A
arzukolpa
Forum Okuru
Kardeş Kıskançlığı
Kardeş kıskançlığı, kardeşi veya kendinden büyük ağabey veya ablaları olan kişiler için ne kadar tanıdık bir duygu değil mi? Hele bir de öncesinde ilk çocuk siz iseniz ve ardınızdan size bir kardeş geldiyse böyle bir duygunun içerisine girmemek imkansız olur. Neden mi? İlk çocuksunuzdur, anne ve babanız ilk defa sizinle birlikte ebeveynliği tatmaya başlar. Ailenizin akrabalarınızın tüm yatırımı, ilgi ve sevgileri sizin üzerinize odaklanmıştır. Deyim yerindeyse hoppidi hoppidi kucaktan kucağa dolanırsınız, istekleriniz kolay kolay geri çevrilmez, evde bir kral veya kraliçe koltuğuna sahipsinizdir. Sorun nerede mi çıkar? İşte gün gelir bu kral veya kraliçe koltuğuna bir ortak çıkar ve koltuğunuzun sallandığını hissedersiniz, o zaman aile içi dengeler yeni duruma adapte edilmek zorunda kalır. Bu noktadan baktığımızda kardeş kıskançlığı aileler tarafından sıklıkla sıkıntı çekilen bir durum olarak dile getirildiğini görmekteyiz.
Kardeş kıskançlığından bahis açıldığında aslında insanlık tarihinin en eski hikayelerinden biri olan Habil ile Kabil’in hikayesine kadar gidebiliriz. Dini anlatılarda bazı farklı versiyonları bulunsa da temelde bir kardeş kıskançlığı çekirdeği görmekteyiz. Bu anlamda kıskançlık duygusu insanlık tarihi kadar eski ve en doğal olabilecek duygulardan biridir ve bu çerçevede kardeş kıskançlığı o kadar tanıdıktır ki ilk söylediğimiz andan itibaren çoğu kişinin yaşadığı birçok olay gözünün önünde canlanabilir. Bu duygudurum kimi zaman anne-babayı paylaşamama kimi zaman bir oyuncağı paylaşamama şeklinde kendini gösterebilir ama en temel anlamda bir paylaşamama ve bir kaybetme korkusu bulunmaktadır.Her türlü psikolojik destek için moodist hastanesi olarak daima yanınızdayız. Ayrıntılı bilgi için moodistin web sitesini ziyaret ediniz. Ayrıca her ne kadar bu duygu birilerini veya bir nesneyi paylaşamama ekseninde tanımlansa da sevginin olduğu her yerde bir miktar kıskançlık da kendini hissettirir. Ancak bu duygunun yaşam kalitesini bozan bir düzeye geldiğinde normal bir duygu olmaktan çıktığını unutmamak gerekir.
Peki bu süreçte ebeveynler olarak nelere dikkat etmek gerekir? Öncelikle birçok ebeveyn çocuk sahibi iken “acaba çocuğumun ne zaman bir kardeşi olması uygun olur?” gibi sorularla kendini meşgul edebilir. Bu süreçte söyleyebileceğimiz şey şudur ki aralarında yaş farkı ne olursa olsun burada ebeveyn olarak anne babanın kendini hazır hissetmesi önemli bir faktördür. Kendini bu sürece hazırlayan ebeveynler bu kardeş kıskançlığı problematiğini de çok iyi yönetebilir konuma gelebilir. Ayrıca hamilelik sürecinin sorunsuz olduğu göz önünde tutularak bu süreçte sizin kendinizi yeni doğacak olan çocuğa hazırladığınız kadar diğer çocuğunuzu da yaşına uygun olarak bu duruma hazırlamalısınız. Ona durumu uygun bir şekilde anlatmalı ve duygularını paylaşmalısınız. Ayrıca her ne kadar bu dile getirilen hazırlık sürecinden geçilse de kardeşi eve geldiğinde büyük çocuk için durum daha farklı bir hale bürünebilir, bu duruma dair dikkatli ve hazırlıklı olmakta fayda vardır.
Yeni kardeşin dünyaya gelmesi ile birlikte çoğunlukla ebeveynlerin büyük çocuğa daha az zaman ayırdıkları gözlenebilmektedir. Ebeveynlerin bu süreçte yeni bebeğin gelmesi sonucunda birtakım zorluklar hissetmesi ile büyük çocuğu kreşe vb. yerlere verme gibi değişikliklere gidebilmektedir. Bu durum istenmeden büyük çocuğun kardeşine karşı kızgınlık, kırgınlık duygularını pekiştirebilir, değersizlik hissi oluşturabilir. Bunun sonucunda öfke küçük kardeşe veya anne babaya karşı çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu süreçte küçük çocuğun ilgi ve bakımında büyük çocuğu da dahil etmek, her iki çocuk için ayrı ayrı zaman dilimleri oluşturabilmek süreci daha az hasarsız atlatmaya yardımcı olabilir.
