Kadın Haberleri 2005

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Cevap: Kadın Haberleri 2005

VAN - "20 yıl boyunca her gün dövdü beni. Gece yarısı uyanır, yine döver, sonra yatar uyurdu. Hastalıklı bir adamdı. Vururken kahkahalar atardı. Yumruk, tekme ve sopayla dövüyordu. Bir de kalın kabloları birbirine bağlamıştı, onlarla vuruyordu. O kablolarla vurduğunda her tarafım kesilir ve yaralar açılırdı. Saçım upuzundu. Saçlarımı eline dolar yerde sürürdü. Kökten kopar, elinde kalırdı saçlarım. Bana verdiği tek bir lokma ekmek hep kanla geçti boğazımdan."

35 yaşındaki Suphet Düşün, işkenceyle geçen yıllarının ardından aşiretine, törelere karşı gelerek imam nikâhlı eşinden ayrıldı. Şimdi yedi çocuğundan dördüyle birlikte, kiraladığı evinde yeni bir yaşama başladı. Bir lokantanın mutfağında iş buldu, sigortası yapıldı. Aylık 450 YTL olan küçük kazancıyla büyük hayaller kuruyor ve kadınlara "Yaşamak güzeldir, yaşamak bizim hakkımız. Bu hakkı kimsenin elimizden almasına izin vermemeliyiz" diye sesleniyor.


'Zorla yedi çocuğum oldu'

İlk dayağını kuma olmak istemediği için yiyen Düşün, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Babama ben evli değilim demişti. Evine gidince baktım ki resmi nikâhlı bir eşi ve iki çocuğu var. Beni kuma olarak aldığında onlar 10-15 yıllık evliydi. Babamlar hiçbir şey yapamadı. Evli olduğunu bile bile verdiler beni. Kabul etmeyince beni dövdüler. Nikâhlı eşi de beni kabul etmedi. O iki büklüm olmuştu. Hem çocuklara hem ona bakıyordum. Buna karşın beni hiç kabullenmedi. Her gün dayak yiyordum. Eşim için bir sebep gerekmezdi. Hep döverdi. Çok çektim çok. Yedi tane çocuğum oldu ondan ama hiç istemeyerek, hepsi zorla."

Bir tek ağabey destekledi

Evin tüm işlerini yapan, yıllarca hem kocasının nikâhlı eşinden olan çocuklara ve kendi çocuklarına, hem de kayınlarına bakan Düşün, bir yandan da el işi yaparak, dikiş dikerek para kazanmaya çalıştı. Sıkıntılarını ailesine anlatamadı. Çünkü kocası ailesini öldürmekle tehdit ediyordu. Ancak ailesini ziyarete gittiğinde vücudundaki darp ve yara izleri fark edildiğinde bütün gerçek ortaya çıktı. Bu duruma tek tepki veren ve onun yanında olan ağabeyi oldu. Diğer aile fertleri için beylik bir deyimle 'kocaydı bu, severdi de döverdi de'. Kocası varken bir kadının
ailesinin evinde uzun süreli kalması da günahtı. Aşiret ne derdi sonra?


'Esirinizi verin'

Anne babasının yaşadıklarını öğrenmesinin çare olmadığını belirten Suphet Düşün, ailesinin tepkisini şöyle anlatıyor: "Dedem rahmetli olunca babamın evine gittim. Vücudumun her tarafı yara bere içindeydi. Şüphelendiler. Banyoya gittiğimde, yengem gelmiş, anahtar deliğinden bakmış. Vücudumdaki izleri görmüş ve ağabeyime söylemiş. Ağabeyim kapıyı kırdı içeri girdi. Sonra gitti kocamı dövdü. Yemin ettirdi ona beni dövmemesi için. Ben iki üç sene babamın evinde kaldım. Sonra araya birilerini soktu barışmak için. Ben hiç gitmek istemedim, ağabeyim de karşı çıktı. Ama dönmem için ısrar edenler çoktu. Ağabeyim sinirlendi ve evi terk etti. 'Esirinizi verin işkence için' dedi. Bodruma yerleşti. Hala orada, ailemle görüşmüyor"

Emniyet de duyarsız

Eve dönüşle birlikte dayak ve işkence yeniden başladı. Artık dayanamayan Suphet Düşün, tüm cesaretini topladı ve Emniyet'e şikâyete gitti. Bu yaklaşık 15 yıl önceydi. Orada da yaşadıkları normal karşılandı ilk başta. Polislerden biri niye geldiğini sordu. Düşün kocasının sürekli dövdüğünü söyleyince, polisin cevabı "Sen karısısın döver de sever de. O erkektir" oldu. Daha sonra emniyet müdürü geldi. O, çok ilgilendi Düşün'le. Kocasını buldurdu, Emniyet'e getirtti. Şiddet mağduru kadını koruması altına aldı. Tam bir yıl boyunca imam koca, eşine hiç vuramadı. Dayak, müdürün tayininin çıkmasıyla yeniden başladı. Düşün, tekrar Emniyet'e gitti ama bu sefer düş kırıklığı yaşadı. Yeni emniyet müdürü 'Sen kocanı nasıl şikâyet edersin, Hiç mi koca karısını dövmez' diye onu kovdu. Bu tavırdan sonra Düşün kendi deyimiyle, dayağı birkaç yıl daha çekmek zorunda kaldı.

VAKAD'la değişen kader

Bir yıl önce dayanamayıp yine Emniyet'e gittiğinde, görevlilerden biri Van Kadın Derneği'nin (VAKAD) telefonunu verdi. Suphet Düşün'ün çaresizliği derneği aramasıyla son buldu. Kocasından ve törelerden kurtuluş mücadelesi başladı. Üstelik bu sefer yanında ona destek olan kadınlar da vardı. Hayatında ilk defa 'İstemezsen kocanı çekmezsin, mecbur değilsin' cümlesini duydu. Düşün, kurtuluş mücadelesini şöyle anlatıyor: "Derneğe gittiğimde her tarafım mosmordu. Kafam şişmişti. Dernektekiler bana çok iyi davrandı. Onlar beni Van'da 20 gün bir evde sakladı. Şimdiye kadar hiç kimse bana 'İstemezsen gitmezsin' dememişti. Dernekte bunu söylediler. Bugüne kadar herkes 'Gitmek zorundasın' diyordu. Evden nasıl ayrılırsın, anında ölürsün diyorlardı.


Bizim aşirette de bu vardır. Aşiretlerde hep böyle. Kızları 'Sen bir aşiret kızısın' diye büyütüyorlar. Aşiret kızıysan niye bir paçavraya veriyorsun. Saklandığım eve kaynımın oğlu geldi. Seni İstanbul'a götüreyim. Ev alırım, bakarım sana dedi. Ben de gittim İstanbul'a. Eşim ve çocuklarım da oraya gitmişti. Çocuklarım gerçekten çok değişmişti. Artık ben bunu çekemiyorum, ayrılayım dedim. Oğlum bana 'Ayrılacaksan çok daha önceden ayrılacaktın. Şimdi ayrılamazsın' dedi. 'Niye ayrılamayayım' deyince, 'Kendine bakamazsın aç kalırsın' dedi. İstanbul'da da hiçbir şey değişmedi. Dövmeye devam etti. VAKAD'ı aradım tekrar. İstanbul'daki bir kadın derneği ve valiliği arayarak yardım istediler. Onlar beni Van'a yolladı.


Van'a dönerken kardeşim bana ne dedi biliyor musunuz ? Yıllardır bu adam seni boşuna mı dövüyor? Ben de 'hepiniz yakamı bırakın. Ben sizden bir şey istemiyorum. Giderim, aç kalırım. Yeter ki beni rahat bırakın' dedim. Van'a gelince babamın evine gittim. Dört beş gün kaldım. Sonra bir ev buldum. Küçücük bir evdi, kimse gidip de orda oturamaz. O evi tuttum. Kardeşim bana tavır aldı. Bir-iki altınım vardı, onları sattım. 50 milyon kiramı verdim. Sonra bu çalıştığım lokantaya geldim, 'İş olursa haber verin' dedim. İki gün sonra çağırdılar. Beş aydır mutfakta çalışıyorum. Okuma yazma kursuna da başladım. Tek başıma eve çıkarken çok korktum. Hâlâ çevre bana kötü bakıyor. Kapı komşum olan erkekler bana kinli. 'Nasıl bir bayan eşinden ayrılır' diye düşünüyorlar. Keşke 20 yıl önce ayrılmış olsaydım. Kardeşlerim de erkek, kocam gibi düşünüyorlardı. Annem de kendisi gibi düşünüyordu. Bu zamana kadar rahat yüzü görmedim ama şimdiden sonra inşallah çocuklarımla birlikte yüzüm gülecek. Tek sıkıntım evimin olmaması. Başımın üzerinde bir evim olsun ne biçim olursa olsun. Çocukları en iyi şekilde okutmaya çalışıyorum. Sekizinci sınıfa gideni dershaneye yazdırdım."


Tehditler sürüyor

Düşün yeni hayatını kurdu. Ancak eski eşi yine telefonda tehditlerle
onu rahatsız ediyor. En son ramazandan önce eski eşinin çalıştığı lokantaya geldiğini anlatan Düşün şöyle konuştu: "Beni 'Gelmezsen seni öldürürüm. Keserim, doğrarım, yüzüne kezzap atarım' diye tehdit etti. Avukata gidip dilekçe yazmış ve savcılığa şikâyette bulunmuştum. Bir süre kesilmişti tehditleri. Çünkü bir sürü pis işi olduğu için polisten çok korkar."