*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
İman ve şüphe (Tevhid) İslam dini akılla çelişmez
islamda şüphe imandan şüpheleri atmak
İslam'ın temelini Tevhid oluşturur. İnsanlık tarihi boyunca bütün peygamberler, insanları Allah'ın birliğine inanmaya, yani Tevhid'e çağırmışlardır. İmanın en temelinde Tevhid vardır. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan insanlar, öldükten sonra dirilmeye de, peygamberlik kurumuna da inanırlar. Kur'an, insanoğlunu bilerek inanmaya ve bilerek yaşamaya çağırmaktadır. Müslüman insan, neye niçin inandığını, neyi niçin yaptığını çok iyi bilmek durumundadır.
İman, birtakım ön kabullere bilinçsizce inanmak anlamına gelmemektedir. İman, her şeyden önce üst seviyede bir bilinçlilik durumunu gerektirmektedir. Bu bilinçlilik, sağlam bir bilgi temeli üzerinde yükselir. İman, insana, sağlam ilkelere, bilgi ve belgelere dayalı bir güven sağlar. Kur'an, Hz. Muhammed'in bir "belge"ye dayandığını; fakat insanların onu yalanladığını bildirir (En'am, 57). Hz. İbrahim'in, Tanrı'yı arayış serüveni, "yakinen bilenlerden olma" çabasıdır (En'am, 75). Doğru bilgi olmadan güven olmaz. "Doğru sözlü iseniz bana bilgiye dayanarak cevap verin." (En'am, 143) Kur'an, Allah katından "belge, yol gösteren ve rahmet olarak gelmiştir" (En'am, 157). İman, akıl ve hür irade olamadan gerçekleşmez. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, "Aklı olmayanın dini de yoktur" buyurarak, bu bilinçlilik halinin dinle olan irtibatını açıkça ortaya koymuştur.
Şüphe imanı olgunlaştırır
İman, daha çok gençlik döneminde ortaya çıkan birtakım şüphe krizleri ile olgunlaşır. Kişiliğini bulma savaşı veren genç insanın başını ağrıtan problemlerin bir kısmı dinle, imanla ilgilidir. Genç insanın dine ilgisi doğal olarak bir hayli yüksektir. Çünkü, "insanın ayaklarının yere basmaya" başlaması, din anlayışının berraklaşması ile doğru orantılıdır. Genç insan, haklı olarak, inancının ve davranışlarının mantıki temellerini bilmek, öğrenmek istemektedir. İşte bu arzu, beraberinde birtakım şüpheleri getirmektedir. Pek çok kimse, şüphelerden korkmakta, bazen de ne yapacağını şaşırmaktadır. Pek çok genç, bu tür kaçınılmaz şüpheler içerisinde kıvranmakta, dışa fazla bir şey yansıtmamaya çalışmaktadır. Daha çok da gençlerin içini, günah korkusu ve dinden çıkma korkusu kemirmektedir. Şu gerçeği öncelikle belirtmekte yarar vardır: Şüphe, daha doğru olanı bulmak için bilinçli üretiliyorsa, hangi konuda olursa olsun, bir sağlık belirtisidir. Düşünmekle, ne günaha girilir; ne de dinden çıkılır. Dinden çıkmak, bilinçli inkarı gerektirir.
İslam dini akılla çelişmez
Doğrulara, güvenilir ve sağlıklı bilgiye ulaşmak isteyen her insan, doğruları yakalayabilmenin yolunun bilinçli/metodik şüpheden geçtiğini iyi bilir. Sağlıklı imana ulaşabilmenin yolu da büyük ölçüde şüpheden geçmektedir. Şüphe basamak yapılarak gerçek imana ulaşmak mümkündür. Başka bir deyişle, mü'min insan, bilinçli bir şekilde şüphe basamağını geçerek, "araştırmaya dayalı imana" ulaşır. Sağlıklı şüphenin korkulacak bir tarafı yoktur.
"Din" denildiği zaman akla ilk gelen de ister istemez "iman" olmaktadır. Sağlıklı şüphe, araştırmaya dayalı sağlıklı imana götürür. İslam, insanın yaratılışına uygun bir dindir. İslam'da akla aykırı herhangi bir şeyin olması mümkün değildir. Müslüman insan, neye niçin inandığını iyi bilmek, attığı adımı bilerek atmak durumundadır.
(alıntı)
İslam'ın temelini Tevhid oluşturur. İnsanlık tarihi boyunca bütün peygamberler, insanları Allah'ın birliğine inanmaya, yani Tevhid'e çağırmışlardır. İmanın en temelinde Tevhid vardır. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan insanlar, öldükten sonra dirilmeye de, peygamberlik kurumuna da inanırlar. Kur'an, insanoğlunu bilerek inanmaya ve bilerek yaşamaya çağırmaktadır. Müslüman insan, neye niçin inandığını, neyi niçin yaptığını çok iyi bilmek durumundadır.
İman, birtakım ön kabullere bilinçsizce inanmak anlamına gelmemektedir. İman, her şeyden önce üst seviyede bir bilinçlilik durumunu gerektirmektedir. Bu bilinçlilik, sağlam bir bilgi temeli üzerinde yükselir. İman, insana, sağlam ilkelere, bilgi ve belgelere dayalı bir güven sağlar. Kur'an, Hz. Muhammed'in bir "belge"ye dayandığını; fakat insanların onu yalanladığını bildirir (En'am, 57). Hz. İbrahim'in, Tanrı'yı arayış serüveni, "yakinen bilenlerden olma" çabasıdır (En'am, 75). Doğru bilgi olmadan güven olmaz. "Doğru sözlü iseniz bana bilgiye dayanarak cevap verin." (En'am, 143) Kur'an, Allah katından "belge, yol gösteren ve rahmet olarak gelmiştir" (En'am, 157). İman, akıl ve hür irade olamadan gerçekleşmez. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, "Aklı olmayanın dini de yoktur" buyurarak, bu bilinçlilik halinin dinle olan irtibatını açıkça ortaya koymuştur.
Şüphe imanı olgunlaştırır
İman, daha çok gençlik döneminde ortaya çıkan birtakım şüphe krizleri ile olgunlaşır. Kişiliğini bulma savaşı veren genç insanın başını ağrıtan problemlerin bir kısmı dinle, imanla ilgilidir. Genç insanın dine ilgisi doğal olarak bir hayli yüksektir. Çünkü, "insanın ayaklarının yere basmaya" başlaması, din anlayışının berraklaşması ile doğru orantılıdır. Genç insan, haklı olarak, inancının ve davranışlarının mantıki temellerini bilmek, öğrenmek istemektedir. İşte bu arzu, beraberinde birtakım şüpheleri getirmektedir. Pek çok kimse, şüphelerden korkmakta, bazen de ne yapacağını şaşırmaktadır. Pek çok genç, bu tür kaçınılmaz şüpheler içerisinde kıvranmakta, dışa fazla bir şey yansıtmamaya çalışmaktadır. Daha çok da gençlerin içini, günah korkusu ve dinden çıkma korkusu kemirmektedir. Şu gerçeği öncelikle belirtmekte yarar vardır: Şüphe, daha doğru olanı bulmak için bilinçli üretiliyorsa, hangi konuda olursa olsun, bir sağlık belirtisidir. Düşünmekle, ne günaha girilir; ne de dinden çıkılır. Dinden çıkmak, bilinçli inkarı gerektirir.
İslam dini akılla çelişmez
Doğrulara, güvenilir ve sağlıklı bilgiye ulaşmak isteyen her insan, doğruları yakalayabilmenin yolunun bilinçli/metodik şüpheden geçtiğini iyi bilir. Sağlıklı imana ulaşabilmenin yolu da büyük ölçüde şüpheden geçmektedir. Şüphe basamak yapılarak gerçek imana ulaşmak mümkündür. Başka bir deyişle, mü'min insan, bilinçli bir şekilde şüphe basamağını geçerek, "araştırmaya dayalı imana" ulaşır. Sağlıklı şüphenin korkulacak bir tarafı yoktur.
"Din" denildiği zaman akla ilk gelen de ister istemez "iman" olmaktadır. Sağlıklı şüphe, araştırmaya dayalı sağlıklı imana götürür. İslam, insanın yaratılışına uygun bir dindir. İslam'da akla aykırı herhangi bir şeyin olması mümkün değildir. Müslüman insan, neye niçin inandığını iyi bilmek, attığı adımı bilerek atmak durumundadır.
(alıntı)