Kimya bilimine hizmet etmiş Osmanlı Dönemi Kimyagerleri hakkında bilgi

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Kimya bilimine hizmet etmiş Osmanlı Dönemi Kimyagerleri hakkında bilgi
Kimya bilimine hizmet etmiş Osmanlı Dönemi Kimyagerleri kimlerdir ?


Merhaba Sevgili Melek'ler... Bu yazımızda misafirimizin sorusu üzerine Kimya bilimine hizmet etmiş Osmanlı Dönemi Kimyagerleri hakkında bilgiler sunuyor ve konuyla ilgili tüm arkadaşlarımızın bilgisine diyoruz!

soru-146.jpg


Kimya Bilimine Hizmet Etmiş Osmanlı Dönemi Kimyagerleri

Kimyasal işlemler ve kimyanın geçmişi çok eskilere dayanmakla beraber bir bilim olarak modern kimya 18. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Elementin modern anlamda tanımı RobertBoyle (1627-1691) tarafından yapılmış ve bu tanım Lavoisier (1743-1794) tarafından kimyahayatına geçirilebilmiştir. Böylece 18. yüzyılın sonlarından itibaren kimya hızla gelişmiş,temel yasalar ortaya koyulmuş ve 1808’de John Dalton (1766-1844) tarafından atom teorisiortaya atılmıştır. Bunların ardından kimya bilimi ve buna bağlı kimyasal teknoloji hızlagelişmiştir.

18. yüzyılda kimyasal teknolojinin Osmanlılara aktarılması pratik ve askeri amaçlar doğrultusunda olmuş ve bu aktarımda da, teknolojinin bir bilim ürünü olduğu ve bilimsel gelişim izlenmeden yeni teknolojilerin üretilebilmesinin mümkün olamayacağı anlaşılamamıştır. Bunun sonucunda da, bu dönemde yayımlanan kimya kitaplarında, genellikle pratik kimya bilgilerin aktarıldıkları ve genel kimyaya ilişkin bilgilerin verilmediğiya da özet olarak verildiği görülmektedir. Bu düşünce biçimi, kimya ve öteki temel bilimleringelişimini engellemiştir.

Osmanlılarda kimya öğretiminin gelişim tarihi üzerine çok az kaynaklar bulunmaktadır.Bunlar arasında Kırımlı Aziz Bey’in (1840-1878) Kimya-ı Tıbbi adlı eseri önem taşımaktadır.

Kırımlı Aziz Bey bu yapıtının ilk sayfalarında kimya tarihinden de söz etmektedir. Bu eserdenanlaşıldığı üzere, Osmanlılarda en eski kimya kitabı, 1702/1703 yılında Bursalı

Derviş Ömer
Şifaî ( ? - 1742) tarafından yazılmıştır. El-Cevher el-Ferid fî Tıbb el-Cedid (Yeni Tıpta EşsizBir Cevher) adlı bu kitapta o zamanlar kullanılan kimya aygıtlarının ve özellikle damıtmaişlemlerinde kullanılan kimya aletlerinin pek çoğunun resimleri de bulunmaktadır.

1793’de kurulan Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’un ikinci Başhocası Hoca Đshak Efendi Mecmua-i Ulum-i Riyazî adlı yapıtının son cildinde “ilm-i hallü terkib-i ecsam (cisimleri çözümleme ve bireştirme)” adını verdiği kimyadan söz eder. Đshak Efendi 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başı arasındaki dönemde Batı kimyasının gelişimini izlemiştir.

Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun ve Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun’unun programlarındakimyaya ilişkin bir derse ratlanmamaıştır. Ancak Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyun’da1830’dan önceki dönemde, metalurjiye ilişkin bazı derslerin okutulmuş olmalıdır.

1795 tarihinde III. Selim’in Mühendishâneleri düzenleyen fermanı ile savaş sanayinin
teknik denetimi Mühendishâne-i Berrî-i Hümayûn’a verilmiş ve top dökümü yapılan HasköyDökümhânesi ile Tophâne-i Âmire dökümbaşılıkları bu kuruluşa bağlanmıştır. Böylece 1795-1834 döneminde kimyaya dayanan metalurji alanında pratik bazı bilgiler sınırlı da olsa verilebilmiştir.

1806’da Paris’e Büyükelçi olarak gönderilen Seyyid Abdurrahim Muhib Efendi, burada fizik ve kimya laboratuvarlarını gezmiş ve bu gözlemlerini seyahatnamesinde anlatmıştır. Kimya formülleri ve denklemleri konusundaki yeni bilgileri ilk aktaran Đshak Efendi’nin öğrencisi kimyager Derviş Paşa (1817-1879) olmuştur. Onun Usûl-i Kimya adını taşıyan anorganik kimya kitabı oldukça önemlidir. Kitap iki cilt olarak tasarlanmış ancak kitabın birinci cildi basılabilmiş, diğer cildi ise basılamamıştır. Kitabın birinci cildinin ilk bölümündeametaller ve bileşikler, ikinci bölümünde ise metaller incelenmiştir. Burada metallerin genelve tek tek özellikleri verilmiş, bunların elde ediliş yöntemlerine ilişkin şekiller ve laboratuvaraletlerinin çizimleri eklenmiştir. Kitabın arkasında dört levha vardır. Bu levhalarda kitaptabahsedilen çeşitli maddelerin elde edilişlerine ilişkin düzeneklerin şekilleri yer alır. Buşekillere göre şu laboratuvar aletleri kullanılmıştır; odun kümür ile yakılan kubbeli fırın veocak (maltız), ispirto ocağı, kısa boyunlu ve yuvarlak dipli balonlar, su ve cıva havuzları, çıkış ve bağlantı boruları, çeşitli emniyet boruları, welter borusu, karni, iki boyunlu, yuvarlak dipli balonlar, wolff şişeleri, huni, U borusu, düz borular, kristalizuyarlar, fanus, bir ucu genişçe boru, kadeh biçimli kaplar, tüpler ve çeşitli statif ve tutucular.

