Kadınları Adetliyken Yapmaları Yasak Olan İbadetler :
adetliyken abdest alınır mı adetliyken kıl alınır mı neler yapılmaz banyo yapılır oruçluyken banyo yapılırmı
Gusül (Boy Abdesti) : Âdetlinin âdet kanı, lohusanın da lohusalık kanı kesildiğinde gusül abdesti alarak temizlenmeleri gerekmektedir. Eğer imkanı varsa su ile gusleder yoksa teyemmüm ederek temizlenir. Hz. Peygamber (sav), Fâtıma binti Ebû Hubeyş’e şöyle demiştir : “Hayızlı olduğun zaman namazı bırak, kesildiği zaman da namazını kıl” (Şevkânî , Neylü’l Evtâr c.1, s.568).
Namaz : Âdetli ve lohusa bir kadının namaz kılması ve secde etmesi haramdır. Bu namazın farz, vâcip, sünnet veya nâfile namaz olması arasında fark yoktur ve hiçbir namaz kılmaları câiz olmaz. Çünkü Fâtıma binti Ebû Hubeyş’in rivayet ettiği hadiste Peygamber (sav) : “Aybaşı geldiğinde namazı bırakın” buyurmuşlardır. Bundan dolayı âdetli veya lohusa olandan namaz ibadeti düşer ve kazâ da edilmez. Bu hususta ulemânın icmâsı vardır. Ancak nafile bir namaza başlamışken ay hâli olan bir kadın, o başlamış olduğu namazı sonradan kazâ eder. Âdetli ve lohusa birisine tilavet veya şükür secdesi gibi secdeleri yapmak da câiz olmaz.
Âdetli ve lohusa olanlar kılmadığı namazları sonradan da kazâ etmezler ama âdet ve lohusalıklarından dolayı tutamadıkları oruçlarını Ramazandan sonra kazâ ederler. Hz. Âişe (r.anhâ)’dan şöyle rivayet edilir : “Rasûlullah (sav) döneminde aybaşı olurduk da orucu kaza etmemiz emredildiği halde, namazı kazâ etmemiz emredilmezdi” (Buhârî, Hayız 20 – Ebû Dâvûd, Tahâret 104). Namazın kazâ edilmeyişinin diğer bir sebebi de, aybaşı hâlinin her ay tekrar ettiği ve süresinin uzun olduğundan dolayı, namazın kazâ edilmesinde zorluk bulunduğu içindir. Ama oruçta böyle bir durum söz konusu değildir. Senede bir defa geldiğinden, âdetli kadın tutamadığı günlerin sayısını kolayca hesaplayabilir ve geriye kalan 11 aylık sürede kolayca kazâ edebilir.
Oruç : Hayız ve nifas hâlinde olanların farz, vâcip, nâfile veya adak cinsinden her çeşit oruç tutmaları haramdır. Tutamadıkları oruçlarını temizlendikten sonra kazâ ederler. Bu hükmün delili, yukarıdaki Hz. Âişe (r.anhâ)’nın rivayet ettiği hadisdir. Nâfile oruç tutarken âdet görmeye başlayan veya doğum yapan bir kadına, bu orucun da kazası gerekir. Ramazan orucunda da hüküm aynıdır. Eğer başladığı oruç tamamlanmadan âdet görmeye başlarsa o oruç bozulur ve kazası gerekir.
Kur’ân-ı Kerim okumak : Hayız ve nifas hâlinde olanlar ile cünüp olanların Kur’ân’dan bir âyet veya bir âyetten daha da az olsa okumaları câiz değildir. Çünkü İbn-i Ömer (ra)’dan rivayetle Efendimiz (sav) :
لاَ تَقْرَأُ الْحَائِضُ وَلاَ الْجُنُبُ شَيْئًا مِنَ الْقُرْآنِ “Âdetli kadın ve cünüp olanlar Kur’ân’dan bir şey okumasın” buyurmuşlardır. (İbn-i Mâce, Tahâret 105 ; Nesâî, Tahâret 170 ; Dârimî, Vudû 103 ; Tirmizî, Tahâret 98).
