Gebelikde ne tür testler yapılmalı
gebelikte istenen testler hamilelikte istenen testler kan tahliline aç mı gidilir
Gebelik hem doğal bir olay, hem de bir takım değişiklikle meydana gelebildiği için farklılıklar arzeden bir süreçtir. Gebeliği tek kategoriyle sınıflandırmak veya tarif etmek güçtür. Çünkü gebe kadının genç veya yaşlı olması, çok zayıf ya da çok şişman olması önemli bir farklılıktır. Veya anne adayı doğuştan bir takım genetik problemler taşıyabilir. Diabetik veya herhangi bir sistemik hastalığı olabilir. Bütün bu saydığımız sebepler ve daha birçok sebeplerle gebe kadınları bir tek grup altında tanımlayamayız.
Durum böyle olunca da, bireysel farklılıkları göze alarak kişiye özel gebelik takipleri yaparak ve bu takip sırasında istenen tetkikleri yönlendirmek gerekir. Rutin tetkikler her gebeye yapılmalıdır. Fakat gebenin yaşına, fiziksel ve genetik yapısına, yaşadığı çevreye ve yaşam şartlarına göre rutin tetkiklere ilave olarak yapılması gereken tetkikler de vardır. Gebeliğin henüz ilk haftalarındayken iyi bir sağlık sorgulamasından sonra doktor, rutin tetkiklerin dışında neler isteyebileceğine karar verir.
RUTİN TETKİKLER NELERDİR?
Rutin tetkikler her gebeden istenen temel birkaç testtir. Bunlar; kan sayımı, tam idrar tahlili, kan grubu ve açlık kan şekeridir. Bunlarda bir anormallik yoksa ve hastanın geçmişinde önemli bir geçirilmiş hastalık ya da halen geçirmekte olduğu herhangi bir hastalık yoksa, bir daha ki kontrole kadar başka bir test istemeye gerek yoktur.
Rutin tetkikler bizi sonraki tetkikler için yönlendirir. Örneğin, kan sayımı normal çıkarsa bir dahaki kontrole kadar birşey yapılmasına gerek yoktur. Ama diyelim ki, demir eksikliği görülmüştür. O zaman demir eksikliğine yönelik tetkikler yapmak gerekir. Veya kanın pıhtılaşma faktörlerinden herhangi birinde bir eksiklik saptanırsa o zaman da pıhtılaşma testlerine yönlenmek gerekir.
Açlık kan şekerinde herhangi bir anormallik saptanırsa daha ileri testlerle diabet araştırmasına gidilmelidir. İdrar tahlillerindeki anormal bulgular bizi yaptıracağımız daha sonraki testler konusunda yönlendirir. İdrarda görülebilecek normalin dışındaki maddeler bir hastalık belirtisi olarak kabul edilipp ona göre araştırma yoluna gidilmelidir. Örneğin, gebelikte idrarda aseton görülmesi bize o gebede, açlık, gebelik kusması ve diabetik olacabileceğini düşündürür. O zaman da hem hastalık sağlık sorgulaması yapılır, hem de daha ileri tetkiklere yönelinir.
Hastanın daha önceden düşük yapması yine bizi testler konusunda uyarır. O zaman da muhtemel düşük yapma riskleri araştırılır ve sebep ortaya konarak tekrar düşükle sonuçlanması önlenir. Düşüğün oluş şekli de bize bir takım ipuçları verir. Örneğin, ilk üç aydaki düşükler daha çok kromozon anormalliklerini düşündürür. Çok genç ve çok yaşlı gebelerde daha çok gürülür. Gebeliğin ikinci 3 aylık döneminde düşük meydana gelirse, rahim ağzı yetmezliği, ölü düşük olmuşsa diabeti düşünmemiz gerekir. Yine ikinci 3 aylık gebelik periyodunda meydana gelen düşükler bize rahimdeki şekil bozukluklarını da düşündürür.
Bu durumda rahimin yapısını öğrenmek için rahim filmi çekilmelidir. Ultrasonla tetkik ile de rahim yapısı hakkında bilgi edinebiliriz. Rahim filmi, daha çok çocuk sahibi olamayan hastalarda tercih edilmelidir. Ultrasyon bu tip hastalarda yeterli değildir. Tüplerin açık olup olmadığı hakkında bilgi vermez. ultrasonagrafi ile rahim şekli, duvarları ve iç zarı hakkında detaylı bilgi edinebiliriz. Ayrıca rahim iç zarında polip olup olmadığı, rahim ağzı kanalının açık olup olmadığı yine ultrasonla belirlenebilir.
Kısaca özetlemek gerekirse, gebenin yaşı, kilosu, önceki doğumları veya düşükleri, yaşam tarzı, alışkanlıkları, aile öyküsü, geçirdiği hastalıkları, halen tedavi görüyorsa mevcut hastalığı gibi özel durumları da dikkate alınarak rutin testler dışında yapılabilecek testler varsa yaptırılmalıdır. Kan sayımı, tam idrar tahlili, kan grubu ve açlık kan şekeri dışındaki testler de bu özellikler dikkate alınarak zamanı geldikçe uygulanmalıdır.
Gebelik hem doğal bir olay, hem de bir takım değişiklikle meydana gelebildiği için farklılıklar arzeden bir süreçtir. Gebeliği tek kategoriyle sınıflandırmak veya tarif etmek güçtür. Çünkü gebe kadının genç veya yaşlı olması, çok zayıf ya da çok şişman olması önemli bir farklılıktır. Veya anne adayı doğuştan bir takım genetik problemler taşıyabilir. Diabetik veya herhangi bir sistemik hastalığı olabilir. Bütün bu saydığımız sebepler ve daha birçok sebeplerle gebe kadınları bir tek grup altında tanımlayamayız.
Durum böyle olunca da, bireysel farklılıkları göze alarak kişiye özel gebelik takipleri yaparak ve bu takip sırasında istenen tetkikleri yönlendirmek gerekir. Rutin tetkikler her gebeye yapılmalıdır. Fakat gebenin yaşına, fiziksel ve genetik yapısına, yaşadığı çevreye ve yaşam şartlarına göre rutin tetkiklere ilave olarak yapılması gereken tetkikler de vardır. Gebeliğin henüz ilk haftalarındayken iyi bir sağlık sorgulamasından sonra doktor, rutin tetkiklerin dışında neler isteyebileceğine karar verir.
RUTİN TETKİKLER NELERDİR?
Rutin tetkikler her gebeden istenen temel birkaç testtir. Bunlar; kan sayımı, tam idrar tahlili, kan grubu ve açlık kan şekeridir. Bunlarda bir anormallik yoksa ve hastanın geçmişinde önemli bir geçirilmiş hastalık ya da halen geçirmekte olduğu herhangi bir hastalık yoksa, bir daha ki kontrole kadar başka bir test istemeye gerek yoktur.
Rutin tetkikler bizi sonraki tetkikler için yönlendirir. Örneğin, kan sayımı normal çıkarsa bir dahaki kontrole kadar birşey yapılmasına gerek yoktur. Ama diyelim ki, demir eksikliği görülmüştür. O zaman demir eksikliğine yönelik tetkikler yapmak gerekir. Veya kanın pıhtılaşma faktörlerinden herhangi birinde bir eksiklik saptanırsa o zaman da pıhtılaşma testlerine yönlenmek gerekir.
Açlık kan şekerinde herhangi bir anormallik saptanırsa daha ileri testlerle diabet araştırmasına gidilmelidir. İdrar tahlillerindeki anormal bulgular bizi yaptıracağımız daha sonraki testler konusunda yönlendirir. İdrarda görülebilecek normalin dışındaki maddeler bir hastalık belirtisi olarak kabul edilipp ona göre araştırma yoluna gidilmelidir. Örneğin, gebelikte idrarda aseton görülmesi bize o gebede, açlık, gebelik kusması ve diabetik olacabileceğini düşündürür. O zaman da hem hastalık sağlık sorgulaması yapılır, hem de daha ileri tetkiklere yönelinir.
Hastanın daha önceden düşük yapması yine bizi testler konusunda uyarır. O zaman da muhtemel düşük yapma riskleri araştırılır ve sebep ortaya konarak tekrar düşükle sonuçlanması önlenir. Düşüğün oluş şekli de bize bir takım ipuçları verir. Örneğin, ilk üç aydaki düşükler daha çok kromozon anormalliklerini düşündürür. Çok genç ve çok yaşlı gebelerde daha çok gürülür. Gebeliğin ikinci 3 aylık döneminde düşük meydana gelirse, rahim ağzı yetmezliği, ölü düşük olmuşsa diabeti düşünmemiz gerekir. Yine ikinci 3 aylık gebelik periyodunda meydana gelen düşükler bize rahimdeki şekil bozukluklarını da düşündürür.
Bu durumda rahimin yapısını öğrenmek için rahim filmi çekilmelidir. Ultrasonla tetkik ile de rahim yapısı hakkında bilgi edinebiliriz. Rahim filmi, daha çok çocuk sahibi olamayan hastalarda tercih edilmelidir. Ultrasyon bu tip hastalarda yeterli değildir. Tüplerin açık olup olmadığı hakkında bilgi vermez. ultrasonagrafi ile rahim şekli, duvarları ve iç zarı hakkında detaylı bilgi edinebiliriz. Ayrıca rahim iç zarında polip olup olmadığı, rahim ağzı kanalının açık olup olmadığı yine ultrasonla belirlenebilir.
Kısaca özetlemek gerekirse, gebenin yaşı, kilosu, önceki doğumları veya düşükleri, yaşam tarzı, alışkanlıkları, aile öyküsü, geçirdiği hastalıkları, halen tedavi görüyorsa mevcut hastalığı gibi özel durumları da dikkate alınarak rutin testler dışında yapılabilecek testler varsa yaptırılmalıdır. Kan sayımı, tam idrar tahlili, kan grubu ve açlık kan şekeri dışındaki testler de bu özellikler dikkate alınarak zamanı geldikçe uygulanmalıdır.