Tüm bunlar ekseninde kardeş kıskançlığı duygusu sonucunda bir çatışma durumuyla karşılaşıldığında problem kargaşa içerisinde öfke ile değil sakinlikle yaklaşılarak çözüme gidilmelidir. Böyle durumlarda birçok ebeveyn ise fedakarlığı büyük çocuktan bekleyerek hataya düşebilmektedir. Bu durumda çok tanıdık bir ifade olarak kulağımıza “kardeşimin bekçisi miyim ben?” nidalarını gelebilir. Bu ifade çoğunlukla azarlanan abla ve ağabeylerden duyulan bir sözdür. Bu nedenle çatışma veya probleme karşı sakin adımlarla yaklaşmalı ve kardeşlerin birbirleri için rol model olduğu unutulmayarak her iki çocuğa karşı da adaletli bir tutum içinde bulunulmalıdır.
Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu
Kardeş kıskançlığından bahis açıldığında aslında insanlık tarihinin en eski hikayelerinden biri olan Habil ile Kabil’in hikayesine kadar gidebiliriz. Dini anlatılarda bazı farklı versiyonları bulunsa da temelde bir kardeş kıskançlığı çekirdeği görmekteyiz. Bu anlamda kıskançlık duygusu insanlık tarihi kadar eski ve en doğal olabilecek duygulardan biridir ve bu çerçevede kardeş kıskançlığı o kadar tanıdıktır ki ilk söylediğimiz andan itibaren çoğu kişinin yaşadığı birçok olay gözünün önünde canlanabilir. Bu duygudurum kimi zaman anne-babayı paylaşamama kimi zaman bir oyuncağı paylaşamama şeklinde kendini gösterebilir ama en temel anlamda bir paylaşamama ve bir kaybetme korkusu bulunmaktadır.Her türlü psikolojik destek için moodist hastanesi olarak daima yanınızdayız. Ayrıntılı bilgi için moodistin web sitesini ziyaret ediniz. Ayrıca her ne kadar bu duygu birilerini veya bir nesneyi paylaşamama ekseninde tanımlansa da sevginin olduğu her yerde bir miktar kıskançlık da kendini hissettirir. Ancak bu duygunun yaşam kalitesini bozan bir düzeye geldiğinde normal bir duygu olmaktan çıktığını unutmamak gerekir.
Peki bu süreçte ebeveynler olarak nelere dikkat etmek gerekir? Öncelikle birçok ebeveyn çocuk sahibi iken “acaba çocuğumun ne zaman bir kardeşi olması uygun olur?” gibi sorularla kendini meşgul edebilir. Bu süreçte söyleyebileceğimiz şey şudur ki aralarında yaş farkı ne olursa olsun burada ebeveyn olarak anne babanın kendini hazır hissetmesi önemli bir faktördür. Kendini bu sürece hazırlayan ebeveynler bu kardeş kıskançlığı problematiğini de çok iyi yönetebilir konuma gelebilir. Ayrıca hamilelik sürecinin sorunsuz olduğu göz önünde tutularak bu süreçte sizin kendinizi yeni doğacak olan çocuğa hazırladığınız kadar diğer çocuğunuzu da yaşına uygun olarak bu duruma hazırlamalısınız. Ona durumu uygun bir şekilde anlatmalı ve duygularını paylaşmalısınız. Ayrıca her ne kadar bu dile getirilen hazırlık sürecinden geçilse de kardeşi eve geldiğinde büyük çocuk için durum daha farklı bir hale bürünebilir, bu duruma dair dikkatli ve hazırlıklı olmakta fayda vardır.
Yeni kardeşin dünyaya gelmesi ile birlikte çoğunlukla ebeveynlerin büyük çocuğa daha az zaman ayırdıkları gözlenebilmektedir. Ebeveynlerin bu süreçte yeni bebeğin gelmesi sonucunda birtakım zorluklar hissetmesi ile büyük çocuğu kreşe vb. yerlere verme gibi değişikliklere gidebilmektedir. Bu durum istenmeden büyük çocuğun kardeşine karşı kızgınlık, kırgınlık duygularını pekiştirebilir, değersizlik hissi oluşturabilir. Bunun sonucunda öfke küçük kardeşe veya anne babaya karşı çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu süreçte küçük çocuğun ilgi ve bakımında büyük çocuğu da dahil etmek, her iki çocuk için ayrı ayrı zaman dilimleri oluşturabilmek süreci daha az hasarsız atlatmaya yardımcı olabilir.
Tüm bunlar ekseninde kardeş kıskançlığı duygusu sonucunda bir çatışma durumuyla karşılaşıldığında problem kargaşa içerisinde öfke ile değil sakinlikle yaklaşılarak çözüme gidilmelidir. Böyle durumlarda birçok ebeveyn ise fedakarlığı büyük çocuktan bekleyerek hataya düşebilmektedir. Bu durumda çok tanıdık bir ifade olarak kulağımıza “kardeşimin bekçisi miyim ben?” nidalarını gelebilir. Bu ifade çoğunlukla azarlanan abla ve ağabeylerden duyulan bir sözdür. Bu nedenle çatışma veya probleme karşı sakin adımlarla yaklaşmalı ve kardeşlerin birbirleri için rol model olduğu unutulmayarak her iki çocuğa karşı da adaletli bir tutum içinde bulunulmalıdır.
Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu