Uzman SühaN
Administrator
İslamda prezervatif doğum kontrol hapı kullanmak caizmidir?
İslam'da esas olan doğacak çocuklara mani olmamak, Resulüllah (asm)'ın çokluğuyla iftihar edeceği inançlı bir nesil yetiştirmektir. Bu bakımdan çok çocuktan kaçınılmamalıdır.
Ancak günün şartları çok çocuğun bakımını, besleyip büyütmeyi, ayrıca da İslam ahlakıyla hayata hazırlayıp Resulüllah (asm)'ın ümmet olarak iftihar edeceği nesil haline getirmeyi zorlaştırıyor, aile ciddi sıkıntı içinde kalabiliyor. Böyle durumda kalan ana babalar da bu defa bakabilecekleri, yetiştirebilecekleri kadar çocuk sahibi olmayı tercih ediyor, fazlasından kaçınıyor, korunmak istiyorlar. Ancak fazlasından korunmak nasıl olacak? Manevi sorumluluğa maruz kalmadan bakabileceği kadar çocukla kalmayı nasıl sağlayacaklar?
İşte tereddüt ve zorluklar burada meydana geliyor.
Konuya baktığımızda görüyoruz ki, saadet asrından beri uygulana gelen en mahzursuz, yahut da en az mahzurlu korunma şekli (azil) ve daha sonrasında da (kılıf) olmuş, buna alimler fazla itiraz da etmemişler. Çünkü bu yöntemde erkeğin nutfesiyle kadının yumurtası rahim içinde birleşme imkanı bulamamış, böylece insan çekirdeğine esas teşkil edecek bir madde (alaka) oluşmamış, bir insan adayının öldürülmesi söz konusu olmamıştır.
Erkeğin bu tedbirine mukabil hanımın da rahim ağzını kapatma hakkının olduğu değerli fıkıh kitabı İbn-i Abidin'de bildirilmiştir. Kadın da rahim ağzını kapatma hakkını kullanabilmektedir.
Tarafların alacakları bu tedbirlerde bir sakınca gözükmemektedir. Çünkü bunlarda hamile kalma önlenmekte, böylece bir oluşumu yok etme söz konusu olmamaktadır.
Azil ile ilgili bu hüküm, gebeliği önlemek için kullanılan ilaç, prezarvatif, spiral ve diğer araçlar için de geçerlidir. Çünkü bunların hepsi aynı kapsamda değerlendirilirler. Azilin caizliği ile ilgili deliller aynen bunlara da uyar. Zira bunların hepsi aynı kapsama giren konulardan birisidir. Diğer taraftan mademki hangi yolla olursa olsun hamileliği önlemek için erkeğin azil yapması caizdir, öyleyse erkek için caiz olan kadın için de caizdir. Çünkü hüküm hangi yolla olursa olsun hamileliği önlemekle ilgili bir hükümdür.
Endişe ve yasak şüphesi, rahme düşmüş spermin kadın yumurtasıyla buluşmasından sonraki gebelik safhasına aittir. Yani hamile kaldıktan sonrasında söz konusudur. İşte burada şu soru akla geliyor:
- Acaba doğum kontrol hapları, özellikle spiral, hamile kalmayı mı önlüyor, yoksa hamile kaldıktan sonra oluşan varlığı mı yok ediyor?
Bu konudaki seminerlerde ilgili tıp uzmanlarının verdikleri bilgiye bakılırsa, doğum kontrolünde kullanılan spiral (çoğunlukla) hamile kalmayı önlüyor. Tabii ki çoğunlukla böyle olunca, dini hüküm de çoğunluğa göre oluyor, spiral kullanmak caiz sayılıyor.
Hayrettin Karaman Hocaefendi "Hayatımızdaki İslam" kitabında bu konuda geniş bilgi verirken, spiralle ilgili arz ettiğimiz hükmünü de kaydetmektedir. Tatmin edici genişlikteki bilgiyi bu değerli eserde bulmak mümkündür. Burada hamilelikten sonrasında müdahalenin caiz olmayacağı görüşü de ifade edilmektedir. Elbette en sağlam görüş de bu birinci görüştür. Çünkü burada bir oluşumun yok edilmesi şüphesi yoktur.
Doğum kontrolünü hamile kaldıktan sonraya da uzatan ikinci görüşü ise Prof. Dr. Hamdi Döndüren'in "Aile İlmihali" kitabında kaydetmiştir. Buna göre, meşru mazereti olanlar) bir buçuk ay içinde kontrol yaptırabilirler.
Bu ikinci görüşte de mazeretin ciddiliği nispetinde sorumluluğun hafiflediği, mazeretin hafifliği nispetinde de sorumluluğun ağırlaştığı hatırlatılmaktadır.
Bir üçüncü görüş daha vardır. Bu da geçmiş devrin bazı fıkıh âlimlerinin o günkü eksik tıp bilgileriyle "Dört aylık oluncaya kadar bebek aldırılabilir, çünkü azaları belirmemiştir.", şeklindeki görüşleridir. Bu görüşe itiraz edenler bugün çoğunluktadırlar. Bunu bir cinayet olarak da ifade edenler vardır.
Çünkü tıbbın gelişmiş cihazları bugün, spermin yumurtayı aşıladığı andan itibaren, hayatın ve insan azalarının oluşmaya başladığını tespit etmektedir. Dolayısıyla bu kadar erken beliren insan çekirdeğinin dört aylık oluncaya kadar alınabileceğini söylemek, geçmişte bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir söz olur denmektedir.