Kur’ân’a dokunmak : Hayız ve nifas hâlinde olanlar ile cünüp olanların Kur’ân’ın tamamına veya tam olarak yazılmış bir âyetine dokunmaları veya onu taşımaları da haramdır. Zira Allah Teâlâ :
لاَ يَمَسُّهُ إِلاَّ الْمُطَهَّرُون“Ona ancak temizlenmiş olanlar dokunabilir” (Vâkıa 79) buyurmaktadır. Ancak, kılıf veya kutu içindeki bir Kur’ân’a dokunmak veya taşımakta bir sakınca yoktur.
Tavaf : Hayızlı bir kadının Kâbeyi tavaf hariç haccın diğer menasiklerini yapmasında bir sakınca yoktur ama Kâbeyi tavaf etmesi haramdır.
Mescide girmek : Hayız ve nifas halinde bulunanlar ile cünüp olanlar camilere girip orada oturamazlar, içinden geçemezler ve itikafa giremezler. Buna delil teşkil eden hadis-i şerif şöyledir : “Hiçbir hayızlı veya cünüp mescide giremez” (Dârimî , Vudû 116 – İbn-i Mâce , Tahâret 92). Ancak yırtıcı hayvandan, donma tehlikesinden, hırsızdan ve buna benzer şeylerden korkmak ve kaçmak gibi zarûrî hallerde bu yasak kalkar ve selamete çıkana kadar mescide sığınabilir.
Cinsel ilişkide bulunmak : Hayız ve nifas halinde bulunan bir kadınla cinsel ilişkide bulunma ve üzerinde elbise gibi bir engel bulunmadan göbek ile diz kapağı arasından yararlanmak (istimtâ) şehvetle olmasa dahi haramdır. Hanımının bu bölgelerinin dışında kalan yerleriyle ve bu bölgelerin üzerinde elbise varken oynaşmasında bir sakınca yoktur.
Boşanma (Talâk) : Ay hâli devam eden kadını boşamak da câiz değildir. Çünkü böyle boşamalarda iddet süresi uzayacağından kadının aleyhine olan bir durum söz konusudur. Allah Teâlâ şöyle buyurur :
“Ey Peygamber ! Kadınları boşayacağınız zaman onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) boşayın, iddeti sayın ve Rabbiniz olan Allah’tan korkun...” (Talâk 1).
Abdullah ibni Ömer hanımını ay hâlinde iken boşamış, Hz. Ömer de (ra) olayı Peygamber Efendimize haber verince şöyle buyurmuştur : “Ona hanımına dönmesini söyle. Hanımını ya temizlendikten sonra ya da hâmile iken boşasın” (Şevkânî , Neyl,’l Evtâr c.1 , s.279 vd.). Herşeye rağmen kadın ay hâli devam ederken boşanırsa, boşama geçerli olur ve böyle bir boşamaya “Bid’î Talâk” yani “bid’ât talâkı” denir.
Yukarıda sayılan bütün yasakların sona erip ay hâli ve lohusa olanların ibadetlerini yapabilmeleri için, ay hâli veya lohusalık sürelerinin dolmasından hemen sonra guslederek temizlenmeleri gerekmektedir. Bu dönemler kadınların hassas oldukları dönem olmasından dolayı eşlerinin onlara karşı biraz daha anlayışlı olmaları, bir takım kusurlarını mâzur görüp müsâmahalı davranmaları gerekmektedir. Kadınlar ise ay hâli dönemlerinde beden temizliklerine daha çok özen göstermeli, mümkün olduğu kadar sık sık banyo yapmalı ve çevresindekileri rahatsız etmemek için gereken tedbirleri almada daha hassas ve duyarlı davranmalıdırlar. Karşılıklı bu saygı ve anlayış kuralları çerçevesinde aile ve toplumun daha huzrlu yaşamaları ve birbirleriyle kaynaşmaları sağlanmış olur.
