Uzman SühaN
Administrator
Karaciğer kanseri evreleri ve yaşam süresi
Karaciğer kanseri (hepatosellüler karsinom, HCC) karaciğer, safra yolu (karaciğer içi kolanjiyokarsinom) veya karaciğer içindeki destek dokusu (hepatoblastom, anjiyosarkom) hücrelerinden kaynaklanabilir. Diğer organlardan kaynaklanan kanserli hücrelerin karaciğere yayılması ile de karaciğer kanseri gelişebilir. Bu yazıda en sık olarak görülen karaciğerin primer tümörü hepatosellüler karsinomdan (HCC) bahsedilecektir.
Görülme sıklığı, yaygınlığı
Karaciğer kanseri, dünya çapında bakıldığında erkeklerde görülen kanserlerde beşinci, kadınlarda görülen kanserlerde sekizinci sırada yer alır. Kansere bağlı ölümlerde ise toplamda dördüncü sırada yer almaktadır. Bölgeler arası görülme sıklığı özellikle hepatit B virüsü infeksiyonu sıklığı ile doğru orantılı olarak değişmektedir. HCC genellikle karaciğer sirozu ile birlikte görülür. Erkeklerde kadınlara oranla 2,4-3,7 kat daha sık görülmektedir.
Risk faktörleri nelerdir?
Dört temel nedeni vardır;
Kronik hepatit B virüs (HBV) infeksiyonu
Kronik hepatit C virüs (HCV) infeksiyonu
Karaciğer sirozu
Gıda ile alınan aflatoksin B1 (bir çeşit mantar - Aspergillus flavus ve parasiticus tarafından üretilen toksik ve karsinojenik maddeler. Baharat, mısır - hububat vb. gıdalarda ve bu gıdaları tüketen hayvanların sütünde bulunabilir. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda denetimleri bulunmaktadır).
Ayrıca doğum kontrol hapı kullanımı, sigara içmek, bazı nadir görülen genetik geçişli veya depo hastalıkları (hemokromositozis, alfa1 antitripsin eksikliği, ataksi-telenjiyektazi, tirozinemi vb.) daha düşük olmakla beraber HCC gelişimi için risk oluşturur.
Belirtileri nelerdir?
Belirtiler tümörün büyüklüğüne ve yaygınlığına göre değişlik gösterir. Erken dönemlerde fark edilmesi zordur. Fizik muayenede elle fark edilebilmesi için tümörün çok büyümüş olması gerekir ki bu genellikle geç safhalarda mümkün olur. Karaciğer yetmezliğine bağlı belirtilerin (sarılık, karında su toplaması, gibi) gelişebilmesi için karaciğerin büyük kısmının tümörle kaplanması gerekir, ancak bu da tümörün ileri safhalarında olur. Bu nedenle tümörün erken dönemde fark edilebilmesi genellikle rutin kontroller sırasında istenen incelemeler (ultrasonografik incelemeler gibi) sırasında olur. Karaciğer sirozu olan hastalarda birlikteliği sık olduğu için bu hastalarda daha sık akla gelir ve incelemeler buna göre yönlendirilir. Sirozlu hastanın genel durumunda hızlı bozulma, sarılığın ortaya çıkması, karında su birikmesinin hızlanması gibi durumlarda karaciğer kanseri akla gelmelidir.
HCC hastalarında paraneoplastik sendrom denen bir durum eşlik edebilir. Bu sendromda, hastalarda tümör hücrelerinin salgıladığı bazı hormonlara bağlı kan şekerinde düşmeler (hipoglisemi), kanda alyuvar sayısında artış (polisitemi), kalsiyumda artış (hiperkalsemi), hipertansiyon, ishal vb şikâyetler görülebilir.
Erken tanı koymak mümkün müdür?
Belirtilerin hastalığın ileri evrelerinde görülmesi nedeniyle çoğu zaman erken tanı konulması mümkün olmaz. Kanda saptanan tümör belirteçleri erken tanı için umut vaat etmektedir. Özellikle yüksek risk taşıyan bireylerin 6 ila 12 ayda bir izlenmesi önerilmektedir.
