Hamileyim Midem Bulanıyor Artık Mide Bulantısına Son
Hamileyim ve Midem Çok Bulanıyor
Hamile kaldığınızdan beri mide bulantılarından mı şikayetçisiniz?
O halde yalnız değilsiniz! Neredeyse tüm hamile kadınlar aynı ortak sorunu yaşıyor. Anne adaylarının 2/3’ünde bulantı ve 1/3’ünde kusma görülüyor.
Bebek bekliyor olmak her kadının yaşamındaki en özel anların başında geliyor. Ah! Bir de şu mide bulantıları olmasa...
Ne yazık ki bu çok özel zamanı yaşarken neredeyse tüm anne adayları bu problemi yaşıyor. Peki bulantılar neden oluyor?
Bu sorunun kesin bir yanıtı yok. Ancak bu şikayetlerin gebelikte salgılanan bazı hormonlar ve psikolojik faktörlerden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Hamileliğin devamlılığını sağlayan ve plasenta tarafından salgılanan gebelik hormonu HCG aşırı duyarlı olan kadınlarda bulantı ve kusmaya neden oluyor. Hamileliğin 3. ayına doğru bu hormonlar kanda arttığı için bulantılar da şiddetleniyor.
Bulantılar olumlu
Normal bir mide bulantısı anne karnındaki bebeği etkilemiyor. Bu nedenle bebeğiniz için endişelenmenize gerek yok. Ayrıca bulantı sağlıklı bir hamileliğin göstergesi. Tabii eğer günden beş kereden fazla kusuyorsanız doktorunuza danışmanızda yarar var. Aşırı derecede sıvı kaybı sağlınız açısından sakıncalı olabilir. Kesinlikle doktorunuza danışmadan bulantı kesici hapları kullanmayın. Sadece doktor kontrolünde bu ilaçları alabileceğinizi unutmayın. Hekim kontrolü altında kullanıldığında bu ilaçları kullanmanızın hiçbir sakıncası yok. Bu arada bulantıların 16. haftadan sonra sona ereceğini aklınızdan çıkarmayın. O tarihten sonra bulantısız hamilelik günleri sizi bekliyor.
Bulantıya karşı öneriler
Ne kadar sağlıklı olduğunu söylesek de bu bulantılara katlanmak kolay değil, elbette. Ancak pratik bazı önerilerle bulantıların etkilerini en aza indirmek hiç de zor değil. İşte bazı küçük ama etkili tavsiyeler:
• Bulantının sabahları daha çok görüldüğü bir gerçek. O halde uyandıktan hemen sonra açlığınızı haifletmek ve bulantınızı önlemek için bir parça ekmek yemeniz son derece faydalı.
• Mideniz aşırı derecede bulanıyorsa yemek yapmak için mutfağa girmemeye özen gösterin.
• Herkes yemek yerken aynı sofrada oturmamaya çalışın.
• Çaydan ve kahveden uzak durun. Bu içecekler mideyi ekşiteceği için bulantıyı artırıyor. Bunun yerine az şekerli nane çayı ya da kola içebilirsiniz.
• Hem sağlıklı beslenmek hem de midenizi yormamak adına meyva, sebze gibi besinleri tercih edin. Yağlı ve aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Bu arada yemeğinizi az az ama sık sık yemeği ihmal etmeyin.
• Eğer kusma problemi yaşıyorsanız sıvı almayı ihmal etmeyin. Bol bol su için.
• Kusmaya bağlı olarak hamilelerde bazen B1 ve B6 vitamini eksikliği görülüyor. Bunu önlemek için yemeklerinize yulaf katın ve doktorunuza danışarak vitamin takviyesi yapın.
• Tüm bu önlemlere karşın bulantı ve kusma şikayetiniz devam ediyorsa hiç vakit kaybetmeden doktorunuza danışın.
Yaşasın Hamileyim
Vücudunuzda yeni bir canlıya hayat vermek, sizin için mutlaka tanımsız bir mutluluk değil mi? Onun karnınızda adım adım geliştiğini izlemek çok heyecanlı olmalı. İşte anne karnından doğuma kadar giden yolculuğun inanılmaz öyküsü...
