ESDE
Hamiş Melek
Girdaptan nasıl kurtulunur?
girdaptan nasıl kurtulunur girdap
girdap, sabir, kurtulmak, sorunlar, cozum konusunu incelemektesiniz
Merhaba Melekler,
İnsan, hayatta bazen bir girdaba kapıldım diye umutsuzluğa düşebilir, bağırıp çağırabilir, sağa sola saldırabilir. Ama bunların hiçbiri netice vermez. Çözüm ise sabırla beklemektir.
'Mesafe insanı temiz kılar' diye bir söz vardır Amerikan politikasında. Hem halkla iç içe olabilen hem de özel hayatını korunaklı bir biçimde yaşayabilen siyasetçilerin, daha başarılı olduklarına kanaat getirilmiştir. Ben de bu kanaatteyim.
Samimiyetten ve sıcaklıktan uzaklaşmadan, saygının ve sevginin devamlılığı için, koşullar ne olursa olsun ilişkilerde belli bir mesafenin korunması gerektiğine inanıyorum.
Koşullardan bahsettim ama malum hayat koşulları kimya deneyi gibi değil! Hani ideal bir kimya deneyi için bilmem kaç derece atmosfer basıncı, belli bir sıcaklık oranı hazırlanır ki elde edilen sonuç mükemmel olsun. Ama hayatın koşullarını böyle ayarlayabilmek neredeyse imkânsız; çünkü her şey istenildiği gibi olmuyor. Gayret göstererek değiştirebileceğimiz birtakım olanakların yanı sıra değiştiremeyeceğimiz bazı şeyler var ki bunlara dayanabilmek sabır gerektiriyor.
Sabrın çok büyük bir güç olduğuna inanıyorum.Seytanın en etkili özelliklerinden birisi nedir biliyor musunuz? Bence sabrı.Seytan o kadar sabırlıdır ki amacına ulaşabilmek için son nefesini verene kadar bile insanın yanından ayrılmayarak kendisine teslim olması için gayret gösterir. Peki biz insanlar da son nefesimizi verene kadar sabretmeyi becerebiliyor muyuz?
Sanırım eskiden insanlar daha sabırlıymış hatta denir ki onlarda evliya sabrı varmış! Yaşım itibariyle eski zamanlara çok hâkim değilim; ama içinde yaşadığım ve ‘modern zamanlar’ olarak tabir edilen zaman diliminde artık insanların çok sabırlı olmadığını fazla tereddüt etmeden söyleyebilirim.
‘Sabrın cemil’ demiş Yakup Peygamber, Yusuf Aleyhisselamı kurtların kaptığı haberi geldikten sonra;Simdi bana düşen güzel bir sabırdır, sabrın cemil.” İşte böylesine büyük bir acı karşısında bile feryat figan etmeden, asıp kesmeden metanetini koruyarak sabretmeyi tercih etmiş. Tabii sonunda da sabrıyla selamete ulaşmış.
Kavga etmeden, olay çıkartmadan bizler de biraz sabırla birçok şeyin üstesinden gelebilir, böylece mesafeleri koruyabiliriz. Mesafeler bazen huzur verir, tıpkı denizötesi uzaklıklarda hissedilen huzur gibi. Bu yüzden denizi ve denizin verdiği huzuru çok severim. Ama deniz demek her zaman huzur demek değildir; fırtınalar çıkabilir, kasırgalar kopabilir denizin üzerinde. Bu sebeple denizde nasıl yaşanması gerektiğini bilmeyen boğulur gider.
Örneğin fırtına varsa dalgalara karşı kulaç atmak, onlarla mücadele etmek gerekir. Bu sefer de zannetmeyin ki her daim kulaç atmak iyidir, bazen de hayatta kalabilmek için sulara bırakıvermek gerekir bedeni, suyun kaldırma kuvvetine teslim olunmalıdır. Zira beden suyun akışına bırakılmazsa mücadele ettikçe dibe batar. Bazen de girdaplar çıkar ansızın ve öyle büyük bir güçle çeker ki, nefes aldırmaz insana. Artık hiç yukarı çıkılamayacağı düşünülerek umutsuzluğa düşülür.
Aslında girdaplar cisimleri önce içine çeker, dibe indirir sonra da tekrar yüzeye fırlatır. Yani girdaba kapılan hiçbir cisim aşağıda kalmaz, eninde sonunda yukarı çıkar; ama bunun için biraz zaman gerekir. Anlayacağınız girdaba kapıldım diye umutsuzluğa kapılmak, bağırıp çağırmak, sağa sola saldırmak hiçbir sonuç vermez. Çözüm, beklemektir.
Bazı televizyon programlarında gördüklerime üzülüyorum. Sabırsızlıktan ve mesafesizlikten dolayı kirlenen insanlar var. Milyonların önünde, en mahrem sırlar meydana dökülmüş; özel hayatların, ilişkilerin gizlisi saklısı kalmamış.
Peki edep, onur nerede kalmış? Bilen birisi varsa bulup getireyim.
kaynak: Melda Bekcan
girdap, sabir, kurtulmak, sorunlar, cozum konusunu incelemektesiniz
Merhaba Melekler,
İnsan, hayatta bazen bir girdaba kapıldım diye umutsuzluğa düşebilir, bağırıp çağırabilir, sağa sola saldırabilir. Ama bunların hiçbiri netice vermez. Çözüm ise sabırla beklemektir.
'Mesafe insanı temiz kılar' diye bir söz vardır Amerikan politikasında. Hem halkla iç içe olabilen hem de özel hayatını korunaklı bir biçimde yaşayabilen siyasetçilerin, daha başarılı olduklarına kanaat getirilmiştir. Ben de bu kanaatteyim.
Samimiyetten ve sıcaklıktan uzaklaşmadan, saygının ve sevginin devamlılığı için, koşullar ne olursa olsun ilişkilerde belli bir mesafenin korunması gerektiğine inanıyorum.
Koşullardan bahsettim ama malum hayat koşulları kimya deneyi gibi değil! Hani ideal bir kimya deneyi için bilmem kaç derece atmosfer basıncı, belli bir sıcaklık oranı hazırlanır ki elde edilen sonuç mükemmel olsun. Ama hayatın koşullarını böyle ayarlayabilmek neredeyse imkânsız; çünkü her şey istenildiği gibi olmuyor. Gayret göstererek değiştirebileceğimiz birtakım olanakların yanı sıra değiştiremeyeceğimiz bazı şeyler var ki bunlara dayanabilmek sabır gerektiriyor.
Sabrın çok büyük bir güç olduğuna inanıyorum.Seytanın en etkili özelliklerinden birisi nedir biliyor musunuz? Bence sabrı.Seytan o kadar sabırlıdır ki amacına ulaşabilmek için son nefesini verene kadar bile insanın yanından ayrılmayarak kendisine teslim olması için gayret gösterir. Peki biz insanlar da son nefesimizi verene kadar sabretmeyi becerebiliyor muyuz?
Sanırım eskiden insanlar daha sabırlıymış hatta denir ki onlarda evliya sabrı varmış! Yaşım itibariyle eski zamanlara çok hâkim değilim; ama içinde yaşadığım ve ‘modern zamanlar’ olarak tabir edilen zaman diliminde artık insanların çok sabırlı olmadığını fazla tereddüt etmeden söyleyebilirim.
‘Sabrın cemil’ demiş Yakup Peygamber, Yusuf Aleyhisselamı kurtların kaptığı haberi geldikten sonra;Simdi bana düşen güzel bir sabırdır, sabrın cemil.” İşte böylesine büyük bir acı karşısında bile feryat figan etmeden, asıp kesmeden metanetini koruyarak sabretmeyi tercih etmiş. Tabii sonunda da sabrıyla selamete ulaşmış.
Kavga etmeden, olay çıkartmadan bizler de biraz sabırla birçok şeyin üstesinden gelebilir, böylece mesafeleri koruyabiliriz. Mesafeler bazen huzur verir, tıpkı denizötesi uzaklıklarda hissedilen huzur gibi. Bu yüzden denizi ve denizin verdiği huzuru çok severim. Ama deniz demek her zaman huzur demek değildir; fırtınalar çıkabilir, kasırgalar kopabilir denizin üzerinde. Bu sebeple denizde nasıl yaşanması gerektiğini bilmeyen boğulur gider.
Örneğin fırtına varsa dalgalara karşı kulaç atmak, onlarla mücadele etmek gerekir. Bu sefer de zannetmeyin ki her daim kulaç atmak iyidir, bazen de hayatta kalabilmek için sulara bırakıvermek gerekir bedeni, suyun kaldırma kuvvetine teslim olunmalıdır. Zira beden suyun akışına bırakılmazsa mücadele ettikçe dibe batar. Bazen de girdaplar çıkar ansızın ve öyle büyük bir güçle çeker ki, nefes aldırmaz insana. Artık hiç yukarı çıkılamayacağı düşünülerek umutsuzluğa düşülür.
Aslında girdaplar cisimleri önce içine çeker, dibe indirir sonra da tekrar yüzeye fırlatır. Yani girdaba kapılan hiçbir cisim aşağıda kalmaz, eninde sonunda yukarı çıkar; ama bunun için biraz zaman gerekir. Anlayacağınız girdaba kapıldım diye umutsuzluğa kapılmak, bağırıp çağırmak, sağa sola saldırmak hiçbir sonuç vermez. Çözüm, beklemektir.
Bazı televizyon programlarında gördüklerime üzülüyorum. Sabırsızlıktan ve mesafesizlikten dolayı kirlenen insanlar var. Milyonların önünde, en mahrem sırlar meydana dökülmüş; özel hayatların, ilişkilerin gizlisi saklısı kalmamış.
Peki edep, onur nerede kalmış? Bilen birisi varsa bulup getireyim.
kaynak: Melda Bekcan