geçti bedeni[87]
HAVADA BULUT YOK
Havada bulut ok bu ne dumandır Kışlanın önünde redif sesi var
Mahlede ölüm yok bu ne şivandır Varın bakın çantasında nesi var
Şu Yemen elleri ne de yamandır Bir çift kundurayla bir de fesi var
Adı Yemen'dir gülü çemendir Bağlantı
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
Kışlanın önünde üç ağaç incir Kışlanın önünde sıra söğütler
Kolumda kelepçe boynumda zincir Yüzbaşı binbaşı asker öğütler
Zincirin yerleri ne yaman sancır Yemen’e gidenler baba yiğitler
Bağlantı Bağlantı
Kışlanın önünde bir sürü kazlar Mardin kapısı’nda kelek bağlanmış
Ayağım yalnayak yüreğim sızlar Yemen’e gidenler yürek dağlamış
Yemen’e gidene ağlıyor kızlar Analar babalar kara bağlamış
Bağlantı Bağlantı[88]
(redif : Yedekte bekletilen orta yaş sınıfından ihtiyat kuvveti)
ESTERGON KALASI
Estergon kalası su başı durak
Kemirir gönlümü bir sinsi firak
Gönül yar peşinde yar ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yar peşinde koşar kara bahtlıyım
Estergon kalesi su başı kaya Estergon kalesi su başı hisar
Kemirir gönlümü aşk denen belâ Kâfir bayrağını burcuna asar
Çektiğimi hoş gör gel etme cefa Baykuşlar çığrışır bülbüller susar
Bağlantı Bağlantı
Estergon kalesi su başı kale Estergon kalesi papazla doldu
Göklere ser çekmiş burçları hele Ay tutuldu güneş bulta girdi
Biz böyle kaleyi vermezdik ele Neneler karadan yaslar bağladı
Bağlantı Bağlantı [89]
PLEVNE
Tuna nehri akmam diyor Düşman Tuna’yı atladı
Etrafımı yıkmam diyor Karakolları yokladı
Şanı büyük Osman Paşa Osman Paşa’nın kolunda
Plevne’den çıkmam diyor Beş bin top birden patladı
Tuna nehri akar gider Kılıcımı çaldım taşa
Etrafını yıkar fider Taş yarıldı baştan başa
Şanlı Gazi Osman Paşa Şanı büyük Osman Paşa
Moskofları kırar gider Askerinle binler yaşa
Kahpe Moskof kesti yolu Bakın hele Balkanlara
Almak ister İstanbul’u Boyanmış hep al kanlara
Plevne bir toprak kala Benziyor Türk askerleri
Düşman sarmış sağı solu Ateş saçan volkanlara
Kapandı plevne yolu Irmak gibi aksın kanı
Düşman sardı sağı solu Bu uğurda verir canı
Askerim yok cephanem yok Plevne’den çıkmam diyor
Yetiş Süleyman Paşa kolu Türk’ün yüce kahramanı
Türk’e pusu kurdu Moskof Ağustosta açtı cengi
Bunca yiğit vurdu Moskof Görülmemiş daha dengi
Osman Paşa karşı durur Tuna’ya çok kan döküldü
Almak ister yurdu Moskof Kıpkırmızı oldu rengi [90]
SARI ZEYBEK
Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır
Yağmur yağar silahları ıslanır
Deli gönül birgün olur uslanır
Yazık olsun telli doru şanına
Eğil bir bak mor cepkenin kanına
Şu dağları kara duman bürüdü
Üç yüz atlı beş yüz yaya yürüdü
Sarı Zeybek bu dünyada bir idi
Yazık olsun telli doru şanına
Eğil bir bak mor cepkenin kanına[91]
4. Tören Türküleri
Türk milleti köklü geleneklerine bağlı bir mellettir. Tarihin her devrinde, mevsim ve şartlara göre sıksık bir araya gelip eğlence düzenleyen halk, bu arada türküler söyleyip, oyunlar oynar. Çoğu yörelerde oyun ve türkü içiçedir. Oyunlar herhangi bir saz eşliğinde olabileceği gibi, sazsız da olabilir.
Toplu yapılan törenler sırasında söylenen türküler, kendi aralarında çeşitlilik gösterir. Bunları şöyle gruplandırabiliriz:
a. Düğün Türküleri
aa. Kına Türküleri
ab. Baş Öğme Türküleri
ac. Gelin Alma Türküleri
ad. Güvey Türküleri
ae. Oyun Türküleri
b. Ayin-i cem Türküleri
c. Sayacı Türküleri
ç. Oturak Türküleri
a. Düğün Türküleri
Düğünler daha ziyade insanların boş zamanlarına denk getirilerek yapılır. Bu da yaz tatiline veya kırsal kesimlerde iş bitimi mevsimi olan sonbahara rastlar. Düğün, folklorumuzda önemli bir yere sahiptir. Çünkü sünnet, askerlik ve evlenme hayatın önemli dönüm noktalarıdır. Bu yüzden halkımız düğünlere ayrı bir değer verir.
Düğünlerde eğlenme ve oyun başta gelir. Bu ortamı ise, genellikle bu işi meslek edinmiş mahalli sanatçılar sağlar. Hareketli türkülerle davetliler eğlendirilirken yerine göre uzun hava ve yanık ezgili türkülerle "of çektir"ilir, hatta gözyaşı döktürülür. Hüzünlü havalar içinde de en başta kına, baş öğme ve gelin alma türküleri gelir.
aa. Kına Türküleri
Türklerde düğün geleneğinin en fazla önem verildiği safhalardan birisi kına gecesidir. Kız evinde kına yakılacağı zaman geceye iştirak edenlerin duyguları doruğa ulaşır. Zira, bu sırada yanık ezgi ile kına ağıdı söylenir. Yöre neresi olursa olsun, kına türkülerinin / ağıtlarının ortak özelliği hepsinin de lirizm yüklü olması ve yanık ezgi ile söylenmesidir. Kına türkülerinin, insanın duygulanmasına sebep olan bir başka yönü de türkü metnindeki sözlerin orijinalliğidir. Bu türkülerde, kader ve baht konusu ön planda tutularak, geçmiş ve gelecekle ilgili düşünceler ve duygular ele alınır.
Ülkemizde, muhtelif yörelerde bu türkülere ve bu türküleri söylemeye; kına ağıtı, gelin ağıtı, ağıt havası, gelin ağlatma havası, gelin savusu, savu sağmak, gelin türküsü, gelin yası ve okşama[92] Ülkenin her yerinde kısmen farklı gelenekler içerisinde yapılan kına gecelerinde, farklı sözlerle söylenen kına türkülerinin ortak yönü, hepsinin de yanık ezgili olmasıdır. Bunun sebebi ise, ayrılık ve yukarıda söylediğimiz hususlardır.
SİVAS KINA GECESİ TÜRKÜSÜ
Çaktılar çaktılar çakmak taşını
Kurdular kurdular düğün aşını
Sesleyin gelinin bey kardaşını
Şen anam şen anam evin şen olsun
İşte ben gidiyom evin gen olsun
Ocağa koydular yufka sacını Ocakta kaynıyor helva tavası
Başıma koydular yufka tacını Dışarda çalıyor düğün havası
Çağırın çağırın kız kardaşını İçerde ağlıyor kızın anası
Bağlantı Bağlantı
Hepisi hepisi birden geldiler Baban Bursa’ya vardı mı
Dolu gibi dolu eve doldular Bursa kumaşı aldı mı
Anamı ağlatıp beni aldılar Gelin oluyor duydun mu
Bağlantı Bağlantı
Tuz kabını kardaş tuzsuz koyarlar Elek içinde valası
Koc’evi koc’evi ıssız koyarlar Kâğıt içinde kınası
Anayı babayı ıssız koyarlar Hani bu kızın anası
Bağlantı Bağlantı
Güveyi güveyi bahçede gezer Biner atın iyisine
Fesine fesine püsküller dizer Çıkar yolun kıyısına
Güveyi güveyi gelinden güzel Söyleyin bey dayısını
Bağlantı Bağlantı
Güveyi güveyi giydiği atlas Ana hamama vardın mı
Atlasa atlasa iğneler batmaz Yunduğu yeri gördün mü
Güveyi güveyi Allah’tan korkmaz Gelin olduğum bildin mi
Bağlantı Bağlantı
Baba çarşıya vardın mı Gelinciler geldiler
Gezdiğim yerleri gördün mü Atlarına bindiler
Bana bir şey aldın mı Gelini alıp gittiler
Bağlantı Bağlantı
Sırtımı verdiğim duvarlar
Elimi yuduğum pınarlar
Sallanıp gezdiğim odalar
Bağlantı
Genellikle bentler halinde olan kına gecesi türkülerinin dörtlüklerle hatta beyitlerle söylenmiş şekilleri de vardır. Aşağıda kaydettiğimiz iki örnek bu şekilde vücuda getirilmişlerdir. Yapısı dörtlük olan ağıtlar ekseriya mani tipindedir. Beyitlerle söylenen ağıtlarda her beyit kendi arasında kafiyelidir.
