Hadi rekor kıralım

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan PeLiNiM
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Gülümseyin Çünkü;

*Bir gülümseme; sevginin ve insan olmanın anahtarıdır.

*Bir gülümseme; iç dünyamızın güzelliklerini, dışa yansıtır.

*Bir gülümseme; bir külfeti yok eder, fakat çok şey kazandırır.

*Bir gülümseme; evde saadet, iş yerinde muvaffakiyettir.

*Bir gülümseme; başkalarına ikramda bulunmak demektir.

*Bir gülümseme;...... vereni fakirleştirmeden, alanı zenginleştirir.

*Bir gülümseme; bir an sürer, bazen ise ebediyen yaşar.

*Bir gülümseme; yorgun olan insanı dinlendirir.

*Bir gülümseme; ümitsiz olana neşe ve hayat bahşeder.

*Bir gülümseme; karanlık bir çehreyi aydınlatabilir.

*Bir gülümseme; satın alınmaz, rica ile elde edilemez.

*Bir gülümseme; ödünç verilmez, çalmak da mümkün değildir.

*Bir gülümseme; kendiliğinden verilmedikçe, işe yaramaz.

*Bir gülümseme; ona ihtiyacı olanlara ilaç gibi gelir.

*Bir gülümseme; sevgi köprülerini sağlamlaştırır.

*Bir gülümseme; bazen bir hayat kurtarır.

*Bir gülümseme; bazen bir savaşı da önler.

*Bir gülümseme; bazen gülümseyemeyeni gülümsetir.

*Bir gülümseme; sadaka yerine geçer, sevap kazandırır.

*Bir gülümseme; gülümsemeye ihtiyacı olana bol bol verin.

*Bir gülümsemeye; gülümseyemeyenlerin, ihtiyacı olduğunu unutmayın!

*Bir gülümseme için hiç kimse, ona ihtiyaç duymadan yaşayacak kadar zengin ve kuvvetli değildir.

Sürekli gülümsemek ve gülümsemelerle karşılanmak
dileğiyle...
 
SEN! Bakınma sağa sola! Evet SEN!
Bir kilo prince bir torba makarnaya kandın.
Bu kadar mı açtın!
Bu kad...ar mı sefildin!
Seni buna muhtaç edip verenin niyetini hiç mi anlamadın!

SEN! Evet SEN! Yüzü kızaran!
Bir metre kare yere bin kurşunun düştüğü yerde, şehit düştü atan.
Hiç mi titremedi o elin!
Vatan toprağını satana "evet" dedin.!

SEN! Ya SEN! Köşe bucak saklanan!
Gaflet,delalet ve hıyanet içinde olanları görüp susan! Adı "AYDIN" olan!
Sana dokunmadı mı yılan!
Kır o kalemini KIR!

Ya SEN! Ya SEN! Ağlayarak bana bakan!
Okumadın mı gençliğe hitabımı?
İçerden işgal ediliyor vatan!
Silkele üstündeki tozu, emdiğin süt haram olmadan!

Ya SİZ! Ya SİZLER!
SİLİN CUMHURİYET İLKELERİMİ TEKER TEKER!
Dolarla yatıp dolarla kalkın!
"AVRUPA AVRUPA" diye yerlere yatın!
Cübbelerinizle zafer narası atın!
Mehmetçiğe kurşun sıkana "kardeşlerim" diyeni meclise alın!
Kurumları, madenleri, toprağı, denize döktüklerime satın..!

Size zaten sözüm yok....!!!


HELAL ETMİYORUM HİÇ BİRİNİZE NE ŞEHİTLERİMİN NEDE BENİM HAKKIMI.!!
 
Bir Ömür Aynı Yastıkta Kocayın İnşallah 🙂
Hakim yetmişlerine merdiven dayadıkları halde boşanmak için başvurmuş çifte sormuş:
"Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?
"Yaşlı kadın cevaplamış:
"Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böle bir şey yoktu.Eşim bana mine çiçeği getirdi ,ben de çiçekleri çok severim çiç...ek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi.Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım.Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde ,bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı.Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.
" Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş:
"Senin söyleyecek bir şeyin var mı?"
Yaşlı adam cevaplamış:
"Eşimin anlattığı her şey doğru ,tek bir şey dışında.Mine çiçeği çok sulandığında ölür.Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum ."Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı.O her uyanığında ben de uyanık olurdum,işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır,peçetelerle toprağını kuruturdum.Sonra da yatağa gelip ,bana hayatı bahşeden,canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya severdim...
 
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim,
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok ...dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya,
daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu
hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve
verimli kılan insanlardan olurdum.
farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar, siz de 'an' ı yaşayın.
hiçbir yere, yanına: termometre, su, şemsiye ve
paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda, papuçlarımı atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer...
ama işte, 85' imdeyim ve biliyorum...
ölüyorum...

 
En güzel deniz,
henüz gidilmemiş olandır.

En güzel çocuk,
henüz büyümedi.

En güzel günlerimiz,
henüz yaşamadıklarımız.

Ve sana söylemek istediğim en güzel söz,
henüz söylememiş olduğum sözdür…
NAZIM HİKMET
 
Seni seviyorum...
Çok uzun şiirler de yazabilirim aslında
Ama hayat çok kısa...
Bilirsin nefret ederim yarım kalmışlıklardan
ya bitiremezsem,
ya yarım bir şiir kalırsa ardımdan sana.
Bir başkası tamamlamaya kalkarsa seni seviyorumlu cümlelerimi
halim nice olur sonra gittiğim yerlerde.
O yüzden aceleye getiriyorum seni seviyor...umlu cümlelerimi.
Unutma sevgilim
Hayat çok kısa.
Seni seviyorum.
Bu yüzden her gün uğrunda can vermeye hazır uyanıyorum yeni doğan güne.
 
Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona,
Kazanılan bir liranın,
bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve
hem de kazanmaktan neşe duymayı.

Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen,
Sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.

Bırak erken öğrensin, zorbaların... görünüşte galip olduklarını...

Eğer yapabilirsen, ona kitapların muzicelerini öğret.

Fakat ona sessiz zamanlar da tanı.
Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların,
ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin
ebedi gizemini düşünebileceği.

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha
onurlu olduğunu öğret ona.

Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret.
Herkes ona yanlış olduğunu söylediğin de dahi.

Tüm insanları dinlemesini öğret ona,
Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini,
ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, üzüldüğün de bile
nasıl gülümseyeceğini öğret ona.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.

Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını,
Fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna
fiyat etiketi koymamasını öğret.

Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona.

Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa,
dimdik dikilip savaşmasını öğret.



(Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazılmış bir mektup.)