Hızlı hamile kalmanın yolları
[FONT=Century Gothic, Verdana, Arial, Courier New]Hamilelik bazen çok kolay elde ediliyormuş gibi görünse de oldukça karmaşık bir dizi olayın bir ahenk içinde işlemesi ile gerçekleşir. Beyinden bazı hormonlar salgılanır, bu hormonlar yumurtalıkları uyarır, yumurtlama her ay bir yumurta gelişecek şekilde düzenlenir. Yumurta büyüdükçe kendisi de hormon üretimine katkıda bulunur ve rahim iç zarının döllenmiş yumurtayı tutup ona iyi bir yatak oluşturması için kalınlaşmasını sağlar. Yumurta kesesi belli bir büyüklüğe gelince çatlar ve içindeki yumurta rahim kanallarının ucundaki saçaklı yapılar tarafından tutulur. Eğer bu sırada bir cinsel ilişki gerçekleşmişse ve sperm sayısı, yapısı, hareketliliği normalse yumurtayı dölleyebilir ve döllenmiş yumurta bölünmeye başlar. Bölünmeler devam ederken tüplerdeki yolculuk rahime doğru devam eder. Yaklaşık 5-7 gün gibi bir sürede embriyo rahim iç zarına ulaşır ve uygun ortam sağlanmışsa rahim iç duvarına gömülerek gebeliğin başlamasını sağlar.
Bu karmaşık olaylar dizisi içinde psikolojik faktörlerin önemli olduğu düşünülmektedir. Vücutta salgılanan stres hormonları beyinden salgılanan hormonların salgılanma düzenini etkiler. Beynin Hipatalamus bölgesinden salgılanan ile hipofiz bölgesinden salgılanan FSH ve LH gibi yumurta gelişiminde çok önemli olan hormonların düzen içinde salgılanmasını sağlayan GnRH adı verilen hormon, stresten önemli ölçüde etkilenir. GnRH salgılama düzeninin değişmesi yumurta gelişimini olumsuz etkileyebilir. Stresi azaltmanın en iyi yolu dikkati başka yöne kaydırmaktır. Kişinin kendisini rahatlatan uğraşlara yönelmesi (resim, müzik, el sanatları vb), ağır olmayan egzersiz, yoga, bahçe işleri gibi rahatlatıcı fiziksel çalışmalar yapması en çok tavsiye ettiğimiz yöntemlerdir.
Hamilelik isteyen kadının adetinin düzenli olması önemlidir. Düzenli adet görmek yumurta gelişiminin ve yumurtlamanın iyi bir göstergesidir. Uzun aralıklarla adet olmak, az adet olmak genellikle yumurtlama ve hormonlarla ilgili bir sorunu gösterebilir. En sık olarak da polikistik yumurtalık sendromunda 35-40 günde ya da 2-3 ayda bir adet gerçekleşir. Genellikle polikistik yumurtalık sendromunda ciddi yumurtlama problemi vardır. Çoğunlukla hamilelik elde etmek için ilaçlarla yumurtlamanın uyarılması gerekir. Çok kısa aralıklarla adet görme progesteron üretimi yetersizliğine bağlı olabilir. Progesteron yumurtalıktan üretilir ve rahim iç zarının hamileliğe hazırlanmasını sağlar. Progesteron hamileliğin devamı için de gereklidir. Eksikliğinde düşüklere neden olur. Hamileliğin ilk dönemlerinde progesteron kaynağı yumurtanın kendisinden oluşan korpus luteum adı verilen yapıdır. Hamileliğin 8-10. haftasından sonra plasentanın gelişmesiyle progesteron kaynağı plasenta olur.
Hamile kalmaya çalışan çiftler yumurtlama gününü yakalamaya çalışırken cinsel ilişki bir görev haline dönüşebilir. Bu görev şeklinde yapılan cinsel ilişki rahatlamadan çok beklentinin yüklendiği performans kaygısı oluşturabilir. Oysa haftada 3 ya da 4 kez cinsel ilişki yapan çift büyük olasılıkla yumurtlama günlerine yakın günleri yakalamış olur. Düzenli olarak 28 günde bir adet gören bir kadında yaklaşık 13-14. gün yumurtlama olduğu kabul edilir. Bazı aylarda birkaç gün erken veya geç yumurtlama olabilir. Eğer adetin başlangıcından itibaren sayılarak 12-16. günlerin olduğu haftada yeterli cinsel ilişki yapılırsa hamilelik şansı artar. İlişki sonrası hemen yataktan kalkmamak, kayganlaştırıcı jel ve fitil kullanmamak, bacakları kapatıp, kalçanın hafif yükseltilerek 30 dakika kadar yatakta beklenmesi, vaginanın içinin yıkanmaması hamilelik şansını artıran uygulamalardır. İlişki öncesi jel ve fitil vagina içinde spermleri etkisizleştirerek spermlerin yumurtaya ulaşmasını engeller. Kalçanın hafif yükseltilmesi rahim ağzının vagina dibinde göllenen spermlere daha iyi temasını sağlar.