1844’de Büyük Reşit Paşa’nın bir darülfünun kurulması düşüncesini ortaya atmasından
sonra hazırlıklar uzun süre sonuçsuz kalınca Derviş Paşa bir ara Paris’e gitmiş ve dönüşündeyine derslere devam etmiştir. Bu arada pek çok laboratuar aygıtı satın alınmış ve birlaboratuvar kurulmuş, ancak kurulan laboratuvar Ayasofya yangınında yanmıştır. 1899’daĐstanbul’da Darülfünun-u Şahane adıyla yeniden bir üniversite kurulmuş ve burada kimyadersleri Vasil Naum Efendi tarafından okutulmuştur.

1850’de basılan ve Đshak Efendi’nin öğrencisi olan Bostanîzâde Hacı Bey’in eseri olan Alât-ı Kimyeviyye Risâlesi ise ayrı bir önem taşımaktadır. Kimya laboratuvarlarında kullanılanyirmibir alet ve cihazın resimlerini, tarif ve isimlerini veren ve Fransızcadan çevrilmiş olan bu risâle, bir laboratuvar el kitabı olması açısından ilginçtir. Kitap, öğrencilerin bu aletleri tanımaları ve deneylerde kullanmaları amacıyla yazılmıştır.

Böylece 1850’lerdeMühendishâne’de bir kimya laboratuvarının mevcut olduğu öğrenilmektedir. Bu risalede 22 laboratuvar aleti tanıtılmış ve bunlardan 19’unun resmi taşbaskı bir levhada verilmiştir. Burada verilen aletler şunlardır; bağlantı boruları, su ve kum banyoları, balonlar, kapsül, ağızhamlacı, fanuslar, karniler, potalar, su ve cıva havuzları, maltız ocağı, kubbeli fırın, demirci ocağı, ispirto ocağı, körüklü hamlaç, pipet, cam boru, çıkış boruları, düz emniyet borusu, S biçimli ve hazneli emniyet borusu ve welter borusu.

Derviş Paşa’nın Usûl-i Kimya’sından 20 yıl sonra yayımlanan Kırımlı Aziz Bey’in Kimya-ı Tıbbi kitabı ikinci Türkçe kimya kitabıdır. Kitapta kimyasal işlemlerde kullanılan laboratuvar aletleri “Tecârüb-i kimyeviyede istimâl olunacak alât ve edevatın ta’rifi
beyanındadır” başlığı altında resimleriyle birlikte ayrıntılı olarak anlatmıştır.

Bu bölümde 16 başlık altında temel laboratuvar aletlerinin resimleri ve tasvirleri yer almaktadır. Bu aletlerşunlardır; odun kömürü yakılan küçük kubbeli bir fırın olan ateşdân-ı devvarü’l-lehib; inbik; küresel bir kap olan balon; boru; pota; cisimlerin yavaş yavaş ısıtılmasını yarayan hamam; su ve cıva dolu olan kaplar (havz); su ve cıva havuzu içerisine yerleştirilen ve üzerine içinde gazın toplanacağı kabın başaşağı yerleştirildiği kilden yapılan res-i gaz; “kimyahânelerde gazat ve buharat istihrac için adeta inbik makamında istimâl” olunan bir kap (karni); çeşitli maddeleri toplamaya yarayan çeşitli biçimlerdeki kaplar (me’haz); gazları toplamaya yarayan camdan silindirik bir kap (muhbir); uzun boyunlu düz dipli bir balon olan matara; buharların elde edildiği kabı toplama kabına bağlamaya yarayan boru (mutavvil); kimyasal analiz için kullanılan mi’yar şişesi; camdan silindir biçiminde bir kap olan nakûs; iki ya da üç ağızı olan silindir biçimindeki şişeler (wolff şişesi).

Kitabın ikinci cildinde ise, optik bir alet olan spektroskop ve spektral analizi ile ilgili bilgiler yer almaktadır. Spektroskop 1859’da Robert Wilhelm Bunsen (1811-1899) ve Gustav Kirchhoff (1824-1887) tarafından geliştirilmiş ve kimyaya uygulanmıştır. Kırımlı Aziz Beykitabında lityum ve bileşiklerini anlattıktan sonra spektral analize geniş yer ayırmış,spektroskubun yapımı ve kullanılmasını ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır
 
Burası melekler mekanıysa , melekler buradaysa ve melekler cennette olduğuna göre bu site cennet mi ? Dinden çıktınız gg ....
 
Geri
Üst