İslamiyetde Sağlığımıza dikkat etmek

[İslami Yazar]

Bir İnsanın en mühim ve önem vermesi gereken varlığı sıhhat ve sağlığıdır. Hz. Peygamber Hastalık gelmeden, sağlığın kıymetini biliniz. Buyuruyor. Bu hadisi şerifde önemli bir uyarma bulunmaktadır. Çünkü hastalık gelmeden, sıhhatin değerini bilmek, gelecek hastalıklara karşı korunma tedbirleri almayı gerektirir. Doktorun yetişmesi de onu eğitecek kurumların varlığı ile olur.

Dinimiz sağlığı korumanın üzerinde önemle durur. Sağlığın korunması, İslamiyetin muhafazasını istediği beş gayeden biridir. Hastalıktan sakınmak, sağlıklı yaşamaya gayret etmek, dini bir vazifedir. Çünkü her şey sağlıklı olmaya bağlıdır. Bundan dolayı bir hadisi şerifde Kuvvetli mümin zayıf müminden hayırlıdır. buyrularak müslümanın bedenen ve ruhen sağlıklı bulunmasına işaret edilmiştir.

Umumi sağlığı, temin için de tıp ilmine ve tabib yetiştirilmesine yönelten, tedaviye teşvik eden, hastalık gelince ne yapalım deyip oturmanın doğru olmadığını gösteren hadis-i şeriflerden birinde ölümden başka hiçbir hastalık yoktur ki, tedavisi kabil olmasın. El verir ki ilacı elde edilsin buyruluyor. Anlaşılıyor ki tedavisiz hastalık yoktur. Ancak arayıp tedavi yollarını bulmak gerek. Hastalıklara çare aramayı, tedavi yollarına başvurmayı, ilaç almayı öğütleyen, şu hadis-i şerif ne kadar güzel ve isabetlidir. Cenab-ı Hakk, şifasını yaratmadığı hiçbir hastalık indirmemiştir. Ey Allah'ın kulları, dertlerinize deva arayınız


Günümüzde hastalık gelmeden tedbir almanın, doktorlara başvurarak deva aramanın çeşitli yolları vardır. Bunların başta geleni, koruyucu aşıları yaptırmaktır. Sağlığın korunmasında, koruyucu aşıların çocukluktan itibaren uygulanmasının önemi büyüktür. Çocuk doğar doğmaz hemen sağlık ocakları, aşı merkezleri ile ilgi kurup, onların aşılarına başlamak lazımdır. Okul çağına kadar bu iş anne ve babalara düşmektedir.


Aşı kampanyaları başladığında, aşılanmak dinen hepimize düşen vazifeler arasındadır. Çünkü aşılanmayı ihmal ederek, Allah korusun, hastalığa tutulanlar, hem kendilerini korumadıkları, hem de hastalığın yayılmasına sebep oldukları için sorumlu olurlar. Aşıları bulunmuş olan hastalıkların, aşı ile önlenmesi Peygamberimizin Hastalık gelmeden sağlığın kıymetini biliniz öğüdüne uymaktır. Ayrıca Kendinizi elinizle tehlikeye atmayınız. mealindeki ayet-i kerimede de buna işaret bulunmaktadır.


Kişi kendi ve ailesinin sağlığını korumakla görevli olduğu gibi, toplumun ruh ve beden sağlığını koruyacak uzmanları yetiştirmekle de vazifeli tutulmuştur. İslâm alimlerinin büyüklerinden İmam Gazâlî, tıp tahsilinin farz-ı kifaye olduğunu belirtiyor. Yani bir cemiyette onları bedenen ve ruhen ayakta tutacak yeteri kadar tabib yetiştirmek o toplumun üzerine farz olur diyor. Bu da konunun önemini belirtmeye yeter bir delildir.



Sağlığı korumak ve ruhen dinç bulunmak, yalnız ilaç veya aşı işi değildir. Yemenin, içmenin, giyinmenin, uyku ve dinlenmenin, temizliğin ve yeter derecede bilgi sahibi olmanın da bu mevzuda ayrıca rolleri vardır.


Bu hususlarda pek çok uyarıcı hadislerden biri de bizlere ayrı bir ışık tutmaktadır. Resül-i Ekrem buyururlar ki: Bir yerde veba olduğunu işittiğiniz zaman, o yere girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba hastalığı olursa oradan da çıkmayınız. Burada bulaşıcı hastalıkları için karantina uygulanmasının lüzumu açıkça belirtilmiştir.

 

[İslami Yazar]

Unutmamak gerekir ki bedenin bütün uzuvlarının sağlığı gibi, ruh sağlığı da tıp ilminin dalları arasındadır. Böylece tıp, ilmin yarısı sayılmıştır. Bundan dolayıdır ki, dinimizde, tıp tahsili ve herkesin yeterli sağlık bilgisi edinmesi önemli bir yer tutmaktadır.


Hastahaneler açmak, onları yaşatmak, hastalıkları önleyici tedbirler almak, yeni yeni ilaçları bulmaya çaba sarfetmek, dinimizin bizlerden istediği vazifelerdendir. Çünkü bütün bunlar sağlığı korumanın vasıta ve sebepleridir. İmam Şafii Hazretleri der ki: Helal ve haramı bildiren ilimden sonra tıp ilminden daha faydalısını bilmiyorum.

Sağlık, Allah'ın kullarına verdiği bir nimettir. Onun değeri bilinmelidir. Sağlığımızı hiçbir zaman boşa harcamamalıyız. Onu koruyup, ondan faydalanmalıyız. Çünkü Hz. Peygamber buyuruyor ki: İki nimet vardır ki, insanlardan çoğu bunlar hakkında aldanmışlardır. O nimetler, sağlık ve boş vakittir. Peygamberimizin öğütlerine uyarak her ikisini de değerlendirmek üzerimize düşen ödevlerdendir.

 

[İslami Yazar]

Halk içinde muteber bir nesne yok sıhhat gibi,
Olmaya cihanda saadet bir nefes sıhhat gibi, dizelerinin sahibi Kanunu sultan Süleyman, Bir nefeslik sıhhatin dahi cihanda en büyük saadet olduğunu bizlere öğütleyerek, 46 yıllık saltanatının yanında bir nefes sıhhatin daha efdal ve geçerli olduğunu bizlere göstermektedir. Bunca malı mülkü olan nice nice zengin ve saltanat sahibi insanlar, hayatlarında çektikleri hastalıklarda dolayı, sağlıklı bir nefese bütün varlığını gözünü kırpmadan feda edebileceklerini ayen beyan dillendirmişler ve bazı misallarle bizlere göstermişlerdir. Sıhhat ve afiyet olmadan hayattan bir tad almamaız da mümkün değil maalesef.

 

[Melis ank]

Sağlık insanın gizli servetidir. Emanet edilen canın kıymetini bilmeliyiz. Sağlığımızı korumak adına bizlere sunulan şifa veren her türlü besinden faydalanmalıyız. Zararlı olanlardan da kaçınmalıyız. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Allahın verdiği bu emanetimizi koruyalım biz tedbirimizi alalım gerisini yaradana bırakalım.

 

[İslami Yazar]

Her şeyin başı sağlık diyen atalarımız ve sağlık konusunda tarihe mal olmuş ekabir zatların söyledikleri kelamlardan anlaşıldığı üzere öteden beri sağlık insan oğlunun en önemli konusudur. Sağlık olmadan hiç bir iş olmaz. İbadetimizi yapamayız. Sağlık olmadan Malen ve bedenen yapılacak ibadetlerden geri kalırız. Zekat harici namaz ve oruç hac ibadetimizi ancak ve ancak sağlıklı bedenimizle yapabiliriz. Namazın bir bedendeki rahatsızlık nedeni ile kılabildiğimiz kadar kılmamız gerekir. Lakin Bazı rahatsızlık halleri var ki namaz dahi kılamamakta. Onun içim sağlık ve afiyet olmazsa olmazımız en büyük servetimizdir.