İ
İslami Yazar
Forum Okuru
İnsanların ayıbını araştırmak ve gıybet yapmak
Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
Ayette, müminin çekineceği üç önemli davranıştan söz edilir: zanna kapılmamak, gıybet etmemek, mahsurları araştırmamak. Bunlar aynı zamanda birbiri ile bağlı olan davranışlardır. Çünkü gıybet eden, yani bir müminin arkasından dedikodu yapan insan öyle onun hakkında bazı olumsuz inanca da düşmüş olur. Tıpkı mahsurları inceleyen insan da çeşitli inançlarla böyle davranmış olur.
Arkadan çekiştirmeyi ve kaş-gözle alay etmeyi alışkanlık haline getirenlerin hepsinin vay haline!
Bu davranışların üçünün de ortak özelliği müminleri inciten, müminler arasındaki eşitliği ve dayanışmayı bozan, sevgiyi, şefkati ve merhameti azaltan davranışlar olmasıdır. Bunların hepsi cahiliye toplumunun günlük yaşamında olağan hal almış çirkin alışkanlıklar. Cahil toplumun çok doğal karşıladığı bu alışkanlıkların aslında ne kadar sevimsiz olması ayetteki gıybetle ilgili bir örnekle de anlaşılıyor. Ayrıca başka bir ayette de Allah'ın «arkada dedikodu yapanlar" hakkında uyarısı var.
Hümeze Suresi, 1-6 Bilindiği gibi, ayetin devamında bu davranış tarzını benimseyenler e karşı kesin şekilde cehennem tehdidi var. Bu tehdidi dikkate aldığımız zaman, Kur'an'dan kenar davranış olduğunu görürüz. Şeytan dini inkar edenlerin birbirine beslediği kin, haset ve cimrilikten doğan mahsurları incelemek ve gıybet gibi davranışları müminlere olumlu göstermek için, bunları din adına göstermeğe çalışabilir. Örneğin, hata ve eksiklikleri olan müminin arkasından dedikodu yapmayı onun iyiliği veya dinin menfaati için olan hareket olarak göstermeye çalışabilir. Oysa, Allah bu davranışı müminlere Kuran'da kesin yasaklamıştır. Ayette belirtilen eksiklikler arasında dikkat edilmesi gereken başka bir davranış da ‘zanna kapılmamak" dır. Gıybet ve mahsurları incelemek zanna kapılmaya nispeten daha somut sehvlerdir. Bu yüzden de bu hatayı yapan insanı diğer müminler uyarıp onu bu davranıştan sapma imkanı elde ediyorlar.
Zanna kapılmak kalpte oluştuğu için müminin yalnızca kendisinin belirlemiş tedbir görebileceği olaydır. Bunun sonucunda gaflete düşen mü'min kendi kendine düşünürken ayette günah sayılan birçok kötü inançlar düşebilir. Buradan anlaşılmaktadır ki, mü'min sadece yaptığı amellerine göre değil, niyetine, duygu ve düşüncelerine göre de sorumludur. Bütün kitap boyunca inceleyeceğimiz kin, haset, korku, sevgi ve buna benzer bir çok kavramlar da mümine sorumluluk yükleyen algılardan. Dolayısıyla müminin aklından geçirdikleri ve hissettikleri de Allah'ın sınırlarını aşmamalıdır. Kur'an hükümlerini göz önünde tutularak, kendi duygu ve düşüncelerini terbiye eden insan ise şüphesiz en doğru yola ulaşır.
Kendini bilen hiç bir müslüman başka bir müslümanın ayıbını günahını araştırmaz, alay etmez hakkında kötü düşünmez. Din kardeşlerim müslümanlığımızın gereğini bilelim . Selam ve dua ile..
Ayette, müminin çekineceği üç önemli davranıştan söz edilir: zanna kapılmamak, gıybet etmemek, mahsurları araştırmamak. Bunlar aynı zamanda birbiri ile bağlı olan davranışlardır. Çünkü gıybet eden, yani bir müminin arkasından dedikodu yapan insan öyle onun hakkında bazı olumsuz inanca da düşmüş olur. Tıpkı mahsurları inceleyen insan da çeşitli inançlarla böyle davranmış olur.
Arkadan çekiştirmeyi ve kaş-gözle alay etmeyi alışkanlık haline getirenlerin hepsinin vay haline!
Bu davranışların üçünün de ortak özelliği müminleri inciten, müminler arasındaki eşitliği ve dayanışmayı bozan, sevgiyi, şefkati ve merhameti azaltan davranışlar olmasıdır. Bunların hepsi cahiliye toplumunun günlük yaşamında olağan hal almış çirkin alışkanlıklar. Cahil toplumun çok doğal karşıladığı bu alışkanlıkların aslında ne kadar sevimsiz olması ayetteki gıybetle ilgili bir örnekle de anlaşılıyor. Ayrıca başka bir ayette de Allah'ın «arkada dedikodu yapanlar" hakkında uyarısı var.
Hümeze Suresi, 1-6 Bilindiği gibi, ayetin devamında bu davranış tarzını benimseyenler e karşı kesin şekilde cehennem tehdidi var. Bu tehdidi dikkate aldığımız zaman, Kur'an'dan kenar davranış olduğunu görürüz. Şeytan dini inkar edenlerin birbirine beslediği kin, haset ve cimrilikten doğan mahsurları incelemek ve gıybet gibi davranışları müminlere olumlu göstermek için, bunları din adına göstermeğe çalışabilir. Örneğin, hata ve eksiklikleri olan müminin arkasından dedikodu yapmayı onun iyiliği veya dinin menfaati için olan hareket olarak göstermeye çalışabilir. Oysa, Allah bu davranışı müminlere Kuran'da kesin yasaklamıştır. Ayette belirtilen eksiklikler arasında dikkat edilmesi gereken başka bir davranış da ‘zanna kapılmamak" dır. Gıybet ve mahsurları incelemek zanna kapılmaya nispeten daha somut sehvlerdir. Bu yüzden de bu hatayı yapan insanı diğer müminler uyarıp onu bu davranıştan sapma imkanı elde ediyorlar.
Zanna kapılmak kalpte oluştuğu için müminin yalnızca kendisinin belirlemiş tedbir görebileceği olaydır. Bunun sonucunda gaflete düşen mü'min kendi kendine düşünürken ayette günah sayılan birçok kötü inançlar düşebilir. Buradan anlaşılmaktadır ki, mü'min sadece yaptığı amellerine göre değil, niyetine, duygu ve düşüncelerine göre de sorumludur. Bütün kitap boyunca inceleyeceğimiz kin, haset, korku, sevgi ve buna benzer bir çok kavramlar da mümine sorumluluk yükleyen algılardan. Dolayısıyla müminin aklından geçirdikleri ve hissettikleri de Allah'ın sınırlarını aşmamalıdır. Kur'an hükümlerini göz önünde tutularak, kendi duygu ve düşüncelerini terbiye eden insan ise şüphesiz en doğru yola ulaşır.
Kendini bilen hiç bir müslüman başka bir müslümanın ayıbını günahını araştırmaz, alay etmez hakkında kötü düşünmez. Din kardeşlerim müslümanlığımızın gereğini bilelim . Selam ve dua ile..