Hüzün nedir biliyor musunuz?
Bir çocuğa son paranızla alıp verdiğiniz çikolatanın yere düşmesidir...
Bir pazar günü bir aileyi uzaktan izlerken aile reisinin gelip sizden fotoğraf çekmenizi istemesidir...
Dünyada insanlar açlıktan ölürken yediğiniz yemekten utanmanızdır...
Kimsenin gelmediği bir adada, kimsenin gelmeyeceğini bile bile beklemektir...
Gecenin en güzel saatlerinde ayın yansımasını demir parmaklıklar arasında izlemenizdir...
Nöbette beklerken size sıkılan kurşunla yere yığıldığınızda, elinizin sevdiğinizin vermiş olduğu mendile gitmesidir....
Çöp kutusundan bulduğunuz atıl bir oyuncak arabayı akşam çocuğunuza getirmektir...
Yaşlı bir insanın yıllardır yaşadığı eşini kaybettiği halde çocuklarına destek olmasıdır...
Hüzün; bir kaybedişe gülümseyiştir...
Hüzün; hayatın güzelliğini görmektir en büyük acılar içinde...
Hüzün; peş parasız sokaklarda gezerken cebindeki son parayla aldığı ekmek arası döneri bir kediyle paylaşmaktır...
Demiştim ya bazan da kalabalık içindesindir,ama seni anlayan kimse yoktur yanında, aslında sana yardım etmek isteyenler de vardır belki etmemek isteyenler kadar ama sen daha derin bir hüzüne saplanırsın..
Yılların Ötesine Hüzünlü Bakabilmek de Güzel Olmalı...
Ne var baktığın yerde seni bu kadar HÜZÜNLENDİREN ?
Ulaşamadığın ne var ?
Ah be kuşum... Nereden bilecektin kanat açtığın sular bir damla gibi görünse de... Aslında okyanusa dikleniyosun... Senin ruhun anka kuşu, kanatlarım güçlü sanıyorsun... Yoruluyorsun...
Yine hüzün kapladı içimi
Yüreğim acıyor…
İstemediğim halde geldi
Taht kurdu içimde
Arsız hüzün…
Ne dışarıda yağan o güzelim kar
Ne sevdiğim şarkı
Ne de ağaçların dans edişi
Çıkaramadı arsız hüznü içimden
Yüreğim acıyor
Hani, açsa ağzını yüreğim
Bir açabilse…
Dökülecek belki, hece hece
Belki de, büyük bir gürültüyle
Ve diyecek ki;
Yeter!
Yeter!
Bırak peşimi arsız hüzün
Ama o, arsızlığına hep devam edecek
Yürek acıdıkça…
Çırpındıkça…
Uzaklarda, Ufukta, Engin Okyanusta, Bulutların Ardında neler gördüğümü ,neler umduğumu bir bilseniz..Kolay değil beni anlamanız bilesiniz..
Oralarda benim hayatım var,
Gelecek umutlarım var yitip kaybolan,
Aşkım var ellere kalan, Yitip giden..
Hayallerim var..
BEN varım..
Tam da burada bu kaldırımda burkulmuştu ayağım... Sen tuttun ellerimden kaldırdın... Bak yine tökezledim kaldım... Beklerken seni bir asır mı geçti? ben hiç anlamadım... Öpeceksen öp artık... Dondum kaldım...
Bu Bakışa Yürek mi Dayanır..
Babamı yolcu ettim fikrimden yıllar önceydi yine buz kesmiş ellerimde öfkenin teri. Dilime dolanmış kısık bir ses tonuyla ağlardım üstelik o hiç duymazdı ve de görmezdi... Ne de olsa dna tarafından babamdı... Bir sokak artasında güpegündüz karanlık eyledi yine hayallerimi... Aslında farketmez belki bir kaldırım. Belki bir otel odası... Keşke... Çünkü.. Değil de rağmene bağlayabilseydim sevgi sözcüklerimi...
koptu gitti bense arkasından baka kaldım süpürürken yüreğimden diyemediklerimi.
Gözlerden akan yaşlara hiç yakından baktınız mı..Ne hikayeler, ne hüzünler, ne hayatlardır akıp giden yokolan...