KINA TÜRKÜSÜ
Bu kıza gerek bir ana Bu kıza gerek bir baba
Ağlayalım yana yana Ağlayalım kaba kaba
İki gözüm hatun ana İki gözüm aslan baba
Gelin oldum gidiyorum Dayanamam kötü dile
Bu kıza gerek bir bacı Ana kızın çok mu idi
Ağlayalım acı acı Bir kız sana yük mü idi
İki gözüm hatun bacı Kırılası emmilerim
Vermen beni gurbet ele Hiç oğlunuz yok mu idi
Baba kadanı alayım Atladım geçtim Tuna’yı
Sakalına tel olayım Ağ ele yaktım kınayı
Kapında köle olayım Ağlatman hatun anayı
Verme beni gurbet ele Gider de geri gelirim
Atladım geçtim eşiği Gidiyorum elinizden
Sofrada buldum kaşığı Kurtulayım dilinizden
Evimizin yakışığı Yeşil başlı ördek olsam
İşte bindim gidiyorum Sular içmem gölünüzden
Elimi yuduğum arklar Kara koyun meler gelir
Belimi verdiğim dutlar Dağı taşı deler gelir
Silip süpürdüğüm yurtlar Kız anadan ayrılınca
İşte koyup gidiyorum Gör başına neler gelir
Evimizin önü kavak Kuru yere kazık çaktın
Dalın kırdım ufak ufak Batar gider demedin mi
Elim kına yüzüm duvak Gurbet ele bir kız verdin
İşte koydum gidiyorum Yiter gider demedin mi
Evimizin önü kazlar Emmimoğlunun inadı
Yel estikçe dalın düzler Keklik kafese tünedi
İzin verin eşi kızlar Kurban olam hatun teyzem
Kıza kına yakıcıyık Duyanlar bizi kınadı[93]
KINA TÜRKÜSÜ
Kız kına yakmaya geldik yakmaya Sabah seni göçürürler yurdundan
Yüzüğün takmaya geldik takmaya Anan baban deli olur derdinden
Dünürlerim geldi kondu tarlaya Ağla kızım ağla bugün günündür
Kılıçları yıldız gibi parlaya Sağ yanından tutan ağa kaynındır
Altın tas içinde kınan ezerler Dola dola buyük eve doldular
Ak gerdana inci mercan dizerler Büyük evin küçük kızın aldılar
Ağla kızım ağla metin olasın Atladı geçti eşiği eşiği
Yüksektir soyları hatun olasın Sofrada kaldı kaşığı kaşığı
Tuzun küleğini tuzsuz koyan kız Çamura taş atma batar da gider
Anayı babayı ıssız koyan kız Irağa kız verme iter de gider
.....................
Ağır yayığını yaydığım ana
Yaldız tereğini dizdiğim ana [94]
ab. Baş Öğme / Duvak Türküleri
Gelin türkülerinin bir başka çeşidi de baş öğme türküleridir. Bunlar, kına türkülerinden farklı ortamlarda dile getirilirler. Çeşitli yörelerde gelin öğme, kız öğme, duvak türküleri olarak da bilinen bu türküler, gelin evden ayrılmadan birkaç saat önce, giydirilirken ve süslenirken birkaç kadın tarafından söylenen türkülerdir. Yapı ve muhteva olarak kına gecesi türküleri / ağıtları ile benzerlik gösterirler. Genellikle bentler halindedirler.
Sivas İlbeyli yöresinde tespit ettiğimiz gelenek ve baş öğme türkü şu şekildedir:
Gelin evden ayrılacağı zaman iki kadın tarafından başı bağlanır. Kadınlardan birisi gelini giydirir, başını bağlar, diğeri de alını-yeşilini verir. Bu sırada içeri kimse alınmaz. Gelini giyindirip süsleyen kadınlar bir yandan da ağlaya ağlaya baş öğme türküsünü söylerler. Nihayet baş bağlanır. Kadınlar geline sarılıp tekrar ağlarlar. Bu arada gelinin başını bozmamaya dikkat ederler.
BAŞÖĞME TÜRKÜSÜ
Duvak alın köşk a(ğa)cına ulaştı
Kavim kardeş kuzu gibi meleşti
Bu ayrılık hep kızlara bulaştı
Ben gidem ben gidem evin şen olsun (Bağlantı)
Yaranım yoldaşım ağzım tatl’olsun
Babam kıratını çaya bağlasın
Kırat kişnedikçe anam ağlasın
Anamın kızı var beni neylesin
Hayvah hayvah ben anamdan ayrıldım (Bağlantı)
Eşim kızlar ben sizlerden yad oldum
Sel önünden devşirirler odunu Gelinciler salınarak geldiler
Yiyen bilir leblebinin tadını Dolu gibi avlumuza doldular
Bilemedik gelin kızın adını Anamın elinden beni aldılar
Bağlantı Bağlantı
Anamı anamı benim anamı Anam kirmenini alsın eline
Sancı tutsun nikâh kıyan imemı Babam dağarcığın sarsın beline
Çarşamba gecesi yaktım kınamı Çıksın baksın gurbet elin yoluna
Bağlantı Bağlantı
Yıldız Dağı derler bir dağ ışılar Atlar vurdular yaldızlı gemler
Geyik kuzusunu almış moşular Anamın gününde sürdüğüm demler
Ben’anamdan ayırdılar komşular Sabah olur götürürler zalimler
Bağlantı Bağlantı
Atlar eğerlendi bineğin ister Dolu geldi dereleri coşurdu
Kuşlar havalandı döneğin ister Kâdir Mevlâ’m tebdilimi şaşırdı
Anası babası konağın ister Kara yazı gurbet ele düşürdü
Bağlantı Bağlantı
Görünüyor bizim elin taşları Görünmüyor bizim elin söğüdü
Yaslı yaslı ötüşüyor kuşları Ben gelirken ekipleri yog idi
Anamın babamın ihmal işleri Kirildi mi bizim elin yiğidi
Bağlantı Bağlantı
Kapları yuyamam elim yağ olur Tuz küleklerini tuzsuz koyan kız
Irafa koyamam elim yorulur Anayı babayı issiz koyan kız
Dışarı çıkamam kaynım darılır Evini barkını sessiz koyan kız
Bağlantı Bağlantı
Gurbete gidenin bağrı taş gerek
Altı arap atlı beş kardaş gerek
Her zaman her daim gönlü hoş gerek
Bağlantı[95]
ac. Gelin Alma Türküleri
Düğün günü gelin kızın evden ayrılması ani, gerek kız gerekse orada bulunanlar için oldukça acili bir andır. Bu sırada hayaller, hatıralar, beklentiler, ayrılık ve ümit gibi duyguları hep birbirine karışır. Bir yandan zurnanın yanık yanık çalan gelin alma havası, bir yandan da söylenen türküler herkesi hüzünlü bir havaya sokar.
Gelin alma türkülerinde, her ne kadar lirizm hakim ise de öğüt niteliğinde mesajlar da bulunur.