Bir kadın anne olacağını öğrendiği an hayatındaki en inanılmaz sevinci yaşıyor. Kendi canından bir cana hayat vermek... Gerçekten müthiş olmalı! Zaten bu nedenle anne adayları 9 ay boyunca hiçbir kaçırmak istemiyorlar. İlk andan, doğuma kadar yaşanan serüven, heyacan içinde yaşanıyor.
O kadar minicik ki...
Cinsel ilişkiyle birlikte, spermin, yumurta hücresine ulaşmasından 8 saat sonra, yeni hücre ilk defa bölünüyor. Yani, yumurta ve sperm hücresinin kromozomları (kalıtımsal özelliklerin taşıyıcısı) çiftler oluşturup, birbirlerine karışıyorlar.
Bu birleşmeden sonra, ilk hücre bölünüp, kalıtımsal özellikleri diğerlerine iletiyor. Döllenmeden kısa süre sonra, doğacak bebeğin göz renginin ne olacağı, annesinin koyu saçlarını mı, yoksa babasının açık saçlarını mı alacağı, annesinin ailesindeki gibi müziğe karşı yetenekli olup olmayacağı ve cinsiyeti kesinleşiyor. Döllenen yumurta hücresinin, yumurta kanalındaki yolculuğu yaklaşık 6 - 8 gün sürüyor. Döllenmiş hücre topluluğu, rahme ulaştığında toplu iğnenin başı büyüklüğünde oluyor. Ne kadar küçücük değil mi?
Yeni bir hayat...
Rahme ulaşan hücreler, artık yeni hayatın ayrımını fark etmeye başlıyorlar. Bu hücrelerin yarısı plasentanın oluşmasını sağlıyor. Diğer yarısından da embriyo gelişiyor.
Çoğalmakta olan hamilelik hücrelerinin genetik materyalinin yüzde 50´si babaya ait. Bu nedenle bebek hücreleri genetik açıdan annenin bağışıklık sistemine yabancı. Dolayısıyla, bebeğin yabancı bir organ gibi kadının bünyesi tarafından reddedilmesi gerekiyor. Ancak bugün için tam olarak aydınlatılamamış kontrol mekanizmalarıyla, embriyo reddedilmiyor, rahim içindeki mukoza zarına iyice tutunarak gelişmeye devam ediyor. İşte doğanın mucizesi! Plasentayı oluşturan hücreler, mukozada çoğalırken, buradaki kılcal damarları zedeliyor. Bu nedenle, bazı hamilelikler bu erken dönemde hafif ve zararsız kanamalara yol açıyor. Endişelenmenize hiç gerek yok.
Evet! Hamilesiniz!
Döllenmiş yumurta rahme yerleştiğinde, hormonlar, vücuda hamile olduğu sinyalini göndermeye başlıyor. Özellikle plasenta kaynaklı HCG hormonunun üretimi artıyor. Bu hormonun, hücrenin rahim duvarına tutunduğu ilk gündeki değeri 10´ken, 2 gün sonra 100´e kadar yükseliyor. Hamilelik testlerinde, hamile kadının vücudunda üretimi her 48 saatte yaklaşık ikiye katlanarak artan HCG´yi ölçmek çok kolay. Bu hormon belli bir düzeye geldiğinde, testte kullanılan çubuğun rengi değişiyor. Günümüzde kullanılan testler o kadar hassaslaştı ki, artık adetin ilk gecikmeye başladığı günde, kadının hamile olup olmadığı, kesin olarak öğrenilebiliyor.
9 aylık macera
Hamilelikte ilk muayene genellikle hamileliğin 5. haftasında yapılıyor. 5. hafta diyoruz, çünkü jinekologlar, hamileliği son adetin ilk gününden itibaren hesaplıyorlar. Doktorlar, ilk ultrason muayenesini;
• Hamileliğin rahim içine yerleşip yerleşmediği,
• Amniyos kesesinin büyüklüğü ve şekli,
• Anne adayının rahminde bebeğin gelişimini engelleyen miyomun olup olmadığı hakkında doğru bilgiler edinmek için yapıyorlar.
Anne adayı, ultrason ekranında sadece gri bir karaltı fark ediyor. Amniyos kesesi ekranda karanlık bir düzey gibi görünüyor. Anne adayının ekranda hareket görebilmesi biraz zaman alıyor. Çünkü bebeğin kalp atışının izlenmesi, son adetten 42 gün sonra gerçekleşiyor.