Tanı nasıl konur?
Kesin tanı diğer tüm kanserlerde olduğu gibi biyopsi ile mümkündür. Kanda geleneksel testlerle (karaciğer fonksiyon testleri: ALT, AST, GGT vb) tümörün saptanması ayırt edilmesi mümkün değildir. Tümör hücreleri tarafından fazlaca sentezlenen bir protein olan alfa feto protein (AFP) sıklıkla tümör belirteci olarak kullanılır. Kandaki seviyesinde yükselme özellikle yüksek risk guruplarında değerli bir veridir. Tüm HCC tümörleri AFP salgılamaz bu nedenle AFP seviyesi kesin tanı koydurmaz ancak tanı koydurmada yönlendirici olabilir. “Fucosylated” AFP, “Des-gamma-carboxy prothrombin” gibi daha az kullanılan tümör belirteçleri de vardır.
Ultrasonografi güvenli, kolay yapılan, nispeten ucuz yöntemdir ve HCC’lerin büyük çoğunluğu görülebilir. Ancak görülen lezyonun tümör mü yoksa solid bir lezyon mu olduğu ayırt edilemez.
Bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans (MR) ultrasonografiye göre nispeten daha iyi tanı koydurucu yöntemlerdendir. Ayrıca tümörün yayılma derecesi de daha iyi anlaşılır.
Kesin tanı koydurucu yöntem biyopsi alınarak patolojik inceleme yapılmasıdır. Ultrasonografi eşliğinde hedef kitleden biyopsi alınması daha iyi sonuç verir. Tümör cerrahi olarak çıkarılabilir durumda ise biyopsi alınmadan cerrahi girişim yapılması daha doğru olabilir.
Hastalığın evreleri nelerdir?
Hepatosellüler karsinom evrelemesi Amerikan Kanser Derneği sınıflandırma sistemine göre yapılmaktadır. Buna göre T tümör, N lenf tutulumu ve M uzak organ yayılımını tanımlar. T, N ve M’den sonra eklenen rakamlar (0-4) ağırlık derecesini göstermektedir.
Evre I (T1, N0, M0) : Kan damarı invazyonu olmayan tek bir tümör (herhangi bir boyutta)
Evre II (T2, N0, M0) : Kan damarı invazyonu olan tek bir tümör (herhangi bir boyutta) veyat ümü <5cm olan birden çok tümör varlığı
Evre IIIA (T3, N0, M0) : En az biri 5 cm’den büyük olan birçok tümör veya portal veya hepatik ven invazyonu gösteren tümör varlığı
Evre IIIB (T4, N0, M0) : Komşu organ (safra kesesi dışında) invazyonu gösteren tümör veya karaciğerin dış duvarına yerleşen tümör varlığı
Evre IIIC (herhangi T, N1, M0): Bölgesel lenf düğümü invazyonu gösteren her boyuttan tümör/tümörler varlığı.
Evre IV (herhangi T, herhangi N, M1): Vücudun diğer bölümlerine yayılmış lenf düğümü
Nasıl tedavi edilir?
Tedavide başarı tümörün büyüklüğü, yayılımı, beraberinde eşlik eden siroz-karaciğer yetmezliği derecesine bağlıdır. HCC’den tam anlamıyla kurtulmanın en iyi yolu tümörün çıkarılması veya karaciğer nakli ile olabilir. Tümör dokusuna iğne ile bazı maddelerin enjeksiyonu ve/veya radyofrekans dalgaları ile tümör kitlesinin yok edilmesi veya küçültülmesi mümkün olabilir. Kemoembolizasyon ve kemoterapi uygulanabilecek diğer tedavi yöntemleridir.
Korunmak mümkün mü?
