Uzman SühaN
Administrator
İslamda diş hediğinin yeri varmıdır?
Diş buğdayı, hedik, diş aşı, diş bulguru, buğday dirilmesi, diş hediği ya da modernize olmuş ismiyle diş partisi. Adına ne derseniz deyin, öğrenebildiğim kadarıyla Oğuz Türkleri’ne ait olan ve genel olarak masumane gözükse de aslında içinde türlü sakıncalar barındıran bir törendir. Oğuz Türkleri İslamiyeti kabul ettikten sonrada bu geleneklerine devam etmişler mi bilemiyorum. Zaten bir uygulamayı sürdürebilmemiz için Müslüman Türklere ait olması yeterli değil aynı zamanda Resullullah aleyhissalatu vesselam’ın sünnetinde de yer buluyor olması gerekir.
Ana malzemesi buğday ve nohut olan bu yiyecek bebeğin ilk dişi çıktığı zaman bolca yapılır. Zira eğer yapılıp, dağıtılmazsa bebeğin dişlerinin zor çıkacağına inanılır. Diş ağrısı çekmemesi de mümkün olduğunca çok dağıtılmasına bağlanır. Allah’tan başka bir şeyden medet ummak, şifa beklemek şirktir.
Hazırlanan hedikten çocuğun başına dökülür. Başında kalan 7 adet buğday nazarlık olarak ipe dizilir. Erkekse boynuna, kızsa saçına takılır. Bu aynı zamanda çocuğun dişlerinin düzgün ve sıralı çıkması için yapılır. Nazara karşı duruşumuz hadislerde bellidir. Var olduğunu bilir, korunmak için Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın tavsiye ettiği duaları ederiz. Bir buğday tanesine büyük anlamlar yüklemez, her şeyde olduğu gibi düzgün ve sıralı dişlere sahip olmamızın da ancak Rabbimizin ol demesine bağlı olduğunu biliriz.
İpe dizilen bu hedikler daha sonra açık bir alana koyulur ki, kuşlar yesin ve çocuğumuz büyüdüğünde tabiata faydalı olsun. Bununda Şamanizm’in etkisinde oluşturulmuş bir inanış olduğunu düşünüyorum. Zira onlar için doğanın farklı anlamları vardı ve her yenidoğanı buna göre yönlendirmeye çalışmaları normal. Ama bir Müslümanın amacı İslam üzere çocuk yetiştirmek olmalıdır. Rabbini seven, onun yarattıklarına da saygı gösterir.
Ayrıca çocuğun önüne ayna, altın, kitap, makas vb. şeyler konulur. Hangisine uzanırsa onunla ilgili bir meslek yapacağına inanılır. Bu minik bir bebeğe fal baktırmaktan başka bir şey değildir.DBDK006
Törene gelen misafirler çocuğa hediyeler getirir. Çocuğun dişini ilk gören kişi büyük bir hediye almak zorundadır. Hediğin yanında türlü ikramlıklar hazırlanır. Bebek ve aile fertleri şıkır şıkır olmalıdır. Belki o evde ne doğumgünü ne de yılbaşı kutlanıyordur ama benzer süslerle ev bir güzel süslenir. Artık günümüzde pastacılık sektörünün gelişimi ve şeker hamurunun önlenemez yükselişinden hedik bile nasibini almış ve bu törenler için özel diş pastaları üretilmiştir. Avuç kadar bir bebeğin dişi sektör haline geldi bu da işin kapitalizm ayağıdır.
Komşular kendilerine getirilen hedik tabağını geri verirken yıkamaz ve içine bir hediye koyarlar ki çocuğun dişleri çürümesin. Bir çocuğun dişlerinin çürümesinde; bir yiyecek hazırlamanın, dağıtmanın, tören düzenlemenin, komşuların davranışlarının etkili olacağına ancak cahil insanlar inanır.
Sadece Türkler değil, Rumlar da bu geleneği sürdürmektedir ve belki daha başka toplumlarda. Sırf bu sebep bile başka bir kavme benzememe öğüdünü tutmak adına bu geleneği terk etmek için yeterlidir.
Ama anı bunlar, ben o niyetle yapmıyorum, ne var bunda demeyin. O niyetle yapmıyorsanız niyetinizi belli edin. İsraf dolu, şirk kokan bu adetin sürmesine izin vermeyin. Anı biriktirmek için mi çocuk doğuruyoruz? Dişi çıktı diye törenler yaptığımız, bir anlamda kutsadığımız çocuklarımızı İslam davasına nasıl feda edeceğiz? Ha, sizin zaten öyle bir amacınız yoksa bebeğinizin dişi kutlu olsun.
Diş çıkartan bir bebeğe sahipseniz kendinizi geliştirmek için en fazla 3-4 seneniz var. Böyle tuhaf törenlerle vakit harcamayın. Çocuğunuzun ne olmasını istiyorsanız, o olun. Bebeğinizle ilgilenmek ve kendinizi geliştirmekten arta kalan enerjinizi unutulmaya yüz tutmuş sünnetleri diriltmek için kullanın.
