Gümüşhane Şehir Tanıtımı

aSqimSin

Yeni Üye
Üye
Gümüşhane Şehir Tanıtımı
gümüşhane şehri gümüşhane şehir merkezi gümüşhanenin tanıtımı


Milli Mücadele yıllarında kıyı ile iç kesimler arasında geçiş bölgesi olması sebebiyle coğrafi önem arz eden Gümüşhane, bu dönemde Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti''nin faaliyet alanı içinde bulunmuştur. Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey bu cemiyetin ikinci başkanlığına getirilmiştir.

23 Temmuz 1919''da toplanan Erzurum Kongresi''ne Gümüşhane''den Kadirbeyzade Zeki Bey (Gümüşhane ve Torul mümessili olarak) Erzurum Kongresi''ne katıldı. Kelkit''ten Müftü Osman Nuri Efendi, Şiran''dan Müftü Hasan Fahri (Polat) Efendi Erzurum Kongresi''nin açılış ve kapanış dualarını yapmıştır. Bu nedenle 9 Ağustos 1335 (1919)''da Mustafa Kemal, O''na yazdığı bir tezkere ile teşekkür etmiştir.

Osmanlı hakimiyetinin ilk zamanlarında Erzurum Eyaletine bağlı iken sonraları Trabzon''a bağlanan Gümüşhane sancağı 20 Nisan 1924 ve 491 sayılı kanunun 89.maddesinde "Vilayet" başlığı altındaki kanunla 1925 yılında il olmuştur.

1925-1926 tarihli Trabzon salnamesinde "Gümüşhane Vilayeti Merkez ilçe ile birlikte Bayburt, Kelkit, Torul ve Şiran olmak üzere beş ilçe, beş bucak ve 377 köyden oluştuğu, 16943 evde 101153 kişinin yaşadığı şehirde hastane olmadığı; vilayetin ticari durumunun Trabzon-Bayburt-Erzurum büyük yolu üzerinde ve İran transit yolu üzerinde bulunduğundan oldukça iyi olduğu, aslında tarım memleketi olan vilayetin bazı yerlerinde ürünleri yerel ihtiyacı karşılamadığından, halkın bir kısmının işçilik, meyvecilik ve katırcılıkla geçindiği" belirtilmektedir.

Gümüşhane''nin il olmasıyla birlikte Ahmet Durmuş (Evren-dilek) Bey vali olarak atanmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk Belediye Başkanı ise Osman Bey (Ataç) olup 1922-1934 tarihleri arasında görev yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk''ün Cumhurbaşkanlığı döneminde
Gümüşhane’de yol ve köprü yapımına önem verilmiş, tarım geliştirilmeye çalışılmıştır.İsmet İnönü''nün Cumhurbaşkanlığı döneminde ise II. Dünya Savaşı patlak verdiğinden ilk dönemlerde hemen hiçbir yatırımın yapılmadığı Gümüşhane il merkezine 1948 yılında su getirilmiş, ertesi yıl da elektrik şebekesi kurulmuştur.1950''den itibaren ekonomik bir kalkınma görülmeye başlanmış, ancak daha sonra diğer illere ve hatta Avrupa ülkelerine göç olayı başlamıştır. Bayburt''un 1989 tarihinde il olması ve ayrıca yeni ilçelerin oluşturulması ile idari taksimatta değişiklik meydana gelmiştir. 1988 yılında Köse, 1990 yılında Kürtün ilçe olmuştur.



 
Gümüşhane GeneL BiLgiLer

Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan İlimiz doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan ile komşudur. Tarihi bilgilere göre, Eski Gümüşhane'nin kuruluşu M.Ö. 3000 yılına dayanmaktadır.

Dar ve derin vadilerle birbirinden ayrılmış yüksek dağlar kuzeyin belirleyici özelliğidir. Gümüşhane'nin ünlü yaylaları da bu kesimde yer alır. İlin en yüksek noktası 3.331 metre ile Abdal Musa Tepesidir.

Gümüşhane yöresinin bilinen ilk halkı 1500'lerde yaşayan Azzi ve Hayaşa'lardır. Gümüşhane yöresinde bilinen ilk kent adı antik çağdaki ARGİROPOLİS'tir. Bu adın eski Yunanca'da Gümüş anlamına gelen ARGİROS'tan kaynaklandığı sanılmaktadır. 1461'de bütünüyle Osmanlıların eline geçen ve 'Canca' diye anılan yöreye 1534 yılında maden zenginliklerinden ötürü Gümüşhane adı verilmiştir.

Yöre hayatındaki değişik etkiler giyim kuşamda da gözlenmektedir. Geleneksel giyim özellikleri kırsal alanda daha çok göze çarpar. Kadınların başlıklarına taktıkları "tepelik", boyundaki takılar ve belde gümüş kemerler kullanılır. Tepelik kullanmayanlar "çit" denen boyalı tülbentler kullanırlar.

Gümüşhane'nin içinden geçen Harşit ile Kelkit vadisini boydan boya kateden Kelkit Çayı ilin başlıca akarsularıdır. Arazinin % 60'ını dağlar, % 29'unu platolar, % 11'ini ovalar teşkil etmektedir.

Kelkit İlçemizde üretilmekte olan zilli kilimlerin tarihi Orta Asya'ya dayanmaktadır.Kilimler günümüzde tek parça halinde çok büyük ebatta üretilmelerine rağmen seccade tipleri de çok nadir örneklerdendir. Zilli Kilim dokumacılığı heybe, yastık, yolluk, duvar süsleri, nazarlık, isimlik, seccade olarak üretilmektedir. Eskiden çuval olarak dokunan zilli kilim motifleri günümüzde bile sanat değeri taşımaktadır.

Dokumada genellikle koyu renkler tercih edilmektedir. Zemin renkleri kırmızı, bordo, siyah, lacivert, yeşil, sarı kullanılmakta, bütün renklerde kök boya ve indiga kullanılmaktadır. Naturel ve pastel renkler isteğe göre kullanılmakta, kimyasal boya kullanılmamaktadır. Dokumada kullanılan ipler yapağı olup, değerli oluşundan sesli anlamında "zilli" ismi verilmiştir. Yöresel bir isimdir.

Gümüşhane ili madencilik yönünden oldukça zengindir. Altın, mermer, granit işletilmeyi beklemektedir. Tarım alanlarında, daha ziyade kuru şartlarda yapılan hububat üretimi yaygındır. Tarımsal işletmeler genelde küçük aile işletmeleri niteliğindedir.

Gümüşhane'de koru ormanlarının çoğunu Sarı Çam koru ormanları oluşturmakla beraber Göknar ve Ladin koru ormanları, Sarı Çam Göknar, Sarı Çam - Göknar - Ladin karışık koru ormanları; ayrıca Kürtün ilçesinde Sarı Çam-Kayın-Ladin karışık koru ormanları da mevcuttur.

Gümüşhane İli su yönünden oldukça zengindir. İlde temelde, iki akarsu vardır. Bunlar Harşit Çayı ve Kelkit Çayı'dır. Her iki çayında il içindeki uzunluğu yaklaşık olarak 100 km.dir. Bu çaylara bağlı onlarca dere mevcuttur. Mevcut sular, özellikleri itibariyle alabalık yetiştiriciliğine oldukça uygundur. Zaten çoğunda alabalık tabii olarak yetişmektedir. Bu sular değerlendirildiği taktirde yılda en az 1000 ton alabalık üretmek mümkündür.
 
Gümüşhane Tarihi

Gümüşhane ilinin aynı isimli merkez ilçesi olan yönetsel birimdir. Türkiye'nin Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alır. Oldukça dağınık yer yapısına sahiptir. Bölgede geçit özelliği görür. Doğu bölgesi ile Karadeniz'i bir birine bağlar.
TARiH Roma ve Bizans dönemlerinde yörede kurulu kente Argyropolis (Yunanca argyros: “gümüş” ve polis: "kent" demektir.) adı verilmiştir. Yöredeki savaşların asıl sebepleri tarihi bir ticaret yolu üzerinde bulunması ve madenleriyle ün yapmış olmasıdır.
Gümüşhane'de bölgeye tarihsel olarak yerleşik bulunanlar, Azzi ve Hayasa etnikleri olmuştur (MÖ.2.binli yıllar). Bu toplulukların yerel topluluklar olarak yaşadıkları dönemlerde batıdan gelen Hattiler'in bölgeye yayıldıkları, onların üzerine de Hitit topluluklarının geldikleri bilinmektedir. Hitit egemenliğini bölgede en büyük kalıcı iz bırakan Urartular dönemi izlemiştir.
Urartu egemenliği döneminde geniş bir biçimde Gümüşhane ve Bayburt merkez olmak üzere Karadeniz'in iç kesimlerinde ki bölge Khaldia olarak anılmaya başlanmıştır. Khalt bilindiği kadarıyla Urartu'nun Baş Tanrı'sını niteleyen addır ve Khalt'ın izinden gidenler veya Khalt'a inananları simgelemektedir. Bu adlandırmanın halen günümüzde de süregeldiğini görmekteyiz. Karadeniz'in kıyı şeridinde yaşayanlar, tüm iç kesimlerde yaşayanlara ayrım yapmaksızın Khalt diye hitap ederler.
MÖ.680'li yıllarda kuzeyden gelen ve Ari bir dil konuşan İskitler, Kafkas dağlarını doğu tarafından aşarak Kür ve Aras boylarına yayılmaya başladılar. Başlangıçta barış içinde oldukları Urartu egemenliğinde ki yerel Kafkasdilli kabilelerle zamanla rekabet içine girdiler. Ardından Urartular'la çarpışan İskitler bir müddet sonra Khaldia bölgesini de ele geçirdiler. Bayburt bölgesini merkez yapan İskit kabileleri MÖ.VI., V. ve IV.yy.'lar da Anadolu'nun en büyük kentini kurdular:Gymnias.
Urartu'yu tamamen yıkmayı başaran İskitler, Ortadoğu'nun tamamında(Mısır'a kadar) 28 yıl süren büyük bir imparatorluk kurdular. Fakat Asur ve Med imparatorluklarıyla yaptıkları savaşlar sonunda İskit krallığı yıkıldı. Fakat ortadoğu'da bu yıkıma rağmen Urartu ve İskitler'in bazı boyları izole bu bölgelere sığındılar ve birbirlerine karıştılar.
MÖ.V.yy.'dan itibaren Karadeniz sahillerinden iç kesimlerine doğru hareket eden Yunan ticaret kolonileri bölgede görülmeye başlandı. MÖ.302 yıllarında Mitridat önderliğinde kurulan İran kökenli Pontos Krallığının egemenlik sahası içine giren Gümüşhane, zamanla krallığın Yunan kültürü etkisinde evrilmesiyle Helenistik bir yapıya bürünmüştür.
7.yüzyıl sonları ile 8. yüzyıl başlarında bölge Emevi-Bizans ve Abbasi-Bizans arasında birkaç defa el değiştirmiştir.
Halife Ömer zamanında (634-644) Erzincan ve Erzurum Arapların eline geçince Gümüşhane’de bu egemenliği tanıdı. Ancak bu egemenlik fazla sürmeden bölgede yeniden Bizans egemenliği sağlandı. Halife Osman zamanında (644~656) Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Erzincan Emir Habib Bin Mesleme tarafından Bizanslılardan geri alındı. Halife Ali zamanında (656-661), Muaviye ile olan mücadeleler ile iç isyanlarla uğraşılması sebebiyle bölgede yeniden Bizans egemenliği başladı.
Emevi Halifesi Abdülmelik zamanında (685-705) bölge tekrar Emevi yönetimi altına girdi. Ancak Halife Velid zamanında (705-715) Araplar ile Hazarlar arasındaki çatışmalarda Hazarlar başarı gösterince bölge yeniden bu durumdan istifade eden Bizanslıların eline geçti.
Abbasiler zamanında Bizans-Arap çatışmaları devam etmiştir. Bu dönemde Gümüşhane yöresi ile ilgili fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak Bayburt'un Bizans egemenliğinde kaldığı bilindiğine göre Gümüşhane de Bizans egemenliğinde kalmıştır diyebiliriz.
Çağrı Bey'in 1016 yılında Anadolu'ya yaptığı ilk akın sırasında Gümüşhane'ye kadar geldiği bilinmektedir. 1058'de Tuğrul Bey'in ordusu İbrahim Yinal komutasında Trabzon'a kadar akın yaparken Gümüşhane'yi de ekonomik yönden önem arzettiği için fethetmiştir.
Türkmen akınları olmadan önce Hazarlar ve Peçenekler ile Çepni Türk oymakları bölgeye yerleşmişlerdir. Çepniler 24 Oğuz boyundan biri olup Anadolu'nun fethi ve Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır.
13. yüzyılın ikinci yarısında Selçuklular Moğol istilası altında ezilirken Gümüşhane ve çevresinin müdafaası Çepni Türklerine kalmıştır. Rum vakayinamecisi (tarihçisi) Pataretos 14. yüzyılda Çepnilerin Tirebolu'ya vardıklarını söyler ki, bunlar Gümüşhane tarafından gelmişlerdir. Anadolu'nun fethinden sonra birçok imaret kurulmuştur. Gümüşhane ve Kelkit, Emir Mengücek Gazi tarafından kurulan Erzincan imaretine bağlanmıştır. 1164'te II. Kılıçarslan Mengücekli topraklarını Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağladı. Anadolu Selçuklu Devleti'nde ticarete büyük önem verildiğinden tarihi bir ticaret yolu üzerinde bulunan Gümüşhane ve çevresi de önemini devam ettirmiştir.1243 Kösedağ Savaşı'nda İlhanlılar, Selçukluları yenerek buraları zaptettiler.
Anadolu, Moğolların nüfuzu altına girince Trabzon Rum İmparatorluğu bu defa Moğollara vergi vermeye başladı. Moğol nüfuzunun kırılması ve Türkmenlerin beylik kurmak için faaliyet göstermeleri neticesinde ve II. Yuannis devrinde (1280-1297) Türkmenler madenleriyle ünlü Halibya (Haldiya) kısımlarını istila ettikleri gibi Cenevizlilerle Venedikliler de İmparatorluk üzerinde iktisadi nüfuz vücuda getirmişlerdi.
İlhanlıların son hükümdarı Ebu Said'in ölümü üzerine 1335'te Bayburt, Erzurum ile Erzincan ve Gümüşhane Celayirlilerin eline geçmiştir. 1345'te Eretnaoğulları, 1430'da Karakoyunlu hakimiyetine geçen bölgeye 1467'de Akkoyunlular hakim olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet (1451-1481), Trabzon üzerine yürüdüğü sırada Trabzon Rum İmparatorluğunun sınırları Giresun'dan Batum'a kadar ve güney hudutlar da Bayburt ve Gümüşhane’nin kuzeyinden geçen dağ silsilesi ile çevriliydi. Osmanlılar’ın aleyhte hareketleri nedeniyle Trabzon Rum İmparatorluğu, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'la işbirliği içine girmiştir.
1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesiyle bölgede Osmanlı etkisi görülmeye başlanmıştır.
Gümüşhane, Trabzon Rum İmparatorluğunun fethedilmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet 1461'den 1467'ye kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra Gümüşhane Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir. Bu hakimiyet 1473 yılında Fatih ile Uzun Hasan arasında vuku bulan Otlukbeli Savaşıyla sona ermiştir. Gümüşhane ilinin kuzeyindeki "Kharşit" ilk Osmanlı belgelerinde "Khas-Rudu çayı orta ve yukarılarındaki Torul ve Canıca (Gümüşhane'nin eski adı) kesiminde Akkoyunlular'a bağlı Ortodoks-Apkazlı (Abaza) "Torul Beyliği" 1474'de (veya 1478) Fatih'in Amasya'dan gönderdigi bir ordu kolu tarafından fethedilmiştir.
Yavuz 1508'de Trabzon valisi iken Anadolu'da başlayan Şii ayaklanmaları yüzünden Trabzon'dan Bayburt'a kadar uzanan bir sefer yapmıştır. Bu bölgede Safeviler lehinde ayaklanma ve karışıklık çıkaranlar Çepni Türkleridir. 16. yüzyılda onlardan bir bölümü Halep Türkmenleri, muhim bir kümede Sivas, Tokat ve Amasya bölgesindeki Ulu Yörük arasında yaşadığı gibi yine bu boya mensup pek kalabalık bir topluluk da Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Giresun ve Canik (Ordu ve Samsun) bölgesinde oturuyordu. İşte Safevilerin hizmetindeki Çepniler de bu sayılan topluluk ve bölgeden idiler.
Bu karışık durumdan sonra bölgedeki sükunet ancak Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim (1512-1520) arasında meydana gelen Çaldıran Savaşıyla sona ermiştir. Bölge tamamen "Anadolu Türk Birliği"ne katılmıştır. (Ağustos 1514) Yavuz buraya vali olarak Bıyıklı Mehmet Paşayı bırakmıştır. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) İran seferi sırasında Harşit Vadisi'nden geçerken gümüş madeninin bulunduğu Eski Gümüşhane yöresinin imar edilmesini emretmiş, böylece buraya ev ve Süleymaniye Camii yapılmıştır.
1647'de Gümüşhane'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu bildirir. Yine bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesinde darphane olduğunu yazarak üzerinde "Azze nasrahu daraba fi catha" (Canca'da basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğunu bildirir.
Gümüşhane'de doğan her çocuğun gümüşten kaşığının, çatalının ve tabağının olduğu rivayet edilir. Şehrin nüfusunun her geçen gün artmasında coğrafi konumunun, tarihi ipek Yolu üzerinde bulunmasının ve madenlerinin önemli rolü olmuştur.
Katip Çelebi, Cihannüma'sında "Kaza-i Urla" diye adlandırdığı Gümüşhane için "Urla bir güzel kazadır, yakınında gümüş olmakla Gümüşhane dahi derler" demektedir.
Maden ocakları IV. Murad zamanında (1623-1640) en canlı dönemini yaşamıştır. Bir ara kapanan ocaklar 1839 yılında yayınlanan bir hatt-ı hümayunla tekrar işletmeye açılmıştır. Ocaklar mülki amirin tayini, padişahın onayı ile atanan ve Matah Efendi denilen kişilerce yönetilirdi.
Gümüşhane 19. yüzyılda Trabzon’a bağlı bir sancaktı. Doğu Karadeniz'in iç kesimlerinde yer alan Gümüşhane Sancağı kuzeyde Trabzon merkez sancağı, doğuda ve güneyde Erzurum Vilayeti, batıda Sivas Vilayeti ile çevriliydi. 19. yüzyıla kadar rahat bir hayat sürdüren Gümüşhane yöresi, savaşlar nedeniyle tedirginlik içine düşmüş, madenlerin yeterince işletilmemesi sebebiyle de göç başlamıştır. Böylece şehir harap olmaya ve nüfus azalmaya başlamıştır. 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'de yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhane’de hayat bırakmamıştır.
Ruslar 16 Temmuz 1916'da Bayburt'u aldıktan sonra yollarına devam ederek 19 (20) Temmuz 1916 günü Gümüşhane’ye girmişlerdir. Türk birlikleri fazla karşı koyamayınca Ruslar ayni gün Torul'a girmişlerdir. Böylece Trabzon yolu Ruslara açılmıştır.
22 Temmuz 1916 günü Kelkit üzerine yürüyen Rus ordusu akşama doğru burayı ele geçirmiştir.
Gümüşhane ve çevresi bu işgaller karşısında ve özellikle Ermeni zulmü altında ezilirken Rusya'da Bolşevik İhtilali'nin çıkması ve iç çalkantılar sebebiyle Ruslar 18 Aralık 1917'de Erzincan Mütarekesi'ni imzalamış ve ordularını geri çekmeyi kabul etmiştir. Ancak Ermeniler katliamlarına devam etmişlerdir. Bunun üzerine mütareke geçersiz sayılarak yeniden savaş başlatılmış ve bu suretle Torul 14 Şubat, Gümüşhane 15 Şubat ve Kelkit 17 Şubat 1918'de Rus işgalinden kurtarılmıştır.
Milli Mücadele yıllarında kıyı ile iç kesimler arasında geçiş bölgesi olması sebebiyle coğrafi önem arz eden Gümüşhane, bu dönemde Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin faaliyet alanı içinde bulunmuştur. Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey bu cemiyetin ikinci başkanlığına getirilmiştir.
23 Temmuz 1919'da toplanan Erzurum Kongresi'ne Gümüşhane'den Kadirbeyzade Zeki Bey (Gümüşhane ve Torul mümessili olarak) Erzurum Kongresi'ne katıldı. Kelkit'ten Müftü Osman Nuri Efendi, Şiran'dan Müftü Hasan Fahri (Polat) Efendi Erzurum Kongresi'nin açılış ve kapanış dualarını yapmıştır. Bu nedenle 9 Ağustos 1335 (1919)'da Mustafa Kemal, O'na yazdığı bir tezkere ile teşekkür etmiştir.
Osmanlı hakimiyetinin ilk zamanlarında Erzurum Eyaletine bağlı iken sonraları Trabzon'a bağlanan Gümüşhane sancağı 20 Nisan 1924 ve 491 sayılı kanunun 89.maddesinde "Vilayet" başlığı altındaki kanunla 1925 yılında il olmuştur.
1925-1926 tarihli Trabzon salnamesinde "Gümüşhane Vilayeti Merkez ilçe ile birlikte Bayburt, Kelkit, Torul ve Şiran olmak üzere beş ilçe, beş bucak ve 377 köyden oluştuğu, 16943 evde 101153 kişinin yaşadığı şehirde hastane olmadığı; vilayetin ticari durumunun Trabzon-Bayburt-Erzurum büyük yolu üzerinde ve İran transit yolu üzerinde bulunduğundan oldukça iyi olduğu, aslında tarım memleketi olan vilayetin bazı yerlerinde ürünleri yerel ihtiyacı karşılamadığından, halkın bir kısmının işçilik, meyvecilik ve katırcılıkla geçindiği" belirtilmektedir.
Gümüşhane'nin il olmasıyla birlikte Ahmet Durmuş (Evren-dilek) Bey vali olarak atanmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk Belediye Başkanı ise Osman Bey (Ataç) olup 1922-1934 tarihleri arasında görev yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Gümüşhane’de yol ve köprü yapımına önem verilmiş, tarım geliştirilmeye çalışılmıştır.İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı döneminde ise II. Dünya Savaşı patlak verdiğinden ilk dönemlerde hemen hiçbir yatırımın yapılmadığı Gümüşhane il merkezine 1948 yılında su getirilmiş, ertesi yıl da elektrik şebekesi kurulmuştur.1950'den itibaren ekonomik bir kalkınma görülmeye başlanmış, ancak daha sonra diğer illere ve hatta Avrupa ülkelerine göç olayı başlamıştır. Bayburt'un 1989 tarihinde il olması ve ayrıca yeni ilçelerin oluşturulması ile idari taksimatta değişiklik meydana gelmiştir. 1988 yılında Köse, 1990 yılında Kürtün ilçe olmuştur.
 
Gümüşhane GeneL BiLgiLer

Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında, Çin-Trabzon Tarihi İpek Yolu Güzergahı üzerinde, tarih ile doğal güzelliklerin kucaklaştığı, zengin Gümüş Madeni ocaklarından dolayı Gümüşhane adını taşıyan bir ildir.



Gümüşhane Milattan Önce 3000 ‘ lere uzanan tarihi içerisinde bir çok uygarlıklara ev sahipliği yaparak bu kavimler mozaiğinin izlerini günümüze taşımaktadır.


Denize 100 km. uzaklıkta olan ilin klima özelliğini sahip havası, sahip olduğu eşsiz doğal güzellikleri, yer altı resim sergisini andıran zengin oluşumlu mağaraları, 450 ‘ ye yakın yaylası, çok sayıda antik kentleri, doğal park alanları,zengin flora ve faunası bakir bir turizm potansiyeline sahiptir.

İLÇELER

Gümüşhane ilinin ilçeleri; Kelkit, Köse, Kürtün, Şiran ve Torul'dur.

Kelkit : Gümüşhane'nin en büyük ilçesi olup, sınırları içinde önemli tarihi yerleşme merkezleri bulunmaktadır. Bizanslılar tarafından kurulan şehirde kalıntıları, surları kiliseleri, su yolları ve kanalları; kabartma eserler ve heykeller bulunmuştur.

Kürtün : Harşit çayı kenarında Tirebolu-Torul transit karayolu üzerinde kurulmuş, son derece dağlık araziye sahip bir ilçedir.Kürtün İlçesinin çevresi yeşil ormanlık alanları ile adeta bir orman denizi görünümündedir.

Köse : İlçe kuşaktan kuşağa geçen ve halen önemini koruyan zengin bir mutfak mirasına sahiptir. Evelek dolması, kelem dolması, siron, fıt fıt haşılı, ve pirinçli börek yörenin damak zevklerini sembolize etmektedir.

Şiran : Tomara Şelalesi Şiran İlçesi'nin güney batısındaki Seydi Baba Köyü'nde yer almaktadır. Şelalenin suları, tepe yamacından kayaların arasından ve yer altından çıkarak yere dikey olarak akmakta ve yatağını oluşturmaktadır.

Torul : Harşit Çayı etrafında kurulmuştur. Torul ilçesi turizm bakımından oldukça zengindir. Karaca Mağarası, Zigana Dağı, Limni Gölü, Yedi göller, Tarihi köprüler bunlardan bazılarıdır.
 
Gümüşhane'nin İLçeLeri

Kelkit, Gümüşhane


YüzölçümüRakım 1350m-1450m metre Koordinatlar
Posta kodu 29600 Alan kodu 456 İl plaka kodu 29


Kelkit, Gümüşhane ilinin bir ilçesidir.

Coğrafya

Doğu Karadeniz Bölgesinde; Gümüşhane İli’nin bir ilçesi olan Kelkit, doğusunda Köseİlçesi, batısında Şiran ilçesi, kuzeyinde Gümüşhane ili, güneyinde Erzincan ili ile çevrilidir.
İlçe toprakları dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Gümüşhane’nin güney kesiminde yer alan ilçe toprakları akarsu vadileri ile yarılmış birbirine paralel dağ sıralarından oluşmaktadır. Kuzeyini Gümüşhane Dağları, güneyini Çimen, Spikör (Akdağ) ve Otlukbeli dağları engebelendirmektedir. İlçenin çevresinde genişleyen Kelkit Vadisi, Kelkit ırmağı ile sulanmakta ve tarım alanını oluşturmaktadır. Ayrıca ilçe topraklarında Tarıma elverişli olarak Özlüce Vadisi ve Koşmaşat Vadisi bulunmaktadır.
Kelkit Çayı, Çimen Dağlarından çıkan ve Yeşilırmak’ı besleyen en büyük koldur. Kelkit’te Sıtma Pınarı, Gorden, Korpahar, Eğri Göze, Gülizarın Pınarı, Kara Pınar, Bekir Çavuşun Pınarı, Yardibi, Korgöze, Keşiş Paharı, Üçgözeler, Bülbülyuvası gibi bir çok su kaynağı bulunmaktadır. Çevresindeki dağların yüksek kısımlarında platolar bulunmaktadır.
Kelkit’te toprak örtüsü olarak, alçak kesimlerde kavak, ardıç ve meşe ağaçları, yüksek kesimlerde sarıçam, titrek kavak (dağ kavağı) gibi ağaç türleri görülmektedir. Düzlük alanlardaki toprak örtüsü kuşburnu, geven, yabani kekik, sığır kuyruğu, dağ reyhanı ve benzeri yabani bitkilerle kaplıdır.
Gümüşhaneye 60 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.925 km2 olup, 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, toplam nüfusu 63.510'dur
bölgesidir. Nitekim Kelkit Doğu Anadolu Fay hattının uzantısı üzerinde olup, birinci derecede deprem1992 Erzincan depreminde Kelkit de zarar görmüştür.

Etimoloji

Kelkit sözcüğü VII.yüzyılda yöreyi ele geçiren Peçenek'lerin önderi Kilki Bey’in isminden kaynaklanmaktadır.

İklim

İlçenin iklimi Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu iklimi arasında bir iklim geçidi teşkil eder. Her iki bölgenin iklim özelliğini taşıyan yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk, ilkbahar ve sonbahar ayları oldukça yağışlı geçmektedir. yılık ortalama yağış miktarı 460 mm2/yıl

Kültür

Kelkit yöresine özgü yemek çeşitleri ve tatlılarıyla tanınır.Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri içerisinde bölge yetiştirdiği hayvanlar ve ürünleri ile çiftlik olarak bilinir.Yörenin önde gelen yemekleri Siron , Haşıl ,Fırın Erişte, Mantı Çorbası ,Lemis ,Fasulye Bulgurlusu ,Tatlı Çorbası , Un Herlesi Çorbası , Gavut Çorbası, Yavan Çorbası , Doduk Çorbası , Fırfır Çorbası , Dırma Çorbası , Gendime Çorbası , Erişte Çorbası , Arpa Yarması Çorbası , Zuluflu Çorbası , Pağla Denlisi , Borani , Lemis , Fıtfıt Haşılı , Patates Kavurması , Muhla , Yergök Dolması , Sütlü Haşıl , Evelik Dolması , Kelem Dolması, Lor Dolması , Ekşili Dolma , Ekmek Aşı , Çırtma Fasulye , Kaygana , Kete , Pancar Kavurması , Pişi , Tava Lemisi , Zırıhta , Lahana Dolması , Yalancı Dolma , Güveç , Su Böreği , Papara , Toğala Kuymağı , Hıngel , Galıya , Karın Kaymağı Sebze, Su Böreği , Ekşili Dolma , Bulgur Topağı , Pağla Katısı , Pestil , Sini Böreği Erişte Tatlısı, Asude Kuymağı , Kara Helva , Burma , Tel Helvası , Lalanga , Aşure, Cevizli Börek , Musta Tatlısı , Fışkıl Tatlısı , Sütlaç , Herle , Köme , Gaysefe , Tel Kadayıf , Sini Tatlısı , Burma Baklava'dır.

Ekonomi

İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Bölgede tarla tarımı oldukça yaygındır ve genellikle hayvancılığa dayalı tarım yapılamktadır. Başlıca ürünler arasında; şeker pancarı, buğday, arpa, Patetes, Fasulye, Silaj lık Mısır, Yonca, Korunga, Fiğ. Bahçe bitkileri yetiştiriciliği, Arıcılık, Örtü Altı Bitki Yetiştiriciliği (Seracılık), meyvecilik ve Gökkuşağı Alabalığı Yetiştiriciliği gibi tarımsal üretimler söz konusudur.
Büyükbaş ve küçükbaş hayancılığın yapıldığı ilçede [besi sığırcılığı]] ön plandadır. Fakat Doğan Organik Süt Sığırcılığı İşletmesinin kurulmasından sonra Kelkit'te Organik Tarım ve Organik Süt Sığırcılığıda yapılmaktadır. Modern kovanlarla arıcılık yapılmaktadır. Son yıllarda ilçenin simgesi haline gelen zilli kilim dokumacılığı ve dericilik gelişmiştir. Ayrıca ilçe topraklarında linyit yatakları bulunmaktadır.

Tarih

ve Yörede yapılan araştırmalar M.Ö.3000 yıllarında burada yerleşim olduğunu göstermiştir. Kelkit’in güneydoğusundaki Sadak Köyü yakınlarındaki Satala kenti Hititler tarafından kurulmuştur. Hititlerden sonra Gümüşhane ve çevresi Urartuların egemenliği altına girmiştir. Urartu egemenliği döneminde geniş bir biçimde Gümüşhane ve Bayburt merkez olmak üzere Karadeniz'in iç kesimlerinde ki bölge Khaldia olarak anılmaya başlanmıştır. Khalt bilindiği kadarıyla Urartu'nun Baş Tanrı'sını niteleyen addır ve Khalt'ın izinden gidenler veya Khalt'a inananları simgelemektedir. Bu adlandırmanın halen günümüzde de süregeldiğini görmekteyiz. Karadeniz'in kıyı şeridinde yaşayanlar, tüm iç kesimlerde yaşayanlara ayrım yapmaksızın Khalt diye hitap ederler. MÖ.680'li yıllarda kuzeyden gelen ve Ari bir dil konuşan İskitler, Kafkas dağlarını doğu tarafından aşarak Kür ve Aras boylarına yayılmaya başladılar. Başlangıçta barış içinde oldukları Urartu egemenliğinde ki yerel Kafkasdilli kabilelerle zamanla rekabet içine girdiler. Ardından Urartular'la çarpışan İskitler bir müddet sonra Khaldia bölgesini de ele geçirdiler. Bayburt bölgesini merkez yapan İskit kabileleri MÖ.VI., V. ve IV.yy.'lar da Anadolu'nun en büyük kentini kurdular:Gymnias. Urartu'yu tamamen yıkmayı başaran İskitler, Ortadoğu'nun tamamında(Mısır'a kadar) 28 yıl süren büyük bir imparatorluk kurdular. Fakat Asur ve Med imparatorluklarıyla yaptıkları savaşlar sonunda İskit krallığı yıkıldı. Fakat ortadoğu'da bu yıkıma rağmen Urartu ve İskitler'in bazı boyları izole bu bölgelere sığındılar ve birbirlerine karıştılar. Bunu Med ve Pers yönetimi izlemiş, MÖ.331’de Büyük İskender'in Persleri yenmesinden sonra yöre, Makedonyalıların egemenliğine geçmiştir. Yöreyi RomaBizans hakimiyeti izlemiştir. Roma döneminde önemli bir askeri üs olan Kelkit, Roma ordusunun XV. Legio Apollinaris’in üstlendiği bir kale konumundaydı. Bizans döneminde bir süre dini açıdan önem kazanmış ve daha sonra sönükleşmiştir. Kelkit ve çevresi daha sonra Bizanslılar-Emeviler ve Bizanslılar-Abbasiler arasında birkaç defa el değiştirmiştir. Bizans İmparatoru Herakleios, 635’te Sasani devleti üzerine sefer düzenlemiş ve Kelkit vadisinden geçmiştir. VII.yüzyıl sonuna kadar Bizans-Sasani çarpışmalarına sahne olmuştur. Bizanslıların bu hakimiyeti, Xlll. Yüzyılda kurulacak olan Trabzon Rum imparatorluğuna kadar devam etmiştir. Anadolu Selçukluları 1016 yılında Doğu Anadolu’ya seferler yapmış ve Tuğrul Bey’in üvey kardeşi İbrahim Yinal Bey 1058’de yöreyi ele geçirmiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Gümüşhane ve çevresinde Selçuklu egemenliğine girmiştir. Kaynaklardan öğrenildiğine göre XIV.yüzyılın ikinci yarısından sonra Çepniler bu bölgeye yerleşmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u ele geçirmesinden sonra Osmanlılar yöreye hakim olmuşlarsa da Akkoyunlular bu bölgede hakim olmuşlardır. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran (1514) seferinden sonra da Doğu Anadolu, Gümüşhane ve Kelkit de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bazı kaynaklarda Gümüşhane yöresinin Otlukbeli Savaşı’ndan (1473) sonra Osmanlı topraklarına katıldığı yazılıdır.
XIX.yüzyıl sonlarında Trabzon vilayetinin Gümüşhane sancağına bağlı bir kaza merkezi idi.I.Dünya Savaşı sırasında Rus işgaline uğramış, Rusların çekilmesinden sonra , Ermeni çeteleri buraya hakim olmuş, Kazım Karabekir tarafından kurtarılarak 1918’de Osmanlı topraklarına dahil olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra 1925’te Gümüşhane’ye bağlanmıştır.
Yöredeki yapı kalıntıları arasında XV.Legio Apollinaris armalı tuğla parçalarının bulunuşu Roma dönemindeki Satala kentinin buradaki varlığına işaret etmektedir. Buluntular arasındaki tunç Artemis büstü bugün British Museum’dadır. Ayrıca ilçede günümüze gelebilen eserler arasında;

  • Stala Kalesi,
  • Sadak Kervansarayı,
  • Sadak Hamamı,
  • Sadak Köyü Çeşmesi
  • Sadak Köyü Camisi
  • Aksöğüt Camisi
  • Çambaşı Köyü Camisi bulunmaktadır.


Kelkit belde ve köyleri
İl: Gümüşhane ● İlçe Merkezi: Kelkit

Beldeler: Deredolu • Gümüşgöze • Kaş • Öbektaş • Söğütlü • Ünlüpınar
Köyler:
• • Ağıl • Ağlık • Akdağ • Aksöğüt • Alaçat • Aşağıözlüce • Aşut • Aydoğdu • Aziz • Babakonağı • Balıklı • Balkaya • Başpınar • Belenli • Beşdeğirmen • Bezendi • Bindal • Bulak • Cemalli • Çağlar • Çakırlar • Çambaşı • Çamur • Çimenli • Çömlecik • Dayısı • Deliler • Dereyüzü • Devekorusu • Doğanca • Doğankavak • Dölek • Elmelik • Eskikadı • Eskiyol • Eymür • Gerdekhisar • Gödül • Güllüce • Gültepe • Günbatur • Güneyçevirme • Gürleyik • Güzyurdu • Karacaören • Karaçayır • Karşıyaka • Kazanpınar • Kılıçcı • KılıçtaşıKınalıtaş • Kızılca • Kozoğlu • Kömür • Köycük • Kuşluk • Obalar • Oğuzköy • Öğütlü • Örenbel • Özen • Sadak • Salördek • Sarışeyh • Sökmen • Sütveren • Şenköy • TütenliUzunkol • Yarbaşı • Yenice • Yeniköy • Yeniyol • Yesılova • Yeşilyurt • Yolçatı • Yukarıözlüce




Köse, Gümüşhane

Köse, Gümüşhane ilinin bir ilçesidir. Etrafı Kelkit, Gümüşhane merkez ve Bayburt ile çevrilidir.
köse.gümüşhane ilinin bir ilçesidir..

Tarihçesi

Köse'nin kuruluşu ve tarihi konusunda kesin bilgi ve bulgular bulunmamakla beraber bölge Hitit, Asur, Makedonya, Roma ve Bizans hakimiyetinde kalmış ise de Türk hakimiyeti döneminde (Selçuklu, ilhanlı, Akkoyunlu ve Osmanlı) kurulmuş olması muhtemeldir.
"Köse" adının Türkçe oluşu ve kültürümüzde yaygın olarak kullanılan lakap ve soyadları arasında bulunması kanıt olarak gösterilebilir. Köse Ağa adındaki bir beyin oymağı ile Yurtlar ve Ekinyüzü Mevkilerine (Köse Dağı) yerleştiği ve sonra Örenlere (Köse'nin 13 km doğusunda) ve nihayet şimdiki yere yerleştiği ve Köse adınının da bu beyden geldiği rivayet edilmektedir. 1516 yılı Bayburt tahrir kayıtlarında Bayburt Sancağı'nın Kelkit Nahiyesine bağlı bir köy yerleşmesi olarak adı geçmektedir. 1916 yılında Rus ve Ermenilerin istilasına uğramış ancak 17 Şubat 1918 günü işgalden kurtulmuştur.
Cumhuriyet döneminde Gümüşhane'nin il yapılmasının (1924) ardından Kelkit Kazasına bağlı bir bucak merkezi haline getirilmiştir. Köse 1954 yılında belediye 3392 sayılı kanunla da 19.06.1987 tarihinde ilçe olmuştur.
Salyazı beldesi ve köylerin kuruluşları konusunda da kesin bilgilerin bulunmamasına rağmen Türk kültürünün dışında daha önce yaşamış olan milletlere ait iz ve eserlere rastlamak mümkündür.

Nüfusu

İlçenin nüfusu 2000 yılı sayımına göre merkezde 8153 kişi, ilçeye bağlı kasaba ve köylerde ise 11.275 kişi olmak üzere toplam 19.428 'dr. İlçemiz nüfus kütüğüne kayıtlı kişi sayısı ise 52.948'dir.
İlçemizde km²'ye 38 kişi düşmektedir. Kış şartlarının sert geçmesinden dolayı geçim kaynağı olan tarımın yapılmasını zorlaştırmakta ve göçe neden olmaktadır. Göçler İstanbul, Samsun, Ankara ve Bursa illerinde yoğunlaşmaktadır.
Nüfusun yerleşim yerlerine göre dağılımı şu şekildedir.
Mernis Projesi uygulaması ilçemizde tamamlanmış olup, bu çerçevede 64561 kişinin bilgisayar ortamında kaydı yapılmıştır.
S.Nu. Köyün adı - Nüfusu1 Köse Merkez 81532 Akbaba Köyü 2033 Altıntaş Köyü 1434 Bizgili Koyu 1665 Gökçe Köyü 2056 Kabaktepe Köyü 20567 Kayadibi Köyü 3328 Oylumdere Köyü 969 Örenşar Köyü 17310 Övünce Köyü 37911 Özbeyli Köyü 15712 Salyazı Kasabası 505413 Subaşı Köyü 18514 Yaylım Köyü 15615 Yuvacık Köyü 1970TOPLAM 19.428





Kürtün, Gümüşhane

Gümüşhane ilinin şirin bir ilçesidir. Nüfusu 3.900`dür. 1991 senesinde ilce olmustur.
Eski ismi Kürtün-i bala dır. Daha önceleri Kürtün-i Zir yani Harsit(Doğankent) e balı idi. daha sonra çepniler sahile inince burada bulunan harsit merkezi Doğankent e inmiştir. 300 yıl Gümüşhane sancak olmak itibari ile Trabzona bağlı idi. Bundan 80 yıl öncelerine kadar Kürtün-i bala olarak adlandırılan Kürtün ilçesi şimdi KÜRTÜN olarak adlandırılmıştır.
Çepniler Bayburt civarından Gümüşhane havzasına gelince buralara yerleşmişler, yaylalar ve obalar kurmuşlardır. En önemli yaylası Güvende'dir. Çepnilerin kullandığı ve eski tarihlere göre aleviliğin de yaygın olduğu bir yöredir. Yaylada büyük evliyalar bulunmaktadır. Bu yaylaya saygısı olan insanlar soy adlarını yaylada bulunan evliyaya adamışlardır. Türkiye cumhuriyeti soyadı kanunundan sonra Güvende soyadı olarak Güvendi kullanılmıştır.
200 yıla yakın bir yayla etkinliği bulunan Güvende, turizminde gelişmesi ile her yıl yaz ayında binlerce kişinin ilgi odağı haline gelmiştir.
Buralarda Rus harbi zamanında çetin çarpışmalar olmuştur. İki dağ arasında bulunan harsit çayı azgın suyuyla günümüz insanına ekonomik olarak katkıda bulunmuştur. Yapımı tamamlanan 1 baraj ve yapımı süren 3 baraj bulunmaktadır.
Turistik yerleri:

  • Güvende Yaylasi
  • Örümcek Ormanlari
  • Kürtün Baraji
  • Erikbeli yaylası
  • Alaca Yaylası


Şiran, Gümüşhane

Gümüşhane ilinin bir ilçesidir.





Torul, Gümüşhane


Türkiye'de yeri Bilgiler Şehir nüfusu 4,655 (2000) İlçe nüfusu 17,149 (2000) YüzölçümüRakım 950m-1000 metre Koordinatlar
İl plaka kodu 29 Yönetim Ülke site Türkiye Coğrafi Bölge Doğu Karadeniz BölgesiİlGümüşhane Kaymakam Şafak Gürçam Belediye başkanı Selami Bostan Yerel yönetim..::: Torul Belediye Başkanlığı :::.. İlçe kaymakamlık site TORUL KAYMAKAMLIĞI " Daha fazlasını isteyenler için "
Torul, Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz Bölümü'nde, Gümüşhane iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi.



TARİHİ

Eski Yunan eserlerinden Torul'un M.Ö.kurulmuş bir yerleşim yeri olduğu bahsedilmektedir.4 ncü Haçlı seferi sırasında Trabzon'u ele geçiren Cenevizliler Torul'u da alarak İlçenin bir çok yerinde kaleler ve haberleşmede kullanılan ateş kaleleri inşa etmişlerdir.
Torul adı Tuğrulbey isminden gelmektedir.Selçuklu Sultanının Kuzey doğu seferi sırasında otağı Torul'da kurmasına izafeten daha önce Ardasa diye anılan İlçeye Torul denmeye başlanmıştır.Torul 1461'de Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon İmparatorluğuna son vermesinden 1828'e kadar Sancak Beyliği olarak kalmış.1828'den Cumhuriyete kadar Trabzon vilayetinin Gümüşhane sancağına bağlı bir kasaba, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte Gümüşhane'ye bağlı bir İlçe olmuştur.
I. Dünya Savaşı sırasında (Ağustos 1916) Rus ordusu yöreyi ele geçirmiş, 1917 Sovyet Devrimi'nden sonra Rusların geri çekilmesiyle onların yerini Rum ve Ermeniler almıştır.Torul, 14 Şubat 1918'de düşman işgalinden kurtarılmıştır.

COĞRAFİ YAPISI

a) Konumu : Harşit Çayı kenarında Trabzon-İran Transit yolu üzerinde kurulmuş dağlık bir araziye sahip bir ilçedir.Doğuda;Gümüşhane Merkez;Kuzeyde; Trabzon İli Maçka İlçesiyle,Batıda Kürtün ve Giresun Alucra İlçesi ve Güneyde Şiran İlçesi ile çevrilidir.İlçenin yüz ölçümü 969 Km2 olup,İlçe Merkezinin yüksekliği 950 metredir.
b) Akarsuları : Nivene, Çitderesi ve Köstere dereleri ile beslenen Tirebolu'dan denize dökülen Harşit Çayı İlçenin önemli akarsuyudur.
c) İklimi : Doğu Karadeniz iklimi zonu içinde bulunan Kuzey Karadeniz dağlarının iç kısmından itibaren az yağışlı kışları ise sert ve yazları ılık bir iklim manzarası arz etmektedir.
d) Bitki Örtüsü : Arazi orman toprağı karakterindedir.Yağış orman bitkilerinin yetişmesine elverişlidir.Bu nedenle İlçenin bitki örtüsünü ormanlar teşkil eder.