Beslenmenin hamilelik üzerine etkisi bilimsel olarak net ortaya konulamamıştır. Ama genel sağlık prensipleri dahilinde düzenli ve dengeli beslenmek hamilelik sırasında daha önemlidir. Tabii ki aşırı kilonun yumurtlamayı bozduğu bilinmektedir. Erkeklerde de aşırı kilo yağ dokusunda kadınlık hormonu olan östrojenin artmasına neden olarak sperm yapımını olumsuz etkileyebilir. Hamileliği olumsuz etkileyen en önemli unsurlar sigara ve alkoldür. Sigara yumurta kalitesini olumsuz etkiler. Sperm üzerine etkileri tam net olarak gösterilememiş olmakla birlikte hareketliliğin etkilendiği kabul edilmektedir.
Hamile kalmayı planlayan kadının yumurtlama döneminden sonraki günlerde gerekli olmadıkça ilaç kullanmamaya dikkat etmesi uygundur. Gerekli olduğunda da hamilelikte kullanılabilen türden ilaçların seçiminde fayda vardır. Döllenmeden önceki günlerde kullanılan ilaçların genellikle zararsız olduğu kabul edilmektedir.
Bebek isteyen çiftlerin dikkat etmesi gereken bazı konular var. Öncelikle erkekte sertleşme problemi ya da erken ya da geç boşalma, boşalamama gibi sorunların mutlaka üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi uygun olur. Daha önceden testis bölgesine travma, ateşli hastalık, kabakulak geçirmiş, yüksek sıcaklıkta veya kimyasallarla ilgili işlerde çalışanların, aşırı alkol ve uyuşturucu kullananların, diyabet, kistik fibrosis gibi hastalığı olanların, çeşitli romatizmal ve kronik hastalıklar nedeniyle uzun süreli ilaçlar kullananların, ailesinde infertilite problemi olanların ilk olarak spermiogramlarının yapılması ve sperm yapı, sayı ve hareketliliğin normal olup olmadığı değerlendirilmesi gereklidir.
İlişki sıklığı ikinci önemli konudur. Normalde haftada 3-4 kez cinsel ilişki önerilmektedir. İlişkinin tam yapılamadığı spermin vagina içine dökülemediği durumlarda gebelik elde etmek oldukça zordur. Vaginismus da cinsel ilişkiyi imkansızlaştırdığı için tek başına hamileliği zorlaştıran bir durumdur. Vaginismus durumunda vakit kaybetmeden psikolojik yardım almak kişinin bundan sonraki yaşam ve cinsel yaşam kalitesini arttırır.
Kadınlarda adetlerin düzenli ve yeterli olması gerekir. Vücutta tüylenme artışı, memelerden süt gelmesi durumunda hormonal düzensizliğe bağlı olarak yumurtlama düzeni bozulabilir. Geçirilmiş enfeksiyonlar rahim, yumurtalıklar ve tüplerden oluşan genital yollarda bozulmalara neden olabilir. En sık karşımıza çıkan tablo enfeksiyonlara bağlı Fallop kanallarında bozulma ve tıkanmalardır. Fallop tüpleri sadece rahim ve yumurtalıklar arasında uzanan düz borular değildir. Yılankavi hareketlerle spermin yumurtaya ulaşmasına yardım eden fonksiyonel yapılardır. Tüplerin en geniş kısmında döllenme gerçekleştikten sonra oluşan embriyo aynı hareketlerle rahimin içine taşınır. Eğer tüpler kapalıysa ya da yapıları bozuksa sperm ve yumurtanın buluşması sağlanamaz.