Genelde aslında tören falan bahane maksat aile büyükleri bir araya gelsin denir. Öyle ya; artık aile büyüklerimizle, akraba ve arkadaşlarımızla bir araya gelebilmek için mutlaka bir sebebe ihtiyacımız var. Bu sebep için de ne kadar önceden hazırlanırsak o kadar makbul olur. Bir masa dolusu ikramlığın hazırlanması, vitrindeki gümüşlerin parlatılması, çoraptan saça takılacak tokaya o gün için hazırlanılması gerekir. Öyle yarım saat önce arayıp, evdeyseniz geliyoruz, bir kuru çayınıza talibiz diyen, geliş amacı sadece muhabbet olan, gelirken bir kese kağıdı dolusu sıcacık çekirdek getiren ağabeyler, ablalar, görümceler, amcalar tarihe karıştı. Misafir ağırlamak eşittir davet sofrası. Bu davet sofralarını kurmak için sebepler bulmakta üstümüze yok. Hayırlı olsun.
kaynak:cahidejibek.com
Ana malzemesi buğday ve nohut olan bu yiyecek bebeğin ilk dişi çıktığı zaman bolca yapılır. Zira eğer yapılıp, dağıtılmazsa bebeğin dişlerinin zor çıkacağına inanılır. Diş ağrısı çekmemesi de mümkün olduğunca çok dağıtılmasına bağlanır. Allah’tan başka bir şeyden medet ummak, şifa beklemek şirktir.
Hazırlanan hedikten çocuğun başına dökülür. Başında kalan 7 adet buğday nazarlık olarak ipe dizilir. Erkekse boynuna, kızsa saçına takılır. Bu aynı zamanda çocuğun dişlerinin düzgün ve sıralı çıkması için yapılır. Nazara karşı duruşumuz hadislerde bellidir. Var olduğunu bilir, korunmak için Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın tavsiye ettiği duaları ederiz. Bir buğday tanesine büyük anlamlar yüklemez, her şeyde olduğu gibi düzgün ve sıralı dişlere sahip olmamızın da ancak Rabbimizin ol demesine bağlı olduğunu biliriz.
İpe dizilen bu hedikler daha sonra açık bir alana koyulur ki, kuşlar yesin ve çocuğumuz büyüdüğünde tabiata faydalı olsun. Bununda Şamanizm’in etkisinde oluşturulmuş bir inanış olduğunu düşünüyorum. Zira onlar için doğanın farklı anlamları vardı ve her yenidoğanı buna göre yönlendirmeye çalışmaları normal. Ama bir Müslümanın amacı İslam üzere çocuk yetiştirmek olmalıdır. Rabbini seven, onun yarattıklarına da saygı gösterir.
Ayrıca çocuğun önüne ayna, altın, kitap, makas vb. şeyler konulur. Hangisine uzanırsa onunla ilgili bir meslek yapacağına inanılır. Bu minik bir bebeğe fal baktırmaktan başka bir şey değildir.DBDK006
Törene gelen misafirler çocuğa hediyeler getirir. Çocuğun dişini ilk gören kişi büyük bir hediye almak zorundadır. Hediğin yanında türlü ikramlıklar hazırlanır. Bebek ve aile fertleri şıkır şıkır olmalıdır. Belki o evde ne doğumgünü ne de yılbaşı kutlanıyordur ama benzer süslerle ev bir güzel süslenir. Artık günümüzde pastacılık sektörünün gelişimi ve şeker hamurunun önlenemez yükselişinden hedik bile nasibini almış ve bu törenler için özel diş pastaları üretilmiştir. Avuç kadar bir bebeğin dişi sektör haline geldi bu da işin kapitalizm ayağıdır.
Komşular kendilerine getirilen hedik tabağını geri verirken yıkamaz ve içine bir hediye koyarlar ki çocuğun dişleri çürümesin. Bir çocuğun dişlerinin çürümesinde; bir yiyecek hazırlamanın, dağıtmanın, tören düzenlemenin, komşuların davranışlarının etkili olacağına ancak cahil insanlar inanır.
Sadece Türkler değil, Rumlar da bu geleneği sürdürmektedir ve belki daha başka toplumlarda. Sırf bu sebep bile başka bir kavme benzememe öğüdünü tutmak adına bu geleneği terk etmek için yeterlidir.
Ama anı bunlar, ben o niyetle yapmıyorum, ne var bunda demeyin. O niyetle yapmıyorsanız niyetinizi belli edin. İsraf dolu, şirk kokan bu adetin sürmesine izin vermeyin. Anı biriktirmek için mi çocuk doğuruyoruz? Dişi çıktı diye törenler yaptığımız, bir anlamda kutsadığımız çocuklarımızı İslam davasına nasıl feda edeceğiz? Ha, sizin zaten öyle bir amacınız yoksa bebeğinizin dişi kutlu olsun.
Diş çıkartan bir bebeğe sahipseniz kendinizi geliştirmek için en fazla 3-4 seneniz var. Böyle tuhaf törenlerle vakit harcamayın. Çocuğunuzun ne olmasını istiyorsanız, o olun. Bebeğinizle ilgilenmek ve kendinizi geliştirmekten arta kalan enerjinizi unutulmaya yüz tutmuş sünnetleri diriltmek için kullanın.
Genelde aslında tören falan bahane maksat aile büyükleri bir araya gelsin denir. Öyle ya; artık aile büyüklerimizle, akraba ve arkadaşlarımızla bir araya gelebilmek için mutlaka bir sebebe ihtiyacımız var. Bu sebep için de ne kadar önceden hazırlanırsak o kadar makbul olur. Bir masa dolusu ikramlığın hazırlanması, vitrindeki gümüşlerin parlatılması, çoraptan saça takılacak tokaya o gün için hazırlanılması gerekir. Öyle yarım saat önce arayıp, evdeyseniz geliyoruz, bir kuru çayınıza talibiz diyen, geliş amacı sadece muhabbet olan, gelirken bir kese kağıdı dolusu sıcacık çekirdek getiren ağabeyler, ablalar, görümceler, amcalar tarihe karıştı. Misafir ağırlamak eşittir davet sofrası. Bu davet sofralarını kurmak için sebepler bulmakta üstümüze yok. Hayırlı olsun.
kaynak:cahidejibek.com