Gecikmiş doğum

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Gecikmiş doğum
geciken doğum plasenta yaşlanması dismatürite plasenta yaşlanması neden olur geciken dogum
42 Haftadan uzun süren gebeliklere GÜN AŞIMI adı verilir. Sürmatürite, postterm, postmatürite olarak da adlandırılabilir. Ortalama gebelik süresi insanoğlunda son menstrüel periodun ilk gününden itibaren 280 gündür. Ovulasyon (yumurtlama) tarihinden itibaren de 266 günlük bir süreyi kapsar. Tahmini doğum tarihi Neagele formülü ile hesaplanır. Bu basit formülde son adet tarihinin ilk gününe 7 gün eklenerek ve 3 ay geri giderek tahmini doğum tarihine ulaşılır. Ancak bu tarih kesin değildir ve 15 gün önce ve sonrası da normal olarak kabul edilmektedir. Her kadında ovulasyon (yumurtlama) tabii ki tam olarak bilinemediğinden doğum tarihinin belirlenmesinde son menstrüel periyot baz alınır. Eğer ovulasyon tarihi net biliniyorsa gebelik süresi ile ilgili daha kesin bilgilere ulaşılabilir.
BEBEĞE AİT RİSKLER:
Gün aşımında, bebeği bekleyen en önemli risk, plasentada dolaşım bozulmasına bağlı olarak oksijen ve besin maddelerinin yeterince taşınamaması sonucu fetal distres gelişimidir. Oksijenlenmenin azalması sonucu fetusun ilk tepkilerinden biri, hareketini kısıtlaması ve oksijen kullanımını azaltmaktır. Bu nedenle özellikle gün aşımı olan gebeliklerde, bebek hareketleri bir sağlık göstergesi olarak dikkatlice izlenmelidir. Bir noktaya kadar tolere edilebilen oksijen kısıtlılığı, belli bir sınırın aşılması ile fetusta refleks olarak mekonyum denen ilk dışkının rahim içerisine yapılmasına neden olur. Bebek doğmadan amniyon sıvısı içine yaptığı bu ilk dışkı; doğum sırasında ve hatta anne karnında bebeğin akciğerlerinin mekonyumla dolmasına neden olur. Mekonyum aspirasyonu denen bu durum, bebekte ciddi zararlara yol açabilir.
DİSMATÜRİTE SENDROMU:
Normalde fetus 40. haftadan sonra çok az bir gelişme gösterir. Son haftalarda akciğer olgunlaşmasını da tamamlamış olan fetusta, cilt altı yağ depolanmaları dışında, herhangi bir gelişme beklenmez. Gün aşımı başladığında Dismatürite sendromu adı verilen tablo gelişmeye başlayabilir. Dismatürite sendromu gün aşımı olan bebeklerin yaklaşık üçte birinde görülmektedir. Genellikle cilt altı yağ depolarının kaybı sonucu buruşuk, kuru ve çatlak bir deri, uzun tırnaklar, uzun saçlar, hipotoni denen kas güçsüzlüğü, mekonyumla boyanmış sarı - yeşil veya kahverengi cilt, göbek kordonu ve zarlar ile karakterizedir.
İRİ BEBEK:
Bir grup sürmatüre bebekte beklenin üzerinde kilo artışı sonucu “iri bebek” (4000gr. Doğum tartısı üzeri) durumu söz konusu olabilir. Normal doğum eylemi sırasında sıkıntı yaratabilecek bu durumda doğum eyleminin uzaması, zor ve müdahaleli doğum (vakum, forseps) riskinin artması, doğum eylemi sırasında bebeğin omzunun takılması, epizyotominin (normal doğum eylemi sırasında vulvaya yapılan cerrahi kesinin) istenmeyen şekilde ilerlemesi ve çeşitli yırtıkların oluşumu, doğum sonrası uterin kasılmaların etkili olmaması nedeniyle aşırı kanama gibi sorunlara yol açabilir.
OLİGOHİDRAMNİYOS
Gün aşımı durumunda oligohidramniyos (bebeğin içinde bulunduğu sıvının miktarında azalma) oluşabilir. Bu nedenle gün aşımı olan bebeklerde amniyon sıvısı miktarının ultrason ile ölçümü önemlidir. Oligohidramniyos varlığı, bebeğin dolaşım bozukluğunun da göstergesi olduğundan özellikle önemlidir. Anne karnında ve doğum sırasında bebeğin daha çabuk strese girmesine neden olabilir. Oligohidramniyos saptandığından itibaren gebelik sonlandırılmalıdır.
TEDAVİ:
Doğumu planlamaktır. Sezaryen gerektiren bir durum varsa beklenmeden gebelik sezaryenle sonlandırılır
 
geciken doğum

Sihirli 40.hafta takviminizde büyük bir beklenti ile işaretlenir.Sonunda beklenen gün gelir fakat beklenen kişi gelmez.Beklenti düşkırıklığına dönüşür. Sonra bir iki hafta daha geçer.

Bu hamilelik hiç bitmeyecek midir? Artık 42.haftaya ulaşmış kadınlar için inandırıcıgörünmesede hiç bir hamilelik sonsuza kadar sürmemiştir.Tabii bunu bebeğine biran önce kavuşmak isteyen anneye anlatmakzordur. 42.haftaya ulaşıldığında hala doğum başlamadıysa genelde doktor tarafından yapay olarak başlatılabilir.Araştırmalar, gecikmiş gibi duran hamileliklerin aslında gecikmiş olmadığını göstermektedir.Yalnızca bebeğin döllenme tarihi ve son adet tarihi yalnış hesaplandığından geç sanılmaktadır.Hamilelik gecikmiş gibi duruyorsa (teknik olarak 42 hafta ve üzeridir ama bazı doktorlar daha önce harekete geçerler) doktor durumudeğerlendirirken iki etkeni göz önüne alır. yeri, bu gerçekten beklenen tarih midir?Rahim büyüklüğü ve tepe noktasının yeri gibi fiziksel bulgular ve bebeğin anne tarafından hissedilen ilk hareketlerinin zamanı ve doktorun bebeğin kalp atışlarını ilk aldığı zamanhamileliğin süresi ile uyumlu ise doktor emin olabilir.
İkinci olarak, bebek gelişmeyi sürdürüyor mu?Birçok bebek onuncu aydada büyümeyi ve gelişmeyi sürdürür.Ancak bazen rahimde bir zamanlar ideal olan ortam kötüleşmeye başlar.Yaşlanan plasenta yeterli beslenme ve oksijen sağlayamadığı için bebeğin iyilik halinisürdürmesi zor olur. Böyle bir çevrede uzun süre kalan bebeğe “geçkin bebek”denir. Ciltleri kuru ve çatlaktır, soyulur, gevşektir,buruşuktur. Yenidoğan için tipik olan jelatinimsi madde ile kaplı değildir ve zayıftır.Diğer yenidoğanlardan daha yaşlı oldukları için tırnakları ve saçları dahauzundur, genelde gözleri açıktır ve uyanıktırlar. Kötüleşen rahim ortamında daha fazla kalanların bağırsakları ilk dışkıyı atmış ve suyunumekonyuma bulamıştır. Bu nedenle bebek yeşile boyanmışolabilir. Bu bebekler de riskli bebekler grubuna girerler.Bunun nedeni bu bebeklerin baş çevrelerinin normal bir 40 haftalık bebeğe göre daha büyükolmasıdır. Bu normal doğumu güçleştirir. Ayrıca hem yetersizbeslenme ve oksijensizlik hemde muhtemelen sularına bulaşan mekonyumu soludukları için doğumları daha güçleşir.Bu bebeklerin genellikle sezaryen ile doğurtulmaları gerekir.Doğumdan sonrada kısa bir süre için yenidoğan yoğunbakım servisindekalmaları gerekebilir.
Sorunsuz geçen bir hamilelikten sonra 42 hafta veya daha uzun süre sonunda doğan bebeklerde kalıcı bir sorun olma riski normaldoğanlardan yüksek değildir. Hamileliğin 41 haftayı geçtiği kesinleştikten sonra ve rahim ağzının yumuşak olduğu anlaşıldıktan sonra bir çok doktor biraz önceanlattığımız sebeplerden dolayı hem bebeği riske atmamak hemde doğumu anne için güçleştirmemek için doğumu başlatmayı seçer.Eğer anne sağlığını tehdit eden bir sorun varsa (Yüksek tansiyon,şeker hastalığı gibi..) yada mekonyum bulaşması, bebekte büyüme geriliği kuşkusu ve diğer sorunlar bebeği tehdit ediyorsa rahim ağzı yumuşasın yumuşamasın bebek doğurtulur.Eğer rahim ağzı olgun değilse yani yumuşamamışsa doktor önce prostaglandin E2 gibi bir ilaçla olgunlaştırmayı seçebilir.Yada bebeğin rahim içinde ki sağlığını kontrol ederek biraz dahabekleyebilir. Eğer bu yapılan testlerde herhangi bir noktada plasenta yetmezliği,bebeği saran amniyon sıvı miktarında düşme yada bebeğin sağlığının riskte olduğunu göstern herhengibir bulgu ortaya çıkarsa doktor harekete geçer.Ya suni sancı ile yapay olarak doğum başlatılır yada sezaryen yapılır.
 
Gebelik 'Midyad 'gün geçmesi..

Normal bir gebelik 38 ile 42. haftalar arasında bebeğin doğumuyla sonuçlanır. Gebelik haftasının 42. haftayı tamamlamasına rağmen doğum eyleminin başlamaması durumunda miyad geçmesinden bahsedilir.
Miyadı geçen bir bebeği bekleyen tehlikeler nelerdir?
Gerçek bir miyad geçmesi bebek için hem antenatal dönemde (bebek doğmadan) hem intrapartum dönemde (doğum eylemi esnasında) hem de postpartum dönemde (bebek doğduktan sonra) yani tüm perinatal dönemde çeşitli tehlikeleri olan bir durumdur. Bu tehlikelerin en büyük kaynağı süresi dolan uteroplasental ünitenin işlevlerini yavaş yavaş yitirmesiyle ilgilidir.
Fetal distres gelişmesi
Uteroplasental üniteden bebeğe giden yaşamsal maddeler (besin maddeleri ve oksijen) azaldığında ortaya çıkan uteroplasental yetmezlik (UPY) bebekte doğum öncesi dönemde ve doğum eylemi esnasında fetal distresin daha kolay gelişmesine neden olur. Ayrıca miyad geçmesi olgularının bazılarında gelişen oligohidramnios (amnios sıvısının azalması) kordon basısına yol açarak fetal distres gelişmesini kolaylaştıran bir etkendir.
Mekonyum aspirasyonu
Uteroplasental yetmezlik (UPY) gelişen miyad geçmesi durumlarında diğer bir problem bebeğin mekonyumunu doğumdan önce ya da doğum eylemi esnasında dış kılamasıdır. Bebeğin ilk dışkısı olan mekonyum normal şartlarda doğumdan sonraki ilk 24 saatte çıkartılır. Fetal distres ve buna bağlı olarak gelişen hipoksi (oksijen azlığı) bebeğin anüs sfinkterinin gevşemesine yol açar ve dış kılama doğumdan önce olur. Bu ilk dışkı bebek doğmadan önce ya da daha sıklıkla bebek doğduktan sonra ilk nefesini aldığında bebeğin akciğerine kaçabilir. Bu yapışkan madde bebeğin akciğerlerinin işlevlerini bozabilir. Bu duruma mekonyum aspirasyonu adı verilir.
İri bebek
Miyad geçmesinde her zaman uteroplasental yetmezlik (UPY) gelişmeyebilir. UPY gelişmeyen durumlarda bebek kilo almaya devam eder. Bebeğin doğum öncesi tahmini kilosunun, ya da doğumda bebeğin tartısının 4000 gram üzerinde olması durumunda iri bebek’ten bahsedilir. Miyad geçmelerinin %25′inde iri bebek ortaya çıkar. Hangi nedene bağlı olarak ortaya çıkarsa çıksın iri bebekte doğum eyleminin tüm evrelerinde çeşitli problemler ortaya çıkar: Birinci evrede doğum yavaş ilerleyebilir, ikinci evre yavaş ilerleyebilir ya da baş çıktıktan sonra omuz takılabilir, bebeğin doğumu esnasında epizyotomi yeri genişleyebilir ya da vajina ve pelvisin diğer bölgelerinde ciddi yırtıklar oluşabilir. Üçüncü evrede ise plasentanın çıkmasından sonra uterus yorulduğu için kasılması zayıflayabilir ve atoni gelişerek aşırı kan kaybına neden olabilir. Bu nedenle bebeğin tahmini kilosunun ultrasonla ya da klinik değerlendirmeyle 4500 gram üzerinde saptandığı durumlarda sezaryenle doğum tercih edilir.
Dismatürite (postmatürite)
UPY’nin ciddi boyutlara ulaştığı durumlarda dismatürite ortaya çıkabilir. Dismatürite intrauterin gelişme geriliğinin (İUGG) özel bir şeklidir. Bu bebekler miyadındayken normal kiloda olan ancak miyad geçmesiyle beraber cilt altı yağ dokuları ve kas kitleleri enerji ihtiyacı nedeniyle harcandığından kilo kaybeden bebeklerdir. Genellikle çok tipik bir görünümleri vardır: tırnakları ve saçları uzamıştır ve mekonyumlarını doğmadan önce çıkardıklarından tüm vücutları, özellikle de tırnakları mekonyumla boyanmış olarak doğarlar. Miyad geçmesinde yaklaşık %30 bebekte dismatürite bulguları ortaya çıkar.
Oligohidramnios
Miyad geçmesinde bir başka sorun da amnios sıvısının azalmasıdır. UPY geliştikten sonra bebeğin kanının büyük kısmını en önemli yaşamsal organları olan beyin ve kalbe yönlendirmesi nedeniyle ortaya çıkar. Bu sıvı azalması ultrason ile belirlenir. Oligohidramnios, özellikle mekonyumunu doğumdan önce çıkarmış olan bebeklerde mekonyum aspirasyonunun gelişmesini kolaylaştırır. Oligohidramniosun yarattığı diğer bir sorun da kordon basısı ve buna bağlı olarak fetal distres ortaya çıkmasıdır. Kordon basısı doğum eylemi esnasında ciddi problemler yaratarak doğumun sezaryenle gerçekleştirilmesine neden olabilir. Oligohidramniosun çok ağır olduğu durumlarda hem kordon basısını ortadan kaldırmak hem de mekonyumun seyrelmesini sağlamak amacıyla doğum eylemi esnasında bir plastik kanül yardımıyla uterus içine steril sıvı verilmesi yoluna gidilebilir. Bu yönteme amnioinfuzyon adı verilir.
Miyad geçmesinin nedenleri
Miyad geçmesi tüm gebeliklerin yaklaşık %3′ünde görülür. Miyad geçmelerinin %90′dan fazlasında herhangi bir neden bulunamamaktadır. Kalan %10′dan daha az kısımda ise anensefali (beyni oluşmamış), bebeğin bazı hormonal salgı bezlerinin gelişmemesi ya da plasentanın sulfataz adlı bir enziminin eksikliği saptanabilmektedir.
Daha önce miyadı geciken anne adaylarında ileriki gebeliklerde miyad geçmesi ortaya çıkma olasılığı %50′dir. Bu da miyad geçmesinin genetik bir zemini olabileceğini göstermektedir.
Nasıl tanı konur?
Miyad geçmesi tanısının doğru olarak konabilmesi gebelik haftasının doğru olarak belirlenmesine bağlıdır. Gebelik haftasının belirlenmesinde en güvenli yöntem anne adayının son adet tarihini (SAT) doğru hatırlaması ve ilk 12 haftada yapılan ultrason ölçümünde bu tarihin doğrulanmasıdır. Böyle bir incelemenin hata payı ±3 gündür. Böyle bir inceleme mümkün olmadığında anne adayı son adet tarihini biliyorsa ikinci trimesterda da yine SAT ile ultrason ölçümüyle elde edilen gebelik haftası karşılaştırılır. Bu incelemenin hata payı 10 gündür. Üçüncü trimesterda ultrason ile elde edilen gebelik haftası ölçümünün hata payı üç haftaya kadar çıkabilir. Özellikle 2. ve 3. trimesterda SAT ile USG bulguları arasında uyumsuzluk olduğunda SAT ile belirlenen gebelik haftasına öncelik vermek daha uygundur. Geç dönemde başvuran ve SAT’ını hatırlamayan gebelerde ise, gebelik testinin yapıldığı ve müspet çıktığı tarih, fetusun kalp seslerinin el doppler cihazı karna konarak ilk duyulduğu tarih, bebek hareketlerinin ilk başladığı tarih ya da bebek kalp atışlarının fetoskop ile ilk duyulduğu tarih gebelik haftasının yaklaşık olarak belirlenmesinde yardımcı olabilir. Bu yöntemlerin hata payı tam olarak bilinmemekle beraber muhtemelen iki haftadan fazladır. Tüm bu yöntemlerle 42. haftayı geçtiği belirlenen gebeliklerde miyad geçmesi tanısı konur.
Miyad geçmesinde yaklaşım
Miyad geçmesi tanısı güvenilir bir yöntemle kesin olarak konmuş bir gebeliğin yakından takip edilmesi gerekir. Birinci hedef fetal distres bulgularının erken dönemde tanınmasıdır. Bu amaçla bebek fetal iyilik hali testleri ile sık aralıklarla dikkatlice değerlendirilir. Miyad geçmesinde fetusun iyilik halini değerlendirmek için en sık NST kullanılır. NST incelemesine amnios sıvısı volümü (ASV) değerlendirmesi de sıklıkla eklenir. Bu incelemelere genelde 41. gebelik haftasında başlanır. Ancak gerekli durumlarda ve özellikle de gebelik haftasının net olarak saptanamadığı durumlarda daha erken başlanabilir. İncelemeler üç günde bir tekrarlanır. miyad geçmesinde fetal iyilik halinin belirlenmesinde CST ya da BFP de kullanılabilir.
Her inceleme esnasında pelvik muayene de yapılır. Pelvik muayenede serviks olgunlaşması indüksiyon (suni sancı) ile doğuma uygun hale gelmişse doğum için daha fazla beklenmez ve doğum eylemini başlatmak amacıyla oksitosin ile indüksiyona başlanır. Serviks olgun değilse üç günde bir pelvik muayene ve fetal iyilik hali değerlendirilmesine devam edilir.
Gebelik 42. haftaya ulaştığında daha fazla beklemek anlamsızdır. Genellikle bu gebelik haftasında serviks olgunlaşmış bulunur. Fetus iri değilse induksiyon başlanır. Serviks olgunlaşmamışsa olgunlaşmayı sağlamak için servikse prostaglandin içeren bazı ilaçlar uygulanarak olgunlaşma sağlanır. Olgunlaşmayı takiben induksiyon ile doğum gerçekleştirilir.
Miyad geçmesi olan fetuslar sıklıkla uteroplasental yetmezliği (UPY) olan fetuslardır. Bu nedenle serviks olgunlaştırıcı ilaçlar verildikten sonra, induksiyon başlatıldıktan sonra ve doğum eyleminin her aşamasında fetus kardiotokografi ile sürekli incelemeye tabi tutulur. Fetal distres bulguları ortaya çıktığında sezaryen ile doğum kararı verilir.
 
Geri
Üst