DÜNÜRCÜLER GELDİ
Dünürcüler geldi sıra sıra dizildi
Altın tas içinde kınam ezildi
Alnımıza böyle yazı yazıldı
İşte ben giderim şen olsun eviz
Ben gittikten sonra gen olsun eviz
Çegile taş atma batar da gider
Uzağa kız verme (anam) iter de gider
Anayı babayı (anam) atar da gider
Bağlantı
Elimi attım asma terekler
Belim yasladığım asma direkler
Ahırda iniler çifte medekler
Bağlantı (Özbek, 412-413)
(gen : geniş, çegil : tahil yigini, terek : raf, medek : manda, manda yavrusu)
aç. Gelin Karşılama Türküleri
Trabzon’da, perşembe günü gelin evden alınır, oğlan evine getirilir. Bu sırada yörede “gelin karşılama” havası olarak bilinen türkü okunur.
GELİN KARŞILAMASI
Hoş geldin âdem ilen Hoş geldin hoş oturdun
Uğurlar kadem ilen Dolu bade getirdin
Yar seni beslemeli Bu aftos meclisidir
Cevizli badem ilen Ne getirdin oturdun
Hoş geldin hanemize
Dert saldın yaremize
Senin gibi bir güzel
Girmiştir aremize[96]
ad. Güvey Türküleri
Her ne kadar gelinle ilgili türkülerimiz çoğunlukta ise de yurdun muhtelif yörelerinde güveyiler / damatlar için de söylenen türkülerimiz vardır. Gelin türküleri gibi yanık ezgi ile söylenmezler.
GÜVEYİ TÜRKÜSÜ
Yatsıya varmadan güveyi koyarlar
Zengini zengine arar da bulurlar
Öksüzün nikâhın yolda kıyarlar
Yatsıya varmadan güveyi koyarlar
Yar yardan ayrıldı
Yar bana darıldı
Vah vah küstü darıldı
Dereden dereye urgan gererler
Urganın üstüne yorgan sererler
Güzeli candan severler
Çirkini baştan savarlar
Haydi boylu güzelim
Nereleri gezelim
Vah vah dağlara gidelim (Özbek, 416)
ae. Oyun Türküleri
Kültürümüzde oyun ve müzik içiçedir. Oyunlar, yörelere göre çeşitli adlar alırlar. Halay, bar, horon, zeybek bunlardan bazılarıdır. Oyunlar genellikle davul-zurna, bağlama, kemençe, cümbüş, keman, ud, kanun, tef, darbuka, klarnet gibi sazlar eşliğinde oynanır. Bu arada türküler söylenir. Kimi yörelerde ise (Yozgat gibi...) sazsız oyunlar vardır. Oyuncular yan yana yahut karşı karşıya geçerek türkü söyleyip, müziğin yapısına göre çeşitli figürlerle oyunlarını sergilerler. Bunların çoğu mani katarlarıyla vücuda getirilmiştir. Ayrıca bir olay sonrası ortaya çıkmış oyun ve türkü sözlerinin de var olduğunu da unutmamak gerekir. TRT Repertuarındaki türküler içinde oyun türküleri bir hayli yekün tutar.
MİSKET (Ankara)
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi (ben yandım aman)
Elin oğlu değil mi (aman aman)
Sevdi de kaçıverdi
A benim aslan yarim
Dağlara yaslan yarim
Dağlar cefa götürmez
Sineme yaslan yarim
Güvercinim uyur mu
Çağırsam uyanır mı (ben yandım aman)
Misket orda ben burda (aman aman)
Buna can dayanır mı
A benim hacı yarim
Başımın tacı yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı yarim [97]
ŞEKER OĞLAN
Kayada gezen oğlan Kayadan bakan oğlan
Edası güzel oğlan Kâkülü sarkan oğlan
Beni sana vermezler Gece gelme gündüz gel
Sar'altın kazan oğlan Horozdan korkan oğlan
Aman şeker oğlan Bağlantı
Yandım şeker oğlan
Anasına küsmüş
Damda yatar oğlan
Kayaya koydum kutu
Herkes yarine mutu
Gelinler tatlı yesin
Kaynana semizotu
Bağlantı[98]
İĞDELİ GELİN
Kız pınar başında testi doldurur Kız pınar başında yatmış uyumuş
Testinin kulpuna şahin kondurur Elâ gözlerini uyku bürümüş
Kız senin bakışın beni öldürür Evvel küçük imiş şimdi büyümüş
Derdimin dermanı iğdeli gelin Bağlantı
İğdesin aldırmış sevdalı gelin
Evlerinin önü bulgur sokusu Evlerinin önü iğde değil mi
Sokudan geliyor yarin kokusu İğdenin dalları yerde değil mi
Kendi küçük ama cilve kutusu Benim sevdiceğim burda değil mi
Bağlantı Bağlantı[99]
BİRİNİ DE YAVRUM BİRİNİ
Birini de yavrum birini Çiftini de yavrum çiftini
Harmana serdim kilimi Geliver de çifteli çifteli
Takıver de zillerin birini Takıver de zillerin çiftini
Dönüver de maydan senindir Bağlantı
Üçünü de yavrum üçünü Merdini de yavrum merdini
Yaylada gördüm göçünü Kim bilir kimin derdini
Takıver de zillerin üçünü Takıver de zillerin dördünü
Bağlantı Bağlantı[100]
ÇÖKERTME (Muğla)
Çökertme’den çıktım (Hallil’im aman) başım selamet
Bitez de yalısına varamadan (Halil’im aman) koptu kıyamet
Arkadaşım İbram Çavuş Allah’ına emanet
Burası da asbat deyil (Halil’im aman) Bitez yaylası
Ciğerime ateş saldı aman kurşun yarası
Güverteden gezerken (Halil’im aman) kunduram kaydı
İpekli de mendilimi (Halil’im aman) ürüzgâr aldı
Çakır da gözlü Gülsüm’ü kolcular aldı
Bağlantı
Gidelim Halil’im (Halil’im aman) Çökertme”ye varalım
Kolcular görürse (Halil’im aman) nere kaçalım
Teslim olmayalım Halil’im ateş açalim
Bağlantı[101]
ÇAYDA ÇIRA YANIYOR
Çayda-çıra yanıyor Çayda-çıra yüz çıra
Ay tutulmuş sanıyor Yandılar sıra sıra
Yavaş oyna güzelim Gelin keklik ben avcı
Herkes seni tanıyor Giderim ardı sıra
Ay tutulmuş kararmış Hayda-çıra yanıyor
Gelin hanim sararmış Humar göz uyanıyor
Nine mumları getir Fitil çifte yara bir
Oğlun hulku daralmış Yürek mi dayanıyor
Çayda-çıra yakarım Yanar çayda-çıralar
Yar yoluna bakarım Kızlar oyun sıralar
Bir yüz görümlüğüne Gelin hanim gelince
Beşi-birlik takarım Tefçi alır paralar [102]
(hulk : bogaz)
b. Ayin-i cem Türküleri
Ayin-i Cem, galat olup asli Aynü'l-Cem' dir[103]. Ayin-i Cem yahut Aynü'l Cem Toplanti Töresi demektir.
Alevî-Bektaşî toplantılarında yapılan bu törenler, tarikate birinin yeni girmesi veya bir ulu kişinin anılması vesilesi ile düzenlenir. Cemlerde kurbanlar kesilir, içki içilir, sazla deyişler, nefesler söylenir ve sema (semah) yapılır[104]. Töreni, “yol, sürek, töre” denilen kaideler çerçevesinde, pir veya mürşid diye bilinen “Dede” ler yürütür.
Cemin belli bir yerinde okunan deyiş, buyruk ve nefesleri “sazandar” lar söylerler. Bazı köylerde cemler, dedenin saz çalması suretiyle başlar. Cemlerde Bektaşî şairlerinin şiirleri icra edilir. Bu şiirler, tarikatin düşünce, inanç ve dünya görüşünü yansıtan nutuk, devriye, nefes.. gibi şiirlerdir. Bektaşi şiirlerinde konulardan şunlar ağırlıktadır: Hz. Ali, On İki İmam ve menkıbeleri, Bektaşî Velileri ve menkıbeleri, Bektaşîliğe ait inançlar, Bektaşî erkan ve âdetleri, dünyaya bağlılık şiirleri[105].
