İ
İslami Yazar
Forum Okuru
Kader ve kaza meselesi
Kaza ve kader meselesi ilmi kelam ( itikadi ) meselelerin en önemli olanlarındandır.
Bu mesele eşliden beri hem Müslümanlar arasında ve hem de İslamiyet’ten önceki diğer ümmetler arasında birçok münakaşalara sebebiyet vermiştir. Bu meselenin künhü ve mahiyetinin tam anlamıyla anlaşılması beşerin idrakinden hariçtir.
Kader ve kaza meselesinde kafamız neden çok karışık?
İnsanoğlunun bunu tam manasıyla çözemeyişinin bir sebebi de zaman kavramıyla yoğrulmuş insan aklı ve beyninin, zamansızlığın söz konusu olduğu ilahi ilim, irade ve kudreti idrak ederek anlayıp , kavrayabilme güç ve becerisinde olmamasıdır.
Bu hikmete mebnidir ki Müslümanlar kaza ve kadere iman etmekle beraber bu meseleyi, uzun uzadıya, inceden inceye derinlemesine araştırmaktan ve kader sırrını keşfetmeye çalışmaktan memnudurlar. Nitekim Ebu Hüreyre (r.a) tarikiyle gelen hadis-i şerifte bu husus şöyle beyan olunmuştur.
Ebu Hureyre (r.a.) buyuruyorlar ki: Peygamber (s.a.v.) efendimiz ansızın çıkageldi. Biz kader hakkında tartışıyorduk. Öfkelendi, yüzü kızardı. Öyle ki yanaklarına nar sıkılmış oldu. ‘’ Bununla mı emir olundunuz, yoksa ben size bununla ı gönderildim! Sizden öncekiler ancak bu iş üzerine tartışınca helak oldular. O konuda tartışmamanızı kesinlikle emrediyorum’’ buyurdu.
Ne yazık ki Müslümanlar Rasülullah (s.a.v.) Efendimizin bu hikmetli ikazına tam manasıyla imtisal edemediler. Bu meselenin iç yüzünü anlamaya çalışmaları sebebiyle birçok ihtilaflar meydana geldi. Ehl-i sünnete uymayan birçok fırkalar zuhur etti ve birçok kimseler bu nedenden dolayı dalalet vadisine düştü. Bununla beraber ehl-i sünnet ulemasının büyük gayretleri sayesinde bu mesele izah edilerek ehl-i islam’ın büyük çoğunluğu bu hususta nezih, mutedil, ifrat ve tefritten uzak bir yol ortaya koymaya muvaffak oldular.
Kader ve kaza ne demektir?
Kaza ve kaderin lügat ve ıstılahi manaları
Lügatte :
Kader: Ölçü, miktar, bir şeyi belirli bir ölçüye göre yapmak ve bnelirlemek manalarını ifade eder.
Kaza: Emir, hüküm, yaratmak, sonuçlandırmak, tamamlamak, yerine getirmek, uygulayarak yapmak manalarını ifade eder.
Istılahta;
Kader: İlahi bir programdır ki ezelden ebede kadar hayır – şer meydana gelecek bütün hadiseler hakkında Cenab-ı Hakk’ın kendi ilmi icabı, bilip takdir buyurmasıdır.
Olacak şeylerin zaman ve mekanını, vasıflarını ve özelliklerini ve diğer teferruatlarını Allahü Teâlâ’nın bilip, ezelde takdir ve tahdit etmesinden ibaret olduğundan kader, ilim ve irade sıfatlarına racidir (bağlıdır).
Kaza:
Kaza, Cenab-ı hakk’ın ezelde takdir buyurduğu hadiselerin, zamanı gelince ilim ve iradesine uygun olarak meydana gelmesidir. Mesela; herhangi bir insanın falan günde dünyaya gelmesini Allahü Teâlâ’nın ezelde dilemiş ve takdir etmiş olması bir kaderdir. O insanın takdir edilmiş günde yaratılması bir kazadır. Şu halde kaza; ‘’ tekvin’’ sıfat-ı celilesine racidir.
Selam ve dua ile.
Bu mesele eşliden beri hem Müslümanlar arasında ve hem de İslamiyet’ten önceki diğer ümmetler arasında birçok münakaşalara sebebiyet vermiştir. Bu meselenin künhü ve mahiyetinin tam anlamıyla anlaşılması beşerin idrakinden hariçtir.
Kader ve kaza meselesinde kafamız neden çok karışık?
İnsanoğlunun bunu tam manasıyla çözemeyişinin bir sebebi de zaman kavramıyla yoğrulmuş insan aklı ve beyninin, zamansızlığın söz konusu olduğu ilahi ilim, irade ve kudreti idrak ederek anlayıp , kavrayabilme güç ve becerisinde olmamasıdır.
Bu hikmete mebnidir ki Müslümanlar kaza ve kadere iman etmekle beraber bu meseleyi, uzun uzadıya, inceden inceye derinlemesine araştırmaktan ve kader sırrını keşfetmeye çalışmaktan memnudurlar. Nitekim Ebu Hüreyre (r.a) tarikiyle gelen hadis-i şerifte bu husus şöyle beyan olunmuştur.
Ebu Hureyre (r.a.) buyuruyorlar ki: Peygamber (s.a.v.) efendimiz ansızın çıkageldi. Biz kader hakkında tartışıyorduk. Öfkelendi, yüzü kızardı. Öyle ki yanaklarına nar sıkılmış oldu. ‘’ Bununla mı emir olundunuz, yoksa ben size bununla ı gönderildim! Sizden öncekiler ancak bu iş üzerine tartışınca helak oldular. O konuda tartışmamanızı kesinlikle emrediyorum’’ buyurdu.
Ne yazık ki Müslümanlar Rasülullah (s.a.v.) Efendimizin bu hikmetli ikazına tam manasıyla imtisal edemediler. Bu meselenin iç yüzünü anlamaya çalışmaları sebebiyle birçok ihtilaflar meydana geldi. Ehl-i sünnete uymayan birçok fırkalar zuhur etti ve birçok kimseler bu nedenden dolayı dalalet vadisine düştü. Bununla beraber ehl-i sünnet ulemasının büyük gayretleri sayesinde bu mesele izah edilerek ehl-i islam’ın büyük çoğunluğu bu hususta nezih, mutedil, ifrat ve tefritten uzak bir yol ortaya koymaya muvaffak oldular.
Kader ve kaza ne demektir?
Kaza ve kaderin lügat ve ıstılahi manaları
Lügatte :
Kader: Ölçü, miktar, bir şeyi belirli bir ölçüye göre yapmak ve bnelirlemek manalarını ifade eder.
Kaza: Emir, hüküm, yaratmak, sonuçlandırmak, tamamlamak, yerine getirmek, uygulayarak yapmak manalarını ifade eder.
Istılahta;
Kader: İlahi bir programdır ki ezelden ebede kadar hayır – şer meydana gelecek bütün hadiseler hakkında Cenab-ı Hakk’ın kendi ilmi icabı, bilip takdir buyurmasıdır.
Olacak şeylerin zaman ve mekanını, vasıflarını ve özelliklerini ve diğer teferruatlarını Allahü Teâlâ’nın bilip, ezelde takdir ve tahdit etmesinden ibaret olduğundan kader, ilim ve irade sıfatlarına racidir (bağlıdır).
Kaza:
Kaza, Cenab-ı hakk’ın ezelde takdir buyurduğu hadiselerin, zamanı gelince ilim ve iradesine uygun olarak meydana gelmesidir. Mesela; herhangi bir insanın falan günde dünyaya gelmesini Allahü Teâlâ’nın ezelde dilemiş ve takdir etmiş olması bir kaderdir. O insanın takdir edilmiş günde yaratılması bir kazadır. Şu halde kaza; ‘’ tekvin’’ sıfat-ı celilesine racidir.
Selam ve dua ile.