Hamileliğin 18. - 22. haftasında yapılan ikinci muayenede doktor, bebeğin gelişimini kontrol edip, kalp, çene - dudak - damak yapısı gelişimlerini de inceliyor. 28. - 32. hamilelik haftasında yapılan bebeğin gelişimi saptanıyor, iç organlarının durumu inceleniyor ve amniyos sıvısının miktarı ölçülüyor.
İlk 3 aya dikkat!
Hamileliğin ilk 3 ayında anne karnındaki bebekte gelişmeler görülüyor. Henüz gözle bile fark edilmeyen bir hücreden, yepyeni bir canlı oluşuyor. 12. hamilelik haftasında bebeğiniz, 6 - 7.5 cm boylarında ve 15 gr ağırlığında. Kalbi ve diğer organları gelişmeye başlamıştır bile. Minik eller ve ayaklar da şekillenmiş ve hareket halindedir. Artık bebeğiniz sadece 6 ay daha karnınızda gelişecek.
Hamileliğin ilk 3 ayında, anne adayının bedeninde büyük farklılıklar gözlenmiyor. Ancak bebeğin organları bu dönemde gelişmeye başladığından, sağlığınıza iki kat daha fazla özen göstermelisiniz. Bu nedenle eğer kullanıyorsanız, alkol ve sigarayı bırakın. Jinekoloğunuza danışmadan ilaç almayın.
Hamilelikte görülen belirtiler
Belirtiler
Adetin görülmemesi (Hamilelikte)
Sabah bulantılarının olması, bağırsak gazlarının artması(Hamileliğin 2 - 8 haftaları arasında)
Sık sık idrara çıkma(Hamileliğin 6 - 8 haftasından sonra)
Göğüslerin ağrıması ve şişmesi(Hamile kaldıktan birkaç gün sonra)
Göğüslerde ve karın altındaki deride mavi, pembe çizgilerin oluşması (Hamileliğin ilk 3 ayında)
Bazı yiyeceklere karşı aşırı istek duyulması(Hamileliğin ilk 3 ayında)
Göbekten aşağı doğru uzanan çizginin koyulaşması(Hamileliğin 4. - 5. ayında)
Hamilelikte Kilo Alımı
Hamilelikte kilo alımında belli bir sınırlama var mı?
Çok fazla kilo alınması 1970''li yıllardan önce istenmiyordu. Gebenin fazla kilo almasının gebelik tansiyonuna hatta zor doğumlara yol açacağına inanılıyordu. Bu kuşkular nedeniyle gebelikte kilo alımının tehlikeli olacağı söyleniyordu. Bu nedenle gebenin belli bir rejim uygulaması arzu ediliyordu. 1970''lerden sonra bu eğilim değişti. Kilo alımının bu tür risklere sebebiyet vermeyeceği tıp dünyası tarafından söylendi. Bu söylenilen risklerinin doğru olmadığı bilimsel olarak aydınlandı. Ancak unutulmamalı ki sağlıklı beslenme birincil şart.
Hamile birinin ne kadar kilo alması uygun olarak kabul ediliyor?
Araştırmalar gebenin 300 ekstra kaloriye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bunun dışında hamile bayanın ideal olarak ortalama 10 - 12 kilogram alması gerekiyor. Tabii ki bu oran annenin gebe kalmadan önceki kilosuyla da yakından ilgili. Gebelik öncesi ideal kilonun altında olan bayanların daha fazla kilo almaya ihtiyaçları var. Dolayısıyla her gebeyi aynı kategoride değerlendirmek doğru değil. Annenin gebe kalmadan önceki kilosu ve gebelikte aldığı kilo bebeğin ağırlığını direkt olarak etkiliyor.
Annenin aldığı kilo bebeğin ağırlığını ne şekilde etkiliyor?
Örneğin gebelik süresince 9 kilodan az kilo alan kadınların normal seviyede kilo alan gebelere göre 2.3 kez daha fazla oranda düşük kilolu bebek doğurma riskleri var. Ayrıca 1,5 kat daha fazla bebek ölümlerine maruz kalıyorlar. Dolayısıyla gebelikte kilo alımının ideal ölçülerde olması bebeğin normal kiloda doğmasında önemli bir neden. Gebelikte düşük kilo alanların erken doğum yapma riskleri ise çok yüksek.
Gebelikte kilo alımının bebeğin doğum kilosuna etkilerini örneklemeniz mümkün mü?
Evet. Buna göre kütle endeks dediğimiz bir endeks hesap ediyoruz. Annenin boy ve kilosuna göre ideal bir kilo oranı hesap ediliyor. Ona göre bizim anne adaylarını 4 gruba ayırdık. Çok düşük tartısı olanlar, ortada olanlar. biraz fazla olanlar ve aşırı kilolular. Bu grup içerisinde çok düşük ağırlığı olanların bebeklerinin de düşük doğum tartılı olduğu görüldü. Bu kişilerin gebelik süresince aldığı kilonun bebeğin ağırlığı üzerinde çok etkili tespit edildi. Bu açıdan düşük ağırlıklı olanların hamilelikte daha fazla kilo almaları gerekiyor. Ancak aşırı kilolu anne adayların hamilelik süresince aldıkları kilonun bebeğin ağırlığına etki etmediği gözlendi. Tabii ki biz bunları sağlıklı anne adayları için söylüyoruz. Diyabetli bir annenin çocuğu çok şişman doğar ama bunun hamilelikte alınan kilo ile hiç bir alakası yoktur.
Bazen anne aşırı kilo almasına karşın bebeğin düşük kilolu olduğu durumlar yaşanıyor. Bunun nedenleri nedir?
Annenin bebeği beslemesiyle ilgili bir problemi söz konusu olabilir. Annenin yüksek tansiyonu bir damar hastalığı, bebeğin geçirdiği bir enfeksiyon ya da bilinmeyen bir neden bu duruma neden olan faktörler arasında. Annenin rahim içerisinde bebeğin kilo alımını engelleyen bir durum varsa mutlaka doktor kontrolüne alınmalı ve takip edilmeli. Bununla birlikte anne baba minyonsa bebek de genetik kodlama açısından minyon oluyor. Böyle olunca anne adayı40 kilo bile alsa dünyaya gelen bebek düşük kilolu oluyor. Bunun hiçbir sakıncası yok. Sağlıklı olması yeterli.
Anne adayları hamilelik döneminde alınan kiloları veremeyeceğinden endişe ediyorlar. Bu korkularında gerçekten haklılar mı yoksa kiloları vermek mümkün mü?
Gebelik süresince vücutta birtakım değişiklikler oluyor. Vücutta su artışı söz konusu. Normalde 50,60 gram olan rahim büyüyor. Plesanta dediğimiz bebeğin eşiği 500 gram ağırlığında. Bebeğin içinde yaşadığı suyun belli bir ağırlığı var. Sonuçta anne daha doğum yapar yapmaz ortalama 5 kilo kaybetmiş oluyor. Bir de vücuttaki suyun çekilmesi, değişikliklerin loğusalık döneminde düzelmesiyle anne 6 hafta içerisinde kilolarının büyük kısmını veriyor. O yüzden endişeye gerek yok! Tabii ki eski kilosuna bu süreçte dönemeyen anneler de var. Fakat hemen korkmasınlar. Doğum sonrası egzersizler yaparak ve diyetler yardımı ile kilo vermeleri mümkün.
Kilo vermekte güçlük çeken annelerin ne zaman diyete başlamasında yarar var?
Bir noktanın altını özellikle çizmek isterim. Gebelik sonrası, loğusalık döneminde emziren annenin normale göre 500 kalori fazla alması gerekiyor. Bu nedenle "ben artık doğurdum, rejime başlayabilirim." denmemeli. Annenin yine ekstra kaloriye ihtiyacı olduğunu bilmesi şart. Yağ, protein ve karbonhidrat olarak dengeli bir beslenmenin yanı sıra mineral, demir, kalsiyum ve folik asit ihtiyacını ekstradan anneye veriyoruz.
Aşağıdaki konular da dikkatinizi çekebilir.
