*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Kocaeli Tarihi
kocaeli tarihi kocaeli nin tarihi mekanları
Marmara Bölgesi’nde yer alan Kocaeli, doğu ve güneydoğuda Sakarya; güneyde Bursa, batıda Yalova, İzmit Körfezi, Marmara Denizi ve İstanbul ili; kuzeyde de Karadeniz ile çevrilidir. Asya ile Avrupa’yı birleştiren önemli bir yol kavşağında yer almaktadır. Sakarya Irmağı’nın batı yakasından başlayarak Pamukova ve İznik Gölü’nün kuzeyinde Bozburun’a kadar uzanan Samanlı Dağları İzmit, Sapanca ve Adapazarı çöküntü alanına hâkim bir konumdadır. Samanlı Dağları’nın en yüksek noktası Keltepe (1.601 m.)’dir. İldeki diğer önemli dağlar Dikmen Dağı (1.387 m.), Naldöken Dağı (1.125 m.), Naz Dağı (917 m.) ve Çene Dağı (646 m.)’dır. Başlıca ovaları İzmit ile Sapanca Gölü arasında uzanan düzlükler ile Dilovası’dır. Kuzey Anadolu kırık kuşağının uzantısı olan fay hatları ile sınırlanan Kocaeli deprem kuşağı üzerindedir. İlin Karadeniz kıyısındaki Pazarburnu açıklarında kayalıklardan oluşan Kefken Adası yer almaktadır.
İl topraklarından kaynaklanan suların bir bölümü Karadeniz’e, bir bölümü de Marmara Denizi’ne dökülür. Gebze’nin Tepecik köyü yakınlarından doğan Riva (Çayağzı) Deresi, Ağva Deresi (Göksu Deresi), Yulaflı Deresi, Darlık Deresi de il topraklarından doğar. Denizli köyünden doğup Karadeniz’e dökülen Kocadere’nin uzunluğu 50 km.dir. İl topraklarından doğup, il sınırları içinde Karadeniz’e dökülen başlıca akarsu Kandıra ilçesindeki Sansu’dur. Kandıra ilçesinden doğan, Kaynarca Deresi Karadeniz’e dökülmeden önce Sakarya Nehri’ne katılır. Samanlı Dağları’ndan kaynaklanan Kirazdere de İzmit körfezine dökülür. Bu derenin üzerinde Kirazdere Barajı bulunmaktadır. Pelitli Köyü’nün güneyinden ve Tavşanlı Köyü’nün kuzeyinden geçen, Gebze ilçesindeki Dilovası Deresi de İzmit Körfezi’ne dökülür.
İlin Batı bölümündeki 7 km.si Kocaeli sınırları içerisinde kalan, alüvyon yığılması sonucunda Körfez’den ayrılan Sapanca Gölü’nün yüzölçümü 47 km2’dir. Kirazdere Barajı’nın ardında yer alan yapay göl ise 1,74 km2’lik bir alanı kaplar. Bir başka yapay göl de Yuvacık Baraj Gölü’dür. Kocaeli ilinin yüzölçümü 3.505 km 2 ’dir. 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre ilin nüfusu 1.206.085’dir.
Kocaeli’nde bitki örtüsü, genelde Marmara Bölgesi özelliğini taşımakla birlikte, deniz kıyısıyla dağlık alanlar arasında önemli farklılıklar görülür. Ayrıca kuzeyden güneye doğru gidildikçe Karadeniz kıyısına özgü bitki topluluklarının yerini, Akdeniz bitkileri almaya başlar. Samanlı Dağları ile Karadeniz kıyısı ardındaki alanlar sık ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar daha çok kayından oluşur; bazı kesimlerde gürgen, kestane ve meşe bulunur. Samanlı Dağları’nın yüksek kesimleri iğne yapraklılarla örtülüdür. İzmit Körfezi’nin kuzey ve doğusunda Akdeniz iklimine özgü makilere rastlanır. Eskiden körfezin kuzey kıyılarında yaygın olan zeytinlikler, yerleşim birimleri ve sanayi alanı elde edilmesi amacıyla yok edilmiştir.Kocaeli iklimi, Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimi arasında bir geçiş oluşturmaktadır. İl merkezinde yazlar sıcak ve az yağışlı, kışlar yağışlı, zaman zaman karlı ve soğuk geçer. Kocaeli’nin Karadeniz’e bakan kıyıları ile İzmit Körfezi’ne bakan kıyılarının iklimi arasında bazı farklılıklar göze çarpar. Yazın körfez kıyılarında bazen bunaltıcı sıcaklar yaşanırken Karadeniz kıyıları daha serindir.