Ağrılı adet görme ve ilişki sırasında ağrı üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir. Bu iki bulgu endometriozis adı verilen hastalığın belirtisi olabilir. Endometriozis rahim iç zarı dokusunun rahim dışında karın iç zarı, yumurtalıklar ve tüpler etrafında vb yerleşmesi ile ortaya çıkar. Aynı rahim iç zarında olduğu gibi adet zamanında kanama yapar. Her ay kanayan bu endometriozis odakları, içinde yerleştikleri dokuyu harap etmeye, içe doğru kanamaya, kistleşmeye (çikolata kistleri) neden olur. Aynı zamanda yerleştikleri bölgelere yakın yerdeki dokularda çekintilere, büzüşmelere neden olurlar. Fallop tüplerinin etrafında yerleşenler tüplerin fonksiyonlarının bozulmasına neden olurken yumurtalıkta yerleşen çikolata kistleri yumurtalık dokusunu etkileyerek yumurta gelişimini ve kalitesini bozabilir. Endmetrioziste vücutta salgılanan bazı maddelerin gebeliğin oluşumunu olumsuz etkilediğine dair yayınlar mevcuttur. Endometriozis klinik olarak 4 evreye ayrılır. 1. ve 2. evre endometriozis hafif olarak adlandırılır ve gebelik şansı daha iyidir. Fakat evre 3 ve 4. endometriziste tüp bebek tedavilerine rağmen gebelik elde etmek oldukça güç olabilir.
Rahim içinde olan myomlar, polipler de hamile kalmayı güçleştirir. Myomlar rahimin iyi huylu tümörleridir. Yerleştikleri yere ve büyüklüklerine göre gebeliği engelleyebilirler. Rahimin iç zarında yerleşen myomların gebeliği engellediği bilinmektedir. Ama rahim dış tabakasında yerleşenlerin önemi yoktur. Rahimin kas dokusunun içinde olan myomlar eğer rahim iç zarına baskı oluşturmuyorsa ve çok büyümemişse önemli olmayabilir. Hamileliği engellediği düşünülen myomların çıkarılması uygun olur. Kadınlarda hamileliği güçleştiren en önemli faktör yaştır. Kadın yaşı arttıkça yumurta kapasitesi, kalitesi ve rahim zarının döllenmiş embriyoyu tutma yeteneği azalır. Bu nedenle 35 yaşın altında 1 yıl bekleme süresi, 35 yaşın üstünde bekleme süresi en fazla 6 ay olmalıdır.
Hamile kalmak isteyen kişilerin öncelikle bir jinekolojik muayeneden geçerek, gebelik öncesi yapılması gereken smear gibi muayeneleri olmaları, muayene sırasında tespit edilen hastalıkların ve aile öyküsüne bağlı problemlerin önceden tespit ve tedavi edilmesi hamileliğin sorunsuz geçmesine yardımcı olur. Hamileliğe hazırlanıldığı dönemde bazı alışkanlıkların değiştirilmesi de önerilen bir konudur. Gereksiz stres yapmadan doğru zamanlarda ilişkinin programlanması, ama bunu bir zorunluluk ve görev haline dönüştürmeden yapılması hamilelik şansını arttır.
[/FONT]
Bu karmaşık olaylar dizisi içinde psikolojik faktörlerin önemli olduğu düşünülmektedir. Vücutta salgılanan stres hormonları beyinden salgılanan hormonların salgılanma düzenini etkiler. Beynin Hipatalamus bölgesinden salgılanan ile hipofiz bölgesinden salgılanan FSH ve LH gibi yumurta gelişiminde çok önemli olan hormonların düzen içinde salgılanmasını sağlayan GnRH adı verilen hormon, stresten önemli ölçüde etkilenir. GnRH salgılama düzeninin değişmesi yumurta gelişimini olumsuz etkileyebilir. Stresi azaltmanın en iyi yolu dikkati başka yöne kaydırmaktır. Kişinin kendisini rahatlatan uğraşlara yönelmesi (resim, müzik, el sanatları vb), ağır olmayan egzersiz, yoga, bahçe işleri gibi rahatlatıcı fiziksel çalışmalar yapması en çok tavsiye ettiğimiz yöntemlerdir.
Hamilelik isteyen kadının adetinin düzenli olması önemlidir. Düzenli adet görmek yumurta gelişiminin ve yumurtlamanın iyi bir göstergesidir. Uzun aralıklarla adet olmak, az adet olmak genellikle yumurtlama ve hormonlarla ilgili bir sorunu gösterebilir. En sık olarak da polikistik yumurtalık sendromunda 35-40 günde ya da 2-3 ayda bir adet gerçekleşir. Genellikle polikistik yumurtalık sendromunda ciddi yumurtlama problemi vardır. Çoğunlukla hamilelik elde etmek için ilaçlarla yumurtlamanın uyarılması gerekir. Çok kısa aralıklarla adet görme progesteron üretimi yetersizliğine bağlı olabilir. Progesteron yumurtalıktan üretilir ve rahim iç zarının hamileliğe hazırlanmasını sağlar. Progesteron hamileliğin devamı için de gereklidir. Eksikliğinde düşüklere neden olur. Hamileliğin ilk dönemlerinde progesteron kaynağı yumurtanın kendisinden oluşan korpus luteum adı verilen yapıdır. Hamileliğin 8-10. haftasından sonra plasentanın gelişmesiyle progesteron kaynağı plasenta olur.
Hamile kalmaya çalışan çiftler yumurtlama gününü yakalamaya çalışırken cinsel ilişki bir görev haline dönüşebilir. Bu görev şeklinde yapılan cinsel ilişki rahatlamadan çok beklentinin yüklendiği performans kaygısı oluşturabilir. Oysa haftada 3 ya da 4 kez cinsel ilişki yapan çift büyük olasılıkla yumurtlama günlerine yakın günleri yakalamış olur. Düzenli olarak 28 günde bir adet gören bir kadında yaklaşık 13-14. gün yumurtlama olduğu kabul edilir. Bazı aylarda birkaç gün erken veya geç yumurtlama olabilir. Eğer adetin başlangıcından itibaren sayılarak 12-16. günlerin olduğu haftada yeterli cinsel ilişki yapılırsa hamilelik şansı artar. İlişki sonrası hemen yataktan kalkmamak, kayganlaştırıcı jel ve fitil kullanmamak, bacakları kapatıp, kalçanın hafif yükseltilerek 30 dakika kadar yatakta beklenmesi, vaginanın içinin yıkanmaması hamilelik şansını artıran uygulamalardır. İlişki öncesi jel ve fitil vagina içinde spermleri etkisizleştirerek spermlerin yumurtaya ulaşmasını engeller. Kalçanın hafif yükseltilmesi rahim ağzının vagina dibinde göllenen spermlere daha iyi temasını sağlar.
Beslenmenin hamilelik üzerine etkisi bilimsel olarak net ortaya konulamamıştır. Ama genel sağlık prensipleri dahilinde düzenli ve dengeli beslenmek hamilelik sırasında daha önemlidir. Tabii ki aşırı kilonun yumurtlamayı bozduğu bilinmektedir. Erkeklerde de aşırı kilo yağ dokusunda kadınlık hormonu olan östrojenin artmasına neden olarak sperm yapımını olumsuz etkileyebilir. Hamileliği olumsuz etkileyen en önemli unsurlar sigara ve alkoldür. Sigara yumurta kalitesini olumsuz etkiler. Sperm üzerine etkileri tam net olarak gösterilememiş olmakla birlikte hareketliliğin etkilendiği kabul edilmektedir.
Hamile kalmayı planlayan kadının yumurtlama döneminden sonraki günlerde gerekli olmadıkça ilaç kullanmamaya dikkat etmesi uygundur. Gerekli olduğunda da hamilelikte kullanılabilen türden ilaçların seçiminde fayda vardır. Döllenmeden önceki günlerde kullanılan ilaçların genellikle zararsız olduğu kabul edilmektedir.
Bebek isteyen çiftlerin dikkat etmesi gereken bazı konular var. Öncelikle erkekte sertleşme problemi ya da erken ya da geç boşalma, boşalamama gibi sorunların mutlaka üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi uygun olur. Daha önceden testis bölgesine travma, ateşli hastalık, kabakulak geçirmiş, yüksek sıcaklıkta veya kimyasallarla ilgili işlerde çalışanların, aşırı alkol ve uyuşturucu kullananların, diyabet, kistik fibrosis gibi hastalığı olanların, çeşitli romatizmal ve kronik hastalıklar nedeniyle uzun süreli ilaçlar kullananların, ailesinde infertilite problemi olanların ilk olarak spermiogramlarının yapılması ve sperm yapı, sayı ve hareketliliğin normal olup olmadığı değerlendirilmesi gereklidir.
İlişki sıklığı ikinci önemli konudur. Normalde haftada 3-4 kez cinsel ilişki önerilmektedir. İlişkinin tam yapılamadığı spermin vagina içine dökülemediği durumlarda gebelik elde etmek oldukça zordur. Vaginismus da cinsel ilişkiyi imkansızlaştırdığı için tek başına hamileliği zorlaştıran bir durumdur. Vaginismus durumunda vakit kaybetmeden psikolojik yardım almak kişinin bundan sonraki yaşam ve cinsel yaşam kalitesini arttırır.
Kadınlarda adetlerin düzenli ve yeterli olması gerekir. Vücutta tüylenme artışı, memelerden süt gelmesi durumunda hormonal düzensizliğe bağlı olarak yumurtlama düzeni bozulabilir. Geçirilmiş enfeksiyonlar rahim, yumurtalıklar ve tüplerden oluşan genital yollarda bozulmalara neden olabilir. En sık karşımıza çıkan tablo enfeksiyonlara bağlı Fallop kanallarında bozulma ve tıkanmalardır. Fallop tüpleri sadece rahim ve yumurtalıklar arasında uzanan düz borular değildir. Yılankavi hareketlerle spermin yumurtaya ulaşmasına yardım eden fonksiyonel yapılardır. Tüplerin en geniş kısmında döllenme gerçekleştikten sonra oluşan embriyo aynı hareketlerle rahimin içine taşınır. Eğer tüpler kapalıysa ya da yapıları bozuksa sperm ve yumurtanın buluşması sağlanamaz.
Ağrılı adet görme ve ilişki sırasında ağrı üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir. Bu iki bulgu endometriozis adı verilen hastalığın belirtisi olabilir. Endometriozis rahim iç zarı dokusunun rahim dışında karın iç zarı, yumurtalıklar ve tüpler etrafında vb yerleşmesi ile ortaya çıkar. Aynı rahim iç zarında olduğu gibi adet zamanında kanama yapar. Her ay kanayan bu endometriozis odakları, içinde yerleştikleri dokuyu harap etmeye, içe doğru kanamaya, kistleşmeye (çikolata kistleri) neden olur. Aynı zamanda yerleştikleri bölgelere yakın yerdeki dokularda çekintilere, büzüşmelere neden olurlar. Fallop tüplerinin etrafında yerleşenler tüplerin fonksiyonlarının bozulmasına neden olurken yumurtalıkta yerleşen çikolata kistleri yumurtalık dokusunu etkileyerek yumurta gelişimini ve kalitesini bozabilir. Endmetrioziste vücutta salgılanan bazı maddelerin gebeliğin oluşumunu olumsuz etkilediğine dair yayınlar mevcuttur. Endometriozis klinik olarak 4 evreye ayrılır. 1. ve 2. evre endometriozis hafif olarak adlandırılır ve gebelik şansı daha iyidir. Fakat evre 3 ve 4. endometriziste tüp bebek tedavilerine rağmen gebelik elde etmek oldukça güç olabilir.
Rahim içinde olan myomlar, polipler de hamile kalmayı güçleştirir. Myomlar rahimin iyi huylu tümörleridir. Yerleştikleri yere ve büyüklüklerine göre gebeliği engelleyebilirler. Rahimin iç zarında yerleşen myomların gebeliği engellediği bilinmektedir. Ama rahim dış tabakasında yerleşenlerin önemi yoktur. Rahimin kas dokusunun içinde olan myomlar eğer rahim iç zarına baskı oluşturmuyorsa ve çok büyümemişse önemli olmayabilir. Hamileliği engellediği düşünülen myomların çıkarılması uygun olur. Kadınlarda hamileliği güçleştiren en önemli faktör yaştır. Kadın yaşı arttıkça yumurta kapasitesi, kalitesi ve rahim zarının döllenmiş embriyoyu tutma yeteneği azalır. Bu nedenle 35 yaşın altında 1 yıl bekleme süresi, 35 yaşın üstünde bekleme süresi en fazla 6 ay olmalıdır.
Hamile kalmak isteyen kişilerin öncelikle bir jinekolojik muayeneden geçerek, gebelik öncesi yapılması gereken smear gibi muayeneleri olmaları, muayene sırasında tespit edilen hastalıkların ve aile öyküsüne bağlı problemlerin önceden tespit ve tedavi edilmesi hamileliğin sorunsuz geçmesine yardımcı olur. Hamileliğe hazırlanıldığı dönemde bazı alışkanlıkların değiştirilmesi de önerilen bir konudur. Gereksiz stres yapmadan doğru zamanlarda ilişkinin programlanması, ama bunu bir zorunluluk ve görev haline dönüştürmeden yapılması hamilelik şansını arttır.
[/FONT]