Cem sırasında okunen ezgili parçaların hemen hemen hepsinin sahibi bellidir. Bu parçalar daha ziyade, Şah Hatayi, Nesimi, Seyyid Seyfullah Nizamoğlu, Kul Himmet ve Pir Sultan'a ait eserler olduğundan yani anonim olmadıklarından buraya örnek almıyoruz.
c. Sayacı Türküleri
Saya (Gezme-Günü-Bayramı) koyunların kuzulamasından elli gün kadar önce, İç Anadolu'da ve bilhassa Doğu Anadolu'da yaşatılan geleneklerdendir. Saya töreni sırasında çocuklar grup halinde toplanır. İçlerinden birini çoban seçip elini yüzünü siyaha boyarlar. Başına keçeden yapılmış uzun külah örterler. Göğsüne omuzuna irili ufaklı çanlar takarlar. çoban salınarak, sağa sola yatarak yürür. Grup olan çocuklar, ev ev dolaşır. Çoban, uğradıkları evin kapısı önüne yatar; un, bulgur, yağ, pekmez, şeker, bal, üzüm, incir, peynir veya para alıncaya kadar kalkmaz. Toplanan malzemelerden pilav, yemek ve helva yapılır ve bunlar topluca yenilir. Saya dolaşırken, uğranılan evlerde aşağıdaki türkü okunur.
SAYA TÜRKÜSÜ
Hey hayadan hayadan Aman karabaş koyun
Yılan çıktı kayadan Karlı dağlar aş koyun
Acımızdan gelmedik Ay karanlık gecede
Töremiz var sayadan Çobana yoldaş koyun
Elli günü sayasın
Gümbür gümbür yayasın
Foşur foşur sağasın
Şu oğluma (Şu kızıma) diyesin
Türküler bir fert tarafından ortaya konulan ve zamanla asil söyleyeni unutulan, şahsa veya topluma ait herhangi bir konuyu aksettiren eserlerdir. Bu konu, doğumdan ölüme kadar insani ilgilendiren ayrılık, aşk, düğün, deprem, kıtlık, sel vs. gibi felâketler, öldürme, eşkıyalık, savaş ve daha pek çok hadiseyi ve durum ihtiva eder mahiyettedir.
Ali Rıza Yalman (Yalkin) türküleri konularına göre altı gruba ayırır. 1. Öğüt, 2. Övüt (Bir olay veya kahramanin hikâyelerinden bahseden övgü parçalari), 3. Agit, 4. Yigit, 5. Yavuk (Sevgili, güzel), 6. Yagit (Karaçor / düşman) üstüne söylenmiş türküler.[81]
Cahit Öztelli, türküleri doğuş sebeplerine göre önce vakalı türküler (harp, isyan, kahramanlık, cinayet, eşkıyalık veya diğer hayat olayları...) ve hisli türküler (aşk, hasret, ölüm...) olarak ikiye ayırır ve şu şekilde bir gruplandırma yoluna gider:
1. Ninniler ve çocuk türküleri
2. Tabiat türküleri (Çoban türküleri),
3. Aşk türküleri,
4. Merasim / tören türküleri,
5. Iş türküleri,
6. Derebeyi, eşkiya ve cinsî türküler,
7. Kahramanlik türküleri
8. Ölüm türküleri (agitlar),
9. Mizahî türküler,
10. Karşilikli (muhavereli) türküler),
11. Oyun türküleri.[82]
Pertev Naili Boratav ise, konuya türkülerin konuları ve türkülerin kullanıldıkları yer açısından yaklaşır ve şu tasnifi yapar:
Konularına göre türküler:
1. Lirik türküler
a. Ninniler
b. Aşk türküleri
c. Gurbet türküleri, askerlik türküleri, hapishane türküleri
ç. Ağıtlar
d. Çeşitli başkaca duyguluk konular üzerine türküler
2. Taşlama, yergi ve güldürü türküleri
3. Anlatı türküleri
a. Efsane konulu türküler
b. Bölgelere ya da bireylere özgü konuları olan türküler
c. Tarihlik konuları alan türküler
Kullanıldıkları yere göre türküler
4. İş türküleri
5. Tören türküleri
a. bayram türküleri
b. Düğün türküleri
c. Dinlik ve mezheplik törenlere deggin türküler
ç. Ağıt töreninde söylenen türküler
6. Oyun ve dans türküleri
a. Çocuk oyunlarında söylenenler
b. Büyüklerin oyunlarında söylenenler[83]
A.Haydar Avcı da türküleri konularına göre şöyle tasnif etmiştir:
1. Aşk, sevda t.
2. Gurbet, ayrılık, hasret t.
3. Ağıt t.
4. Ninni yapısı gösteren t.
5. Mizahi t.- güldürücü t.
6. Eleştiri t. ve taşlamalar
7. İş ve meslek t.
8. Töre ve tören t. (. düğün t., b. Kına t.)
9. Olay t.
10. Tarihi t.
11. Eşkıya ve başkaldırı t.
12. Askerlik t.
13. Evlilik t.
14. Karşılıklı t.-atışma t.
15. Çocuk t.
16. Doğa t.
17. Hayvan t.
18. Öğretici ve öğüt verici t.
19. Oyun t.
20. Hapishane t.[84]
Bu tasniflere benzer daha pek çok araştırma yapılmıştır. Biz özellik göstermesi açısından yukarıdaki tasnifleri kaydetmeyi uygun gördük. Yapılan bütün tasnifleri göz önünde tutarak ve araştırmalarımıza dayanarak türküleri konularına göre şu şekilde tasnif ettik:
1. Tabiat Türküleri
2. Aşk Türküleri
3. Yiğitlik Türküleri ve Tarihi Olayları Konu Edinen Türküler
4. Tören Türküleri
a. Düğün Türküleri
aa. Kına Türküleri
ab. Baş Öğme / Duvak Türküleri
ac. Gelin Alma Türküleri
aç. Gelin karşılama türküleri
ad. Güvey Türküleri
ae. Halk Oyunlarında Türküler (Halay, Bar, Horon, Zeybek..)
b. Ayin-i cem Türküleri
c. Sayacı Türküleri
ç. Oturak Türküleri
5. Askerlik Türküleri
6. Yiyecekler Üzerine Söylenmiş Türküler
7. Hayvanlar Üzerine Söylenmiş Türküler
8. Olay Türküleri
9. Bitki ve Çiçeklerle İlgili Türküler
10. Satıcı Türküleri
11. Ekin Türküleri
12. Ramazan Davulcusu Türküleri
13. Kişiler Üzerine Söylenmiş Türküler
14. Keder, Dert ve Hastalık Türküleri
15. Gurbet ve Hasret Türküleri
16. Meslek ve iş Türküleri
17. Eşkıya Türküleri
18. Ölüm Türküleri (Ağıtlar)
19. Ninniler ve Çocuk türküleri
20. Hapishane Türküleri
21. Mizahî Türküler
22. Yergi Türküleri
23. Öğretici ve Öğüt Verici Türküler
.................................................. ..............
1. Tabiat Türküleri
Türk halk şiirinde işlenen konuların başında tabiat gelir. Lale, gül, sümbül, menevşe, çiğdem gibi çiçekler; dağlar, dereler, ırmaklar, ağaçlar ve kuşlar gibi tabiata ait varlıklar çeşitli vesilelerle sik sik dile getirilir. Koku ve güzellik yönüyle çiçekler, engelleyici vasfı ile dağlar, tez elden sevgiliye ulaşacak özellikte olan rüzgârlar veya turnalar, yanık ötüşüyle insanin duygularına tercüman olan bülbüller türkü söyleyenin meramını anlatmak için başvurduğu motiflerdir.
DAĞLAR
Senin yazın kışa benzer Selviye benzer meşesi
Bir sevdalı başa benzer Del'olup aşka düşesi
Çok içmiş sarhoşa benzer Top top olmuş menekşesi
Duman eksilmeyen dağlar Burcu burcu kokan dağlar
A dağlar ahulu dağlar Bağlantı
Eşinden ayrılan dağlar
Ben bu dağdan geldim geçtim Yükseklerde yurdun mu var
Acı tatlı suyun içtim Şahinleyin kurdun mu var
Ben yarimden ayrı düştüm Bencileyin derdin mi var
Gördünüz mü bakan dağlar Gözyaşları akan dağlar
Bağlantı Bağlantı [85]
YAYLA TÜRKÜSÜ
Güz gelende dağlara Yaylaların başına
Yayla kovanlar kalır Kar yağar ince ince
Dünyanın kanunu bu Nedense çok ağlarız
Seven seveni alır Yayladan ayrılınca
Yayla çimenlerine Yaylanın çimeninden
Otur güzelim otur Doymadım ey kız senden
Gönlün kimi severse Yer yağmurdan doyarsa
Dünya güzeli odur Ben de doyarım senden
Yaylanın düzlerine
Çiçekler dizi dizi
Seneye gelemezsek
Gelenler ansın bizi [86]
ÖTME BÜLBÜL
Bülbül niçin böyle feryad edersin Yenilendi yüreğimin yarası
Ötme bülbül ötme bağrımı deldin Ahla dolu yerin göğün arası
Varıp yad elere diller dökersin Kara yerde yatar canlar paresi
Ötme bülbül ötme bağrımı deldin Ötme bülbül ötme bağrımı deldin
Hey bülbül feryadın tâ arşa çıktı Öte öte üstümüzden geçersin
Nice yanmışların bağrını yaktı Eski yeni yaraları açarsın
Senin de yavrunu şahan mı kaptı Senin kanatların vardır uçarsın
Ötme bülbül ötme bağrımı deldin Ötme bülbül ötme bağrımı deldin
TURNALAR
İki turnam gelir aklı karalı İnme turnam inme sen bu pınara
Birin şahin vurmuş biri yaralı Avcı tuzak kurmuş var yolun ara
O yavruya sorun aslı nereli Cümlemizin işin Mevlâ'm onara
Katar katar olmuş gelir turnalar Bağlantı
Eğrim eğrimne hoş gelir turnalar
İnme turnam inme yolda kış olur İnme turnam inme haber sorayım
Bastığın yerler de donar taş olur Kanadın altına name sunayım
Böyle kalmaz elbet sonu hoş olur Nazlı c🙂🙂🙂🙂🙂mdan haber alayım
Bağlantı Bağlantı
(Eğrim eğrim : eğri büğrü, yan yan)
2. Aşk Türküleri
Coşkun lirizmle söylenmiş sevgi türküleridir. Daha ziyade sevgiliye duyulan özlem, kıskançlık, ayrılık, kavuşma gibi konular işlenir.Samimi lirizmin açıkça kendisini hissettirdiği bu türkülerde, genellikle sanat seviyesine ulaşılmış örnekler sergilenmiştir.
KALENİN ARDINDA
Kalenin ardında üç ağaç incir Kalenin ardında bir taş olaydım
Elimde kelepçe boynumda zincir Gelene geçene yoldaş olaydım
Çekme zincirleri kollarım incir Bacısı güzele kardaş olaydım
Atma bu taşları ben yaralıyam Bağlantı
Elalem al giymiş ben karalıyam
Kalenin ardında ben gördüm onu Kaleden kalaye şahin uçurdum
Mavidir şalvarı beyazdır donu Ah ile vah ile ömrüm geçirdim
El ne derse desin ben sevdim onu Yar bize gelende şerbet içirdim
Bağlantı Bağlantı
(don : elbise)
KÂTİP
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur
Kâtibimin setresi uzun eteği çamur
Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime kolalı (da) gömlek ne güzel yakışır
Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum
Mendilimin içine lokum doldurdum
Ben kâtibi arar iken yanımda buldum
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime kolalı (da) gömlek ne güzel yakışır
3. Yiğitlik Türküleri ve Tarihi Olayları Konu Edinen Türküler
Tarih boyu Asya, Avrupa ve Afrika'nın pek çok kısmında atıyla koşmadık yer bırakmayan Türk milleti, zaferden zafere koşarken yahut imkânsızlıklar yüzünden yaşanılan mağlubiyetler sırasında duygularını, heyecanlarını ve coşkularını da türkülerle dile getirmiştir. Ordudaki asker şairlerin, şiir ve türküleriyle askeri coşturup onları zafer için yüreklendirdiği nice türkü tespit edilemediği için maalesef günümüze kadar gelememiştir. Bu türkülerden bir kısmı adı unutulmuş şairlere aittir, bir kısmı ise, başta Köroğlu olmak üzere halk hikâyelerinden alınmıştır. Bu bakımdan teknik yönden biraz daha kuvvetlidirler. İnsanın içinde coşkun hareketlenmelere yol açan bu türkülerin bazıları oyun havası niteliğindedir. Yiğitlik edası taşımaları bakımından bu türkülerin marş olarak da söylendiği vakidir.
BUDİN*
Budin dedikleri Aksu'yun başı Cephane tutuştu aklımız şaştı
Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı Selatin camisi havaya uçtu
Çerkes bayraktardır şehitler başı Askerin yarısı hep şehit düştü
Geldi küffar aldı kale-i Budin'i Geldi küffar aldı kale-i Budin'i
Aldı budin kalesini geçti bedeni Aldı budin kalesini geçti bedeni
Budin'in üstüne doğdu bir yıldız Budin dedikleri çepçevre meşe
Aldı hain küffar on iki bin kız Kurdunu kuşunu doyurduk leşe
Kimi kadı kimi müftü müderris Hüngür hüngür ağlar Genç Ali Paşa
Aman padişahım imdat umarız Geldi küffar aldı kale-i Budin'i
İmdatsız kaleye imdat bekleriz Aldı budin kalesini geçti bedeni
Budin'in içinde biz üç kız idik
Altun kafes içre besli kuzuyduk
Küffarın eline lâyık değildik
Geldi küffar aldı kale-i Budin'i
Aldı budin kalesini geçti bedeni[87]
HAVADA BULUT YOK
Havada bulut ok bu ne dumandır Kışlanın önünde redif sesi var
Mahlede ölüm yok bu ne şivandır Varın bakın çantasında nesi var
Şu Yemen elleri ne de yamandır Bir çift kundurayla bir de fesi var
Adı Yemen'dir gülü çemendir Bağlantı
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Muş'tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
Kışlanın önünde üç ağaç incir Kışlanın önünde sıra söğütler
Kolumda kelepçe boynumda zincir Yüzbaşı binbaşı asker öğütler
Zincirin yerleri ne yaman sancır Yemen’e gidenler baba yiğitler
Bağlantı Bağlantı
Kışlanın önünde bir sürü kazlar Mardin kapısı’nda kelek bağlanmış
Ayağım yalnayak yüreğim sızlar Yemen’e gidenler yürek dağlamış
Yemen’e gidene ağlıyor kızlar Analar babalar kara bağlamış
Bağlantı Bağlantı[88]
(redif : Yedekte bekletilen orta yaş sınıfından ihtiyat kuvveti)
ESTERGON KALASI
Estergon kalası su başı durak
Kemirir gönlümü bir sinsi firak
Gönül yar peşinde yar ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yar peşinde koşar kara bahtlıyım
Estergon kalesi su başı kaya Estergon kalesi su başı hisar
Kemirir gönlümü aşk denen belâ Kâfir bayrağını burcuna asar
Çektiğimi hoş gör gel etme cefa Baykuşlar çığrışır bülbüller susar
Bağlantı Bağlantı
Estergon kalesi su başı kale Estergon kalesi papazla doldu
Göklere ser çekmiş burçları hele Ay tutuldu güneş bulta girdi
Biz böyle kaleyi vermezdik ele Neneler karadan yaslar bağladı
Bağlantı Bağlantı [89]
PLEVNE
Tuna nehri akmam diyor Düşman Tuna’yı atladı
Etrafımı yıkmam diyor Karakolları yokladı
Şanı büyük Osman Paşa Osman Paşa’nın kolunda
Plevne’den çıkmam diyor Beş bin top birden patladı
Tuna nehri akar gider Kılıcımı çaldım taşa
Etrafını yıkar fider Taş yarıldı baştan başa
Şanlı Gazi Osman Paşa Şanı büyük Osman Paşa
Moskofları kırar gider Askerinle binler yaşa
Kahpe Moskof kesti yolu Bakın hele Balkanlara
Almak ister İstanbul’u Boyanmış hep al kanlara
Plevne bir toprak kala Benziyor Türk askerleri
Düşman sarmış sağı solu Ateş saçan volkanlara
Kapandı plevne yolu Irmak gibi aksın kanı
Düşman sardı sağı solu Bu uğurda verir canı
Askerim yok cephanem yok Plevne’den çıkmam diyor
Yetiş Süleyman Paşa kolu Türk’ün yüce kahramanı
Türk’e pusu kurdu Moskof Ağustosta açtı cengi
Bunca yiğit vurdu Moskof Görülmemiş daha dengi
Osman Paşa karşı durur Tuna’ya çok kan döküldü
Almak ister yurdu Moskof Kıpkırmızı oldu rengi [90]
SARI ZEYBEK
Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır
Yağmur yağar silahları ıslanır
Deli gönül birgün olur uslanır
Yazık olsun telli doru şanına
Eğil bir bak mor cepkenin kanına
Şu dağları kara duman bürüdü
Üç yüz atlı beş yüz yaya yürüdü
Sarı Zeybek bu dünyada bir idi
Yazık olsun telli doru şanına
Eğil bir bak mor cepkenin kanına[91]
4. Tören Türküleri
Türk milleti köklü geleneklerine bağlı bir mellettir. Tarihin her devrinde, mevsim ve şartlara göre sıksık bir araya gelip eğlence düzenleyen halk, bu arada türküler söyleyip, oyunlar oynar. Çoğu yörelerde oyun ve türkü içiçedir. Oyunlar herhangi bir saz eşliğinde olabileceği gibi, sazsız da olabilir.