HBV’ye karşı aşıların kullanılması karaciğer kanseri insidansının düşürülmesinde önemlidir. Ayrıca kronik hepatit C’nin tedavi edilmesi, hemokromatozisin erken tespiti ve alkolizmin tedavi edilmesi gibi siroz gelişiminin önlenmesine yönelik girişimler, yüksek risk taşıyan bu bireylerde karaciğer kanseri gelişiminin önlenmesinde büyük önem taşır.
Görülme sıklığı, yaygınlığı
Karaciğer kanseri, dünya çapında bakıldığında erkeklerde görülen kanserlerde beşinci, kadınlarda görülen kanserlerde sekizinci sırada yer alır. Kansere bağlı ölümlerde ise toplamda dördüncü sırada yer almaktadır. Bölgeler arası görülme sıklığı özellikle hepatit B virüsü infeksiyonu sıklığı ile doğru orantılı olarak değişmektedir. HCC genellikle karaciğer sirozu ile birlikte görülür. Erkeklerde kadınlara oranla 2,4-3,7 kat daha sık görülmektedir.
Risk faktörleri nelerdir?
Dört temel nedeni vardır;
Kronik hepatit B virüs (HBV) infeksiyonu
Kronik hepatit C virüs (HCV) infeksiyonu
Karaciğer sirozu
Gıda ile alınan aflatoksin B1 (bir çeşit mantar - Aspergillus flavus ve parasiticus tarafından üretilen toksik ve karsinojenik maddeler. Baharat, mısır - hububat vb. gıdalarda ve bu gıdaları tüketen hayvanların sütünde bulunabilir. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda denetimleri bulunmaktadır).
Ayrıca doğum kontrol hapı kullanımı, sigara içmek, bazı nadir görülen genetik geçişli veya depo hastalıkları (hemokromositozis, alfa1 antitripsin eksikliği, ataksi-telenjiyektazi, tirozinemi vb.) daha düşük olmakla beraber HCC gelişimi için risk oluşturur.
Belirtileri nelerdir?
Belirtiler tümörün büyüklüğüne ve yaygınlığına göre değişlik gösterir. Erken dönemlerde fark edilmesi zordur. Fizik muayenede elle fark edilebilmesi için tümörün çok büyümüş olması gerekir ki bu genellikle geç safhalarda mümkün olur. Karaciğer yetmezliğine bağlı belirtilerin (sarılık, karında su toplaması, gibi) gelişebilmesi için karaciğerin büyük kısmının tümörle kaplanması gerekir, ancak bu da tümörün ileri safhalarında olur. Bu nedenle tümörün erken dönemde fark edilebilmesi genellikle rutin kontroller sırasında istenen incelemeler (ultrasonografik incelemeler gibi) sırasında olur. Karaciğer sirozu olan hastalarda birlikteliği sık olduğu için bu hastalarda daha sık akla gelir ve incelemeler buna göre yönlendirilir. Sirozlu hastanın genel durumunda hızlı bozulma, sarılığın ortaya çıkması, karında su birikmesinin hızlanması gibi durumlarda karaciğer kanseri akla gelmelidir.
HCC hastalarında paraneoplastik sendrom denen bir durum eşlik edebilir. Bu sendromda, hastalarda tümör hücrelerinin salgıladığı bazı hormonlara bağlı kan şekerinde düşmeler (hipoglisemi), kanda alyuvar sayısında artış (polisitemi), kalsiyumda artış (hiperkalsemi), hipertansiyon, ishal vb şikâyetler görülebilir.
Erken tanı koymak mümkün müdür?
Belirtilerin hastalığın ileri evrelerinde görülmesi nedeniyle çoğu zaman erken tanı konulması mümkün olmaz. Kanda saptanan tümör belirteçleri erken tanı için umut vaat etmektedir. Özellikle yüksek risk taşıyan bireylerin 6 ila 12 ayda bir izlenmesi önerilmektedir.
Tanı nasıl konur?
