İzmir ve Çevresinde Halk İnançları

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
İzmir ve Çevresinde Halk İnançları
bebek mevlüdünde okunan dualar bebek mevlüdünde neler yapılır başsağlığına ne götürülür neler okunur bassagligina ne götürülür
Ölüm Adetleri

Hasta olan kişi yemeden içmeden kesilir. Gözleri görmez, çevresindekileri tanıyamaz, sabit bir noktaya bakar, hırlar, soğuk soğuk terlemeye başlarsa ölümün yaklaştığına hükmedilip, yakınlarına haber verilir. Sevdiği kişiler çağırılır. Rahatlaması için odanın pencereleri açılır, başının altına alçak bir yastık koyulur. Ruh vücuttan ayrılınca son nefesini verdi denir. Mevtanın gözleri açık ise kapatılır, üzerine pamuk koyulur. Çenesi kötü koku gelmesini önlemek amacıyla bağlanır. Elleri göğüs üzerine koyulur. Ayakları baş parmaklarından bağlanır. Gece öldü ise sabaha kadar yanı başında aralıklarla beklenir. Üzerindeki çamaşırları çıkarılır. Gömleğinin yakası yırtılır.

Hükümet tabipliğinden ölümün normal olduğuna dair yazı alınır. Belediyeden mezar yeri istenir. Kefeni, sabunu, günlüğü ve öd ağacı hazırlanır. Bu eşyalar genellikle yaşlı kadınlar tarafından hazırlanmış olarak sandık içinde bulundurulur.

Ölü, kadın veya çocuk olursa kadınlar, erkek ise erkekler tarafından yıkanır. Yıkayan kişiye mugassıl denir.

Avluya kazan kurulur. Su ısınırken kefeni hazırlanır. Kefen beyaz amerikan bezinden veya patiskadan yapılır. Bir iç göğneği, bir en, iki boy uzunluğunda kesilir. Yanları çiğ ip ile dikilir. Ölü, teneşir denen tahta üzerine yatırılır. Sağdan sola doğru ılık sabunlu su ile yıkanır. Abdest aldırılır. Günlük ile tütsülenir, çörek otu koyulur. Kadın ise üç kat, erkek ise iki kat kefenlenir. Kefene zemzem suyu damlatılır. Özel olarak yapılmış veya belediyeden kiralanmış tabut içine yerleştirilir.

Ölen kişi zengin ise ıskatına geçilir. Iskat, hayatta iken tutulmayan oruç, namaz, yemin, kurban ve adakların kefaletidir. Bir günlük borç, bir kişinin fitre parasına karşılık gelir.

Yoksul bir ailenin cenazesinde ıskat devrinde, mahalle hocaları yuvarlak halka şeklinde otururlar. Komşu veya bir tanıdıktan ödünç bir beşibirlik veya para bulunur. Bir kişi oturanlardan birisine "şu mevtanın ıskatı selatı için, bu altını veya parayı kabul ediyor musun?" diye eline verir. Alan kişi "kabul ettim ve size bağışladım" diyerek geri verir. Tanrıya olan borçları ödeninceye kadar bu devir işlemi para elden ele dolaştırılarak devam eder. Bu ritüel, hayattaki yakınlarını ve fakir mevtayı borçlarından kurtarmak, onunla helalleşmek amacıyla yapılır.

Cenaze omuzlara alınarak evden çıkarılır. Cenaze yeni evlenmiş kadın ya da genç bir kız ise tabutun üzerine gelinliği örtülür ve tabut süslenir. Delikanlıların tabutuna ise bayrak örtülür.

Cenaze omuzlar üzerinde salası verilen camiye götürülür. Vakit namazı sırasında yakınlarından bir – iki kişi başında nöbet tutar. Vakit namazının ardından cami dışında, tabut önünde imam eşliğinde cenaze namazı kılınır. Tekrar omuza alınarak cenaze arabasına götürülürken yolda cenaze ile karşılaşanlar tabutun altına girerek bir süre taşırlar. Bunun çok sevap kazandıracağına inanılır. Mezarlık uzaktaysa bir araçla ulaşım sağlanır.

Önceden hazırlanan mezar çukuruna iki yada üç kişi iner. Saptırma yada evcik denilen yere ceset sağ yanı üzerine, yüzü kıbleye gelecek şekilde yatırırlar. Cenazenin üzerine toprak gitmemesi için ağaçlar döşenir. Ağaçlar üzerine hasır örtülür ya da asma çalısı, tehnel konularak toprakla örtülür. Bu işlem sırasında cenazede hazır bulunan kişiler bir kaç kürek toprak atarlar. İmam eşliğinde dua edilir ve cemaat dağılır. İmam bir süre daha mezar başında kalarak talkınını verir.

Hoca, verdiği talkınında meftanın ahiret alemine göç ettiğini, dünya değiştirdiğini, dininin İslam, kitabının Kur'an-ı Kerim, peygamberinin Hz.Muhammet olduğunu söyler. Sonra hoca da mezarlıktan ayrılır.

Yeni mezarlarda, mezarın baş tarafına bir tahta koyulur. Bu tahtaya ölen kadın ise tülbent baş örtüsü bağlanır. Erkek ise ya boş bırakılır ya da mendil bağlanır. Topraktan çıkabilecek ten kokusunun yırtıcı hayvanları çekebileceği endişesi ile mezarın üzerine gerilen ipe bez ya da naylon parçaları asılır. Ceset kokusunun hayvanları çekmesini önlemek amacıyla mezar üzerine defne dalları koyulur.

Bazı köylerde ölünün yıkandığı yerde üç gece ışık yakılır. Kimi yerlerde ölü çıkan evde birkaç gün yemek yapılmaz ve süpürge süpürülmez. Başsağlığına gelenler, komşu ve akrabalar, cenaze evine yemek götürür.

Kırkıncı günü cesedin burnunun çürüyerek koptuğuna ve toprağa karışmaya başladığına inanılır ve kırk mevlüdü yapılır. Komşulara lokma dağıtılır.

Elli ikinci günü camide elli iki mevlüdü okutulur. Şerbet ve lokum dağıtılır. İstenirse pilav veya helva da dağıtılabilir.

Üç aylarda ölünün ruhuna mevlüt okutulur, lokma dağıtılır.

Mezarlar genelde bir yıl sonra yapılır. Mezarın çevresi çoğunlukla tuğla ile örülür ve sıvanır. Mezar taşı mermer ya da işlenebilir ancak sert bir taş ile yapılır. Mezar taşlarının hemen hepsinde ölen kişinin ruhu için Fatiha suresi okunması istenir. Mezar taşları, toplumu tanımak amacıyla ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Yakınlarının ya da ölen kişinin ağzından, yaşam ve ölüm hakkında neler düşündükleri kısa ve veciz sözlerle anlatılır.