İLK HAFTA GEBELİK BELİRTİLERİ
EN ERKEN HAMİLELİK BELİRTİLERİ
Hamile kaldığınızdan beri mide bulantılarından mı şikayetçisiniz?
O halde yalnız değilsiniz! Neredeyse tüm hamile kadınlar aynı ortak sorunu yaşıyor. Anne adaylarının 2/3’ünde bulantı ve 1/3’ünde kusma görülüyor.
Bebek bekliyor olmak her kadının yaşamındaki en özel anların başında geliyor. Ah! Bir de şu mide bulantıları olmasa...
Ne yazık ki bu çok özel zamanı yaşarken neredeyse tüm anne adayları bu problemi yaşıyor. Peki bulantılar neden oluyor?
Bu sorunun kesin bir yanıtı yok. Ancak bu şikayetlerin gebelikte salgılanan bazı hormonlar ve psikolojik faktörlerden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Hamileliğin devamlılığını sağlayan ve plasenta tarafından salgılanan gebelik hormonu HCG aşırı duyarlı olan kadınlarda bulantı ve kusmaya neden oluyor. Hamileliğin 3. ayına doğru bu hormonlar kanda arttığı için bulantılar da şiddetleniyor.
Bulantılar olumlu
Normal bir mide bulantısı anne karnındaki bebeği etkilemiyor. Bu nedenle bebeğiniz için endişelenmenize gerek yok. Ayrıca bulantı sağlıklı bir hamileliğin göstergesi. Tabii eğer günden beş kereden fazla kusuyorsanız doktorunuza danışmanızda yarar var. Aşırı derecede sıvı kaybı sağlınız açısından sakıncalı olabilir. Kesinlikle doktorunuza danışmadan bulantı kesici hapları kullanmayın. Sadece doktor kontrolünde bu ilaçları alabileceğinizi unutmayın. Hekim kontrolü altında kullanıldığında bu ilaçları kullanmanızın hiçbir sakıncası yok. Bu arada bulantıların 16. haftadan sonra sona ereceğini aklınızdan çıkarmayın. O tarihten sonra bulantısız hamilelik günleri sizi bekliyor.
Bulantıya karşı öneriler
Ne kadar sağlıklı olduğunu söylesek de bu bulantılara katlanmak kolay değil, elbette. Ancak pratik bazı önerilerle bulantıların etkilerini en aza indirmek hiç de zor değil. İşte bazı küçük ama etkili tavsiyeler:
• Bulantının sabahları daha çok görüldüğü bir gerçek. O halde uyandıktan hemen sonra açlığınızı haifletmek ve bulantınızı önlemek için bir parça ekmek yemeniz son derece faydalı.
• Mideniz aşırı derecede bulanıyorsa yemek yapmak için mutfağa girmemeye özen gösterin.
• Herkes yemek yerken aynı sofrada oturmamaya çalışın.
• Çaydan ve kahveden uzak durun. Bu içecekler mideyi ekşiteceği için bulantıyı artırıyor. Bunun yerine az şekerli nane çayı ya da kola içebilirsiniz.
• Hem sağlıklı beslenmek hem de midenizi yormamak adına meyva, sebze gibi besinleri tercih edin. Yağlı ve aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Bu arada yemeğinizi az az ama sık sık yemeği ihmal etmeyin.
• Eğer kusma problemi yaşıyorsanız sıvı almayı ihmal etmeyin. Bol bol su için.
• Kusmaya bağlı olarak hamilelerde bazen B1 ve B6 vitamini eksikliği görülüyor. Bunu önlemek için yemeklerinize yulaf katın ve doktorunuza danışarak vitamin takviyesi yapın.
• Tüm bu önlemlere karşın bulantı ve kusma şikayetiniz devam ediyorsa hiç vakit kaybetmeden doktorunuza danışın.
Yaşasın Hamileyim
Vücudunuzda yeni bir canlıya hayat vermek, sizin için mutlaka tanımsız bir mutluluk değil mi? Onun karnınızda adım adım geliştiğini izlemek çok heyecanlı olmalı. İşte anne karnından doğuma kadar giden yolculuğun inanılmaz öyküsü...
Bir kadın anne olacağını öğrendiği an hayatındaki en inanılmaz sevinci yaşıyor. Kendi canından bir cana hayat vermek... Gerçekten müthiş olmalı! Zaten bu nedenle anne adayları 9 ay boyunca hiçbir kaçırmak istemiyorlar. İlk andan, doğuma kadar yaşanan serüven, heyacan içinde yaşanıyor.
O kadar minicik ki...
Cinsel ilişkiyle birlikte, spermin, yumurta hücresine ulaşmasından 8 saat sonra, yeni hücre ilk defa bölünüyor. Yani, yumurta ve sperm hücresinin kromozomları (kalıtımsal özelliklerin taşıyıcısı) çiftler oluşturup, birbirlerine karışıyorlar.
Bu birleşmeden sonra, ilk hücre bölünüp, kalıtımsal özellikleri diğerlerine iletiyor. Döllenmeden kısa süre sonra, doğacak bebeğin göz renginin ne olacağı, annesinin koyu saçlarını mı, yoksa babasının açık saçlarını mı alacağı, annesinin ailesindeki gibi müziğe karşı yetenekli olup olmayacağı ve cinsiyeti kesinleşiyor. Döllenen yumurta hücresinin, yumurta kanalındaki yolculuğu yaklaşık 6 - 8 gün sürüyor. Döllenmiş hücre topluluğu, rahme ulaştığında toplu iğnenin başı büyüklüğünde oluyor. Ne kadar küçücük değil mi?
Yeni bir hayat...
Rahme ulaşan hücreler, artık yeni hayatın ayrımını fark etmeye başlıyorlar. Bu hücrelerin yarısı plasentanın oluşmasını sağlıyor. Diğer yarısından da embriyo gelişiyor.
Çoğalmakta olan hamilelik hücrelerinin genetik materyalinin yüzde 50´si babaya ait. Bu nedenle bebek hücreleri genetik açıdan annenin bağışıklık sistemine yabancı. Dolayısıyla, bebeğin yabancı bir organ gibi kadının bünyesi tarafından reddedilmesi gerekiyor. Ancak bugün için tam olarak aydınlatılamamış kontrol mekanizmalarıyla, embriyo reddedilmiyor, rahim içindeki mukoza zarına iyice tutunarak gelişmeye devam ediyor. İşte doğanın mucizesi! Plasentayı oluşturan hücreler, mukozada çoğalırken, buradaki kılcal damarları zedeliyor. Bu nedenle, bazı hamilelikler bu erken dönemde hafif ve zararsız kanamalara yol açıyor. Endişelenmenize hiç gerek yok.
Evet! Hamilesiniz!
Döllenmiş yumurta rahme yerleştiğinde, hormonlar, vücuda hamile olduğu sinyalini göndermeye başlıyor. Özellikle plasenta kaynaklı HCG hormonunun üretimi artıyor. Bu hormonun, hücrenin rahim duvarına tutunduğu ilk gündeki değeri 10´ken, 2 gün sonra 100´e kadar yükseliyor. Hamilelik testlerinde, hamile kadının vücudunda üretimi her 48 saatte yaklaşık ikiye katlanarak artan HCG´yi ölçmek çok kolay. Bu hormon belli bir düzeye geldiğinde, testte kullanılan çubuğun rengi değişiyor. Günümüzde kullanılan testler o kadar hassaslaştı ki, artık adetin ilk gecikmeye başladığı günde, kadının hamile olup olmadığı, kesin olarak öğrenilebiliyor.
9 aylık macera
Hamilelikte ilk muayene genellikle hamileliğin 5. haftasında yapılıyor. 5. hafta diyoruz, çünkü jinekologlar, hamileliği son adetin ilk gününden itibaren hesaplıyorlar. Doktorlar, ilk ultrason muayenesini;
• Hamileliğin rahim içine yerleşip yerleşmediği,
• Amniyos kesesinin büyüklüğü ve şekli,
• Anne adayının rahminde bebeğin gelişimini engelleyen miyomun olup olmadığı hakkında doğru bilgiler edinmek için yapıyorlar.
Anne adayı, ultrason ekranında sadece gri bir karaltı fark ediyor. Amniyos kesesi ekranda karanlık bir düzey gibi görünüyor. Anne adayının ekranda hareket görebilmesi biraz zaman alıyor. Çünkü bebeğin kalp atışının izlenmesi, son adetten 42 gün sonra gerçekleşiyor.
Hamileliğin 18. - 22. haftasında yapılan ikinci muayenede doktor, bebeğin gelişimini kontrol edip, kalp, çene - dudak - damak yapısı gelişimlerini de inceliyor. 28. - 32. hamilelik haftasında yapılan bebeğin gelişimi saptanıyor, iç organlarının durumu inceleniyor ve amniyos sıvısının miktarı ölçülüyor.
İlk 3 aya dikkat!
Hamileliğin ilk 3 ayında anne karnındaki bebekte gelişmeler görülüyor. Henüz gözle bile fark edilmeyen bir hücreden, yepyeni bir canlı oluşuyor. 12. hamilelik haftasında bebeğiniz, 6 - 7.5 cm boylarında ve 15 gr ağırlığında. Kalbi ve diğer organları gelişmeye başlamıştır bile. Minik eller ve ayaklar da şekillenmiş ve hareket halindedir. Artık bebeğiniz sadece 6 ay daha karnınızda gelişecek.
Hamileliğin ilk 3 ayında, anne adayının bedeninde büyük farklılıklar gözlenmiyor. Ancak bebeğin organları bu dönemde gelişmeye başladığından, sağlığınıza iki kat daha fazla özen göstermelisiniz. Bu nedenle eğer kullanıyorsanız, alkol ve sigarayı bırakın. Jinekoloğunuza danışmadan ilaç almayın.
Hamilelikte görülen belirtiler
Belirtiler
Adetin görülmemesi (Hamilelikte)
Sabah bulantılarının olması, bağırsak gazlarının artması(Hamileliğin 2 - 8 haftaları arasında)
Sık sık idrara çıkma(Hamileliğin 6 - 8 haftasından sonra)
Göğüslerin ağrıması ve şişmesi(Hamile kaldıktan birkaç gün sonra)
Göğüslerde ve karın altındaki deride mavi, pembe çizgilerin oluşması (Hamileliğin ilk 3 ayında)
Bazı yiyeceklere karşı aşırı istek duyulması(Hamileliğin ilk 3 ayında)
Göbekten aşağı doğru uzanan çizginin koyulaşması(Hamileliğin 4. - 5. ayında)
Hamilelikte Kilo Alımı
Hamilelikte kilo alımında belli bir sınırlama var mı?
Çok fazla kilo alınması 1970''li yıllardan önce istenmiyordu. Gebenin fazla kilo almasının gebelik tansiyonuna hatta zor doğumlara yol açacağına inanılıyordu. Bu kuşkular nedeniyle gebelikte kilo alımının tehlikeli olacağı söyleniyordu. Bu nedenle gebenin belli bir rejim uygulaması arzu ediliyordu. 1970''lerden sonra bu eğilim değişti. Kilo alımının bu tür risklere sebebiyet vermeyeceği tıp dünyası tarafından söylendi. Bu söylenilen risklerinin doğru olmadığı bilimsel olarak aydınlandı. Ancak unutulmamalı ki sağlıklı beslenme birincil şart.
Hamile birinin ne kadar kilo alması uygun olarak kabul ediliyor?
Araştırmalar gebenin 300 ekstra kaloriye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bunun dışında hamile bayanın ideal olarak ortalama 10 - 12 kilogram alması gerekiyor. Tabii ki bu oran annenin gebe kalmadan önceki kilosuyla da yakından ilgili. Gebelik öncesi ideal kilonun altında olan bayanların daha fazla kilo almaya ihtiyaçları var. Dolayısıyla her gebeyi aynı kategoride değerlendirmek doğru değil. Annenin gebe kalmadan önceki kilosu ve gebelikte aldığı kilo bebeğin ağırlığını direkt olarak etkiliyor.
Annenin aldığı kilo bebeğin ağırlığını ne şekilde etkiliyor?
Örneğin gebelik süresince 9 kilodan az kilo alan kadınların normal seviyede kilo alan gebelere göre 2.3 kez daha fazla oranda düşük kilolu bebek doğurma riskleri var. Ayrıca 1,5 kat daha fazla bebek ölümlerine maruz kalıyorlar. Dolayısıyla gebelikte kilo alımının ideal ölçülerde olması bebeğin normal kiloda doğmasında önemli bir neden. Gebelikte düşük kilo alanların erken doğum yapma riskleri ise çok yüksek.
