Uzman SühaN
Administrator
Grip ve faranjit için bitkisel tedavi yöntemleri
Soğan-bal karışımı
Gribe ve faranjite karşı doğal ev formülleri hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Mustafa Erarslan, şöyle konuştu:
“Orta boy bir soğan iri iri doğranır, üzerine bir yemek kaşığı bal ilave edilerek cam kavanozda 3 saat sulanması beklenir, daha sonra, küçük çocuklarda günde 3 defa 1 tatlı kaşığı, büyüklerde günde 3 defa 1 yemek kaşığı kullanılır. Karışım, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve antibakteriyel ve öksürük kesici olarak kullanılabilir.”
Adaçayı ile gargara
Dr. Eraslan’ın verdiği diğer formül ise “2-3 gram adaçayı yaprağı üzerine taze kaynatılmış ve bir miktar soğumaya bırakılmış bir fincan su ilave edilir, üzeri kapatılır ve 10 dakika demlenir. Gün içinde 5-10 kez dolu dolu gargara yapılırsa faranjit de son derece etkili olacağı görülecektir. Yapılan bilimsel çalışmalarda ekinezya ile birlikte gargara şeklinde kullanıldığında etkisini arttığı belirtilmektedir” şeklinde oldu.Farenjit, boğaz iltihabına verilen isimdir. Boğazda ani başlayan yanma, yutkunmakla artan ağrı, ses kısıklığı, ateş, öksürük, boğazda uçuk seklinde kabarcıklar, beyaz gri renkte iltihaplı dokular ve ağız kokusu şeklinde belirtilerle ile kendini gösteren farenjit %90’ı viral (parainfluenza, rhinovirüs, adenovirüs, herpes simpleks gibi) nedenlerden kaynaklanırken kalan %10’luk kısmı genellikle bakteriyel nadir olarakta oral kandidiyaz nedenlidir.
Özellikle 4-7 yaş arasında sık görülen farenjit, bir yaşın altındakilerde nadiren görülürken, belirtileri hastalığın nedenlerine göre değişmektedir. Bakterillerin sebep olduğu farenjitte belirtiler genellikle daha ağır seyretmektedir. Çoğu farenjit vakası birkaç gün içinde kendiliğinden düzelir. Farenjit tedavisi daha çok belirtilere yöneliktir ve hastalığın sebebine göre değişiklik gösterir. Farenjit tedavisinde antibiyotikler ancak boğaz ağrısının sebebi bakteriyel enfeksiyonlarsa işe yararlar. Antibiyotikler viral boğaz ağrılarında yaklaşık 4-5 gün sonra ağrı seviyesine etki ederler bunun dışında analjezikler farenjit tedavisinde etkilidirler.
Farenjit nedir
Farenjit, geniz akıntısı, sıklıkla kırmızı, tahriş olan bir boğaza neden olur. Boğaz kültürlerinden genellikle bir sonuç alınmaz ama bademcikler ve diğer dokular şişerek rahatsızlığa neden olurlar. Geniz akıntısı tedavi edildiğinde bu olayda ortadan kalkacaktır. Ayrıca meslek hastalığı olarak, sesini çok yada yüksek perdeden kullanması gereken insanlarda yada tozlu ve kimyasal buharlara maruz ortamlarda çalışanlarda kronik boğaza ağrısı olabilir. Son zamanlarda reflü hastalığının da benzer yakınmalara sebep olduğu anlaşılmıştır. Farenjit boğazın mukozal ve submukozal yapılarının inflamatuar bir hastalığıdır. Orofarenks, nazofarenks, hipofarenks, tonsil ve adenoid etkilenebilir. Tonsilit de dahil olmak üzere faranjit ayaktan hasta muayenelerinin %15’ini teşkil eder.
Farenjitin belirtileri nelerdir?
Akut faranjitler boğazda ani başlayan yanma, yutkunmakla artan ağrı, ses kısıklığı, ateş, halsizlik öksürük, kas ve eklem ağrıları, boğazda uçuk seklinde kabarcıklar, beyaz gri renkte iltihaplı dokular, boyunda şişlik ve ağız kokusu şeklinde bulgular ile kendini belli etmektedirler. Kronik faranjitler ise daha çok boğazda takılma ve kuruma, yabancı cisim hissi, bazen yutkunmakla ağrı, gıcık tarzında öksürük veya boğazda iyileşmeyen yaralar ve şişliklere sebep olabilirler.
Farenjit Genel Belirtileri
Faranjit belirtileri ilk olarak boğazda görülen yanma, ağrı, kaşınma ve kuruluk hissi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Öksürük faranjitin diğer bir belirtisidir.
Faranjit hastalığında görülen belirtilerden en önemlileri ise ateş ve ses kısılmasının görülmesidir.
Halsizlik ve yorgunluk gibi belirtiler de bu rahatsızlığı göstermektedir.
Faranjit belirtileri arasında burun akması da yer almaktadır.
Faranjit olan hasta toz ve bakterilere karşı aşırı derecede hassasiyet duyarken, yiyeceklere karşı da aynı hassasiyeti göstermektedir.
Bebeklerde Faranjitin Belirtileri
Aniden yükselen ateş, kusma, karın ağrısı gibi şikayetleri olan bebek bu sebeplerden huzursuzluk yaşar ve sürekli ağlar. Bu durumda doktorunuza başvurduğunuzda doktorunuz muayene ,boğaz testleri ve kültürü sonucu faranjit olduğunu anlayabilir. Beta faranjiti olan bir bebeğin üst damağında minik noktacıklar görülür. Bu muayeneden sonra boğaz testi ve kültürü ile tanı kesinleştirilir. Bu hastalığın kuluçka dönemi genellikle 3-5 gün arasıdır. Bu hastalık kuluçka döneminde bulaştırılır. Kuluçka dönemi bittikten sonra bulaştırma özelliği kalmaz.
