Hadi rekor kıralım

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan PeLiNiM
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Kadın Olmak!... Bir kadın çocuktur aslında… Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister.Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını… Ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister... CAN DÜNDAR
 
SEVDİKLERİNİZİN KIYMETİNİ BİLİN"

***Aklım, hiç tanışmadığım 11 yaşında bir yavrucakta...
11 yaşında,hiç tanışmadığım bir "küçük dost",
sıraladığım "Büyük" gündem maddelerini elinin tersiyle itip,
...yattığı yerden yorgun gözlerle bana bakarak "Beni yaz" diyor sanki:
"Beni yaz ki, bütün bunları bir an için unutup hayatın anlamını düşünsün insanlar..."
Son 2 gündür Dışisleri camiası, bu küçük dostun acısıyla seferber...
Babası, hariciyenin en sevilen diplomatlarından biri...
O, ailenin tek çocuğu...
Sabah, her zamanki gibi hazırlanıp gitmiş ilkokuluna...
Sonra okuldan, aniden fenalaşıp bayıldığı haberi gelmis.
Koşup Hastaneye yetiştirmişler. Ve baygınlığın nedenini öğrenmişler.
Küçük dostumun beyninde tümör varmış ve hayli ilerlediği için,
acilen ameliyat edilmezse ölümcül tehlike yaratırmış.
Ailesi dehşete kapılmış.
Amerika' ya götürmekle, Türkiye' de ameliyat ettirmek arasinda kararsızlanmışlar bir süre...
Sonra her şeyi; tümörü, ameliyatı, riski, ABD seçeneğini olanca açıklığıyla küçük dostuma anlatmışlar.
"Burada kalalım" demiş küçük dostum ve hastaneye yatırılmış.
Korkmuş biraz tabii...
"Aslında ameliyattan korkmuyorum..."demis,"...
Kan alınırken yaptıkları iğne canımı acıtıyor, ondan korkuyorum daha çok...
Ameliyattan önceki gece anne-babası, saat 03.00'te uyandıklarında,
oğullarını cam kenarında sessizce dışarıyı seyrederken bulmuşlar.
Sabah, ameliyata giderken küçük dostum, bir kağıt parçası tutuşturmuş annesinin eline:
"Oyuncaklarımı şu arkadaşıma verin" yazıyormuş ilk satırda...
"Bilgisayarım bunun olsun... kitaplarımı şuraya dağıtın..."
Küçük vasiyeti alıp cebine koymuş annesi...
5 günde 50 yıl yaşlanmış..
Böyle uzun gecelerde Necip Fazil'in "Beklenen" ler için yazdığı muhteşem dörtlüğü hatırlarım hep:

Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan, bir günahı
Seni beklediğim kadar...

Hastayken "en uzun gece" nin, ameliyatı beklediğiniz gece olduğunu sanırsınız;
oysa hasta yakınları için daha uzunu, ameliyati izleyen gecedir.
"Bu geceyi atlatırsa tamam" der doktor, o gecenin her saniyesini
upuzun bir sırat köprüsünün birer birer döşenen taşlarına dönüştürerek...
Uğruna can vermeye hazır olduğunuz can, az ilerde yatarken;
siz çaresiz beklersiniz. Ve karanlık bitmek bilmez o gece...
Gökkubbe ışımaz bir türlü...
Önceki gün 5 saat sürdü ameliyatı küçük dostumun...
Kapıda annesi kadere isyan ederken, babası "Bunu aşacağız. Biliyorum, geçecek "
diye tekrarlayıp teselli ediyordu kendini...
Dün sabah, sabrın tortusunun çöktüğü yorgun gözler doktora çevrildi ve beklenen müjde geldi:
"Tümör tamamen temizlendi. Küçük dostumuz atlattı tehlikeyi...."

Niye anlattım bunu şimdi...?
Bir acıyı paylaşmak için değil...
Kulak memenizi çekiştirip tahtalara vurasınız diye hiç değil...
Sadece, bazen bize çok önemli gibi görünen sorunların,
hayatı Sandığımız gündem maddelerinin, dert ettiğimiz sıkıntıların
aslında hayat karşısında ne kadar önemsiz, sıradan ve geçici olduğunu bir an için düşünün diye...
Sevdiklerinizin kıymetini bilin ve sevginizi göstermeyi ertelemeyin diye...
Şimdi gidin ve burnunuzu saçlarının arasına gömüp doyasıya koklayın diye...
Geçmis olsun küçük dostum!
Sağol...
Bize hayatın anlamını yeniden anımsattığın için...
 
Kıvrandığım gecelerin gözyaşlarıma kattığı rengi bilemezsin sen...
senden gelen acının dahi beni nasıl mutlu ettiğini anlatamam sana...
Sana anlatabileceğim tek şey aşkımdır ama belki kelimeler kifayetsiz kalır ona!!
gidişine ayarladığım gözyaşlarımın akışını..
sen her gittiğinde daha bir coşkuyla akıyorlar,
çünkü seni o zaman daha çok hissediyorum..
daha çok içimi yakıyor..
varlığın oluveriyor yokluğun birden..
daha çok seviyorum seni sen giderken..
daha çok özlüyorum belki de...
şimdi ağlıyorum yine,
seni severek ağlıyorum,
sevdiğim için,
gittiğin için,
ama bitmediğin için..
dedim ya sen gidince daha çok bağlanıyorum sana..
ayrılık acısı yüreğimi acıtırken daha da hissediyorum seni..
hayallerimde buluyorum gözlerini,
sanki daha gerçeksin o zaman..
beni bırakmıyorsun ya giderken bile,
ellerimi ayıramıyorsun ya yanan yüzümden..
sarılıyorsun ya son birkez diye daha da içten..

nasıl sevmeyeyim seni söyle giderken???

hani birde sadece hayalinle kalıyorum sen gidince,
koca bir ağacın altında göklere sığmayacak kadar büyüyorya yüreğim,
senli şarkılar söylüyorum ya hep nasıl sevmeyeyim ki seni giderken.

Sen gidince herşey daha bir sen oluveriyorken...