İlin ekonomisi sanayii ağırlıklı olup, tarım ve hayvancılık ve balıkçılık da yapılmaktadır. Ancak bunlar sanayii kuruluşlarından ötürü oldukça gerilemiştir. Kocaeli, İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan kara ve demiryolunun üzerinde yer alması ve körfezinden dolayı İstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük sanayii merkezidir. Kocaeli’nin sanayileşmesi 1870’lerde Haydarpaşa-İzmit demiryolunun açılması ile başlamış, saray ve ordunun gereksinimini karşılayan İzmit’te çuha, Hereke’de de Halı fabrikası kurulmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra 1930’larda İzmit’te kâğıt fabrikası kurulmuştur. Darıca ve Hereke’deki çimento fabrikalarının birleşmesi ile ilde sanayi ağırlık kazanmıştır. 1950’lerden sonra iki kağıt fabrikasına üç yeni kağıt fabrikası eklenmiş, Mannesmann-Sümerbank Boru Endüstrisi yanı sıra yabancı sermaye yatırımları burada yoğunlaşmış, petro kimya, gübre, plastik, lastik, tarım ilaçları, ilaç hammaddesi, sitrik asit, sıvılaştırılmış petrol gazı, demir, çelik, bakır, valf ve alüminyum ürünleri ile elektrik motorları, taşıt araçları, yedek parçalar, çeşitli makineler, kablo, cam, kireç, seramik, yünlü dokuma, deri, glikoz tesisleri onlara eklenmiştir. Gölcük’te Deniz Kuvvetlerinin konuşlanması ile kurulan tersane, askeri fabrikalar da bulunmaktadır.
Fabrikaların kurulmasından ötürü, tarım alanları azalmış olmakla birlikte, buğday, mısır, yulaf, şeker pancarı, ayçiçeği ve arpa yetiştirilmektedir. Ayrıca şeftali, erik, karpuz, kiraz, elma, üzüm gibi meyvelerin yanı sıra sebze de yetiştirilir. Çayır ve meraların azalmasından, sınırlı olarak sığır, koyun, keçi ve tavukçuluk yapılmaktadır. Kefken’de balıkçılık, Sapanca ve Hersek Göllerinde de tatlı su balıkçılığı yapılmaktadır.
Kocaeli’nde Kuzuyayla’da, Fındıklı Tepe’de, Kerpe’de, Bayramoğlu’nda, Eskihisar’da ve Karamürsel’de turistik tesisler bulunmakta olup, ilin ekonomisinde katkı payı vardır.
İl topraklarında talk, bitümlü şist, civa ve mermer yatakları bulunmaktadır.
Antik Çağlarda Bithynia Bölgesi’nde yer alan Kocaeli, tarih boyunca Olbia, Astakos ve Nikomedia isimleri ile tanınmıştır. Kocaeli’nin yakın çevresindeki Kadıköy, Erenköy, Pendik, Tuzla, Eskişehir ve Yalova’da MÖ.3000 yıllarına tarihlenen yerleşmelere rastlanmışsa da Kocaeli’nde Prehistorik bir yerleşmeyi kanıtlayacak kalıntı ve buluntulara rastlanmamıştır. Tarihi kaynaklar MÖ.XII.yüzyılda, Avrupa’dan Anadolu’ya başlayan göçler sırasında Trakya’da yaşayan Brygler ismi ile tanınan Friglerin buraya yerleştiğini belirtmiştir. Yunanistan’ın Megara şehrinden kendilerine yeni bir yer bulmak için yola çıkanlar MÖ.712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Baş İskele’ye gelmiş ve burada Astakos kentini kurmuşlardır.