Farenjitin nedenleri
Akut farenjitler genellikle grip veya nezle gibi viral enfeksiyonlar sonucu oluşmalarına rağmen, beta mikrobu, herpes mikrobu (uçuk virüsü), zona (gece yanığı), cinsel yolla bulaşan gonore (bel soğukluğu), difteri gibi daha nadir hastalıklar sonucu da oluşabilmektedir. Bu nedenle doktora başvurmadan alınacak tedaviler hastalıkların bazı bulgularının gizlenmesine sebep olup yanlış tedavilere sebebiyet verebilmektedir.
Kronik farenjitler ise sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında, kronik burun tıkanıklığı nedeniyle, aşırı sigara ve alkol tüketimi, kronik sinüzitlerde oluşan geniz akıntısından, aşırı sıcak ve soğuk gıdaların sıkça tüketilmesinden, kuru ve kirli havadan, kronik diş ve diş eti enfeksiyonlarından ve sıkça yapılan tik şeklindeki boğaz temizleme alışkanlıklarından ötürü oluşabilmektedir. Ancak bunlar dışında frengi, verem, cüzzam ve bazı kronik romatizmal hastalılar da kronik faranjite yol açabilmektedir. Kalabalık ortamlarda, yoğun klima kullanılan alanlarda çalışanlar, kirli havası olan kapalı alanlarda uzun süre çalışanlar veya sesini yoğun kullanarak işini yapanlar akut veya kronik farenjite daha fazla yakalanmaktadırlar.
Kronik boğaz kızarıklığı (farenjit) tedavisi
Tedaviye başlamadan önce mutlaka teşhis konulmalıdır. Bu detaylı bir Kulak Burun Boğaz muayenesi ve muhtemel bazı laboratuar, endoskopik ve röntgen çalışmalarını içermektedir. Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler ile tedavi edilir ancak bunlar geçici bir iyileşme sağlar. Kronik sinüzite kapalı sinüslerin ağzını açmak için yapılacak cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç vardır. Allerji; sebebini ortadan kaldırmakla kontrol edilebilir. Antihistaminikler ve dekonjestanlar, kromolin ve steroid burun spreyleri, diğer şekillerdeki steroidler ve hiposensitizasyon (aşı tedavisi) tedavi için kullanılabilir. Ancak bazı antihistaminikler kurumaya neden olup salgıyı daha da kalınlaştırırlar. Dekonjestanlar kan basıncının artmasına, kalp ve tiroid rahatsızlıklarının şiddetlenmesine neden olurlar. Steroid spreyler tibbi kontrol altında genellikle yıllarca güvenle kullanılabilir. Ancak kısa dönemde yan etkisi olmayan ağızdan alınan ve enjeksiyonla verilen steroidlerin uzun dönem kullanımlarında muhakkak sıkı bir kontrol ve gözlem yapılmalıdır.
Gastroözafageal Reflü tedavisine yatağın baş tarafını 12-15 cm kaldırmak, az ve sık yemek yemek, alkol ve kafeinin yasaklanması, yorucu olmamak şartıyla spor yapılması gibi yaşamı düzenleyici önerilerle başlanır. Antiasit veya bu hastalıkda çok etkili olan mide asit üretimini durduran ilaçlar doktor kontrolunda verilmelidir. pH ölçümü gibi kesin teşhis yöntemleri vardır. Yapısal bozukluklar cerrahi uygulama gerektirir. Septum deviasyonu sinüslerin normal olarak boşalmasını engeller ve kronik sinüzite neden olur. Septumdaki bir çıkıntı tahrişe ve anormal salgıya sebeb olacaktır. Septumdaki bir delik kabuk bağlamaya neden olur. Genişlemiş veya şekli bozulmuş konkalar (burnun yan duvarlarında çıkan ve hava akımının ayarlıyan, nemlendiren yapılar) veya polipler (enfeksiyon, allerji veya tahriş sonucunda oluşan selim büyümeler) de aynı şikayetlere yol açabilir. Her zaman bir neden bulmak mümkün olmayabilir. Tıbbi tedavi cevap vermezse hasta cerrahi tedaviye karar vermelidir. Bazı durumlarda özel bir neden bulunamaz. Düzeltilebilecek bir hastalık yoksa tedavi daha kolay akabilmesi için salgının inceltilmesi yönünde olur. Bu daha ziyade sıvı alımı yetersiz olan yaşlı kişiler için geçerlidir. Bu hastalar günde en az sekiz bardak su içmeliler, Kafeini bırakmalılar ve eğer uygunsa idrar söktürücü kullanmamalıdırlar.
Salgıyı inceltecek guaifenesin veya organik iyot kullanıldığında tükrük bezlerinde şişme veya vücutta döküntü gelişirse ilaç kesilmelidir. Burunun su ile yıkanması kalın ve azalmış salgının düzeltilmesine yardımcı olur. Bu burun için yapılmış özel cihazlarla günde iki ila altı defa uygulanabilir. Sıcak suyun içine yemek sodası veya tuz ilave edilerek bu sıvı yapılabilir. Son olarak da reçete gerektirmeyen basit tuz çözeltiler burnu nemlendirmek için kullanılır.
Farenjite, ne iyi gelir
Günlük olarak 3-4 fincan kadar adaçayı içebilirsiniz. Adaçayının antiseptik özellikler göstermesi nedeniyle hızlı bir şekilde iyileşmeyi sağlar.
Çok sıcak yada çok soğuk içecek ve gıdalar tüketmemeniz gerekir. Çünkü çok soğuk ve çok sıcak maddeler boğazdaki tahriş oranını arttırırlar, bu nedenle faranjit dahada azabilir.