Toplu yapılan törenler sırasında söylenen türküler, kendi aralarında çeşitlilik gösterir. Bunları şöyle gruplandırabiliriz:
a. Düğün Türküleri
aa. Kına Türküleri
ab. Baş Öğme Türküleri
ac. Gelin Alma Türküleri
ad. Güvey Türküleri
ae. Oyun Türküleri
b. Ayin-i cem Türküleri
c. Sayacı Türküleri
ç. Oturak Türküleri
a. Düğün Türküleri
Düğünler daha ziyade insanların boş zamanlarına denk getirilerek yapılır. Bu da yaz tatiline veya kırsal kesimlerde iş bitimi mevsimi olan sonbahara rastlar. Düğün, folklorumuzda önemli bir yere sahiptir. Çünkü sünnet, askerlik ve evlenme hayatın önemli dönüm noktalarıdır. Bu yüzden halkımız düğünlere ayrı bir değer verir.
Düğünlerde eğlenme ve oyun başta gelir. Bu ortamı ise, genellikle bu işi meslek edinmiş mahalli sanatçılar sağlar. Hareketli türkülerle davetliler eğlendirilirken yerine göre uzun hava ve yanık ezgili türkülerle "of çektir"ilir, hatta gözyaşı döktürülür. Hüzünlü havalar içinde de en başta kına, baş öğme ve gelin alma türküleri gelir.
aa. Kına Türküleri
Türklerde düğün geleneğinin en fazla önem verildiği safhalardan birisi kına gecesidir. Kız evinde kına yakılacağı zaman geceye iştirak edenlerin duyguları doruğa ulaşır. Zira, bu sırada yanık ezgi ile kına ağıdı söylenir. Yöre neresi olursa olsun, kına türkülerinin / ağıtlarının ortak özelliği hepsinin de lirizm yüklü olması ve yanık ezgi ile söylenmesidir. Kına türkülerinin, insanın duygulanmasına sebep olan bir başka yönü de türkü metnindeki sözlerin orijinalliğidir. Bu türkülerde, kader ve baht konusu ön planda tutularak, geçmiş ve gelecekle ilgili düşünceler ve duygular ele alınır.
Ülkemizde, muhtelif yörelerde bu türkülere ve bu türküleri söylemeye; kına ağıtı, gelin ağıtı, ağıt havası, gelin ağlatma havası, gelin savusu, savu sağmak, gelin türküsü, gelin yası ve okşama[92] Ülkenin her yerinde kısmen farklı gelenekler içerisinde yapılan kına gecelerinde, farklı sözlerle söylenen kına türkülerinin ortak yönü, hepsinin de yanık ezgili olmasıdır. Bunun sebebi ise, ayrılık ve yukarıda söylediğimiz hususlardır.
SİVAS KINA GECESİ TÜRKÜSÜ
Çaktılar çaktılar çakmak taşını
Kurdular kurdular düğün aşını
Sesleyin gelinin bey kardaşını
Şen anam şen anam evin şen olsun
İşte ben gidiyom evin gen olsun
Ocağa koydular yufka sacını Ocakta kaynıyor helva tavası
Başıma koydular yufka tacını Dışarda çalıyor düğün havası
Çağırın çağırın kız kardaşını İçerde ağlıyor kızın anası
Bağlantı Bağlantı
Hepisi hepisi birden geldiler Baban Bursa’ya vardı mı
Dolu gibi dolu eve doldular Bursa kumaşı aldı mı
Anamı ağlatıp beni aldılar Gelin oluyor duydun mu
Bağlantı Bağlantı
Tuz kabını kardaş tuzsuz koyarlar Elek içinde valası
Koc’evi koc’evi ıssız koyarlar Kâğıt içinde kınası
Anayı babayı ıssız koyarlar Hani bu kızın anası
Bağlantı Bağlantı
Güveyi güveyi bahçede gezer Biner atın iyisine
Fesine fesine püsküller dizer Çıkar yolun kıyısına
Güveyi güveyi gelinden güzel Söyleyin bey dayısını
Bağlantı Bağlantı
Güveyi güveyi giydiği atlas Ana hamama vardın mı
Atlasa atlasa iğneler batmaz Yunduğu yeri gördün mü
Güveyi güveyi Allah’tan korkmaz Gelin olduğum bildin mi
Bağlantı Bağlantı
Baba çarşıya vardın mı Gelinciler geldiler
Gezdiğim yerleri gördün mü Atlarına bindiler
Bana bir şey aldın mı Gelini alıp gittiler
Bağlantı Bağlantı
Sırtımı verdiğim duvarlar
Elimi yuduğum pınarlar
Sallanıp gezdiğim odalar
Bağlantı
Genellikle bentler halinde olan kına gecesi türkülerinin dörtlüklerle hatta beyitlerle söylenmiş şekilleri de vardır. Aşağıda kaydettiğimiz iki örnek bu şekilde vücuda getirilmişlerdir. Yapısı dörtlük olan ağıtlar ekseriya mani tipindedir. Beyitlerle söylenen ağıtlarda her beyit kendi arasında kafiyelidir.