Astakoz kenti M.Ö.III.yüzyılda da Büyük İskender’in komutanlarından Trakya Kralı Lysimachos tarafından yıkılıncaya kadar varlığını sürdürmüştür. Britanya Kralı 1. Nicomedes M.Ö. 262’de bugünkü Kadıköy Mahallesi ile Bekirdere arasındaki “Dua Tepesi”nde kenti yeniden kurmuştur. Britanya Krallığı’nın başkenti olan bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedeia adı verilmiştir.
Britanya Kralı III. Nicomedes’in M.Ö. 73 yılında Krallığını Romalılara bağışlamasıyla Nicomedeia, Britanya eyaletinin merkezi olmuştur. Bir geçit yeri olan Nicomedeia, Roma yolları üzerinde bulunduğundan ulaşımda büyük önem taşıyor, Boğazlara yakın olması nedeniyle de bir Roma deniz kuvveti burada bulunuyordu. İmparator Diocletianus, 284 yılında Nicomedeia’yı Roma İmparatorluğu’nun ikinci başkenti yapmış ve buraya yerleşmiştir. Kente Diocletianus Sarayı, Pazar yerleri, tiyatro ve hipodrom gibi eserler yaptırmıştır. Böylece Nikomedia, Roma, Antakya ve İskendireye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline getirilmiştir. Nikomedeia, MS.358 yılının Ağustos ayında büyük bir deprem geçirerek geniş ölçüde hasara uğramıştır. MS.362’de yeni bir deprem ise ayakta kalan diğer yapıları da yıkarak yok etmiştir. Bundan sonra kent yeniden onarılmış ancak, eski durumuna hiçbir zaman gelememiştir. Doğu Roma İmparatoru I.Constantinius tarafından Byzantion’un, İmparatorluğun merkezi haline getirilmesi ve ardından İmparator Iüstinianus’un Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatması ve İznik üzerinden ulaşımı sağlamasıyla Nicomedeia, eski önemini kaybetmiştir. Partlar ve Arapların Bizans’a saldırıları sırasında kent yağma edilmiştir.
Kent I. Haçlı Seferi sırasında İmparator I. Aleksios Komnenos tarafından geri alındı. İstanbul’da Latin istilası sırasında Kocaeli’de bir süre Latinlerin elinde kalmıştır. Bizans’ta Palaiologos hanedanı yeniden imparatorluğu kurunca Kocaeli de Bizans’ın egemenliği altına girmiştir.
XI.yüzyılda Anadolu’yu egemenliği altına alan Selçuklular Nikomedeia’yı da ele geçirmişlerdir. Nikaia’yı (İznik) alarak kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti’nin merkezi yapan Kutalmış oğlu Süleyman Şah’ın egemenliği altına girmiştir.
Orhan Gazi döneminde, 1326’da ilk Kaptan-ı Derya Karamürsel Alp tarafından bugünkü Karamürsel kıyısında ilk Türk donanması kurulmuştur. Ardından 1327’de Orhan Gazi’nin komutanlarından Akçakoca Bey Kandıra, Karamürsel ve İzmit Körfezi’nin güneyi ile 1337’de İzmit’in tamamını ele geçirmiştir.Orhan Gazi dönemine kadar kentin Nikomedeia olan adı, bu dönemde İznikomid olarak geçen kentin adı zamanla İzmit’e dönüşmüştür.
Osmanlı döneminde Sancak haline getirilen Kocaeli’nde Süleyman Paşa ilk Sancak beyi olmuştur (1337). Çelebi Mehmet döneminde Kocaeli, Anadolu Beylerbeyliği’ne bağlanmış, 1509 depreminde yıkılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534’te Kocaeli’ni ziyaretinden sonra kentte yeni yapılanma ve canlanma görülmüştür. Bu dönemde İstanbul’un yiyecek, yakacak odun ve kereste ihtiyacı buradan sağlanmıştır. Anadolu’dan gelen kervanların yükü İstanbul’a en yakın liman olan İzmit’te boşaltılıp, gemilerle İstanbul’a taşınmıştır. Osmanlı döneminde Yavuz Selim’in yaptırmış olduğu tersanede, daha sonra III. Selim ve II. Mahmut savaş ve ticaret gemilerini yaptırmış ve tersaneyi çağa uygun bir konuma getirmiştir.
