M
Misafir
Forum Okuru
Hz. Muhammed (s.a.v.)
HZ IBRAHIM VE SONRASI
Yaratilis kitabi (Tekvin) bize Ibrahim'in çocugu olmadigini, çocuk sahibi olmaktan ümit kestigini ve Allah'in çadirindaki Ibrahim'e söyle seslendigini söyler: "Simdi göklere bak ve sayabilirsen gökteki yildizlari say." Ibrahim gözlerini yildizlara çevirdi ve söyle bir ses duydu: "Senin soyun da ayni sekilde çogalacak."
Hanimi Sare 76, Ibrahim ise 85 yasinda idi; hanimi Ibrahim'e Hacer adinda Misir'li bir cariyeyi ikinci hanim olmak için verdi. Fakat hanimla cariyesi arasinda geçimsizlik ortaya çikti. Hacer, Sare'nin kizginligindan kaçti ve üzüntü içinde Allah'a yalvardi. Allah ona melekle bir mesaj gönderdi: "Senin soyunu o kadar çogaltacagim ki, onu saymak mümkün olamyacak." Melek ona sunlari söyledi: "Iste, bir çocugun olacak, bir erkek çocugu dünyaya getireceksin ve adini Ismail koyacaksin; çünkü Allah senin kederini isitti." Sonra Hacer, Ibrahim ve Sare'nin yanina döndü ve onlara melegin söylediklerini haber verdi; çocuk dogdugunda, Ibrahim ona "Tanri isitir" anlamindaki Ismail adini koydu.
Çocuk 13 yasina geldiginde, Ibrahim 100, Sare 90 yasindaydi; Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve Sare'nin bir erkek çocugu dünyaya getirecegini, adini Ishak koymasini söyledi. Büyük oglunun Allah katinda degerinin düseceginden korkan Ibrahim Allah'a yalvardi: "Ismail senin katinda yasamaya devam etsin." Allah ona söyle cevap verdi: "Ismail'le ilgili söylediklerini duydum? Üzülme, selamim onun üzerine olsun...Ben onu büyük bir millet yapacagim. Fakat benim ahdim (sözüm), Sare'nin gelecek yil bu vakitte dünyaya getirecegi Ishak ile yerine gelecek."
Sare, Ishak'i dünyaya getirdi ve onu kendisi emzirdi. Ishak sütten kesildiginde, Ibrahim'e artik Hacer ve Ismail'in kendi evlerinde kalmasina gerek kalmadigini söyledi. Ibrahim, Ismail'i çok sevdigi için buna üzüldü. Fakat Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve Sare'nin teklifine uymasini ve üzülmemesini söyledi; ve Ismail'in korunanlardan olacagini tekrarladi.
Ibrahim bir degil iki büyük milletin atasi olacakti -iki büyük millet, yani hidayete erdirilmis iki büyük güç, yeryüzünde Allah'in emirlerini yerine getirecek olan iki büyük araç- çünkü Allah din disi (profan) olan bir seyi rahmet olarak vadetmez ve Allah katinda ruh yüceliginden baska büyüklük yoktur.
Iki manevi irmak, iki din, Allah için iki dünya, iki merkez nokta. Bir yer, asla orasini insanlar seçtigi için degil, fakat göklerde seçildigi için mukaddes olur. Ibrahim'in sahasi dahilinde iki mukaddes merkez vardi; bunlardan biri yaninda, öteki belki de daha henüz bilmedigi bir yerdi: Arabistan'da bir vadi. Hacer ile Ismail vadiye varip da susuzluktan kavrulmaya basladiklarinda, Hacer oglunun ölmesinden korktu. Atalarinin geleneklerine göre, Ismail yattigi yerden Tanri'ya yalvardi ve annesi biraz ötedeki tasin üstüne çikip, yardim gelip gelmedigini arastirdi. Kimseyi göremeyince karsidaki yüksek tepeye kadar kostu, fakat yine kimseyi göremedi. Yari çilgin bir halde iki nokta arasindan yedi kez geçti, yedincisinde dinlenmek için kayanin üstüne oturdugu sirada melek geldi. Allah, Ismail'in topugunun oldugu yerden bir su kaynagi fiskirtti ve bu su daha sonra "zemzem" adini aldi.
Ismail ve Hacer gittikleri yere ulastiklarinda, Ibrahim'in daha yetmisbes yillik ömrü vardi ve oglunu o kutsal yerde ziyaret etti. Hacc Suresi 26. ayette Allah'in Ibrahim'e, Ismail'le birlikte zemzem kuyusunun yanina insa edecekleri mabedin yerini gösterdigini söyler; nasil yapacaklarini da. Bu mabede, sekil olarak "küp"e benzedigi için Kabe adi verilir; dört kösesi, pusulanin dört yönüne göredir. Mabedin yapimi bittiginde Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve ona Bekke'ye, veya daha sonra adlandirildigi gibi Mekke'ye hac gelenegini kurmasini emretti.
Daha sonra Ibrahim söyle dua etti: "Rabbimiz gerçekten ben, çocukalrimdan bir kismini Beyt-i Haram (kutlu ve korunmus ev'in)yaninda ekini olmayan bir vadiye yerlestirdim; Rabbimiz dosdogru namazi kilsinlar diye (öyle yaptim), böylelikle Sen, insanlarin bir kisminin kalblerini onlara ilgi duyar kil ve onlari birtakim ürünlerden riziklandir. Umulur ki sükrederler."
BIR BÜYÜK KAYIP
Ibrahim'in duasi kabul oldu. Kabe'ye akin akin ziyaretçi gelmeye basladi. Ishak'in soyundan gelenler de, Kabe'yi Ibrahim tarafindan yapilan kutsal bir tapinak olarak ziyaret ediyorlardi. Fakat yüzyillar geçtikçe tek-tanri'ya olan ibadetin safligi bozulmaya ve kirlenmeye basladi. Ismail'in soyundan gelenler, Mekke vadisine sigmayacak kadar çogaldilar; uzaklara göç edenler bu kutsal tapinaktan taslar alip, Kabe adina ona saygi gösterdiler. Daha sonralari komsu putperest topluluklarin etkisiyle bu taslara putlar da eklendi; ve sonunda hacilar bu putlari Mekke'ye tasimaya basladilar. Bu putlar Kabe'nin çevresine yerlestirildi, iste o zaman yahudiler Ibrahim'in tapinagini ziyaret etmemeye basladilar.
BIR OGUL KURBAN ETMEYE IÇILEN AND
Abdulmuttalip, cömertligi ve akilliligi ile Kureys'ten saygi görüyordu. Yakisikli, zengin bir adamdi. Bütün bunlarin üstüne Zemzem'in tekrar insa edilmesine vesile olan seçilmis kisi olmasi da ekleniyordu. Fakat daha önce bir ogul sahibi olmanin eksikligini hiç bu kadar hissetmemisti. Sadece bir tek erkek çocuga sahipti. Allah'a bunun için daha çok dua etmeye basladi. Duasina, eger O, on evlat verirse ve hepsi de büyüyüp bülug çagina gelirse, onlardan birini Kabe'de kurban edecegini de ekledi.
Duasi kabul olmustu. Yillar sonra dokuz oglu daha olmustu. Ogullari büyüdügünde içmis oldugu and aklina gelmeye basladi. Fakat kurban etmek için hangi oglunu seçecegini bilemiyordu. En sonunda Kabe'de kura sonucu ok en çok sevdigi oglu Abdullah'a çikti. Abdullah'in annesi olan Fatima diger hanimlarina nazaran Mekke'deki en güçlü kabilelerden biri olan Mahzum Kabilesi'ndendi, yani Kureysli'ydi. Abdullah'in kurban edilmesine izin vermediler. Bunun üzerine Abdulmuttalip Yesrib'de yasayan akilli bir kadinin yanina gitmeye karar verdi. Kadini uzun bir yolculuktan sonra Hayber'de buldular. Kadina olayi anlattiklarinda, onlara ruhla konusmasi gerektigini ve ertesi gün gelmelerini söyledi. Abdulmuttalip Allah'a dua etti, ertesi gün kadin sunlari söyledi: "Memleketinize dönün ve kurban edeceginiz adami bir tarafa, on deveyi bir tarafa koyun ve aralarinda kura çekin. Ok adamin alehine çikarsa on deve daha koyun ve tekrar kura çekin. Fal develere çikincaya kadar develeri arttirin. Develeri kurban edip adami saliverin" dedi.
Mekke'ye döndüler ve kadinin dediklerini yaptilar. Develerin sayisi yüzü buluncaya dek ok Abdullah'in aleyhine çikti. En sonunda Abdullah kurtuldu ve develer kurban edildi.
HZ. PEYGAMBERIN DOGUMU
Putlari kabul etmenin ve onlarin etkili olduguna inanmanin tek delili ve mesruiyeti gelenekti: Babalari, babalarinin babalari ve daha büyük atalari hep öyle yapmisti. Bununla birlikte Allah, Abdullah için büyük bir gerçeklik ifade ediyordu.
Ibrahim'in dinini tam anlamiyla sürdüren bir kaç kisi vardi ve daima olmustu. Onlar putlara ibadetin geleneksel olmaktan çok, sonradan ortaya çikmis bir tehlike (bid'at) oldugu kanaatindeydiler. Hubel'in Israilogullarinin altin buzagisindan pek farkli olmadigini görebilmek için tarihe bir göz atmak yeterliydi. Kendilerine Hanifler adini veren bu sahislarin putlarla hiç ilgisi yoktu ve putlari Mekke'yi pisleten ve alçaltan varliklar olarak görüyorlardi. Taviz vermekten uzak oluslari ve çogu seye karsi çikislari onlari Mekke toplumunun disinda kalmaya zorluyordu. Onlara karsi takinilan tavir, hosgörü, saygi veya kötü davranma, bir bakima kisiliklerini, bir bakima da kendilerini korumaya hazir olan kabileler tarafindan belirleniyordu.
Yaratilis kitabi (Tekvin) bize Ibrahim'in çocugu olmadigini, çocuk sahibi olmaktan ümit kestigini ve Allah'in çadirindaki Ibrahim'e söyle seslendigini söyler: "Simdi göklere bak ve sayabilirsen gökteki yildizlari say." Ibrahim gözlerini yildizlara çevirdi ve söyle bir ses duydu: "Senin soyun da ayni sekilde çogalacak."
Hanimi Sare 76, Ibrahim ise 85 yasinda idi; hanimi Ibrahim'e Hacer adinda Misir'li bir cariyeyi ikinci hanim olmak için verdi. Fakat hanimla cariyesi arasinda geçimsizlik ortaya çikti. Hacer, Sare'nin kizginligindan kaçti ve üzüntü içinde Allah'a yalvardi. Allah ona melekle bir mesaj gönderdi: "Senin soyunu o kadar çogaltacagim ki, onu saymak mümkün olamyacak." Melek ona sunlari söyledi: "Iste, bir çocugun olacak, bir erkek çocugu dünyaya getireceksin ve adini Ismail koyacaksin; çünkü Allah senin kederini isitti." Sonra Hacer, Ibrahim ve Sare'nin yanina döndü ve onlara melegin söylediklerini haber verdi; çocuk dogdugunda, Ibrahim ona "Tanri isitir" anlamindaki Ismail adini koydu.
Çocuk 13 yasina geldiginde, Ibrahim 100, Sare 90 yasindaydi; Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve Sare'nin bir erkek çocugu dünyaya getirecegini, adini Ishak koymasini söyledi. Büyük oglunun Allah katinda degerinin düseceginden korkan Ibrahim Allah'a yalvardi: "Ismail senin katinda yasamaya devam etsin." Allah ona söyle cevap verdi: "Ismail'le ilgili söylediklerini duydum? Üzülme, selamim onun üzerine olsun...Ben onu büyük bir millet yapacagim. Fakat benim ahdim (sözüm), Sare'nin gelecek yil bu vakitte dünyaya getirecegi Ishak ile yerine gelecek."
Sare, Ishak'i dünyaya getirdi ve onu kendisi emzirdi. Ishak sütten kesildiginde, Ibrahim'e artik Hacer ve Ismail'in kendi evlerinde kalmasina gerek kalmadigini söyledi. Ibrahim, Ismail'i çok sevdigi için buna üzüldü. Fakat Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve Sare'nin teklifine uymasini ve üzülmemesini söyledi; ve Ismail'in korunanlardan olacagini tekrarladi.
Ibrahim bir degil iki büyük milletin atasi olacakti -iki büyük millet, yani hidayete erdirilmis iki büyük güç, yeryüzünde Allah'in emirlerini yerine getirecek olan iki büyük araç- çünkü Allah din disi (profan) olan bir seyi rahmet olarak vadetmez ve Allah katinda ruh yüceliginden baska büyüklük yoktur.
Iki manevi irmak, iki din, Allah için iki dünya, iki merkez nokta. Bir yer, asla orasini insanlar seçtigi için degil, fakat göklerde seçildigi için mukaddes olur. Ibrahim'in sahasi dahilinde iki mukaddes merkez vardi; bunlardan biri yaninda, öteki belki de daha henüz bilmedigi bir yerdi: Arabistan'da bir vadi. Hacer ile Ismail vadiye varip da susuzluktan kavrulmaya basladiklarinda, Hacer oglunun ölmesinden korktu. Atalarinin geleneklerine göre, Ismail yattigi yerden Tanri'ya yalvardi ve annesi biraz ötedeki tasin üstüne çikip, yardim gelip gelmedigini arastirdi. Kimseyi göremeyince karsidaki yüksek tepeye kadar kostu, fakat yine kimseyi göremedi. Yari çilgin bir halde iki nokta arasindan yedi kez geçti, yedincisinde dinlenmek için kayanin üstüne oturdugu sirada melek geldi. Allah, Ismail'in topugunun oldugu yerden bir su kaynagi fiskirtti ve bu su daha sonra "zemzem" adini aldi.
Ismail ve Hacer gittikleri yere ulastiklarinda, Ibrahim'in daha yetmisbes yillik ömrü vardi ve oglunu o kutsal yerde ziyaret etti. Hacc Suresi 26. ayette Allah'in Ibrahim'e, Ismail'le birlikte zemzem kuyusunun yanina insa edecekleri mabedin yerini gösterdigini söyler; nasil yapacaklarini da. Bu mabede, sekil olarak "küp"e benzedigi için Kabe adi verilir; dört kösesi, pusulanin dört yönüne göredir. Mabedin yapimi bittiginde Allah tekrar Ibrahim'e seslendi ve ona Bekke'ye, veya daha sonra adlandirildigi gibi Mekke'ye hac gelenegini kurmasini emretti.
Daha sonra Ibrahim söyle dua etti: "Rabbimiz gerçekten ben, çocukalrimdan bir kismini Beyt-i Haram (kutlu ve korunmus ev'in)yaninda ekini olmayan bir vadiye yerlestirdim; Rabbimiz dosdogru namazi kilsinlar diye (öyle yaptim), böylelikle Sen, insanlarin bir kisminin kalblerini onlara ilgi duyar kil ve onlari birtakim ürünlerden riziklandir. Umulur ki sükrederler."
BIR BÜYÜK KAYIP
Ibrahim'in duasi kabul oldu. Kabe'ye akin akin ziyaretçi gelmeye basladi. Ishak'in soyundan gelenler de, Kabe'yi Ibrahim tarafindan yapilan kutsal bir tapinak olarak ziyaret ediyorlardi. Fakat yüzyillar geçtikçe tek-tanri'ya olan ibadetin safligi bozulmaya ve kirlenmeye basladi. Ismail'in soyundan gelenler, Mekke vadisine sigmayacak kadar çogaldilar; uzaklara göç edenler bu kutsal tapinaktan taslar alip, Kabe adina ona saygi gösterdiler. Daha sonralari komsu putperest topluluklarin etkisiyle bu taslara putlar da eklendi; ve sonunda hacilar bu putlari Mekke'ye tasimaya basladilar. Bu putlar Kabe'nin çevresine yerlestirildi, iste o zaman yahudiler Ibrahim'in tapinagini ziyaret etmemeye basladilar.
BIR OGUL KURBAN ETMEYE IÇILEN AND
Abdulmuttalip, cömertligi ve akilliligi ile Kureys'ten saygi görüyordu. Yakisikli, zengin bir adamdi. Bütün bunlarin üstüne Zemzem'in tekrar insa edilmesine vesile olan seçilmis kisi olmasi da ekleniyordu. Fakat daha önce bir ogul sahibi olmanin eksikligini hiç bu kadar hissetmemisti. Sadece bir tek erkek çocuga sahipti. Allah'a bunun için daha çok dua etmeye basladi. Duasina, eger O, on evlat verirse ve hepsi de büyüyüp bülug çagina gelirse, onlardan birini Kabe'de kurban edecegini de ekledi.
Duasi kabul olmustu. Yillar sonra dokuz oglu daha olmustu. Ogullari büyüdügünde içmis oldugu and aklina gelmeye basladi. Fakat kurban etmek için hangi oglunu seçecegini bilemiyordu. En sonunda Kabe'de kura sonucu ok en çok sevdigi oglu Abdullah'a çikti. Abdullah'in annesi olan Fatima diger hanimlarina nazaran Mekke'deki en güçlü kabilelerden biri olan Mahzum Kabilesi'ndendi, yani Kureysli'ydi. Abdullah'in kurban edilmesine izin vermediler. Bunun üzerine Abdulmuttalip Yesrib'de yasayan akilli bir kadinin yanina gitmeye karar verdi. Kadini uzun bir yolculuktan sonra Hayber'de buldular. Kadina olayi anlattiklarinda, onlara ruhla konusmasi gerektigini ve ertesi gün gelmelerini söyledi. Abdulmuttalip Allah'a dua etti, ertesi gün kadin sunlari söyledi: "Memleketinize dönün ve kurban edeceginiz adami bir tarafa, on deveyi bir tarafa koyun ve aralarinda kura çekin. Ok adamin alehine çikarsa on deve daha koyun ve tekrar kura çekin. Fal develere çikincaya kadar develeri arttirin. Develeri kurban edip adami saliverin" dedi.
Mekke'ye döndüler ve kadinin dediklerini yaptilar. Develerin sayisi yüzü buluncaya dek ok Abdullah'in aleyhine çikti. En sonunda Abdullah kurtuldu ve develer kurban edildi.
HZ. PEYGAMBERIN DOGUMU
Putlari kabul etmenin ve onlarin etkili olduguna inanmanin tek delili ve mesruiyeti gelenekti: Babalari, babalarinin babalari ve daha büyük atalari hep öyle yapmisti. Bununla birlikte Allah, Abdullah için büyük bir gerçeklik ifade ediyordu.
Ibrahim'in dinini tam anlamiyla sürdüren bir kaç kisi vardi ve daima olmustu. Onlar putlara ibadetin geleneksel olmaktan çok, sonradan ortaya çikmis bir tehlike (bid'at) oldugu kanaatindeydiler. Hubel'in Israilogullarinin altin buzagisindan pek farkli olmadigini görebilmek için tarihe bir göz atmak yeterliydi. Kendilerine Hanifler adini veren bu sahislarin putlarla hiç ilgisi yoktu ve putlari Mekke'yi pisleten ve alçaltan varliklar olarak görüyorlardi. Taviz vermekten uzak oluslari ve çogu seye karsi çikislari onlari Mekke toplumunun disinda kalmaya zorluyordu. Onlara karsi takinilan tavir, hosgörü, saygi veya kötü davranma, bir bakima kisiliklerini, bir bakima da kendilerini korumaya hazir olan kabileler tarafindan belirleniyordu.