KINA TÜRKÜSÜ
Bu kıza gerek bir ana Bu kıza gerek bir baba
Ağlayalım yana yana Ağlayalım kaba kaba
İki gözüm hatun ana İki gözüm aslan baba
Gelin oldum gidiyorum Dayanamam kötü dile
Bu kıza gerek bir bacı Ana kızın çok mu idi
Ağlayalım acı acı Bir kız sana yük mü idi
İki gözüm hatun bacı Kırılası emmilerim
Vermen beni gurbet ele Hiç oğlunuz yok mu idi
Baba kadanı alayım Atladım geçtim Tuna’yı
Sakalına tel olayım Ağ ele yaktım kınayı
Kapında köle olayım Ağlatman hatun anayı
Verme beni gurbet ele Gider de geri gelirim
Atladım geçtim eşiği Gidiyorum elinizden
Sofrada buldum kaşığı Kurtulayım dilinizden
Evimizin yakışığı Yeşil başlı ördek olsam
İşte bindim gidiyorum Sular içmem gölünüzden
Elimi yuduğum arklar Kara koyun meler gelir
Belimi verdiğim dutlar Dağı taşı deler gelir
Silip süpürdüğüm yurtlar Kız anadan ayrılınca
İşte koyup gidiyorum Gör başına neler gelir
Evimizin önü kavak Kuru yere kazık çaktın
Dalın kırdım ufak ufak Batar gider demedin mi
Elim kına yüzüm duvak Gurbet ele bir kız verdin
İşte koydum gidiyorum Yiter gider demedin mi
Evimizin önü kazlar Emmimoğlunun inadı
Yel estikçe dalın düzler Keklik kafese tünedi
İzin verin eşi kızlar Kurban olam hatun teyzem
Kıza kına yakıcıyık Duyanlar bizi kınadı[93]
KINA TÜRKÜSÜ
Kız kına yakmaya geldik yakmaya Sabah seni göçürürler yurdundan
Yüzüğün takmaya geldik takmaya Anan baban deli olur derdinden
Dünürlerim geldi kondu tarlaya Ağla kızım ağla bugün günündür
Kılıçları yıldız gibi parlaya Sağ yanından tutan ağa kaynındır
Altın tas içinde kınan ezerler Dola dola buyük eve doldular
Ak gerdana inci mercan dizerler Büyük evin küçük kızın aldılar
Ağla kızım ağla metin olasın Atladı geçti eşiği eşiği
Yüksektir soyları hatun olasın Sofrada kaldı kaşığı kaşığı
Tuzun küleğini tuzsuz koyan kız Çamura taş atma batar da gider
Anayı babayı ıssız koyan kız Irağa kız verme iter de gider
.....................
Ağır yayığını yaydığım ana
Yaldız tereğini dizdiğim ana [94]
ab. Baş Öğme / Duvak Türküleri
Gelin türkülerinin bir başka çeşidi de baş öğme türküleridir. Bunlar, kına türkülerinden farklı ortamlarda dile getirilirler. Çeşitli yörelerde gelin öğme, kız öğme, duvak türküleri olarak da bilinen bu türküler, gelin evden ayrılmadan birkaç saat önce, giydirilirken ve süslenirken birkaç kadın tarafından söylenen türkülerdir. Yapı ve muhteva olarak kına gecesi türküleri / ağıtları ile benzerlik gösterirler. Genellikle bentler halindedirler.
Sivas İlbeyli yöresinde tespit ettiğimiz gelenek ve baş öğme türkü şu şekildedir:
Gelin evden ayrılacağı zaman iki kadın tarafından başı bağlanır. Kadınlardan birisi gelini giydirir, başını bağlar, diğeri de alını-yeşilini verir. Bu sırada içeri kimse alınmaz. Gelini giyindirip süsleyen kadınlar bir yandan da ağlaya ağlaya baş öğme türküsünü söylerler. Nihayet baş bağlanır. Kadınlar geline sarılıp tekrar ağlarlar. Bu arada gelinin başını bozmamaya dikkat ederler.
BAŞÖĞME TÜRKÜSÜ
Duvak alın köşk a(ğa)cına ulaştı
Kavim kardeş kuzu gibi meleşti
Bu ayrılık hep kızlara bulaştı
Ben gidem ben gidem evin şen olsun (Bağlantı)
Yaranım yoldaşım ağzım tatl’olsun
Babam kıratını çaya bağlasın
Kırat kişnedikçe anam ağlasın
Anamın kızı var beni neylesin
Hayvah hayvah ben anamdan ayrıldım (Bağlantı)
Eşim kızlar ben sizlerden yad oldum
Sel önünden devşirirler odunu Gelinciler salınarak geldiler
Yiyen bilir leblebinin tadını Dolu gibi avlumuza doldular
Bilemedik gelin kızın adını Anamın elinden beni aldılar
Bağlantı Bağlantı
Anamı anamı benim anamı Anam kirmenini alsın eline
Sancı tutsun nikâh kıyan imemı Babam dağarcığın sarsın beline
Çarşamba gecesi yaktım kınamı Çıksın baksın gurbet elin yoluna
Bağlantı Bağlantı
Yıldız Dağı derler bir dağ ışılar Atlar vurdular yaldızlı gemler
Geyik kuzusunu almış moşular Anamın gününde sürdüğüm demler
Ben’anamdan ayırdılar komşular Sabah olur götürürler zalimler
Bağlantı Bağlantı
Atlar eğerlendi bineğin ister Dolu geldi dereleri coşurdu
Kuşlar havalandı döneğin ister Kâdir Mevlâ’m tebdilimi şaşırdı
Anası babası konağın ister Kara yazı gurbet ele düşürdü
Bağlantı Bağlantı
Görünüyor bizim elin taşları Görünmüyor bizim elin söğüdü
Yaslı yaslı ötüşüyor kuşları Ben gelirken ekipleri yog idi
Anamın babamın ihmal işleri Kirildi mi bizim elin yiğidi
Bağlantı Bağlantı
Kapları yuyamam elim yağ olur Tuz küleklerini tuzsuz koyan kız
Irafa koyamam elim yorulur Anayı babayı issiz koyan kız
Dışarı çıkamam kaynım darılır Evini barkını sessiz koyan kız
Bağlantı Bağlantı
Gurbete gidenin bağrı taş gerek
Altı arap atlı beş kardaş gerek
Her zaman her daim gönlü hoş gerek
Bağlantı[95]
ac. Gelin Alma Türküleri
Düğün günü gelin kızın evden ayrılması ani, gerek kız gerekse orada bulunanlar için oldukça acili bir andır. Bu sırada hayaller, hatıralar, beklentiler, ayrılık ve ümit gibi duyguları hep birbirine karışır. Bir yandan zurnanın yanık yanık çalan gelin alma havası, bir yandan da söylenen türküler herkesi hüzünlü bir havaya sokar.
Gelin alma türkülerinde, her ne kadar lirizm hakim ise de öğüt niteliğinde mesajlar da bulunur.
DÜNÜRCÜLER GELDİ
Dünürcüler geldi sıra sıra dizildi
Altın tas içinde kınam ezildi
Alnımıza böyle yazı yazıldı
İşte ben giderim şen olsun eviz
Ben gittikten sonra gen olsun eviz
Çegile taş atma batar da gider
Uzağa kız verme (anam) iter de gider
Anayı babayı (anam) atar da gider
Bağlantı
Elimi attım asma terekler
Belim yasladığım asma direkler
Ahırda iniler çifte medekler
Bağlantı (Özbek, 412-413)
(gen : geniş, çegil : tahil yigini, terek : raf, medek : manda, manda yavrusu)
aç. Gelin Karşılama Türküleri
Trabzon’da, perşembe günü gelin evden alınır, oğlan evine getirilir. Bu sırada yörede “gelin karşılama” havası olarak bilinen türkü okunur.
GELİN KARŞILAMASI
Hoş geldin âdem ilen Hoş geldin hoş oturdun
Uğurlar kadem ilen Dolu bade getirdin
Yar seni beslemeli Bu aftos meclisidir
Cevizli badem ilen Ne getirdin oturdun
Hoş geldin hanemize
Dert saldın yaremize
Senin gibi bir güzel
Girmiştir aremize[96]
ad. Güvey Türküleri
Her ne kadar gelinle ilgili türkülerimiz çoğunlukta ise de yurdun muhtelif yörelerinde güveyiler / damatlar için de söylenen türkülerimiz vardır. Gelin türküleri gibi yanık ezgi ile söylenmezler.
GÜVEYİ TÜRKÜSÜ
Yatsıya varmadan güveyi koyarlar
Zengini zengine arar da bulurlar
Öksüzün nikâhın yolda kıyarlar
Yatsıya varmadan güveyi koyarlar
Yar yardan ayrıldı
Yar bana darıldı
Vah vah küstü darıldı
Dereden dereye urgan gererler
Urganın üstüne yorgan sererler
Güzeli candan severler
Çirkini baştan savarlar
Haydi boylu güzelim
Nereleri gezelim
Vah vah dağlara gidelim (Özbek, 416)
ae. Oyun Türküleri
Kültürümüzde oyun ve müzik içiçedir. Oyunlar, yörelere göre çeşitli adlar alırlar. Halay, bar, horon, zeybek bunlardan bazılarıdır. Oyunlar genellikle davul-zurna, bağlama, kemençe, cümbüş, keman, ud, kanun, tef, darbuka, klarnet gibi sazlar eşliğinde oynanır. Bu arada türküler söylenir. Kimi yörelerde ise (Yozgat gibi...) sazsız oyunlar vardır. Oyuncular yan yana yahut karşı karşıya geçerek türkü söyleyip, müziğin yapısına göre çeşitli figürlerle oyunlarını sergilerler. Bunların çoğu mani katarlarıyla vücuda getirilmiştir. Ayrıca bir olay sonrası ortaya çıkmış oyun ve türkü sözlerinin de var olduğunu da unutmamak gerekir. TRT Repertuarındaki türküler içinde oyun türküleri bir hayli yekün tutar.
MİSKET (Ankara)
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi (ben yandım aman)
Elin oğlu değil mi (aman aman)
Sevdi de kaçıverdi
A benim aslan yarim
Dağlara yaslan yarim
Dağlar cefa götürmez
Sineme yaslan yarim
Güvercinim uyur mu
Çağırsam uyanır mı (ben yandım aman)
Misket orda ben burda (aman aman)
Buna can dayanır mı
A benim hacı yarim
Başımın tacı yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı yarim [97]
ŞEKER OĞLAN
Kayada gezen oğlan Kayadan bakan oğlan
Edası güzel oğlan Kâkülü sarkan oğlan
Beni sana vermezler Gece gelme gündüz gel
Sar'altın kazan oğlan Horozdan korkan oğlan
Aman şeker oğlan Bağlantı
Yandım şeker oğlan
Anasına küsmüş
Damda yatar oğlan
Kayaya koydum kutu
Herkes yarine mutu
Gelinler tatlı yesin
Kaynana semizotu
Bağlantı[98]
İĞDELİ GELİN
Kız pınar başında testi doldurur Kız pınar başında yatmış uyumuş
Testinin kulpuna şahin kondurur Elâ gözlerini uyku bürümüş
Kız senin bakışın beni öldürür Evvel küçük imiş şimdi büyümüş
Derdimin dermanı iğdeli gelin Bağlantı
İğdesin aldırmış sevdalı gelin
Evlerinin önü bulgur sokusu Evlerinin önü iğde değil mi
Sokudan geliyor yarin kokusu İğdenin dalları yerde değil mi
Kendi küçük ama cilve kutusu Benim sevdiceğim burda değil mi
Bağlantı Bağlantı[99]
BİRİNİ DE YAVRUM BİRİNİ
Birini de yavrum birini Çiftini de yavrum çiftini
Harmana serdim kilimi Geliver de çifteli çifteli
Takıver de zillerin birini Takıver de zillerin çiftini
Dönüver de maydan senindir Bağlantı
Üçünü de yavrum üçünü Merdini de yavrum merdini
Yaylada gördüm göçünü Kim bilir kimin derdini
Takıver de zillerin üçünü Takıver de zillerin dördünü
Bağlantı Bağlantı[100]
ÇÖKERTME (Muğla)
Çökertme’den çıktım (Hallil’im aman) başım selamet
Bitez de yalısına varamadan (Halil’im aman) koptu kıyamet
Arkadaşım İbram Çavuş Allah’ına emanet
Burası da asbat deyil (Halil’im aman) Bitez yaylası
Ciğerime ateş saldı aman kurşun yarası
Güverteden gezerken (Halil’im aman) kunduram kaydı
İpekli de mendilimi (Halil’im aman) ürüzgâr aldı
Çakır da gözlü Gülsüm’ü kolcular aldı
Bağlantı
Gidelim Halil’im (Halil’im aman) Çökertme”ye varalım
Kolcular görürse (Halil’im aman) nere kaçalım
Teslim olmayalım Halil’im ateş açalim
Bağlantı[101]
ÇAYDA ÇIRA YANIYOR
Çayda-çıra yanıyor Çayda-çıra yüz çıra
Ay tutulmuş sanıyor Yandılar sıra sıra
Yavaş oyna güzelim Gelin keklik ben avcı
Herkes seni tanıyor Giderim ardı sıra
Ay tutulmuş kararmış Hayda-çıra yanıyor
Gelin hanim sararmış Humar göz uyanıyor
Nine mumları getir Fitil çifte yara bir
Oğlun hulku daralmış Yürek mi dayanıyor
Çayda-çıra yakarım Yanar çayda-çıralar
Yar yoluna bakarım Kızlar oyun sıralar
Bir yüz görümlüğüne Gelin hanim gelince
Beşi-birlik takarım Tefçi alır paralar [102]
(hulk : bogaz)
b. Ayin-i cem Türküleri
Ayin-i Cem, galat olup asli Aynü'l-Cem' dir[103]. Ayin-i Cem yahut Aynü'l Cem Toplanti Töresi demektir.
Alevî-Bektaşî toplantılarında yapılan bu törenler, tarikate birinin yeni girmesi veya bir ulu kişinin anılması vesilesi ile düzenlenir. Cemlerde kurbanlar kesilir, içki içilir, sazla deyişler, nefesler söylenir ve sema (semah) yapılır[104]. Töreni, “yol, sürek, töre” denilen kaideler çerçevesinde, pir veya mürşid diye bilinen “Dede” ler yürütür.
Cemin belli bir yerinde okunan deyiş, buyruk ve nefesleri “sazandar” lar söylerler. Bazı köylerde cemler, dedenin saz çalması suretiyle başlar. Cemlerde Bektaşî şairlerinin şiirleri icra edilir. Bu şiirler, tarikatin düşünce, inanç ve dünya görüşünü yansıtan nutuk, devriye, nefes.. gibi şiirlerdir. Bektaşi şiirlerinde konulardan şunlar ağırlıktadır: Hz. Ali, On İki İmam ve menkıbeleri, Bektaşî Velileri ve menkıbeleri, Bektaşîliğe ait inançlar, Bektaşî erkan ve âdetleri, dünyaya bağlılık şiirleri[105].
Cem sırasında okunen ezgili parçaların hemen hemen hepsinin sahibi bellidir. Bu parçalar daha ziyade, Şah Hatayi, Nesimi, Seyyid Seyfullah Nizamoğlu, Kul Himmet ve Pir Sultan'a ait eserler olduğundan yani anonim olmadıklarından buraya örnek almıyoruz.
c. Sayacı Türküleri
Saya (Gezme-Günü-Bayramı) koyunların kuzulamasından elli gün kadar önce, İç Anadolu'da ve bilhassa Doğu Anadolu'da yaşatılan geleneklerdendir. Saya töreni sırasında çocuklar grup halinde toplanır. İçlerinden birini çoban seçip elini yüzünü siyaha boyarlar. Başına keçeden yapılmış uzun külah örterler. Göğsüne omuzuna irili ufaklı çanlar takarlar. çoban salınarak, sağa sola yatarak yürür. Grup olan çocuklar, ev ev dolaşır. Çoban, uğradıkları evin kapısı önüne yatar; un, bulgur, yağ, pekmez, şeker, bal, üzüm, incir, peynir veya para alıncaya kadar kalkmaz. Toplanan malzemelerden pilav, yemek ve helva yapılır ve bunlar topluca yenilir. Saya dolaşırken, uğranılan evlerde aşağıdaki türkü okunur.
SAYA TÜRKÜSÜ
Hey hayadan hayadan Aman karabaş koyun
Yılan çıktı kayadan Karlı dağlar aş koyun
Acımızdan gelmedik Ay karanlık gecede
Töremiz var sayadan Çobana yoldaş koyun
Elli günü sayasın
Gümbür gümbür yayasın
Foşur foşur sağasın
Şu oğluma (Şu kızıma) diyesin