IV. Murat’ın (1623-1640) tahtta bulunduğu yıllar İzmit’te imar faaliyetlerinin arttığı bir dönem oldu. Bizans’tan bu yana İzmit’te ilk saray bu dönemde yapıldı. Abdlümecid’in başlattığı Abdülaziz zamanında tamamlanan İzmit Kasrı İstanbul dışında ayakta kalabilen ender Osmanlı saraylarındandır. Kent IV. Murat’ın ölümü ve 1766’da geçirdiği büyük deprem nedeni ile XIX.yüzyıla kadar bir durgunluk dönemi yaşamıştır. XIX.yüzyıldan itibaren tekrar gelişmeye başlamış, Abdülmecid’in padişahlığı döneminde İzmit ile İstanbul arasında gemi seferleri (1844) düzenlemiş, 1873’te de Haydarpaşa- İzmit demiryolu açılmıştır.
1867’de Hüdavendigar vilayetine bağlı bir sancak olan Kocaeli, kısa bir süre İstanbul vilayetine bağlanmış, II.Abdülhamid döneminde, bağımsız bir sancak (mutasarrıflık) durumuna getirilmiştir (1888). Bu dönemin ilk mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa İzmit’te önemli bayındırlık etkinlikleri gerçekleştirmiş, bugün İzmit’in sembolü olan eski demiryolu kenarlarındaki çınarlar Sırrı Paşa zamanında dikilmiştir.
XIX.yüzyılda büyük bir göçe sahne olan Kocaeli’ne, Kırım Savaşı (1853-1856) sonrası Tatarlar, 1855-1864 arasında Çerkezler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında da Rumeli ve Kafkasya’dan göç eden toplulukların bir bölümü Kocaeli’nin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir. I.Dünya Savaşı’ndan sonra 20 Kasım 1918’de İngilizler Kocaeli’ni işgal etmiş, 27 Ekim 1920’de Yunanlılara bırakılmış, 27 Haziran 1921’de de işgalden kurtarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra il konumuna getirilmiş ve İzmit çevresinin Osmanlı topraklarına katılmasında payı olan Akçakoca’dan ötürü de buraya Kocaeli ismi verilmiştir.
Kocaeli’nde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Üç Tümülüsler, Bekirdere’deki Bizans Kilisesi, Bizans sur kalıntıları, Ayios Pandeleimon Manastır ve Mezar Kalıntıları, Nymphaion (Anıtsal Çeşme) kalıntıları, Zeytinlik Hypogaeum, Tavşantepe-Kandıra arasındaki Hypogaeler, Turgut Mahallesi Mezarı, İnbayırı Sarnıcı, Üçtepeler’deki Roma Su Kemer kalıntıları, Seka Cami arkasında Agora kalıntıları, Paç Mahallesi ile Bekirdere arasındaki Nekropol kalıntıları, Orhan Camisi (1333), Pertev Mehmet Paşa Camisi (XVI.yüzyıl), Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, Gebze Orhan Camisi, Mehmet Bey Camisi (Fevziye Camisi) (XVI.yüzyıl), Mehmet Bey Hamamı (Orta hamam) (1560), Yeni Hamam (XVIII.yüzyıl), Süleyman paşa Hamamı (XIV.yüzyıl), Küçük Hamam (XIX.yüzyıl), Yukarı Pazar Hamamı (Dere Hamamı) Yalı hamamı (XIX.yüzyıl), Mısırlıoğlu Çeşmesi (1713), Canfeda Kethuda Kadın Çeşmesi (1827), Abdülaziz Av Kasrı (XIX.yüzyıl), II.Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümü anısına Musa Kazım Bey tarafından yaptırılan İzmit Saat Kulesi, Hereke’de II.Wilhelm Evi, Gebze’de Hanibal Anıtı, Fransız Cizit Papazlarının yaptırdığı Eski Fransız Koleji (XIX.yüzyıl),Atatürk Anıtı (1933), Saatçi Ali Efendi Konağı, Osman Hamdi Bey Evi olmak üzere Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır.