Beslenmede acı, ekşi, baharatlı gıdalardan uzak durmanız önerilir. Sıvı şeklindeki gıdaları daha fazla tüketmeye bakın, örneğin çorba gibi.
Koyu çay, kahve ve asitli içeceklerin tüketilmesi faranjitin dahada kötü hale gelmesine yol açar.
Konuşurken yüksek sesle konuşmayı alışkanlık haline getirmeyin. Mümkün olduğunca düşük ses tonlarında konuşun. Bağırmak faranjit için oldukça zararlıdır.
Faranjit hastalığı boğazda kaşınma ve kuruluğa neden olur. Bu nedenle bu hastalar uyumaya çalıştıklarında büyük sıkıntılar çekerler. Özellikle boğaz kuruluğu nedeniyle rahat uyuyamama sorunu oluşur. Hastanın baş ucunda bir bardak ılık su bulundurmak iyi olacaktır. Boğaz kuruluğu nedeniyle gece uyanan hasta ılık su içerek rahatlayabilir.
Faranjit hastalığı için diğer önemli bir öneri hastanın bol bol sıvı tüketmesidir. Bu konuda dikkat edilecek konu tüketilecek sıvının soğuk yada sıcak olmaması, ılık olmasıdır. Bu öneri aslına bakılırsa genel anlamda boğaz hastalıklarına karşı önerilmektedir.
Sigara içicisi değilseniz bile sigara içilen ortamlarda bulunmanız faranjit için oldukça olumsuz etkiler yapar. Bu nedenle bu öneriye mutlaka uyulması gerekir.
Farenjit rahatsızlığında dikkat edilmesi gerekenler nedir?
Çok soğuk ya da çok sıcak gıdaların tüketilmesi, boğazda tahrişe neden olacağından, faranjitin iyileşmesini yavaşlatır.
Sıvı gıda tüketimine ağırlık verilmelidir. Öğünlerde ılık çorbalara yer verilmelidir.
Ekşi, acı ve baharatlı beslenme tarzından uzaklaşmak gerekir.
Kahve, çay ve kola gibi asitli yiyecekler rahatsızlığı daha kötü hale getirir.
Yüksek sesle konuşmak boğazı tahriş edeceğinden, faranjit açısından zararlıdır.
Rahatsızlık boğazda kuruluğa ve kaşıntıya neden olduğundan, özellikle geceleri uykuyu rahat uyuyabilmek için, ılık su içmek faydalı olacaktır.
Hastaların bol sıvı tüketmesi gerekir. Burada tüketilecek sıvıların ılık olmasına dikkat edilmelidir.
Sigara içenlerin bırakması, içmeyenlerin sigara içilen ortamlara girmemesi rahatsızlığın iyileşmesine olumlu etki yapacaktır.
Kirli, tozlu ve kapalı ortamlarda bulunmamak, hastalığın iyileşmesine katkı sağlayacaktır.
Düzenli yaşamak ve spor yapmak faydalı etkenler arasındadır.
Beslenmeye dikkat ederek, gerekli vitaminleri yeterince almak, rahatsızlığın tedavisine katkı sağlayacaktır.
Kuru ortamlardan kaçınmak, ortamı mümkün olduğu kadar nemli tutmak gerekir.
Bademcik iltihabı olan kişilerin bunu tedavi ettirmesi gerekir.
Farenjit, tedavisinde nelere dikkat edilmeli
Akut farenjitte, farengeal (Gırtlak, boğaz) duvarlarda ve lateral farengeal bantta (yanal gırtlak) enflamasyon vardır. Farenjitler oldukça sık görülmektedir. Akut farenjit viral veya bakteriyel nedenlerle oluşabilir. Viral nedenler içinde rinovirüsler, adenovirüsler, koronavirüsler, influenza viriisü, parainfluenza virüs sayılabilir. Daha nadir olarak da herpes simpleks, koksaki A virüsü, Epstein Barr virüsü (EBV) ve sitomegalovirüs, farenjit etkeni olabilir. Akut farenjitlerin %75’inden bu virüsler, %25’inden ise, hemen hemen tamamında, A grubu beta hemolitik streptokoklar yani Streptococcus pyogenes sorumludur. Akut farenjit etkeni bakterilerin çok az bir kısmı grup C ve G streptokoklar, Neisseria gonorrhoeae ve Coıynebacterium diphtheriae’dir. Rinovirüsler ve diğer üst solunum yolları virüslerinin yol açtığı farenjitler sonbahar ve ilkbahar gibi ılıman mevsimlerde pik yaparlar.
Koronavirüsler ve adenovirüsler kışın daha çok görülür. Bazı adenovirüs tipleri yazın erken dönemlerinde görülebilir ve farengokonjunktival epidemiye (adenovirüslerin yol açtığı salgın hastalık) yol açabilir. İnfluenza virüsüne bağlı farenjitler ise daha çok Aralık-Nisan ayları arasında sıktır. Streptokokal farenjit sıklıkla kışın ve ilkbaharın başlangıç dönemlerinde görülür.
Streptokokal farenjit 2 yaşından önce ve 50 yaşından sonra nadirdir. Viral farenjit herhangi bir yaşta gelişebilir; ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı azalmaktadır. Okullar, kreşler, askeri birlikler gibi kalabalık yerler yayılma açısından uygun ortamlardır. Okullarda salgınlara yol açabilir. Hastalar şiddetli boğaz ağrısı ve yanmasından, kırgınlık, zaman zaman baş ağrısı, ateş, üşüme ve titreme ile kas ağrılarından yakınırlar. Enflamasyonun (İltihaplanma)derecesi, neden olan patojenin virülansına ve hastanın direncine bağlı olarak değişir. Bazı semptom ve bulgular etkenin viral mi bakteriyel mi olduğu hakkında bilgi verebilir. Viral nedenlere bağlı akut farenjitlerde tabloya rinit(Nezle), konjunktivit (Göz kapaklarının iç yüzüyle göz küresinin ön yüzünü örten zarın iltihabı) veya laringotrakeit (Yetişkinlerde soğuk algınlığı semptomları ile birlikte ses kısıklığı ve öksürüğü görüldüğü, birkaç gün içerisinde kendiliğinden düzelen bir hastalık)eşlik edebilir. Bu nedenle burun akıntısı ve özellikle öksürüğün eşlik ettiği farenjitlerin viral (virüs kaynaklı)olma olasılıkları yüksektir. Bunun dışındaki fizik muayene bulguları viral ve bakteryel farenjiti birbirinden ayırmada yararlı değildir.
Viral farenjit düşünülen olgularda tedavi semptomatiktir(Belirtiye göre yapılan). Semptomatik tedavi, farengeal rahatsızlık ve buna eşlik eden sistemik ve respiratuar semptomları rahatlatır. Genel olarak önerilen, yatak istirahati, analjezik, ılık serum fizyolojikle gargara ve bol sıvı alımıdır. AGBHS (A grubu beta hemolitik streptokoklar) veya S. pyogenes primer bakteriyel patojen olarak olguların yaklaşık %25-30’undan izole edilmiştir. Maternal (Anaya ait, anayla ilişkili olan) bağışıklığa bağlı olarak bebeklerde çok nadirdir. İki yaşından önce hemen hemen hiç görülmez. AGBHS’ler aktif enfeksiyon halinde kişiden kişiye bulaşır. Bakteri için doğal kaynak insandır. Nazofarenks ve orofarenks kolonizasyon için ana merkezlerdir. Üst solunum yolları sekresyonları (salgı)AGBHS için primer yayılma yoludur. Enfekte nazofarenks (geniz)ve oral kavite mukozasıyla(Vücut veya herhangi bir organ içindeki boşluk sıvısı) doğrudan temastan çok, enfekte diş fırçası veya besinlerle temas daha önemlidir.
AGBHS’lere bağlı boğaz enfeksiyonunda ateş, tonsillofarengeal eritem(kızartı) ve eksüda(iltihap sıvısı), şiş ve duyarlı anterior servikal lenfadenopati (Lenf bezi büyümesi)gibi semptom ve bulgular vardır. Rinore ve öksürük yoktur. Beyaz küre yükselmiştir. Klinik olarak streptokokal tonsillofarenjit tanısı(Sterptokokların neden olduğu bademcik iltihabı) konamaz. Boğaz kültüru veya direkt antijen (Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı madde)testi ile streptokokal tonsillofarenjit tanısı konabilir. Boğaz kültürü değerlendirmesi için 18-24 saat gereklidir. Bu nedenle streptokokların varlığını daha kısa sürede gösteren streptokok antijenlerini gösterme esasına dayalı direkt antijen testi (Hızlı AGBHS Antijeni bulma testi veya Lateks aglütinasyon testi) geliştirilmiştir. Test kitinin özelliğine göre 10 ila 25 dakika arasında sonuç vermektedir. Alınan boğaz sürüntüsü ekstraksiyon sıvısı içinde bekletilir ve antijenin belirlenmesi için işlemler yapılır. Farklı firmalara ait kitlerde lateks aglütinasyon testinin duyarlılığı %65 ile %95 arasında değişmektedir. Bu testin (+) olması halinde tedaviye başlanır, ancak (-) olması AGBHS enfeksiyonu bulunmadığını göstermez. Bu durumda boğaz kültürü sonucuna göre hareket edilmelidir.
AGBHS’lerin penisiline dirençli suşu olmadığından antibiyograma gerek yoktur. Tarama amacıyla yapılan kültürlerin klinik bir önemi yoktur. Hastalık tablosu göstermeyen, kanlarında streptokok antikor titresi olmayan, ancak boğaz kültüründe AGBHS üreyenler taşıyıcı olarak kabul edilirler. Bunların kendilerine ve çevrelerine bir zararı yoktur ve ilaçla tedavileri gereksizdir. Antibiyotik verilmesi taşıyıcılığı sona erdirmez. AGBHS’lere bağlı tonsillofarenjitlere yönelik tedavinin amacı semptomları rahatlatmak, süpüratif ve özellikle süpüratif olmayan komplikasyonları önlemektir. Ayrıca tedavi edilmezse okul ve aile içinde %35 oranında bulaşıcılığı söz konusu olabilir. Semptomatik tedaviyle birlikte antibiyotik verilir. İlk şeçenek penisilin grubudur. Başlangıç tedavisi olarak oral fenoksimetil penisilin önerilir. Hastalığın tablosuna göre değişmekle beraber, günde 3-4 defa ve 10 gün süreyle çocuklarda 10-20 mg/kg, erişkinlerde ise 1 gr oral yoldan verilir. Penisilin 24 saat içinde bulaşıcılığı önler. Penisilin alerjisi olanlarda alternatif olarak eritromisin, ikinci kuşak sefalosporinler ve makrolidler verilebilir.
Peritonsiller apse, servikal adenit, selülit, fasciitis, bakteriyemi ve menenjit gibi süpüratif komplikasyonların yanı sıra akut romatizmal ateş ve akut glomerülonefrit gibi süpüratif olmavan komplikasyonlar da görülebilir.
Grip ve faranjit için bitkisel tedavi yöntemleri Evde grip nasıl geçer Evde faranjit tedavisi nasıl yapılır ?
Bitkisel ürünler konusunda deneyimi olan Dr. Mustafa Eraslan, kış aylarında ortaya çıkan hastalıklardan korunmanın doğal yolları için pratik tavsiyeler verdi.Soğan-bal karışımı
Gribe ve faranjite karşı doğal ev formülleri hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Mustafa Erarslan, şöyle konuştu:
“Orta boy bir soğan iri iri doğranır, üzerine bir yemek kaşığı bal ilave edilerek cam kavanozda 3 saat sulanması beklenir, daha sonra, küçük çocuklarda günde 3 defa 1 tatlı kaşığı, büyüklerde günde 3 defa 1 yemek kaşığı kullanılır. Karışım, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve antibakteriyel ve öksürük kesici olarak kullanılabilir.”
Adaçayı ile gargara
Dr. Eraslan’ın verdiği diğer formül ise “2-3 gram adaçayı yaprağı üzerine taze kaynatılmış ve bir miktar soğumaya bırakılmış bir fincan su ilave edilir, üzeri kapatılır ve 10 dakika demlenir. Gün içinde 5-10 kez dolu dolu gargara yapılırsa faranjit de son derece etkili olacağı görülecektir. Yapılan bilimsel çalışmalarda ekinezya ile birlikte gargara şeklinde kullanıldığında etkisini arttığı belirtilmektedir” şeklinde oldu.Farenjit, boğaz iltihabına verilen isimdir. Boğazda ani başlayan yanma, yutkunmakla artan ağrı, ses kısıklığı, ateş, öksürük, boğazda uçuk seklinde kabarcıklar, beyaz gri renkte iltihaplı dokular ve ağız kokusu şeklinde belirtilerle ile kendini gösteren farenjit %90’ı viral (parainfluenza, rhinovirüs, adenovirüs, herpes simpleks gibi) nedenlerden kaynaklanırken kalan %10’luk kısmı genellikle bakteriyel nadir olarakta oral kandidiyaz nedenlidir.
Özellikle 4-7 yaş arasında sık görülen farenjit, bir yaşın altındakilerde nadiren görülürken, belirtileri hastalığın nedenlerine göre değişmektedir. Bakterillerin sebep olduğu farenjitte belirtiler genellikle daha ağır seyretmektedir. Çoğu farenjit vakası birkaç gün içinde kendiliğinden düzelir. Farenjit tedavisi daha çok belirtilere yöneliktir ve hastalığın sebebine göre değişiklik gösterir. Farenjit tedavisinde antibiyotikler ancak boğaz ağrısının sebebi bakteriyel enfeksiyonlarsa işe yararlar. Antibiyotikler viral boğaz ağrılarında yaklaşık 4-5 gün sonra ağrı seviyesine etki ederler bunun dışında analjezikler farenjit tedavisinde etkilidirler.
Farenjit nedir
Farenjit, geniz akıntısı, sıklıkla kırmızı, tahriş olan bir boğaza neden olur. Boğaz kültürlerinden genellikle bir sonuç alınmaz ama bademcikler ve diğer dokular şişerek rahatsızlığa neden olurlar. Geniz akıntısı tedavi edildiğinde bu olayda ortadan kalkacaktır. Ayrıca meslek hastalığı olarak, sesini çok yada yüksek perdeden kullanması gereken insanlarda yada tozlu ve kimyasal buharlara maruz ortamlarda çalışanlarda kronik boğaza ağrısı olabilir. Son zamanlarda reflü hastalığının da benzer yakınmalara sebep olduğu anlaşılmıştır. Farenjit boğazın mukozal ve submukozal yapılarının inflamatuar bir hastalığıdır. Orofarenks, nazofarenks, hipofarenks, tonsil ve adenoid etkilenebilir. Tonsilit de dahil olmak üzere faranjit ayaktan hasta muayenelerinin %15’ini teşkil eder.
Farenjitin belirtileri nelerdir?
Akut faranjitler boğazda ani başlayan yanma, yutkunmakla artan ağrı, ses kısıklığı, ateş, halsizlik öksürük, kas ve eklem ağrıları, boğazda uçuk seklinde kabarcıklar, beyaz gri renkte iltihaplı dokular, boyunda şişlik ve ağız kokusu şeklinde bulgular ile kendini belli etmektedirler. Kronik faranjitler ise daha çok boğazda takılma ve kuruma, yabancı cisim hissi, bazen yutkunmakla ağrı, gıcık tarzında öksürük veya boğazda iyileşmeyen yaralar ve şişliklere sebep olabilirler.
Farenjit Genel Belirtileri
Faranjit belirtileri ilk olarak boğazda görülen yanma, ağrı, kaşınma ve kuruluk hissi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Öksürük faranjitin diğer bir belirtisidir.
Faranjit hastalığında görülen belirtilerden en önemlileri ise ateş ve ses kısılmasının görülmesidir.
Halsizlik ve yorgunluk gibi belirtiler de bu rahatsızlığı göstermektedir.
Faranjit belirtileri arasında burun akması da yer almaktadır.
Faranjit olan hasta toz ve bakterilere karşı aşırı derecede hassasiyet duyarken, yiyeceklere karşı da aynı hassasiyeti göstermektedir.
Bebeklerde Faranjitin Belirtileri
Aniden yükselen ateş, kusma, karın ağrısı gibi şikayetleri olan bebek bu sebeplerden huzursuzluk yaşar ve sürekli ağlar. Bu durumda doktorunuza başvurduğunuzda doktorunuz muayene ,boğaz testleri ve kültürü sonucu faranjit olduğunu anlayabilir. Beta faranjiti olan bir bebeğin üst damağında minik noktacıklar görülür. Bu muayeneden sonra boğaz testi ve kültürü ile tanı kesinleştirilir. Bu hastalığın kuluçka dönemi genellikle 3-5 gün arasıdır. Bu hastalık kuluçka döneminde bulaştırılır. Kuluçka dönemi bittikten sonra bulaştırma özelliği kalmaz.
Farenjitin nedenleri
Akut farenjitler genellikle grip veya nezle gibi viral enfeksiyonlar sonucu oluşmalarına rağmen, beta mikrobu, herpes mikrobu (uçuk virüsü), zona (gece yanığı), cinsel yolla bulaşan gonore (bel soğukluğu), difteri gibi daha nadir hastalıklar sonucu da oluşabilmektedir. Bu nedenle doktora başvurmadan alınacak tedaviler hastalıkların bazı bulgularının gizlenmesine sebep olup yanlış tedavilere sebebiyet verebilmektedir.
Kronik farenjitler ise sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında, kronik burun tıkanıklığı nedeniyle, aşırı sigara ve alkol tüketimi, kronik sinüzitlerde oluşan geniz akıntısından, aşırı sıcak ve soğuk gıdaların sıkça tüketilmesinden, kuru ve kirli havadan, kronik diş ve diş eti enfeksiyonlarından ve sıkça yapılan tik şeklindeki boğaz temizleme alışkanlıklarından ötürü oluşabilmektedir. Ancak bunlar dışında frengi, verem, cüzzam ve bazı kronik romatizmal hastalılar da kronik faranjite yol açabilmektedir. Kalabalık ortamlarda, yoğun klima kullanılan alanlarda çalışanlar, kirli havası olan kapalı alanlarda uzun süre çalışanlar veya sesini yoğun kullanarak işini yapanlar akut veya kronik farenjite daha fazla yakalanmaktadırlar.
Kronik boğaz kızarıklığı (farenjit) tedavisi
Tedaviye başlamadan önce mutlaka teşhis konulmalıdır. Bu detaylı bir Kulak Burun Boğaz muayenesi ve muhtemel bazı laboratuar, endoskopik ve röntgen çalışmalarını içermektedir. Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler ile tedavi edilir ancak bunlar geçici bir iyileşme sağlar. Kronik sinüzite kapalı sinüslerin ağzını açmak için yapılacak cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç vardır. Allerji; sebebini ortadan kaldırmakla kontrol edilebilir. Antihistaminikler ve dekonjestanlar, kromolin ve steroid burun spreyleri, diğer şekillerdeki steroidler ve hiposensitizasyon (aşı tedavisi) tedavi için kullanılabilir. Ancak bazı antihistaminikler kurumaya neden olup salgıyı daha da kalınlaştırırlar. Dekonjestanlar kan basıncının artmasına, kalp ve tiroid rahatsızlıklarının şiddetlenmesine neden olurlar. Steroid spreyler tibbi kontrol altında genellikle yıllarca güvenle kullanılabilir. Ancak kısa dönemde yan etkisi olmayan ağızdan alınan ve enjeksiyonla verilen steroidlerin uzun dönem kullanımlarında muhakkak sıkı bir kontrol ve gözlem yapılmalıdır.
Gastroözafageal Reflü tedavisine yatağın baş tarafını 12-15 cm kaldırmak, az ve sık yemek yemek, alkol ve kafeinin yasaklanması, yorucu olmamak şartıyla spor yapılması gibi yaşamı düzenleyici önerilerle başlanır. Antiasit veya bu hastalıkda çok etkili olan mide asit üretimini durduran ilaçlar doktor kontrolunda verilmelidir. pH ölçümü gibi kesin teşhis yöntemleri vardır. Yapısal bozukluklar cerrahi uygulama gerektirir. Septum deviasyonu sinüslerin normal olarak boşalmasını engeller ve kronik sinüzite neden olur. Septumdaki bir çıkıntı tahrişe ve anormal salgıya sebeb olacaktır. Septumdaki bir delik kabuk bağlamaya neden olur. Genişlemiş veya şekli bozulmuş konkalar (burnun yan duvarlarında çıkan ve hava akımının ayarlıyan, nemlendiren yapılar) veya polipler (enfeksiyon, allerji veya tahriş sonucunda oluşan selim büyümeler) de aynı şikayetlere yol açabilir. Her zaman bir neden bulmak mümkün olmayabilir. Tıbbi tedavi cevap vermezse hasta cerrahi tedaviye karar vermelidir. Bazı durumlarda özel bir neden bulunamaz. Düzeltilebilecek bir hastalık yoksa tedavi daha kolay akabilmesi için salgının inceltilmesi yönünde olur. Bu daha ziyade sıvı alımı yetersiz olan yaşlı kişiler için geçerlidir. Bu hastalar günde en az sekiz bardak su içmeliler, Kafeini bırakmalılar ve eğer uygunsa idrar söktürücü kullanmamalıdırlar.
Salgıyı inceltecek guaifenesin veya organik iyot kullanıldığında tükrük bezlerinde şişme veya vücutta döküntü gelişirse ilaç kesilmelidir. Burunun su ile yıkanması kalın ve azalmış salgının düzeltilmesine yardımcı olur. Bu burun için yapılmış özel cihazlarla günde iki ila altı defa uygulanabilir. Sıcak suyun içine yemek sodası veya tuz ilave edilerek bu sıvı yapılabilir. Son olarak da reçete gerektirmeyen basit tuz çözeltiler burnu nemlendirmek için kullanılır.
Farenjite, ne iyi gelir
Günlük olarak 3-4 fincan kadar adaçayı içebilirsiniz. Adaçayının antiseptik özellikler göstermesi nedeniyle hızlı bir şekilde iyileşmeyi sağlar.
Çok sıcak yada çok soğuk içecek ve gıdalar tüketmemeniz gerekir. Çünkü çok soğuk ve çok sıcak maddeler boğazdaki tahriş oranını arttırırlar, bu nedenle faranjit dahada azabilir.
Beslenmede acı, ekşi, baharatlı gıdalardan uzak durmanız önerilir. Sıvı şeklindeki gıdaları daha fazla tüketmeye bakın, örneğin çorba gibi.
Koyu çay, kahve ve asitli içeceklerin tüketilmesi faranjitin dahada kötü hale gelmesine yol açar.
Konuşurken yüksek sesle konuşmayı alışkanlık haline getirmeyin. Mümkün olduğunca düşük ses tonlarında konuşun. Bağırmak faranjit için oldukça zararlıdır.
Faranjit hastalığı boğazda kaşınma ve kuruluğa neden olur. Bu nedenle bu hastalar uyumaya çalıştıklarında büyük sıkıntılar çekerler. Özellikle boğaz kuruluğu nedeniyle rahat uyuyamama sorunu oluşur. Hastanın baş ucunda bir bardak ılık su bulundurmak iyi olacaktır. Boğaz kuruluğu nedeniyle gece uyanan hasta ılık su içerek rahatlayabilir.
Faranjit hastalığı için diğer önemli bir öneri hastanın bol bol sıvı tüketmesidir. Bu konuda dikkat edilecek konu tüketilecek sıvının soğuk yada sıcak olmaması, ılık olmasıdır. Bu öneri aslına bakılırsa genel anlamda boğaz hastalıklarına karşı önerilmektedir.
Sigara içicisi değilseniz bile sigara içilen ortamlarda bulunmanız faranjit için oldukça olumsuz etkiler yapar. Bu nedenle bu öneriye mutlaka uyulması gerekir.
Farenjit rahatsızlığında dikkat edilmesi gerekenler nedir?
Çok soğuk ya da çok sıcak gıdaların tüketilmesi, boğazda tahrişe neden olacağından, faranjitin iyileşmesini yavaşlatır.
Sıvı gıda tüketimine ağırlık verilmelidir. Öğünlerde ılık çorbalara yer verilmelidir.
Ekşi, acı ve baharatlı beslenme tarzından uzaklaşmak gerekir.
Kahve, çay ve kola gibi asitli yiyecekler rahatsızlığı daha kötü hale getirir.
Yüksek sesle konuşmak boğazı tahriş edeceğinden, faranjit açısından zararlıdır.
Rahatsızlık boğazda kuruluğa ve kaşıntıya neden olduğundan, özellikle geceleri uykuyu rahat uyuyabilmek için, ılık su içmek faydalı olacaktır.
Hastaların bol sıvı tüketmesi gerekir. Burada tüketilecek sıvıların ılık olmasına dikkat edilmelidir.
Sigara içenlerin bırakması, içmeyenlerin sigara içilen ortamlara girmemesi rahatsızlığın iyileşmesine olumlu etki yapacaktır.
Kirli, tozlu ve kapalı ortamlarda bulunmamak, hastalığın iyileşmesine katkı sağlayacaktır.
Düzenli yaşamak ve spor yapmak faydalı etkenler arasındadır.
Beslenmeye dikkat ederek, gerekli vitaminleri yeterince almak, rahatsızlığın tedavisine katkı sağlayacaktır.
Kuru ortamlardan kaçınmak, ortamı mümkün olduğu kadar nemli tutmak gerekir.
Bademcik iltihabı olan kişilerin bunu tedavi ettirmesi gerekir.
Farenjit, tedavisinde nelere dikkat edilmeli
Akut farenjitte, farengeal (Gırtlak, boğaz) duvarlarda ve lateral farengeal bantta (yanal gırtlak) enflamasyon vardır. Farenjitler oldukça sık görülmektedir. Akut farenjit viral veya bakteriyel nedenlerle oluşabilir. Viral nedenler içinde rinovirüsler, adenovirüsler, koronavirüsler, influenza viriisü, parainfluenza virüs sayılabilir. Daha nadir olarak da herpes simpleks, koksaki A virüsü, Epstein Barr virüsü (EBV) ve sitomegalovirüs, farenjit etkeni olabilir. Akut farenjitlerin %75’inden bu virüsler, %25’inden ise, hemen hemen tamamında, A grubu beta hemolitik streptokoklar yani Streptococcus pyogenes sorumludur. Akut farenjit etkeni bakterilerin çok az bir kısmı grup C ve G streptokoklar, Neisseria gonorrhoeae ve Coıynebacterium diphtheriae’dir. Rinovirüsler ve diğer üst solunum yolları virüslerinin yol açtığı farenjitler sonbahar ve ilkbahar gibi ılıman mevsimlerde pik yaparlar.
Koronavirüsler ve adenovirüsler kışın daha çok görülür. Bazı adenovirüs tipleri yazın erken dönemlerinde görülebilir ve farengokonjunktival epidemiye (adenovirüslerin yol açtığı salgın hastalık) yol açabilir. İnfluenza virüsüne bağlı farenjitler ise daha çok Aralık-Nisan ayları arasında sıktır. Streptokokal farenjit sıklıkla kışın ve ilkbaharın başlangıç dönemlerinde görülür.
Streptokokal farenjit 2 yaşından önce ve 50 yaşından sonra nadirdir. Viral farenjit herhangi bir yaşta gelişebilir; ancak yaş ilerledikçe görülme sıklığı azalmaktadır. Okullar, kreşler, askeri birlikler gibi kalabalık yerler yayılma açısından uygun ortamlardır. Okullarda salgınlara yol açabilir. Hastalar şiddetli boğaz ağrısı ve yanmasından, kırgınlık, zaman zaman baş ağrısı, ateş, üşüme ve titreme ile kas ağrılarından yakınırlar. Enflamasyonun (İltihaplanma)derecesi, neden olan patojenin virülansına ve hastanın direncine bağlı olarak değişir. Bazı semptom ve bulgular etkenin viral mi bakteriyel mi olduğu hakkında bilgi verebilir. Viral nedenlere bağlı akut farenjitlerde tabloya rinit(Nezle), konjunktivit (Göz kapaklarının iç yüzüyle göz küresinin ön yüzünü örten zarın iltihabı) veya laringotrakeit (Yetişkinlerde soğuk algınlığı semptomları ile birlikte ses kısıklığı ve öksürüğü görüldüğü, birkaç gün içerisinde kendiliğinden düzelen bir hastalık)eşlik edebilir. Bu nedenle burun akıntısı ve özellikle öksürüğün eşlik ettiği farenjitlerin viral (virüs kaynaklı)olma olasılıkları yüksektir. Bunun dışındaki fizik muayene bulguları viral ve bakteryel farenjiti birbirinden ayırmada yararlı değildir.
Viral farenjit düşünülen olgularda tedavi semptomatiktir(Belirtiye göre yapılan). Semptomatik tedavi, farengeal rahatsızlık ve buna eşlik eden sistemik ve respiratuar semptomları rahatlatır. Genel olarak önerilen, yatak istirahati, analjezik, ılık serum fizyolojikle gargara ve bol sıvı alımıdır. AGBHS (A grubu beta hemolitik streptokoklar) veya S. pyogenes primer bakteriyel patojen olarak olguların yaklaşık %25-30’undan izole edilmiştir. Maternal (Anaya ait, anayla ilişkili olan) bağışıklığa bağlı olarak bebeklerde çok nadirdir. İki yaşından önce hemen hemen hiç görülmez. AGBHS’ler aktif enfeksiyon halinde kişiden kişiye bulaşır. Bakteri için doğal kaynak insandır. Nazofarenks ve orofarenks kolonizasyon için ana merkezlerdir. Üst solunum yolları sekresyonları (salgı)AGBHS için primer yayılma yoludur. Enfekte nazofarenks (geniz)ve oral kavite mukozasıyla(Vücut veya herhangi bir organ içindeki boşluk sıvısı) doğrudan temastan çok, enfekte diş fırçası veya besinlerle temas daha önemlidir.
AGBHS’lere bağlı boğaz enfeksiyonunda ateş, tonsillofarengeal eritem(kızartı) ve eksüda(iltihap sıvısı), şiş ve duyarlı anterior servikal lenfadenopati (Lenf bezi büyümesi)gibi semptom ve bulgular vardır. Rinore ve öksürük yoktur. Beyaz küre yükselmiştir. Klinik olarak streptokokal tonsillofarenjit tanısı(Sterptokokların neden olduğu bademcik iltihabı) konamaz. Boğaz kültüru veya direkt antijen (Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı madde)testi ile streptokokal tonsillofarenjit tanısı konabilir. Boğaz kültürü değerlendirmesi için 18-24 saat gereklidir. Bu nedenle streptokokların varlığını daha kısa sürede gösteren streptokok antijenlerini gösterme esasına dayalı direkt antijen testi (Hızlı AGBHS Antijeni bulma testi veya Lateks aglütinasyon testi) geliştirilmiştir. Test kitinin özelliğine göre 10 ila 25 dakika arasında sonuç vermektedir. Alınan boğaz sürüntüsü ekstraksiyon sıvısı içinde bekletilir ve antijenin belirlenmesi için işlemler yapılır. Farklı firmalara ait kitlerde lateks aglütinasyon testinin duyarlılığı %65 ile %95 arasında değişmektedir. Bu testin (+) olması halinde tedaviye başlanır, ancak (-) olması AGBHS enfeksiyonu bulunmadığını göstermez. Bu durumda boğaz kültürü sonucuna göre hareket edilmelidir.
AGBHS’lerin penisiline dirençli suşu olmadığından antibiyograma gerek yoktur. Tarama amacıyla yapılan kültürlerin klinik bir önemi yoktur. Hastalık tablosu göstermeyen, kanlarında streptokok antikor titresi olmayan, ancak boğaz kültüründe AGBHS üreyenler taşıyıcı olarak kabul edilirler. Bunların kendilerine ve çevrelerine bir zararı yoktur ve ilaçla tedavileri gereksizdir. Antibiyotik verilmesi taşıyıcılığı sona erdirmez. AGBHS’lere bağlı tonsillofarenjitlere yönelik tedavinin amacı semptomları rahatlatmak, süpüratif ve özellikle süpüratif olmayan komplikasyonları önlemektir. Ayrıca tedavi edilmezse okul ve aile içinde %35 oranında bulaşıcılığı söz konusu olabilir. Semptomatik tedaviyle birlikte antibiyotik verilir. İlk şeçenek penisilin grubudur. Başlangıç tedavisi olarak oral fenoksimetil penisilin önerilir. Hastalığın tablosuna göre değişmekle beraber, günde 3-4 defa ve 10 gün süreyle çocuklarda 10-20 mg/kg, erişkinlerde ise 1 gr oral yoldan verilir. Penisilin 24 saat içinde bulaşıcılığı önler. Penisilin alerjisi olanlarda alternatif olarak eritromisin, ikinci kuşak sefalosporinler ve makrolidler verilebilir.
Peritonsiller apse, servikal adenit, selülit, fasciitis, bakteriyemi ve menenjit gibi süpüratif komplikasyonların yanı sıra akut romatizmal ateş ve akut glomerülonefrit gibi süpüratif olmavan komplikasyonlar da görülebilir.