Gusül (Boy Abdesti) : Âdetlinin âdet kanı, lohusanın da lohusalık kanı kesildiğinde gusül abdesti alarak temizlenmeleri gerekmektedir. Eğer imkanı varsa su ile gusleder yoksa teyemmüm ederek temizlenir. Hz. Peygamber (sav), Fâtıma binti Ebû Hubeyş’e şöyle demiştir : “Hayızlı olduğun zaman namazı bırak, kesildiği zaman da namazını kıl” (Şevkânî , Neylü’l Evtâr c.1, s.568).
Namaz : Âdetli ve lohusa bir kadının namaz kılması ve secde etmesi haramdır. Bu namazın farz, vâcip, sünnet veya nâfile namaz olması arasında fark yoktur ve hiçbir namaz kılmaları câiz olmaz. Çünkü Fâtıma binti Ebû Hubeyş’in rivayet ettiği hadiste Peygamber (sav) : “Aybaşı geldiğinde namazı bırakın” buyurmuşlardır. Bundan dolayı âdetli veya lohusa olandan namaz ibadeti düşer ve kazâ da edilmez. Bu hususta ulemânın icmâsı vardır. Ancak nafile bir namaza başlamışken ay hâli olan bir kadın, o başlamış olduğu namazı sonradan kazâ eder. Âdetli ve lohusa birisine tilavet veya şükür secdesi gibi secdeleri yapmak da câiz olmaz.
Âdetli ve lohusa olanlar kılmadığı namazları sonradan da kazâ etmezler ama âdet ve lohusalıklarından dolayı tutamadıkları oruçlarını Ramazandan sonra kazâ ederler. Hz. Âişe (r.anhâ)’dan şöyle rivayet edilir : “Rasûlullah (sav) döneminde aybaşı olurduk da orucu kaza etmemiz emredildiği halde, namazı kazâ etmemiz emredilmezdi” (Buhârî, Hayız 20 – Ebû Dâvûd, Tahâret 104). Namazın kazâ edilmeyişinin diğer bir sebebi de, aybaşı hâlinin her ay tekrar ettiği ve süresinin uzun olduğundan dolayı, namazın kazâ edilmesinde zorluk bulunduğu içindir. Ama oruçta böyle bir durum söz konusu değildir. Senede bir defa geldiğinden, âdetli kadın tutamadığı günlerin sayısını kolayca hesaplayabilir ve geriye kalan 11 aylık sürede kolayca kazâ edebilir.
Oruç : Hayız ve nifas hâlinde olanların farz, vâcip, nâfile veya adak cinsinden her çeşit oruç tutmaları haramdır. Tutamadıkları oruçlarını temizlendikten sonra kazâ ederler. Bu hükmün delili, yukarıdaki Hz. Âişe (r.anhâ)’nın rivayet ettiği hadisdir. Nâfile oruç tutarken âdet görmeye başlayan veya doğum yapan bir kadına, bu orucun da kazası gerekir. Ramazan orucunda da hüküm aynıdır. Eğer başladığı oruç tamamlanmadan âdet görmeye başlarsa o oruç bozulur ve kazası gerekir.
Kur’ân-ı Kerim okumak : Hayız ve nifas hâlinde olanlar ile cünüp olanların Kur’ân’dan bir âyet veya bir âyetten daha da az olsa okumaları câiz değildir. Çünkü İbn-i Ömer (ra)’dan rivayetle Efendimiz (sav) :
لاَ تَقْرَأُ الْحَائِضُ وَلاَ الْجُنُبُ شَيْئًا مِنَ الْقُرْآنِ “Âdetli kadın ve cünüp olanlar Kur’ân’dan bir şey okumasın” buyurmuşlardır. (İbn-i Mâce, Tahâret 105 ; Nesâî, Tahâret 170 ; Dârimî, Vudû 103 ; Tirmizî, Tahâret 98).