Marmara Bölgesi’nde yer alan Kocaeli, doğu ve güneydoğuda Sakarya; güneyde Bursa, batıda Yalova, İzmit Körfezi, Marmara Denizi ve İstanbul ili; kuzeyde de Karadeniz ile çevrilidir. Asya ile Avrupa’yı birleştiren önemli bir yol kavşağında yer almaktadır. Sakarya Irmağı’nın batı yakasından başlayarak Pamukova ve İznik Gölü’nün kuzeyinde Bozburun’a kadar uzanan Samanlı Dağları İzmit, Sapanca ve Adapazarı çöküntü alanına hâkim bir konumdadır. Samanlı Dağları’nın en yüksek noktası Keltepe (1.601 m.)’dir. İldeki diğer önemli dağlar Dikmen Dağı (1.387 m.), Naldöken Dağı (1.125 m.), Naz Dağı (917 m.) ve Çene Dağı (646 m.)’dır. Başlıca ovaları İzmit ile Sapanca Gölü arasında uzanan düzlükler ile Dilovası’dır. Kuzey Anadolu kırık kuşağının uzantısı olan fay hatları ile sınırlanan Kocaeli deprem kuşağı üzerindedir. İlin Karadeniz kıyısındaki Pazarburnu açıklarında kayalıklardan oluşan Kefken Adası yer almaktadır.
İl topraklarından kaynaklanan suların bir bölümü Karadeniz’e, bir bölümü de Marmara Denizi’ne dökülür. Gebze’nin Tepecik köyü yakınlarından doğan Riva (Çayağzı) Deresi, Ağva Deresi (Göksu Deresi), Yulaflı Deresi, Darlık Deresi de il topraklarından doğar. Denizli köyünden doğup Karadeniz’e dökülen Kocadere’nin uzunluğu 50 km.dir. İl topraklarından doğup, il sınırları içinde Karadeniz’e dökülen başlıca akarsu Kandıra ilçesindeki Sansu’dur. Kandıra ilçesinden doğan, Kaynarca Deresi Karadeniz’e dökülmeden önce Sakarya Nehri’ne katılır. Samanlı Dağları’ndan kaynaklanan Kirazdere de İzmit körfezine dökülür. Bu derenin üzerinde Kirazdere Barajı bulunmaktadır. Pelitli Köyü’nün güneyinden ve Tavşanlı Köyü’nün kuzeyinden geçen, Gebze ilçesindeki Dilovası Deresi de İzmit Körfezi’ne dökülür.
İlin Batı bölümündeki 7 km.si Kocaeli sınırları içerisinde kalan, alüvyon yığılması sonucunda Körfez’den ayrılan Sapanca Gölü’nün yüzölçümü 47 km2’dir. Kirazdere Barajı’nın ardında yer alan yapay göl ise 1,74 km2’lik bir alanı kaplar. Bir başka yapay göl de Yuvacık Baraj Gölü’dür. Kocaeli ilinin yüzölçümü 3.505 km 2 ’dir. 2000 Yılı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre ilin nüfusu 1.206.085’dir.
Kocaeli’nde bitki örtüsü, genelde Marmara Bölgesi özelliğini taşımakla birlikte, deniz kıyısıyla dağlık alanlar arasında önemli farklılıklar görülür. Ayrıca kuzeyden güneye doğru gidildikçe Karadeniz kıyısına özgü bitki topluluklarının yerini, Akdeniz bitkileri almaya başlar. Samanlı Dağları ile Karadeniz kıyısı ardındaki alanlar sık ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar daha çok kayından oluşur; bazı kesimlerde gürgen, kestane ve meşe bulunur. Samanlı Dağları’nın yüksek kesimleri iğne yapraklılarla örtülüdür. İzmit Körfezi’nin kuzey ve doğusunda Akdeniz iklimine özgü makilere rastlanır. Eskiden körfezin kuzey kıyılarında yaygın olan zeytinlikler, yerleşim birimleri ve sanayi alanı elde edilmesi amacıyla yok edilmiştir.Kocaeli iklimi, Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimi arasında bir geçiş oluşturmaktadır. İl merkezinde yazlar sıcak ve az yağışlı, kışlar yağışlı, zaman zaman karlı ve soğuk geçer. Kocaeli’nin Karadeniz’e bakan kıyıları ile İzmit Körfezi’ne bakan kıyılarının iklimi arasında bazı farklılıklar göze çarpar. Yazın körfez kıyılarında bazen bunaltıcı sıcaklar yaşanırken Karadeniz kıyıları daha serindir.
