insanin kendisine ve cevresine verdigi büyük zarar:UMURSAMAZLIK

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan nisan
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

nisan

Yeni Üye
Üye
insanin kendisine ve cevresine verdigi büyük zarar:UMURSAMAZLIK
umursamazlık sözleri umursamazlık umursamazlıkla ilgili sözler anlayışla ilgili sözler ile
INSANIN KENDISINE VE CEVRESINE VERDIGI BUYUK ZARAR--UMURSAMAZLIK





[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Hangi zamanda yaşarsa yaşasın, hangi kültürde yetişirse yetişsin hak dinin gereği olan üstün ahlakı yaşamayan tüm insanları etkisi altına alan, adı konulmamış batıl bir din vardır. İnsanların, kurallarını zaman içinde oluşturdukları bu batıl din adeta nesilden nesile aktarılmaktadır. Onların tüm yaşamlarını, sosyal ilişkilerini, bakış açılarını, alışkanlıklarını, konuşmalarını, mantık örgülerini, kısaca dünya hayatında ömürlerini nasıl geçirdiklerini bu kurallar belirlemektedir. Bunların en göze çarpan özelliği ise insanları doğruya, iyiye, güzele, kolay olana yönelten Allah'ın razı olacağı umulan ahlak yerine çarpık bir yaşantıya yöneltmesidir. İşte bu yaşantıyı benimseyen insanların özelliklerinden biri 'umursamazlık' olarak ifade edebileceğimiz, akılcılıktan son derece uzak, kör bir cesarettir. Bu ruh halinin farklı yönlerini şimdi birlikte inceleyelim.



Boş Verme Mantığı


Umursamazlığın "boş verme" mantığı olarak kendisini gösteren bu yönüyle, din ahlakına göre yaşamayan toplumlarda sıkça karşılaşılır. Bu ruh halinde insanlar tehlikeyi fark etmez, fark etseler bile umursamazlar. Çünkü etkisi altında oldukları çarpık anlayış onlara tehlikeye karşı umursamaz davranmayı bir üstünlük olarak gösterir. Bu nedenle bu tür toplumlarda umursamazlıktan kaynaklanan ölümler, sakatlanmalar, hastalanmalar çok fazla olur. Örneğin kablosu elektrik kaçağı yapacak şekilde yıpranmış olan bir elektronik aleti tamir ettirmek yerine, "boş ver birşey olmaz" diyerek bu şekliyle kullanmak, bu umursuzluğun bir göstergesidir. Ya da elektrik tesisatı arızalı ve her an yangın çıkma tehlikesi olan bir apartmanda oturanların, "boş ver bu apartman sağlam apartmandır" sözleriyle bu tehlikeyi görmezden gelmeleri de bu umursamazlığa verilebilecek bir diğer örnektir. Hatta insanların birçoğu, "biz eski toprağız bize bir şey olmaz" mantığıyla yıllarca doktora gitmez, hastalıkları için herhangi bir tedavi görmeye gerek duymazlar. Şuursuzca gösterdikleri bu umursamazlık nedeniyle, vücudundaki kanseri, tümörleri, virüsleri fark etmeden yıllarca yaşayan ve durum fark edildiğinde de hastalığı ilerlemiş olan insanlar çok fazladır.

'Hiçbir Şey Olmaz' Zihniyeti


Bu umursamazlığın getirdiği bir başka tehlike ise çevreye zarar verme ihtimalidir. Örneğin bazı kişiler 3-4 yaşındaki çocuklarını "hiçbir şey olmaz" zihniyetiyle evde yalnız bırakabilmekte ve çocuklarının çoğu zaman zarar görmesine neden olmaktadırlar. Döndüğünde çocuğunu sobada yanmış veya gazı açtığı için yaralı ya da ilaç içtiği veya camdan düştüğü için ölü bulan insanlara çok sık rastlanır. Bu gibi haberler medyada sıklıkla yer almasına rağmen umursamazlık bu noktada da kendini gösterir. Söz konusu haberleri okuyan insanlar, böyle bir olayın kendi başlarına gelmeyeceğine inandıkları için aynı tavra devam ederler.
Kuran ahlakına göre yaşamayan toplumlarda "umursuzluk" o kadar yaygındır ki, insanlar birbirlerinden sürekli olarak "boş ver, aldırma, hiçbir şey olmaz" gibi sözler işitirler. Hatta bu sapkın anlayıştan dolayı insanlar, herhangi bir tehlike karşısında tedbir almaya veya tedbir alınmasını teklif etmeye utanırlar. Çünkü korkaklıkla suçlanırlar. Örneğin yangın tertibatı olmayan bir iş yerinde çalışanların, gerekli teçhizatların getirilmesini teklif etmesi ya da eskimiş olan asansör tertibatının yenilenmesini istemeleri oldukça zordur. Çünkü böyle bir durumda işyerindeki diğer insanlar büyük bir ihtimalle alaycı esprilerle bu kişiye korkak muamelesi yapacaklardır. Halbuki sırf akılsızca bir "kendini ispatlama" zihniyetiyle yapılan bu tip umursamazlıkların sonu genellikle bu insanların zararına neticelenir.

Müslümanlar korunma tedbirlerini alır ve Allah'a tevekkül ederler



Umursamazlık, hak dini tam olarak yaşamayan, ahirete kesin bilgiyle iman etmeyen insanların günlük yaşamlarını etkisi altına almış bir anlayışın parçasıdır. Böyle bir tutumun dünya hayatında karşılığı ve sonuçları çok çeşitli belalar, kazalar, veya maddi kayıplar olabilir. Öte yandan, insanı sahip olduğu düşünme yeteneği ile birlikte yaratan ve yaşamını sürdürebilmesi için bedeninde mükemmel sistemler var eden Yüce Rabbimiz, Kuran'da '...Korunma tedbirlerinizi alın...' (Nisa Suresi, 102) şeklinde buyurarak insanları bu konuda uyarmıştır. Dolayısıyla insanın umursuz ve sorumsuz davranışlarının neticesinde kendine veya etrafına vereceği zararlardan ahirette sorumlu tutulabileceğini unutmaması gerekir. Bundan sakınmanın yolu ise Allah'ın hoşnutluğunu aramak, O'na teslim olmaktır.
Allah Kendisi'ne teslim olanlara dünyada güzel, saygın, şerefli bir yaşam ve sonsuz cenneti vaat etmiştir:
"Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." (Nahl Suresi, 97)
Ancak umursamazlık konusunda önemli bir noktaya dikkat çekmekte yarar vardır. Elbette bir tehlike karşısında aşırı panik olmak, bir anda şuuru kapanır derecede dehşete düşmek gibi tavırlar da doğru değildir. Önemli olan böyle bir anda sükuneti ve soğukkanlılığı koruyarak gerekli tavrı göstermektir. Çünkü sonsuz güç sahibi Allah insanlara Kuran'da tevekküllü olmalarını yani zor durumlarda, tehlike anlarında da Allah'a güvenip dayanmalarını emretmiştir. Bu konudaki bir ayet şöyledir:
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)

Hz.Yakup'un Örnek Tavrı



"Ve (Hz. Yakup) dedi ki: "Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler." (Yusuf Suresi, 67)
Ayette bildirildiği üzere Hz. Yakup, çocuklarına tevekküllü olmayı öğütlemekte, ancak aynı zamanda yapacakları işte tedbir almayı da hatırlatmaktadır. İşte, salih bir Müslümanın göstermesi gereken tavır da budur. Ne din ahlakı yaşanmadığı için gösterilen umursuzluk, ne de Allah'ın çirkin olduğunu bildirdiği tevekkülsüzlük doğru tavırlardır. İnsan gördüğü her tehlikeye karşı '...Korunma tedbirlerinizi alın...'(Nisa Suresi, 102) ayetinin hükmü gereği aklını kullanıp tedbir almalı, ama aynı zamanda da Allah'ın dilemesi dışında hiçbir tehlikenin önüne geçemeyeceğini bilerek Rabbimiz'e teslim olup tevekkül etmelidir.

Umursamazlık, kötülerin ittifakını desteklemek demektir


Günümüz dünyasının çeşitli bölgelerinde savaşlar, terör, karışıklıklar, zulüm ve adaletsizlikler sürerken ve bunlara ilişkin haberler devamlı olarak insanlara ulaşıyorken dünyayı bu çözülmemiş sorunları ile kabullenmek ve yaşanan kötü olaylara seyirci kalmak bu çarpık anlayışın bir sonucudur. Oysa şunu unutmamak gerekir ki kötülerin ittifakına destek olmak için mutlaka onların yanında olmak gerekmez. Onların yaptıkları karşısında umursamaz bir tavır göstermek de dolaylı olarak onlara destek olmak anlamına gelir. Bu gerçeğin bilincinde olan müminlerse sahip oldukları üstün ahlak ile, dünya üzerindeki kötülüklere karşı umursamaz davranan diğer insanlardan ayrılırlar. Etraflarında olup biten her türlü kötülüğe karşı duyarlılık gösterir, bu konuda birbirleriyle ittifak eder ve iyilikten yana tavırlarını, sürdürdükleri fikri mücadele ile ortaya koyarlar. İnsanlığa belalar getiren zararlı ideolojilerin çürük fikri temellerini ve bilimsel geçersizliklerini anlatmayı, insanları her zaman din ahlakına, iyiliğe ve barışa çağırmayı amaç edinirler. Bu konuda sağlam bir irade ve kesin kararlılık gösteren müminlerin tek rehberleri ise Kuran'dır. Allah'ın Kuran'da bildirdiği ahlak, tüm hurafelerden arınmış olarak insanlara anlatıldığı ve insanlar Kuran ahlakını yaşamaya özendirildikleri takdirde, dünya üzerinde var olan tüm sorunlar da Allah'ın izniyle çözülecektir.
"Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89)
Kaynak:İlmi Araştırma
[/FONT]