Uzman SühaN
Administrator
Hamilelikte Ağlamak bebeği etkiler mi?
gebelikte ağlamak bebeği etkilermi,gebelikte ağlama krizi,gebelikte duygusallık,gebelikte stres bebeği etkilermi,gebelikte ağlama ve bebeğin üzerindeki etkisi hakkında bilgiler
Hamilelikte kadınların vücutları büyük bir değişiklik içerisine girmektedir. Bu dönemde tüm vücut kendisini bebeğe ve sonrasında yaşanacaklara hazırlamaktadır. Hormonsal değişiklikler ile birlikte kimi kadın için hamilelik psikolojik bir bunalım haline gelir. Duygusal durumlarda aşırı iniş ve çıkışlar da belirli dönemlerde yaşanmaktadır. Ayrıca bu durumdan rahatsız olan kadınlar için psikologlar da hizmet vermekte ve danışmanlık yapmaktadır. Doğum sonrasında emzirme için de hormonların vücudu hazırlandığını unutmamak bu süreç de önemli bir durum olarak ortaya çıkıyor.
Hamilelikte nedensiz ağlamalar
Hormon değişiklikleri nedeniyle anne adayları sebepsiz yere ağlama krizlerine girebiliyor. Anne olmaktan dolayı yaşanan endişe, korku ya da üzüntü gibi değişken duygular bu süreçte yaşanabilmektedir. Bu nedenle duyulan rahatsızlıklar oldukça normal olmaktadır. Ancak sıklıkların artması ya da ağlama nöbetlerinin günlük hayata engel olması birçok kişiyi sıkıntıya sokar. Bu durumlarda anne adayının uzman bir doktora görünmesi mümkün olabilmektedir. Hamilelik depresyonu olabilecek bu durum olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden aşırı durumları göz önünde bulundurmak faydalı olmaktadır.
Ağlamak bebeği etkiler mi?
Hamilelikte görülebilecek doğal ağlama nöbetleri bebeğe zarar vermemektedir. Tehlikeli boyutlara varmadığı sürece annenin ağlaması duygusal olarak da stresini azaltacaktır. Bu konuda anne adaylarının endişesi bir ölçüde yersiz olmaktadır. Ancak kaygı bozukluğu ya da aşırı üzüntünün eşlik ettiği ağlamalar tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir. Ayrıca annenin bu süreç içerisinde yeterli gıda ve sıvı almaması, yaşama sevincini hissetmemesi de depresyon belirtilerinden olmaktadır. Bu gibi durumların eşlik ettiği ağlamalar ve krizler baş gösterdiğinde uzmanlardan yardım almak gerekli olmaktadır. Ayrıca depresyon belirtilerinden biri olarak bu durumlarda dışarı çıkma ve yemek yeme isteği de azalmaktadır. Bu tür davranışlar ise hem annenin hem de bebeğin sağlığını tehlikeye atmaktadır.
Günümüzde hamileyken psikiyatriste gitme konusunda da endişelere gerek bulunmuyor. İlaç tedavisi olmadan da hamilelik depresyonu konusunda çözümler bulunuyor. Bu sayede anne de kendisini doğum sonrası için başarılı bir şekilde hazırlama fırsatını da elde etmiş oluyor. Ayrıca hamilelikte ve sonrası için aşırı kaygı duymak bebeği de olumsuz yönde etkileyebileceğinden uzman desteği faydalı olabilmektedir.
Hamilelikte kadınların vücutları büyük bir değişiklik içerisine girmektedir. Bu dönemde tüm vücut kendisini bebeğe ve sonrasında yaşanacaklara hazırlamaktadır. Hormonsal değişiklikler ile birlikte kimi kadın için hamilelik psikolojik bir bunalım haline gelir. Duygusal durumlarda aşırı iniş ve çıkışlar da belirli dönemlerde yaşanmaktadır. Ayrıca bu durumdan rahatsız olan kadınlar için psikologlar da hizmet vermekte ve danışmanlık yapmaktadır. Doğum sonrasında emzirme için de hormonların vücudu hazırlandığını unutmamak bu süreç de önemli bir durum olarak ortaya çıkıyor.
Hamilelikte nedensiz ağlamalar
Hormon değişiklikleri nedeniyle anne adayları sebepsiz yere ağlama krizlerine girebiliyor. Anne olmaktan dolayı yaşanan endişe, korku ya da üzüntü gibi değişken duygular bu süreçte yaşanabilmektedir. Bu nedenle duyulan rahatsızlıklar oldukça normal olmaktadır. Ancak sıklıkların artması ya da ağlama nöbetlerinin günlük hayata engel olması birçok kişiyi sıkıntıya sokar. Bu durumlarda anne adayının uzman bir doktora görünmesi mümkün olabilmektedir. Hamilelik depresyonu olabilecek bu durum olumsuz sonuçlar doğurabileceğinden aşırı durumları göz önünde bulundurmak faydalı olmaktadır.
Ağlamak bebeği etkiler mi?
Hamilelikte görülebilecek doğal ağlama nöbetleri bebeğe zarar vermemektedir. Tehlikeli boyutlara varmadığı sürece annenin ağlaması duygusal olarak da stresini azaltacaktır. Bu konuda anne adaylarının endişesi bir ölçüde yersiz olmaktadır. Ancak kaygı bozukluğu ya da aşırı üzüntünün eşlik ettiği ağlamalar tehlikeli boyutlara ulaşabilmektedir. Ayrıca annenin bu süreç içerisinde yeterli gıda ve sıvı almaması, yaşama sevincini hissetmemesi de depresyon belirtilerinden olmaktadır. Bu gibi durumların eşlik ettiği ağlamalar ve krizler baş gösterdiğinde uzmanlardan yardım almak gerekli olmaktadır. Ayrıca depresyon belirtilerinden biri olarak bu durumlarda dışarı çıkma ve yemek yeme isteği de azalmaktadır. Bu tür davranışlar ise hem annenin hem de bebeğin sağlığını tehlikeye atmaktadır.
Günümüzde hamileyken psikiyatriste gitme konusunda da endişelere gerek bulunmuyor. İlaç tedavisi olmadan da hamilelik depresyonu konusunda çözümler bulunuyor. Bu sayede anne de kendisini doğum sonrası için başarılı bir şekilde hazırlama fırsatını da elde etmiş oluyor. Ayrıca hamilelikte ve sonrası için aşırı kaygı duymak bebeği de olumsuz yönde etkileyebileceğinden uzman desteği faydalı olabilmektedir.