İlin ekonomisi sanayii ağırlıklı olup, tarım ve hayvancılık ve balıkçılık da yapılmaktadır. Ancak bunlar sanayii kuruluşlarından ötürü oldukça gerilemiştir. Kocaeli, İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan kara ve demiryolunun üzerinde yer alması ve körfezinden dolayı İstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük sanayii merkezidir. Kocaeli’nin sanayileşmesi 1870’lerde Haydarpaşa-İzmit demiryolunun açılması ile başlamış, saray ve ordunun gereksinimini karşılayan İzmit’te çuha, Hereke’de de Halı fabrikası kurulmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra 1930’larda İzmit’te kâğıt fabrikası kurulmuştur. Darıca ve Hereke’deki çimento fabrikalarının birleşmesi ile ilde sanayi ağırlık kazanmıştır. 1950’lerden sonra iki kağıt fabrikasına üç yeni kağıt fabrikası eklenmiş, Mannesmann-Sümerbank Boru Endüstrisi yanı sıra yabancı sermaye yatırımları burada yoğunlaşmış, petro kimya, gübre, plastik, lastik, tarım ilaçları, ilaç hammaddesi, sitrik asit, sıvılaştırılmış petrol gazı, demir, çelik, bakır, valf ve alüminyum ürünleri ile elektrik motorları, taşıt araçları, yedek parçalar, çeşitli makineler, kablo, cam, kireç, seramik, yünlü dokuma, deri, glikoz tesisleri onlara eklenmiştir. Gölcük’te Deniz Kuvvetlerinin konuşlanması ile kurulan tersane, askeri fabrikalar da bulunmaktadır.
Fabrikaların kurulmasından ötürü, tarım alanları azalmış olmakla birlikte, buğday, mısır, yulaf, şeker pancarı, ayçiçeği ve arpa yetiştirilmektedir. Ayrıca şeftali, erik, karpuz, kiraz, elma, üzüm gibi meyvelerin yanı sıra sebze de yetiştirilir. Çayır ve meraların azalmasından, sınırlı olarak sığır, koyun, keçi ve tavukçuluk yapılmaktadır. Kefken’de balıkçılık, Sapanca ve Hersek Göllerinde de tatlı su balıkçılığı yapılmaktadır.
Kocaeli’nde Kuzuyayla’da, Fındıklı Tepe’de, Kerpe’de, Bayramoğlu’nda, Eskihisar’da ve Karamürsel’de turistik tesisler bulunmakta olup, ilin ekonomisinde katkı payı vardır.
İl topraklarında talk, bitümlü şist, civa ve mermer yatakları bulunmaktadır.
Antik Çağlarda Bithynia Bölgesi’nde yer alan Kocaeli, tarih boyunca Olbia, Astakos ve Nikomedia isimleri ile tanınmıştır. Kocaeli’nin yakın çevresindeki Kadıköy, Erenköy, Pendik, Tuzla, Eskişehir ve Yalova’da MÖ.3000 yıllarına tarihlenen yerleşmelere rastlanmışsa da Kocaeli’nde Prehistorik bir yerleşmeyi kanıtlayacak kalıntı ve buluntulara rastlanmamıştır. Tarihi kaynaklar MÖ.XII.yüzyılda, Avrupa’dan Anadolu’ya başlayan göçler sırasında Trakya’da yaşayan Brygler ismi ile tanınan Friglerin buraya yerleştiğini belirtmiştir. Yunanistan’ın Megara şehrinden kendilerine yeni bir yer bulmak için yola çıkanlar MÖ.712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Baş İskele’ye gelmiş ve burada Astakos kentini kurmuşlardır.
Astakoz kenti M.Ö.III.yüzyılda da Büyük İskender’in komutanlarından Trakya Kralı Lysimachos tarafından yıkılıncaya kadar varlığını sürdürmüştür. Britanya Kralı 1. Nicomedes M.Ö. 262’de bugünkü Kadıköy Mahallesi ile Bekirdere arasındaki “Dua Tepesi”nde kenti yeniden kurmuştur. Britanya Krallığı’nın başkenti olan bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedeia adı verilmiştir.
Britanya Kralı III. Nicomedes’in M.Ö. 73 yılında Krallığını Romalılara bağışlamasıyla Nicomedeia, Britanya eyaletinin merkezi olmuştur. Bir geçit yeri olan Nicomedeia, Roma yolları üzerinde bulunduğundan ulaşımda büyük önem taşıyor, Boğazlara yakın olması nedeniyle de bir Roma deniz kuvveti burada bulunuyordu. İmparator Diocletianus, 284 yılında Nicomedeia’yı Roma İmparatorluğu’nun ikinci başkenti yapmış ve buraya yerleşmiştir. Kente Diocletianus Sarayı, Pazar yerleri, tiyatro ve hipodrom gibi eserler yaptırmıştır. Böylece Nikomedia, Roma, Antakya ve İskendireye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline getirilmiştir. Nikomedeia, MS.358 yılının Ağustos ayında büyük bir deprem geçirerek geniş ölçüde hasara uğramıştır. MS.362’de yeni bir deprem ise ayakta kalan diğer yapıları da yıkarak yok etmiştir. Bundan sonra kent yeniden onarılmış ancak, eski durumuna hiçbir zaman gelememiştir. Doğu Roma İmparatoru I.Constantinius tarafından Byzantion’un, İmparatorluğun merkezi haline getirilmesi ve ardından İmparator Iüstinianus’un Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatması ve İznik üzerinden ulaşımı sağlamasıyla Nicomedeia, eski önemini kaybetmiştir. Partlar ve Arapların Bizans’a saldırıları sırasında kent yağma edilmiştir.
Kent I. Haçlı Seferi sırasında İmparator I. Aleksios Komnenos tarafından geri alındı. İstanbul’da Latin istilası sırasında Kocaeli’de bir süre Latinlerin elinde kalmıştır. Bizans’ta Palaiologos hanedanı yeniden imparatorluğu kurunca Kocaeli de Bizans’ın egemenliği altına girmiştir.
XI.yüzyılda Anadolu’yu egemenliği altına alan Selçuklular Nikomedeia’yı da ele geçirmişlerdir. Nikaia’yı (İznik) alarak kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti’nin merkezi yapan Kutalmış oğlu Süleyman Şah’ın egemenliği altına girmiştir.
Orhan Gazi döneminde, 1326’da ilk Kaptan-ı Derya Karamürsel Alp tarafından bugünkü Karamürsel kıyısında ilk Türk donanması kurulmuştur. Ardından 1327’de Orhan Gazi’nin komutanlarından Akçakoca Bey Kandıra, Karamürsel ve İzmit Körfezi’nin güneyi ile 1337’de İzmit’in tamamını ele geçirmiştir.Orhan Gazi dönemine kadar kentin Nikomedeia olan adı, bu dönemde İznikomid olarak geçen kentin adı zamanla İzmit’e dönüşmüştür.
Osmanlı döneminde Sancak haline getirilen Kocaeli’nde Süleyman Paşa ilk Sancak beyi olmuştur (1337). Çelebi Mehmet döneminde Kocaeli, Anadolu Beylerbeyliği’ne bağlanmış, 1509 depreminde yıkılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534’te Kocaeli’ni ziyaretinden sonra kentte yeni yapılanma ve canlanma görülmüştür. Bu dönemde İstanbul’un yiyecek, yakacak odun ve kereste ihtiyacı buradan sağlanmıştır. Anadolu’dan gelen kervanların yükü İstanbul’a en yakın liman olan İzmit’te boşaltılıp, gemilerle İstanbul’a taşınmıştır. Osmanlı döneminde Yavuz Selim’in yaptırmış olduğu tersanede, daha sonra III. Selim ve II. Mahmut savaş ve ticaret gemilerini yaptırmış ve tersaneyi çağa uygun bir konuma getirmiştir.
IV. Murat’ın (1623-1640) tahtta bulunduğu yıllar İzmit’te imar faaliyetlerinin arttığı bir dönem oldu. Bizans’tan bu yana İzmit’te ilk saray bu dönemde yapıldı. Abdlümecid’in başlattığı Abdülaziz zamanında tamamlanan İzmit Kasrı İstanbul dışında ayakta kalabilen ender Osmanlı saraylarındandır. Kent IV. Murat’ın ölümü ve 1766’da geçirdiği büyük deprem nedeni ile XIX.yüzyıla kadar bir durgunluk dönemi yaşamıştır. XIX.yüzyıldan itibaren tekrar gelişmeye başlamış, Abdülmecid’in padişahlığı döneminde İzmit ile İstanbul arasında gemi seferleri (1844) düzenlemiş, 1873’te de Haydarpaşa- İzmit demiryolu açılmıştır.
1867’de Hüdavendigar vilayetine bağlı bir sancak olan Kocaeli, kısa bir süre İstanbul vilayetine bağlanmış, II.Abdülhamid döneminde, bağımsız bir sancak (mutasarrıflık) durumuna getirilmiştir (1888). Bu dönemin ilk mutasarrıfı Selim Sırrı Paşa İzmit’te önemli bayındırlık etkinlikleri gerçekleştirmiş, bugün İzmit’in sembolü olan eski demiryolu kenarlarındaki çınarlar Sırrı Paşa zamanında dikilmiştir.
XIX.yüzyılda büyük bir göçe sahne olan Kocaeli’ne, Kırım Savaşı (1853-1856) sonrası Tatarlar, 1855-1864 arasında Çerkezler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında da Rumeli ve Kafkasya’dan göç eden toplulukların bir bölümü Kocaeli’nin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir. I.Dünya Savaşı’ndan sonra 20 Kasım 1918’de İngilizler Kocaeli’ni işgal etmiş, 27 Ekim 1920’de Yunanlılara bırakılmış, 27 Haziran 1921’de de işgalden kurtarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra il konumuna getirilmiş ve İzmit çevresinin Osmanlı topraklarına katılmasında payı olan Akçakoca’dan ötürü de buraya Kocaeli ismi verilmiştir.
Kocaeli’nde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Üç Tümülüsler, Bekirdere’deki Bizans Kilisesi, Bizans sur kalıntıları, Ayios Pandeleimon Manastır ve Mezar Kalıntıları, Nymphaion (Anıtsal Çeşme) kalıntıları, Zeytinlik Hypogaeum, Tavşantepe-Kandıra arasındaki Hypogaeler, Turgut Mahallesi Mezarı, İnbayırı Sarnıcı, Üçtepeler’deki Roma Su Kemer kalıntıları, Seka Cami arkasında Agora kalıntıları, Paç Mahallesi ile Bekirdere arasındaki Nekropol kalıntıları, Orhan Camisi (1333), Pertev Mehmet Paşa Camisi (XVI.yüzyıl), Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi, Gebze Orhan Camisi, Mehmet Bey Camisi (Fevziye Camisi) (XVI.yüzyıl), Mehmet Bey Hamamı (Orta hamam) (1560), Yeni Hamam (XVIII.yüzyıl), Süleyman paşa Hamamı (XIV.yüzyıl), Küçük Hamam (XIX.yüzyıl), Yukarı Pazar Hamamı (Dere Hamamı) Yalı hamamı (XIX.yüzyıl), Mısırlıoğlu Çeşmesi (1713), Canfeda Kethuda Kadın Çeşmesi (1827), Abdülaziz Av Kasrı (XIX.yüzyıl), II.Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümü anısına Musa Kazım Bey tarafından yaptırılan İzmit Saat Kulesi, Hereke’de II.Wilhelm Evi, Gebze’de Hanibal Anıtı, Fransız Cizit Papazlarının yaptırdığı Eski Fransız Koleji (XIX.yüzyıl),Atatürk Anıtı (1933), Saatçi Ali Efendi Konağı, Osman Hamdi Bey Evi olmak üzere Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır.