Uzman SühaN
Administrator
Hormon bozukluğu gebeliğe engelmidir?
Anne olmak her kadının hayatının belli bir döneminde en büyük hayalidir. Bebek sahibi olma hayali anne adayları için içgüdüsel bir duygudur. Anaçlık kadınlara doğuştan verilen bir armağan gibidir. Kadının bu duygusuyla bebeği için yapamayacağı şey yoktur. O daha doğmadan anne için bebeği dünyanın merkezi haline gelmektedir. Dolayısıyla o çok güçlü evlat sevgisiyle evladını en içten duygularıyla korur, besler, büyütür, onu yetiştirir. Öyle ki annelik içgüdüleriyle kadınların hayata bakış açıları değişir, her şeye ve herkese karşı daha merhametli, daha anlayışlı bir hale gelir.
Anne olmak isteyip fakat bazı nedenlerden dolayı anne olamayan kadınlar için bu durum tam bir kaostur. Anne olabilmek bütün kadınların en özel hakkıdır ve bu haktan yararlanamayan kadınlar hayattan umudunu yitirme noktasına gelebilmektedir. Dolayısıyla anne olamayan kadınların bir yandan psikolojik tedavilerine devam edilmelidir.Hormonlarımız bizi kontrol altına alan, tüm vücut sistemimizi olması gerektiği gibi çalıştıran en önemli bileşenlerimizdendir. Hormonlarımız sayesinde cinsiyetimiz belirlenir, metabolizmamız düzene girer, yaşımızın gerektirdiği şeyleri yaşarız, gebe kalırız, süt veririz, yumurtlarız,vs. Dolayısıyla gebeliğe engel olan faktörlerin arasında hormonlar da vardır. Çünkü gebe kalma öyküsü içinde çok çeşitli döngüler vardır ve bu döngüler beynimizden salgılanan hormonlar sayesinde gelişmektedir. Eğer gebe kalma döngüsü içinde gerçekleşen bir hormon bile görevini yerine getirmezse gebelik oluşmaz. Gebeliğe engel teşkil eden hormon bozuklukları bazı kadınlarda gerçekleşir ve istenen gebelik durumu oluşmaz. Gebeliğe engel olan hormon bozukluğuna yol açan hormonlar arasında LH, FSH, progesteron, östrojen, prolaktin, TSH, testesteron bulunmaktadır. Hepsi gebeliği oluşturma amacıyla birlikte çalışarak her şeyin düzgün gitmesini sağlarlar.
Gebeliğin oluşması için gerekli olan döngü şu şekildedir; öncelikle üreme dönemine giren kadının ergenlikte onun dişi olmasını sağlayan özellikleri yerine getiren östrojen hormonu yumurtalıklardan salgılanmaya başlar. Kadının vücut yapısı değişir, memeleri çıkmaya başlar, adet görmeye başlar. Bunlar östrojen hormonu sayesinde gelişmektedir. Adet görmeye başlayan kadın artık gebelikte döllenip bebek oluşumunu sağlayan yumurta üretmeye başlar. Adet döneminin ikinci yarısında yine yumurtalıklardan salgılanan progesteron gebeliğin başlamasını ve devam etmesini sağlamaktadır. Bunun yanı sıra vücut için çok çeşitli görevleri olan TSH yani guatr hormonlarının düzgün çalışmaması, adet düzensizliğine dolayısıyla kısırlığa ya da gebeliğin engellenmesine neden olmaktadır. Gebelik döngüsünde beyinde hipofiz bezinden salgılanan FSH hormonu ile östrojen hormonunun seviyesi artmakta, adet döneminin en başlarında FSH hormonu seviyesi artarak yumurtanın gelişmesini sağlamaktadır. Yumurtanın gelişimiyle birlikte beyindeki hipofiz bezinden salgılanan LH hormonu sayesinde olgunlaşan yumurta çatlar ve yumurtlama olayı gerçekleşir. Hatta çatlama problemi olan kadınlarda LH hormonunu taklit eden çatlatma iğneleri uygulanmaktadır. Çatlayan yumurta artık spermle karşılaşıp döllenmeye hazır durumdadır yani gebeliğin oluşumuna hazırdır. Gebe kalan kadında salgılanması gereken süt hormonu yani prolaktin sayesinde süt bezleri çalışır, süt oluşumu başlar, adet kesilir. Prolaktin hormonu gebelik boyunca seviyesi giderek artarak devam etmektedir. Tüm bu gebeliğin oluşumunu sağlayan hormonlardan birinin ya da birkaçının bozukluğu karşısında gebelik oluşmaz. Dolayısıyla kan tetkikleri ile bu hormon seviyelerine bakılmalı ve sonucuna göre bir tedavi planı oluşturulmalıdır.
Anne olmak isteyip fakat bazı nedenlerden dolayı anne olamayan kadınlar için bu durum tam bir kaostur. Anne olabilmek bütün kadınların en özel hakkıdır ve bu haktan yararlanamayan kadınlar hayattan umudunu yitirme noktasına gelebilmektedir. Dolayısıyla anne olamayan kadınların bir yandan psikolojik tedavilerine devam edilmelidir.Hormonlarımız bizi kontrol altına alan, tüm vücut sistemimizi olması gerektiği gibi çalıştıran en önemli bileşenlerimizdendir. Hormonlarımız sayesinde cinsiyetimiz belirlenir, metabolizmamız düzene girer, yaşımızın gerektirdiği şeyleri yaşarız, gebe kalırız, süt veririz, yumurtlarız,vs. Dolayısıyla gebeliğe engel olan faktörlerin arasında hormonlar da vardır. Çünkü gebe kalma öyküsü içinde çok çeşitli döngüler vardır ve bu döngüler beynimizden salgılanan hormonlar sayesinde gelişmektedir. Eğer gebe kalma döngüsü içinde gerçekleşen bir hormon bile görevini yerine getirmezse gebelik oluşmaz. Gebeliğe engel teşkil eden hormon bozuklukları bazı kadınlarda gerçekleşir ve istenen gebelik durumu oluşmaz. Gebeliğe engel olan hormon bozukluğuna yol açan hormonlar arasında LH, FSH, progesteron, östrojen, prolaktin, TSH, testesteron bulunmaktadır. Hepsi gebeliği oluşturma amacıyla birlikte çalışarak her şeyin düzgün gitmesini sağlarlar.
Gebeliğin oluşması için gerekli olan döngü şu şekildedir; öncelikle üreme dönemine giren kadının ergenlikte onun dişi olmasını sağlayan özellikleri yerine getiren östrojen hormonu yumurtalıklardan salgılanmaya başlar. Kadının vücut yapısı değişir, memeleri çıkmaya başlar, adet görmeye başlar. Bunlar östrojen hormonu sayesinde gelişmektedir. Adet görmeye başlayan kadın artık gebelikte döllenip bebek oluşumunu sağlayan yumurta üretmeye başlar. Adet döneminin ikinci yarısında yine yumurtalıklardan salgılanan progesteron gebeliğin başlamasını ve devam etmesini sağlamaktadır. Bunun yanı sıra vücut için çok çeşitli görevleri olan TSH yani guatr hormonlarının düzgün çalışmaması, adet düzensizliğine dolayısıyla kısırlığa ya da gebeliğin engellenmesine neden olmaktadır. Gebelik döngüsünde beyinde hipofiz bezinden salgılanan FSH hormonu ile östrojen hormonunun seviyesi artmakta, adet döneminin en başlarında FSH hormonu seviyesi artarak yumurtanın gelişmesini sağlamaktadır. Yumurtanın gelişimiyle birlikte beyindeki hipofiz bezinden salgılanan LH hormonu sayesinde olgunlaşan yumurta çatlar ve yumurtlama olayı gerçekleşir. Hatta çatlama problemi olan kadınlarda LH hormonunu taklit eden çatlatma iğneleri uygulanmaktadır. Çatlayan yumurta artık spermle karşılaşıp döllenmeye hazır durumdadır yani gebeliğin oluşumuna hazırdır. Gebe kalan kadında salgılanması gereken süt hormonu yani prolaktin sayesinde süt bezleri çalışır, süt oluşumu başlar, adet kesilir. Prolaktin hormonu gebelik boyunca seviyesi giderek artarak devam etmektedir. Tüm bu gebeliğin oluşumunu sağlayan hormonlardan birinin ya da birkaçının bozukluğu karşısında gebelik oluşmaz. Dolayısıyla kan tetkikleri ile bu hormon seviyelerine bakılmalı ve sonucuna göre bir tedavi planı oluşturulmalıdır.