Ancak günün şartları çok çocuğun bakımını, besleyip büyütmeyi, ayrıca da İslam ahlakıyla hayata hazırlayıp Resulüllah (asm)'ın ümmet olarak iftihar edeceği nesil haline getirmeyi zorlaştırıyor, aile ciddi sıkıntı içinde kalabiliyor. Böyle durumda kalan ana babalar da bu defa bakabilecekleri, yetiştirebilecekleri kadar çocuk sahibi olmayı tercih ediyor, fazlasından kaçınıyor, korunmak istiyorlar. Ancak fazlasından korunmak nasıl olacak? Manevi sorumluluğa maruz kalmadan bakabileceği kadar çocukla kalmayı nasıl sağlayacaklar?
İşte tereddüt ve zorluklar burada meydana geliyor.
Konuya baktığımızda görüyoruz ki, saadet asrından beri uygulana gelen en mahzursuz, yahut da en az mahzurlu korunma şekli (azil) ve daha sonrasında da (kılıf) olmuş, buna alimler fazla itiraz da etmemişler. Çünkü bu yöntemde erkeğin nutfesiyle kadının yumurtası rahim içinde birleşme imkanı bulamamış, böylece insan çekirdeğine esas teşkil edecek bir madde (alaka) oluşmamış, bir insan adayının öldürülmesi söz konusu olmamıştır.
Erkeğin bu tedbirine mukabil hanımın da rahim ağzını kapatma hakkının olduğu değerli fıkıh kitabı İbn-i Abidin'de bildirilmiştir. Kadın da rahim ağzını kapatma hakkını kullanabilmektedir.
Tarafların alacakları bu tedbirlerde bir sakınca gözükmemektedir. Çünkü bunlarda hamile kalma önlenmekte, böylece bir oluşumu yok etme söz konusu olmamaktadır.
Azil ile ilgili bu hüküm, gebeliği önlemek için kullanılan ilaç, prezarvatif, spiral ve diğer araçlar için de geçerlidir. Çünkü bunların hepsi aynı kapsamda değerlendirilirler. Azilin caizliği ile ilgili deliller aynen bunlara da uyar. Zira bunların hepsi aynı kapsama giren konulardan birisidir. Diğer taraftan mademki hangi yolla olursa olsun hamileliği önlemek için erkeğin azil yapması caizdir, öyleyse erkek için caiz olan kadın için de caizdir. Çünkü hüküm hangi yolla olursa olsun hamileliği önlemekle ilgili bir hükümdür.
Endişe ve yasak şüphesi, rahme düşmüş spermin kadın yumurtasıyla buluşmasından sonraki gebelik safhasına aittir. Yani hamile kaldıktan sonrasında söz konusudur. İşte burada şu soru akla geliyor:
- Acaba doğum kontrol hapları, özellikle spiral, hamile kalmayı mı önlüyor, yoksa hamile kaldıktan sonra oluşan varlığı mı yok ediyor?
Bu konudaki seminerlerde ilgili tıp uzmanlarının verdikleri bilgiye bakılırsa, doğum kontrolünde kullanılan spiral (çoğunlukla) hamile kalmayı önlüyor. Tabii ki çoğunlukla böyle olunca, dini hüküm de çoğunluğa göre oluyor, spiral kullanmak caiz sayılıyor.
Hayrettin Karaman Hocaefendi "Hayatımızdaki İslam" kitabında bu konuda geniş bilgi verirken, spiralle ilgili arz ettiğimiz hükmünü de kaydetmektedir. Tatmin edici genişlikteki bilgiyi bu değerli eserde bulmak mümkündür. Burada hamilelikten sonrasında müdahalenin caiz olmayacağı görüşü de ifade edilmektedir. Elbette en sağlam görüş de bu birinci görüştür. Çünkü burada bir oluşumun yok edilmesi şüphesi yoktur.
Doğum kontrolünü hamile kaldıktan sonraya da uzatan ikinci görüşü ise Prof. Dr. Hamdi Döndüren'in "Aile İlmihali" kitabında kaydetmiştir. Buna göre, meşru mazereti olanlar) bir buçuk ay içinde kontrol yaptırabilirler.
Bu ikinci görüşte de mazeretin ciddiliği nispetinde sorumluluğun hafiflediği, mazeretin hafifliği nispetinde de sorumluluğun ağırlaştığı hatırlatılmaktadır.
Bir üçüncü görüş daha vardır. Bu da geçmiş devrin bazı fıkıh âlimlerinin o günkü eksik tıp bilgileriyle "Dört aylık oluncaya kadar bebek aldırılabilir, çünkü azaları belirmemiştir.", şeklindeki görüşleridir. Bu görüşe itiraz edenler bugün çoğunluktadırlar. Bunu bir cinayet olarak da ifade edenler vardır.
Çünkü tıbbın gelişmiş cihazları bugün, spermin yumurtayı aşıladığı andan itibaren, hayatın ve insan azalarının oluşmaya başladığını tespit etmektedir. Dolayısıyla bu kadar erken beliren insan çekirdeğinin dört aylık oluncaya kadar alınabileceğini söylemek, geçmişte bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir söz olur denmektedir.