Kesin tanı diğer tüm kanserlerde olduğu gibi biyopsi ile mümkündür. Kanda geleneksel testlerle (karaciğer fonksiyon testleri: ALT, AST, GGT vb) tümörün saptanması ayırt edilmesi mümkün değildir. Tümör hücreleri tarafından fazlaca sentezlenen bir protein olan alfa feto protein (AFP) sıklıkla tümör belirteci olarak kullanılır. Kandaki seviyesinde yükselme özellikle yüksek risk guruplarında değerli bir veridir. Tüm HCC tümörleri AFP salgılamaz bu nedenle AFP seviyesi kesin tanı koydurmaz ancak tanı koydurmada yönlendirici olabilir. “Fucosylated” AFP, “Des-gamma-carboxy prothrombin” gibi daha az kullanılan tümör belirteçleri de vardır.
Ultrasonografi güvenli, kolay yapılan, nispeten ucuz yöntemdir ve HCC’lerin büyük çoğunluğu görülebilir. Ancak görülen lezyonun tümör mü yoksa solid bir lezyon mu olduğu ayırt edilemez.
Bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans (MR) ultrasonografiye göre nispeten daha iyi tanı koydurucu yöntemlerdendir. Ayrıca tümörün yayılma derecesi de daha iyi anlaşılır.
Kesin tanı koydurucu yöntem biyopsi alınarak patolojik inceleme yapılmasıdır. Ultrasonografi eşliğinde hedef kitleden biyopsi alınması daha iyi sonuç verir. Tümör cerrahi olarak çıkarılabilir durumda ise biyopsi alınmadan cerrahi girişim yapılması daha doğru olabilir.
Hastalığın evreleri nelerdir?
Hepatosellüler karsinom evrelemesi Amerikan Kanser Derneği sınıflandırma sistemine göre yapılmaktadır. Buna göre T tümör, N lenf tutulumu ve M uzak organ yayılımını tanımlar. T, N ve M’den sonra eklenen rakamlar (0-4) ağırlık derecesini göstermektedir.
Evre I (T1, N0, M0) : Kan damarı invazyonu olmayan tek bir tümör (herhangi bir boyutta)
Evre II (T2, N0, M0) : Kan damarı invazyonu olan tek bir tümör (herhangi bir boyutta) veyat ümü <5cm olan birden çok tümör varlığı
Evre IIIA (T3, N0, M0) : En az biri 5 cm’den büyük olan birçok tümör veya portal veya hepatik ven invazyonu gösteren tümör varlığı
Evre IIIB (T4, N0, M0) : Komşu organ (safra kesesi dışında) invazyonu gösteren tümör veya karaciğerin dış duvarına yerleşen tümör varlığı
Evre IIIC (herhangi T, N1, M0): Bölgesel lenf düğümü invazyonu gösteren her boyuttan tümör/tümörler varlığı.
Evre IV (herhangi T, herhangi N, M1): Vücudun diğer bölümlerine yayılmış lenf düğümü
Nasıl tedavi edilir?
Tedavide başarı tümörün büyüklüğü, yayılımı, beraberinde eşlik eden siroz-karaciğer yetmezliği derecesine bağlıdır. HCC’den tam anlamıyla kurtulmanın en iyi yolu tümörün çıkarılması veya karaciğer nakli ile olabilir. Tümör dokusuna iğne ile bazı maddelerin enjeksiyonu ve/veya radyofrekans dalgaları ile tümör kitlesinin yok edilmesi veya küçültülmesi mümkün olabilir. Kemoembolizasyon ve kemoterapi uygulanabilecek diğer tedavi yöntemleridir.
Korunmak mümkün mü?
HBV’ye karşı aşıların kullanılması karaciğer kanseri insidansının düşürülmesinde önemlidir. Ayrıca kronik hepatit C’nin tedavi edilmesi, hemokromatozisin erken tespiti ve alkolizmin tedavi edilmesi gibi siroz gelişiminin önlenmesine yönelik girişimler, yüksek risk taşıyan bu bireylerde karaciğer kanseri gelişiminin önlenmesinde büyük önem taşır.