Gebelikte kilo alımının bebeğin doğum kilosuna etkilerini örneklemeniz mümkün mü?
Evet. Buna göre kütle endeks dediğimiz bir endeks hesap ediyoruz. Annenin boy ve kilosuna göre ideal bir kilo oranı hesap ediliyor. Ona göre bizim anne adaylarını 4 gruba ayırdık. Çok düşük tartısı olanlar, ortada olanlar. biraz fazla olanlar ve aşırı kilolular. Bu grup içerisinde çok düşük ağırlığı olanların bebeklerinin de düşük doğum tartılı olduğu görüldü. Bu kişilerin gebelik süresince aldığı kilonun bebeğin ağırlığı üzerinde çok etkili tespit edildi. Bu açıdan düşük ağırlıklı olanların hamilelikte daha fazla kilo almaları gerekiyor. Ancak aşırı kilolu anne adayların hamilelik süresince aldıkları kilonun bebeğin ağırlığına etki etmediği gözlendi. Tabii ki biz bunları sağlıklı anne adayları için söylüyoruz. Diyabetli bir annenin çocuğu çok şişman doğar ama bunun hamilelikte alınan kilo ile hiç bir alakası yoktur.
Bazen anne aşırı kilo almasına karşın bebeğin düşük kilolu olduğu durumlar yaşanıyor. Bunun nedenleri nedir?
Annenin bebeği beslemesiyle ilgili bir problemi söz konusu olabilir. Annenin yüksek tansiyonu bir damar hastalığı, bebeğin geçirdiği bir enfeksiyon ya da bilinmeyen bir neden bu duruma neden olan faktörler arasında. Annenin rahim içerisinde bebeğin kilo alımını engelleyen bir durum varsa mutlaka doktor kontrolüne alınmalı ve takip edilmeli. Bununla birlikte anne baba minyonsa bebek de genetik kodlama açısından minyon oluyor. Böyle olunca anne adayı40 kilo bile alsa dünyaya gelen bebek düşük kilolu oluyor. Bunun hiçbir sakıncası yok. Sağlıklı olması yeterli.
Anne adayları hamilelik döneminde alınan kiloları veremeyeceğinden endişe ediyorlar. Bu korkularında gerçekten haklılar mı yoksa kiloları vermek mümkün mü?
Gebelik süresince vücutta birtakım değişiklikler oluyor. Vücutta su artışı söz konusu. Normalde 50,60 gram olan rahim büyüyor. Plesanta dediğimiz bebeğin eşiği 500 gram ağırlığında. Bebeğin içinde yaşadığı suyun belli bir ağırlığı var. Sonuçta anne daha doğum yapar yapmaz ortalama 5 kilo kaybetmiş oluyor. Bir de vücuttaki suyun çekilmesi, değişikliklerin loğusalık döneminde düzelmesiyle anne 6 hafta içerisinde kilolarının büyük kısmını veriyor. O yüzden endişeye gerek yok! Tabii ki eski kilosuna bu süreçte dönemeyen anneler de var. Fakat hemen korkmasınlar. Doğum sonrası egzersizler yaparak ve diyetler yardımı ile kilo vermeleri mümkün.
Kilo vermekte güçlük çeken annelerin ne zaman diyete başlamasında yarar var?
Bir noktanın altını özellikle çizmek isterim. Gebelik sonrası, loğusalık döneminde emziren annenin normale göre 500 kalori fazla alması gerekiyor. Bu nedenle "ben artık doğurdum, rejime başlayabilirim." denmemeli. Annenin yine ekstra kaloriye ihtiyacı olduğunu bilmesi şart. Yağ, protein ve karbonhidrat olarak dengeli bir beslenmenin yanı sıra mineral, demir, kalsiyum ve folik asit ihtiyacını ekstradan anneye veriyoruz.
Aşağıdaki konular da dikkatinizi çekebilir.
İLK HAFTA GEBELİK BELİRTİLERİ
EN ERKEN HAMİLELİK BELİRTİLERİ
Moderatör tarafında düzenlendi: