Kadın Haberleri 2003

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Mülteci Kadınlar İki Kat Sorunlu
Mülteci kadınlar, ülkelerinden kaçışlarından, sığınma talebinde bulundukları ülkeye geliş, mülteci olarak kabul edilmelerine kadar geçen süreç ve karardan sonraki süreç olmak üzere her aşamada farklı tehlikeler ve şiddet biçimleri ile karşı karşıyalar.



--------------------------------------------------------------------------------
TOPLUM VE HUKUK DERGİSİ
14/03/2003 Av. Ayşe AKKAYA
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Kadın ve çocuk mülteciler, mülteci hareketliliğinin yaklaşık yüzde 70'ini oluşturmaktadır. Kadınlar da bütün mülteciler gibi baskı zulüm ve korku içinde oldukları için kaçarlar. Ancak kadınlar, erkeklerden farklı olarak cinsel ayrımcılık, sosyal ve kültürel ön yargılardan kaynaklanan baskı ve zulüm, kadının bedensel ve ruhsal sağlığını bozan geleneklerden kaynaklanan zarar verici uygulamalar, cinsel istismar, cinsel şiddet, aile içi şiddet gibi sadece cinsiyetlerinde dolayı uğradıkları zulüm ve baskıdan kaçmak amacı ile de ülkelerini terk etmek ve başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalırlar.

Kaçmak kurtarmıyor

Kadınların zulüm ve baskıdan kaçmak amacı ile ülkelerini terk etmeleri onların sorunlarını sona erdirmemekte, gerek kaçış sırasında ,sınır kapılarında , geldikleri ülkede ya da yerleştirildikleri kamplarda da tehdit, istismar ve cinsel şiddet tehlikesi ile yüz yüze kalmaktadırlar. Fuhuş ve zorla cinsel ilişkiye zorlanabilmektedirler.

Bu gerçekler uluslararası toplum tarafından ancak 1970'li yılların başından itibaren ele alınmaya başlanmıştır. Bugüne kadar bir çok gelişme sağlanmış olmakla birlikte bunlar kadınların uğradıkları mağduriyeti gidermeye yeterli değildir.

B.M.'den tavsiye

Birleşmiş Milletler Mültecilik Yüksek Komiserliği (BMMYK) İcra Komitesi, değişik tarihlerde aldığı kararlar ile kadınların cinsiyet nedeni ile uğradıkları baskı ve zulüm veya haklı bir korkudan kaynaklanan zulüm ve baskı ihtimali halinde uluslararası korumadan yararlanmaları gerektiği üzerinde ısrarla durmuş ve bunu sözleşmeye taraf tüm devletlere tavsiye etmiştir.

Mülakat da sorunlu

Kadın mülteciler mülteci statüsünün belirlenmesi ile ilgili işlemlerde daha güç ve farklı sorunlarla karşılaşmaktadırlar.

Gerek kaçış sırasında, gerekse kaçmadan önce , geldiği ülkede cinsel şiddete maruz kalan kadın kendi ülkesinin gelenek ve kültüründe bu durum cezalandırılıyor veya toplumdan dışlanma tehlikesi ile karşı karşıya ise, yetkili ile yapılan mülakat sırasında da cezalandırılacağı korkusu, utanma,çekinme gibi nedenlerle uğradıkları cinsel şiddeti anlatmakta zorluk çekmekte ve bazen de bunu yetkililere hiçbir şekilde anlatmamaktadırlar.

Ancak bunlar anlatılmadığında iltica talebinin haklılığının ispatı güçleşmekte, bu durum onların iltica taleplerinin kanıtlanması konusunda oldukça çok sorun yaratmaktadır.

Mülakat yapanlara cinsiyet duyarlılığı

BMMYK İcra Komitesi’nin değişik tarihlerde aldığı kararlar ile bu tip sorunlar ortadan kaldırılmaya yarayacak çözüm önerileri üretilmiş ve bu öneriler tüm taraf devletlere tavsiye edilmiştir. Bu önerilerden bazıları şöyle:

. Gerek sözleşmeye taraf devletleri gerekse BMMYK bünyesinde çalışan özellikle görüşmeleri yapan görevlilerin cinsel duyarlılık kazandıracak eğitimler almalarını sağlamak ve teşvik etmek.

. Mülteci statüsünün belirlenmesi işlemlerinde cinsel şiddete maruz kalan ya da kalmış olabilecek olan sığınmacılara duyarlı davranmak.

. Sığınma arayan kadınların yanında aile üyeleri olduğu durumlarda da bu usullere gerektiği gibi ulaşmasını sağlamak.

. Mülakat sırasında kadın sığınmacılarla görüşme yapan kişi ile tercümanın kadın olması konusunda hassas davranmak. Kadın sığınmacının bu yöndeki talebini dikkate almak ve görüşmecinin kendisini rahat hissedebileceği ve konuşabileceği ortamı yaratmak.

. Mülteci statüsünün belirlenmesine ilişkin olarak çalışan kişilerin cinsiyet (gender) ve sığınma arayan ve uluslar arası güvenlikten yararlanmak isteyen kadınların kaçtıkları ülkenin kültürü, gelenekleri,toplumsal yapısı gibi konularda duyarlı hale getirilmesine yönelik eğitim programlarının oluşturulmasını sağlamak ve bu konuda sözleşmeye taraf devletleri teşvik etmek.

Sığınmacı kadınlara destek

Kadınlar dünyanın her yerinde cinsiyetçi bakış ve anlayış yüzünden değişik ezilme biçimlerine ve zulme maruz kalmaktadır. Bu durum mülteci kadınlarda katlanarak devam etmektedir.

Mülteci kadınların ülkelerinden kaçışlarından, sığınma talebinde bulundukları ülkeye geliş,mülteci olarak kabul veya ret kararını almalarına kadar geçen süreç ve karardan sonraki süreç olmak üzere her aşamada farklı tehlikeler ve farklı şiddet biçimleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Zorla fuhşa itilme, tehdit ve vaatlerle cinsel ilişkiye zorlanma, her an cinsel, fiziksel şiddete maruz kalma ihtimali, yerel halkın onlara yönelik saldırgan ve ön yargılı tutumları, aile içi şiddetin daha da yoğunlaşması yaşadıkları sorunlarından sadece bir kaçını oluşturmaktadır. Bu sorunları daha ayrıntılı tartışmamız ve sorunlara çözüm önerileri üretebilmemiz ve sorunu gündemde tutmamız bizlerin mülteci ve sığınmacı kadınlara sunabileceği en önemli destek olacağını unutmamak dileğiyle.

* Av.Ayşe Akkaya (İstanbul Barosu Mülteci ve Sığınmacı Hakları Çalışma Grup Üyesi)

Toplum ve Hukuk Dergisi, Sayı 4. Kadın Mülteciler başlıklı yazıdan kısaltılmıştır.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Bir töre cinayeti davasında, davacısız, tanıksız duruşma


Mardin'in Yalımköy Beldesi'nde işlenen töre cinayeti davasına dair son haberleri okudunuz mu? (Radikal, 16 mart). Ayrıntılarının bir anlamı yok. Ailenin hamile kalan kızı ve ötesi...
On çocuklu Hilal Açıl mezarda. Onun hamile bıraktığı Şemsiye Allak hastanede. Yörede herkes her şeyi biliyor. Ama mahkemede savcıdan gayri davacı ve şikâyetçi yok. Allak ailesi mensuplarının da sesi çıkmıyor, Açıl ailesiyle (aile'yi aşiret okuyabilirsiniz) aralarında anlaşmışlar. Ya töre uygulamasını haklı buldukları, ya da korkup çekindikleri için.
Gazeteciler mahkemenin yanına sokulamıyor. Son celseye uzaktan gelen bir tanık, durumu görünce Adliye binasına girmekten vazgeçmiş.
Savaşlar dehşet vericidir, ama başlar ve biter. Ben, sona erdirmeye hiç de niyetli görünmediğimiz bazı durumlardan söz ediyorum.


Hakkı Devrim

19/03/2003 Radikal Gazetesi
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

V-Day'in Şiddete Karşı %1 Kampanyası Vagina Monologları oyununun yazarı Eve Ensler'in 1997 yılında feminist.com adlı eylemci bir kadın grubuyla birlikte başlattığı V-Day hareketi, ABD savunma bütçesinin %1'inin kadınların güvenliğine ayrılması için kampanya başlattı. V-Day hareketi, misyonunu tüm dünya çapında kadınlara yönelik şiddeti sona erdirmek olarak tanımlıyor ve politikacılardan şiddete daha fazla şiddetle karşılık verme geleneğini kırmalarını talep ediyor.
V-Day hareketinin doğum günü 14 Şubat 1998 yani Sevgililer Günü... Hareket üç V harfine dayanıyor: Vagina, Violence (şiddet), Victory (zafer)... Sahnelenen oyunlar ve yapılan performanslardan toplanan gelirler, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kullanılıyor.

Birçok ülkede şiddete karşı mücadele eden kadın gruplarına destek veren V-Day hareketinin son bütçeden %1 kampanyası, şiddetin kökleşmiş nedenlerini ortaya çıkartacak ve şiddetin artmasından ziyade geriletilmesini sağlayacak daha işler çözümler aranmasını talep ediyor. V-Day, kampanyasını şöyle tanıtıyor: "Bosna, Kosova, Filistin, İsrail ve Afganistan'da savaşın, masum insanların öldürülmesine ve şiddetin günlük hayatın içine işlemesine neden olduğunu birinci elden gördük. Bizi "korumak" adına askeri savunmaya ayrılan harcama ve dikkatle binlerce kadının saldırıya uğraması gerçeğine ayrılan arasında inanılmaz bir uçurum vardır. %1 kampanyası, ABD'nin savunma bütçesinin %1'inin kadınların güvenliğine ayrılmasını talep eden farklı kişi, grup ve organizasyonlardan oluşur. Eğer savunma bütçemizin - ki 4 milyar dolardır - %1'i kadınların güvenliğine tahsis edilecek olursa, kadınlar okullarda, sokaklarda ve yatak odalarında güven içinde olacaklardır. Amerikalı kadınlara eziyet eden bu terörü sonlandırmaktan daha büyük bir önceliğimiz ne olabilir? Bu şiddetin etkileri ve sürmekte olan tehdidini kadınlar hayatlarının her gününde yaşıyorlar. Liderlerimiz, ancak biz talep ettiğimiz takdirde şiddeti önlemeyi milli "yapılacaklar listesinin" en başına koyacaktır. %1 kampanyasını, tam da burada, evimizde bir barış sağlama ve sürdürme eylemi olarak düşünün!"

Vagina Monologları kitabı, Türkiye'de Miron Yayınları tarafından yayımlandı.

Haber Mor Bülten dan alınmıştır.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

İsveç'te anne olmak varmış..

117 ülkede yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, en iyi annelik koşulları sıralamasında 69'uncu. Anne olmak için en iyi ülke İsveç, en kötüsü Nijer

"Save the Children-Çocukları Kurtarın" adlı uluslararası bir kuruluş, 'hangi ülkede anne olmanın daha avantajlı olduğunu' araştırmak için tam 117 ülkede bir araştırma yaptı. Türkiye, listenin kötüleri arasında 69'uncu sırada yer aldı. Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Moritanya, Bolivya, hatta Nikaragua dahi Türkiye'yi geride bıraktı. Bu yıl dördüncüsü hazırlanan ve önümüzdeki hafta açıklanacak listenin ilk sıralarını İskandinav ve Kuzey Avrupa ülkeleri alıyor. Amerika, 11'inci sırada. Son sıralarda ise Afrika ülkeleri geliyor.

HER 130 ANNEDEN BİRİNİN DOĞUMDA ÖLME RİSKİ VAR
Kuruluşun uzmanları 117 ülkedeki annelerin durumunu, doğum, ölüm, sağlıklı bakım alma, hastalıklar gibi konu başlıklarında değerlendirdi. Buna göre Türkiye'de her 130 anneden biri doğum sırasında ölme riski taşıyor. Kadınların sadece yüzde 38'i modern doğum kontrol yöntemlerini uyguluyor. Anemi hastası olan hamile kadınların oranı da Türkiye'de yüzde 74'e kadar çıkıyor.

Ayrıca kadınların ulusal hükümette görev alma oranıysa sadece yüzde 4 olarak belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl hazırlanan listede Türkiye'nin durumu bu yıla oranla çok daha iyi görünüyor. Geçen yıl 59'uncu sıradaydık.

TÜRKİYE'NİN DURUMU PEK PARLAK DEĞİL...
'Çocukları Kurtarın' kuruluşunun uzmanları, benzer araştırmayı kadınların koşulları hakkında 122, çocukların koşulları hakkında da 163 ülke üzerinde gerçekleştirdi. Bu ikisinde de Türkiye, anneler listesindeki gibi parlak durumda değil. Kadınlar sıralamasında 74, çocuklar sıralamasındaysa 91'inci sırada geliyoruz. Bu listeler belirli kriterler temel alınarak hazırlanıyor.

Kadınlar listesinin 6 önemli kriteri doğum sırasında ölme oranı/riski; modern doğum kontrol yöntemi kullanma oranı; eğitimli personelin gerçekleştirdiği doğum oranı; anemi hastası hamile kadın oranı; yetişkin kadınlardaki okuma-yazma oranı ve kadınların ulusal hükümete katılım oranı... Çocuklarla ilgili listeyse ölüm oranı, okula gitme oranı, temiz içme suyu alabilenlerin oranı ve 5 yaşın altında ciddi beslenme eksikliği çekenlerin oranı temel değerler alınarak hazırlanıyor.

LİSTEDE İLGİNÇ VE ACI İSTATİSTİKLER VAR

Hindistan'daki hamilelerin yüzde 88'i anemi hastası
* Son sıradaki 10 ülkede her 7 çocuktan 4'ü okula gitmiyor.

* Yetişkin her 4 kadından sadece biri okuma-yazma biliyor.

* İlk 10 ülkedeki her yetişkin kadın okuma-yazma biliyor, bütün çocuklar okula gidiyor.

* Son sıradaki 10 ülkede yaşayan kadınların çocuklarının birinci yaşına gelmeden ölme riski, ilk 10 ülkedekilerin tam 27 katı. Annenin doğumda ya da sonrasında ölme riskiyse 100 kat daha fazla.

* İlk sıradaki İsveç ve son sıradaki Nijer arasındaki kıyaslama daha dramatik sonuçlar ortaya koyuyor İsveç'teki kadınların yüzde 72'si modern doğum kontrol yöntemi uyguluyor, 1000 çocuktan sadece 3'ü bir yaşına girmeden ölüyor, bütün doğumları eğitimli personel gerçekleştiriyor. Buna karşılık Nijer'de doğumların sadece yüzde 16'sına eğitimli personel giriyor, kadınların yüzde 4'ü doğum kontrol yöntemi uyguluyor, her 1000 çocuktan 156'sı birinci yaşını göremeden ölüyor...

* Dünyanın en güçlü ülkesi olarak görülen Amerika, 11'inci sırada kaldı. Uzmanlar burada çocuk doğum oranının Avrupa ülkelerine göre daha yüksek olduğunu, her 3.500 anneden birinin öldüğünü, bu rakamın da ilk 10 ülkeye göre yüksek olduğunu söylüyor.

* Afganistan, Gine, Sierra Leone ve Somali'de her 7 kadından biri doğumda ölüyor

* Hindistan'daki hamilelerin yüzde 88'i anemi hastası.

* Nİjer'deki kadınların sadece yüzde 8'i okuma-yazma biliyor.

* Irak'taki bir annenin çocuğunun bir yaşına girmeden öldüğünü görme oranı, İsveç'tekinden 35 kat fazla.

* Somali'de çocukların yüzde 86'sı okula gitmiyor.

* Çad ve Etiyopya'da temiz içme suyu olmayanların oranı yüzde 70.

Sabah Gazetesi 07.05.2003
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Eşlere el kaldıran yandı


İngiliz hükümeti, eşleri ya da birlikte oldukları kadınlara karşı şiddet uygulayan erkekleri, tecavüz hükümlüleri ile aynı muamemeye tabi tutarak önce fişleyecek sonra teşhir edecek ve yeni ilişkilerinde de kadınları uyaracak.


İngiliz hükümetinin aldığı karar, insan hakları kuruluşları tarafından, "yeni ilişkiye girdikleri insanlara neyi anlatıp anlatmayacaklarına insanlar kendi karar verir" gerekçesiyle şidddetle eleştirildi.

ÜLKE İÇİ ŞİDDET YASASI

İngiliz hükümeti, eşlerine fiziki şiddette bulunanları cinsel saldırı suçlularına uyguladığı yasaya dahil edecek.

Tecavüz gibi cinsel suçlardan hüküm giyenler İngiliz yasalarına göre, fişleniyor ve liste halkın ulaşımına açılıyor.

Cinsel suçlardan yargılanan ve hüküm giyenler, evlerinden taşınmaları durumunda da emniyete bilgi veriyor. Yeni taşındıkları yerde de aynı bilgilendirmeyi yapmak zorunda kalıyor. Suçlular ayrıca, 6 ayda bir yine emniyete gelerek ifade veriyor.

YENİ EŞLER UYARILACAK

Kadınlara şiddet uygulayan ve bu suçtan 6 ay ve daha üstü hüküm giyenler de aynı kanun esaslarına dahil edilecek. Dayakçı erkekler, yakın takip altına alınacak.

Yeni ilişkilerinde de gerekli görülmesi halinde kadınlar sözlü olarak uyarılacak.

6 AYLIK CEZAYA 7 YIL GÖZALTI

Hükümetin planına göre kadınlara şiddet suçundan 6 ay ile 2.5 yıl arasında ceza alanlar 7 yıl boyunca takip altında tutulacak. 2.5 yıl ve fazla ceza alanlar ise öür boyu takip edilecek.



(Hürriyetim) 27 Mayıs 2003
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Eğitim özgürlüktür

Kadınlar önce haksızlıklara karşı direnmeyi öğrendi. Şimdi de ekonomik bağımsızlıklarına kavuşmak için kurdukları atölyeyi büyütmeye çalışıyorlar.
Evlerine hapsolmuşlardı. Çoğu 'koca dayağı' yiyor, yemek ve temizlikle ömür tüketiyorlardı. Gittikleri bir merkez tüm yaşamlarını değiştirdi. Artık haklarını biliyorlar ve asla susmuyorlar

HATİCE YAŞAR
İSTANBUL - Çoğunun hikâyesi aynı; tüm gün evde sıkıntıdan ne yapacaklarını bilmiyor, yemek hazırlamak, çocuklara yetişmek, temizlik derken kendilerine
vakit bile ayıramıyor, üstüne bir de 'koca dayağına' maruz kalıyorlardı. Toplum içinde konuşamıyor, ürkek gözlerle etrafına bakıyor ve kendilerini yararsız olarak görüyorlardı. O kadınların çoğu katıldıkları eğitim çalışmalarının ardından şimdi bambaşka biri oldular. Konuşmayı, kendini ifade etmeyi, eşine 'hayır' diyebilmeyi ve çocuklarıyla iletişim kurmayı öğrendiler. Şiddete, haksızlığa, ayrımcılığa uğrarlarsa nereye başvuracaklarını biliyor, başları dik yürüyor kadınlar. Şimdi ekonomik bağımsızlıkları için çabalıyorlar.


Atölyeleri de var
Bu güzel değişimi; İstanbul'un çeşitli semtlerindeki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı toplum merkezlerine giden ve Kadının İnsan Hakları Projesi (KİHP) kapsamında eğitim alan kadınlar yaşıyor. Okmeydanı Toplum Merkezi'ndeki eğitimlerinin ardından birbirinden kopamayan kadınlar, şimdi kurdukları atölyede üretim yapıyor. Atölye, küçük bir ev ama hayaller büyük. Elde ettikleri umuda sımsıkı sarılan kadınlar bir daha eski hayatlarına dönmek istemiyor.
27/05/2003 Radikal Gazetesi
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Avukat Vildan Yirmibeşoğlu "namus cinayetleri"ni inceledi

TÖRE-YASA ELELE

İSTANBUL (Arzu Demir/Özgür Radyo)- Bölge illerindeki "namus cinayeti
dosyalarını" inceleyen Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, "törelerin Ceza
Kanunu'nun üzerinde baskı oluşturduğunu" ancak yasaların da namus cinayeti
işleyecek erkeklerin sırtını sıvazladığını söyledi. Şiddetin en üst
noktasının "namus cinayeti" olarak karşısına çıktığını söyleyen Avukat
Yirmibeşoğlu, "Duyulacak herhangi bir şey, bir söz, bir davranış, o kadının
hayatını sonlandırabilir." diye konuştu.

İstanbul Valiliği İnsan Hakları Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu,
10 yıl avukatlık yaptığı Antep ili dahil olmak üzere, Diyarbakır, Muş,
Adana, Maraş, Bitlis, Van, Batman, Adıyaman, Elazığ, Şırnak, Kilis, Hakkari,
Bingöl, Siirt ve Mardin'de yaşanan "namus cinayetleri"yle ilgili 300'e yakın
dosyayı inceledi.
Ulaştığı sonuçları radyomuza değerlendiren Yirmibeşoğlu, "Bütün kadınların,
sırf cinsiyetlerinden dolayı namus cinayetinde potansiyel mağdur konumunda
olduklarını gördüm. Duyulacak herhangi bir şey, bir söz, bir davranış, o
kadının hayatını sonlandırabilir." dedi.


Şiddetin en üst noktası namus cinayeti

Şiddetin en üst noktasının namus cinayeti olarak karşısına çıktığını
belirten Avukat Yirmibeşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sokakta boğazı
kesilen Sevda için Urfa'ya gittiğimde, kız arkadaşlarına, taleplerinin ne
olduğunu sormuştum. Biz okumak istiyoruz, eşimizi kendimiz seçmek istiyoruz.
Evlenmemizi istedikleri kişiyi reddettiğimizde öldürülmek istemiyoruz,
yanıtını verdiler. En doğal insan hakkından, yani yaşam hakkından
bahsettiler."


Sanıklara yasal koruma

Namus cinayeti sanıklarının küçük cezalar alarak bir "kahraman" olarak
topluma döndüklerini söyleyen Avukat Yirmibeşoğlu, "Normalde usul ve fürudan
bir kişi öldürüldüğü zaman cezası idamdır. İdam müebbete çevrilir. Ancak
namus davalarında, haksız tahrik, maddesi işletiliyor. Ben soruyorum, bu kız
ne yaptı da, haksız tahrik maddesinin işletilmesine neden oldu. Kadın, kendi
bedeniyle, kendi hayatıyla ilgili bir karar vermeye çalışıyor. Sonuçta,
indirim maddeleriyle birlikte, sanık en fazla 4 yıl ceza aldıktan sonra,
topluma kahraman olarak geri dönüyor." diye konuştu.
Avukat Yirmibeşoğlu, yasaların "namus cinayeti" işleyecek erkeklerin sırtını
sıvazladığı yorumunu yaparak, "Yasalar, sen öldür, ben senin arkandayım,
diyor." dedi.


Davaya müdahil olamadım

Avukat Yirmibeşoğlu, namus davalarıyla ilgili olarak başından geçen bir
olayı da şöyle anlattı:
"Öldürülen bir genç kızın duruşmasında ben de müdahil olmak istedim. Ancak,
yasalarımıza göre, müdahil olabilmek için suçtan zarar görmüş olmak
gerekiyor. Ben dilekçemi verdim, mahkeme heyeti hemen karar verdi, aile bunu
uygun görmedi, denildi. Zaten, kızın öldürülmesi kararını veren aile. Ne
kadar acıklı bir tablo, müdahil tarafında benimle beraber, kızın babası da
duruyor. Halbuki öldürülmesine karar verilen aile meclisi üyelerinden bir
tanesiydi O."
Savcı ve hakimlerin, bölgesel örf ve adetlere çok büyük önem verdiklerini
söyleyen Yirmibeşoğlu, "Elbette, bu kültürü destekleyen çeşitli mekanizmalar
var, mesela dinler. Benim mahkemelerde gördüğüm, o kadar yoğun bir örf ve
adet hakimiyeti var ki, bu hakimiyetin kırılması çok güç." dedi.
"Namus cinayetlerinin temelinde biraz da iktisat bulunuyor" diye konuşan
Yirmibeşoğlu, bu iddiasını şu şekilde açıkladı:
"Güç erkekte olsun isteniyor. Erkek, evliliğe izin verildiği zaman başlık
parasını da veriyor, maddi kazanım sağlıyor. Aynı zamanda istediği kişiye
veriyor, ona göre, ya aşiret genişliyor, ya güçlü kişilerle birlikte kendi
güç kazanıyor. Ama kız kaçtığı zaman, kız elinden gittiği zaman o gücü
elinden gitmeye başlıyor. Bu nedenle bunu engellemek, öyle göz dağı vermek
zorundaki bunlar olmasın.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Samsun'da 19 mayıs'da derece alan bayan atletlere erkeklerin yarısı kadar para ödülü verildi.



Samsun'da 19 Mayıs'ın coşkusuna gölge düşürecek bir olay yaşandı. Düzenlenen yarı maratonda dereceye giren bayan atletlere, erkeklere verilen para ödülünün yarısı layık görüldü. Skandal uygulama büyük tepki çekti.



Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Samsun'da erkekler ve bayanların birlikte koştuğu 'Yarı Maraton' yarışması yapıldı. Bandırma Vapuru tören alanından başlayan ve 19 Mayıs Stadı'nda sona eren maratonda, erkeklerde, Samsun 19 Mayıs Polis Akademisi'nden Furkan Boyan birinci, Mardin'den Mehmet Münir Cüra ikinci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden Abdurrahman Kara üçüncü oldu. Bayanlar kategorisinde ise Bursa Buzkispor'dan Hasibe Onat birinci, Ankara Yenimahalle Belediyesi'nden Lale Öztürk ikinci ve aynı belediyeden Gülşen Aşıkoğlu da üçüncü oldu. Yarışma sonunda ödül töreni vardı. Akşam'ın haberine göre; Skandal bu sırada patlak verdi. Yarı Maraton'un erkekler dalında birinci olan Furkan Boyan'a '1 milyar lira' verilirken, aynı mesafeyi koşarak dalında birinci olan Hasibe Onat'a '500 milyon lira' layık görüldü.



Erkeklerde ikinci 800, üçüncü 600 milyon lira, bayanlarda ise ikinci 300, üçüncü 200 milyon lira ile ödüllendirildi.



Erkek ve bayan atletlerin kupalarını Vali Mustafa Demir, para ödüllerini de Garnizon Komutanı Tümgeneral Kerim Şahin verdi.



Bayan atletler tören alanında ödüllere itiraz etti. Bunun üzerine Samsun Gençlik ve Spor İl Müdürü Şahin Eker sporcuların yanına gelerek, 'Biz bu rakamları size bildirmiştik. Bile bile yarışmaya katıldınız. Katılmasaydınız' dedi.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

Töre Magduru Semsiye Allak Yaşamını Yitirdi

DIYARBAKIR (DIHA) - Mardin'in Yalım Beldesi'nde evlilik dışı ilişkide bulundugu gerekçesi ile 21 Kasım 2002 tarihinde ailesi tarafindan 'Recm cezasi'na çarptırılarak agır yaralanan Semsiye Allak, yasamını yitirdi.
Yalım'da evli ve 4 çocuk sahibi Halil Aliç'tan hamile kaldığı gerekçesiyle ailesi tarafindan 21 Kasım 2002 tarihinde taşlanarak öldürülmek istenen Semsiye Allak, tedavi gördügü Diyarbakır Devlet Hastanesi Yogun Bakım Ünitesi'nde yasamınıi yitirdi. Olayda kafasından aldıgi darbeler nedeniyle beyin zarı yırtılan Allak'ın karnındaki bebeği de 4 ay önce ölmüstü.
21 Kasım 2002 tarihinde yaşanan olayda aile meclisi karariyla Halil Aliç ile Semsiye Allak, "Recm cezasi'na çarptirilmisti. Olayda Aliç olay yerinde ölmüs, ağir yaralanan Allak ise hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıstı.
 
Cevap: Kadın Haberleri 2003

CEDAW Hazirlik Grubu İcisleri Bakani Abdulkadir Aksu'ya asagidaki mektubu gondermistir.



Sn. Abdülkadir Aksu
İçişleri Bakanı,


Kadına yönelik şiddet ülkemizin acı gerçeklerinden bir olmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz on gün içinde;

1) Diyarbakır’da recm edilen Şemse’nin bebeğinden sonra kendisini de kaybettik.

2) İstanbul’da Gülbahar Gündüz fiziksel ve cinsel şiddete uğradı. Cesaretliymiş, yaşadıklarını kamuoyuna açıkladı; kendisine bu taciz ve tecavüzü yaşatanların“sivil polis” olduğunu beyan etti.

3) Bingöl’de “barış” arayan, “barışı oluşturmaya çalışan” kadınlar gözaltına alındı. Hem onlara, hem toplumsal barışı isteyenlere gözdağı verildi.

Siz İçişleri Bakanısınız. Ve son iki olayda size bağlı teşkilatlar ve
çalışanları suçlanıyor.

Derhal ne yapacağınızı açıklamanızı istiyoruz. Güvenilir soruşturma yollarını oluşturmanızı, suçluların tespit edilip adil şekilde yargılanacağına garantör olduğunuzu görmek istiyoruz. Bu, düşünce ve örgütlenme hakkımızın ve kadın olarak varlığımızın tehdit altında olmadığını ve hükümetinizin kimin yanında
olacağını gösteren bir örnek olacaktır.

EVET, SİZİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ VE BEKLİYORUZ.


CEDAW Hazırlık Grubu
------------------------------------------------------------------------------------
ucansupurge den alınmıştır.