Kur’ân’a dokunmak : Hayız ve nifas hâlinde olanlar ile cünüp olanların Kur’ân’ın tamamına veya tam olarak yazılmış bir âyetine dokunmaları veya onu taşımaları da haramdır. Zira Allah Teâlâ :
لاَ يَمَسُّهُ إِلاَّ الْمُطَهَّرُون“Ona ancak temizlenmiş olanlar dokunabilir” (Vâkıa 79) buyurmaktadır. Ancak, kılıf veya kutu içindeki bir Kur’ân’a dokunmak veya taşımakta bir sakınca yoktur.
Tavaf : Hayızlı bir kadının Kâbeyi tavaf hariç haccın diğer menasiklerini yapmasında bir sakınca yoktur ama Kâbeyi tavaf etmesi haramdır.
Mescide girmek : Hayız ve nifas halinde bulunanlar ile cünüp olanlar camilere girip orada oturamazlar, içinden geçemezler ve itikafa giremezler. Buna delil teşkil eden hadis-i şerif şöyledir : “Hiçbir hayızlı veya cünüp mescide giremez” (Dârimî , Vudû 116 – İbn-i Mâce , Tahâret 92). Ancak yırtıcı hayvandan, donma tehlikesinden, hırsızdan ve buna benzer şeylerden korkmak ve kaçmak gibi zarûrî hallerde bu yasak kalkar ve selamete çıkana kadar mescide sığınabilir.
Cinsel ilişkide bulunmak : Hayız ve nifas halinde bulunan bir kadınla cinsel ilişkide bulunma ve üzerinde elbise gibi bir engel bulunmadan göbek ile diz kapağı arasından yararlanmak (istimtâ) şehvetle olmasa dahi haramdır. Hanımının bu bölgelerinin dışında kalan yerleriyle ve bu bölgelerin üzerinde elbise varken oynaşmasında bir sakınca yoktur.
Boşanma (Talâk) : Ay hâli devam eden kadını boşamak da câiz değildir. Çünkü böyle boşamalarda iddet süresi uzayacağından kadının aleyhine olan bir durum söz konusudur. Allah Teâlâ şöyle buyurur :
“Ey Peygamber ! Kadınları boşayacağınız zaman onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) boşayın, iddeti sayın ve Rabbiniz olan Allah’tan korkun...” (Talâk 1).
Abdullah ibni Ömer hanımını ay hâlinde iken boşamış, Hz. Ömer de (ra) olayı Peygamber Efendimize haber verince şöyle buyurmuştur : “Ona hanımına dönmesini söyle. Hanımını ya temizlendikten sonra ya da hâmile iken boşasın” (Şevkânî , Neyl,’l Evtâr c.1 , s.279 vd.). Herşeye rağmen kadın ay hâli devam ederken boşanırsa, boşama geçerli olur ve böyle bir boşamaya “Bid’î Talâk” yani “bid’ât talâkı” denir.
Yukarıda sayılan bütün yasakların sona erip ay hâli ve lohusa olanların ibadetlerini yapabilmeleri için, ay hâli veya lohusalık sürelerinin dolmasından hemen sonra guslederek temizlenmeleri gerekmektedir. Bu dönemler kadınların hassas oldukları dönem olmasından dolayı eşlerinin onlara karşı biraz daha anlayışlı olmaları, bir takım kusurlarını mâzur görüp müsâmahalı davranmaları gerekmektedir. Kadınlar ise ay hâli dönemlerinde beden temizliklerine daha çok özen göstermeli, mümkün olduğu kadar sık sık banyo yapmalı ve çevresindekileri rahatsız etmemek için gereken tedbirleri almada daha hassas ve duyarlı davranmalıdırlar. Karşılıklı bu saygı ve anlayış kuralları çerçevesinde aile ve toplumun daha huzrlu yaşamaları ve birbirleriyle kaynaşmaları sağlanmış olur.