Uzman SühaN
Administrator
Gayri müslimlerin yemeklerini yemek caiz midir?
Gayrimüslimlerin yemeklerini yemek, verdikleri hediyeleri alıp kullanmakta mahzur yoktur. İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Tevbe suresi 28. âyet-i kerimesinde (Müşrikler elbette pistir) buyuruluyor. Hanefi âlimleri bu âyeti, Allahü teâlânın (Müşrikler pistir) buyurması, (Müşriklerin kalblerinin, itikadlarının pis olduğu içindir) diye açıklamışlardır. Gayrimüslimler, temizliğe riayet ederlerse, bedenlerine pis denemez. Çünkü Peygamber efendimiz, bir yahudi evinde yemek yedi, bir müşrikin kabı ile taharetlendi. Hazret-i Ömer de bir Hristiyan kadının kabından taharetlendi. Müşriklerin bedenleri de pis olsaydı, onların yemeklerini yemez, sularını içmezlerdi. Eğer müşriklerin bedenleri pis olsaydı, iman edince temiz olmamaları gerekirdi. O halde onlara pis denilmesi, kalblerinin pis olduğunu bildirmek içindir. İman edince kalblerindeki bu pislik gider, temiz olur. İtikadlarının, kalblerinin pis olması, bedenlerin de pis olmasını gerektirmez.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanların] pişirdiklerini, kestiklerini yemek helaldir.) [Maide 5]
O halde, kâfirlere karışan, alışveriş eden müslümanları pis bilmemelidir! Böyle müslümanların pis olduklarını sanarak, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı, müslümanlardan ayrılmak yoluna sapmamalıdır! Bu hâl, ihtiyat değil, bu halden kurtulmak ihtiyattır.) [Mektubat c.3, m.22]
Yine İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Gazali hazretleri de buyurdu ki:
(Haram olduğu bilinmeyen şeyler yenir. Peygamber efendimiz, bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan kadının testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerdi. Halbuki, pis, necis olan şeyi yemek haramdır. Kâfirler ise, ekseriya pis olur. Elleri kapları şaraplı olur. Çeşitli şekilde öldürerek leş ettikleri hayvanları yerler. Eshab-ı kiram, buna rağmen, necis olduğunu kesin olarak bilmedikleri için, onlardan et, peynir gibi gıda maddelerini alıp yerlerdi.) [Kimya-ı Seadet]
Dinimiz zimmiye [gayrı müslim vatandaşa] zekat hariç, sadaka, sadaka-i fıtr, adak ve hediye verilmesinin ve onlardan cizye ve hediye almanın caiz olduğunu bildiriyor. (Mevkufat, Dürer)
Dinimiz, kâfire itikadlarından dolayı hürmet etmenin ve selam vermenin caiz olmadığını; ama ihtiyaç halinde selam verip müsafeha etmenin caiz olduğunu bildiriyor. (Redd-ül Muhtar)
Zimmiye zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha büyük günahtır. Zimmiyi üzmemek için selam vermek caizdir. (Dürr-ül-muhtar)
Hadis-i şerifte ise, (Zimmiye eza edenin hasmı ben olurum) buyuruluyor. (Hatib)
Yine hadis-i şeriflerde (Hediyeyi reddetmeyin!) ve (İstemeden verilen şeyi alınız! Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır) buyuruluyor. (Beyheki)
Sual: Kâfirin verdiğini alıp yemekte ve içtiği bardaktan su içmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Mahzur yoktur.
Mezahib-i Erbaa gibi değerli fıkıh kitaplarında mes'ele gayet açık ve net olarak izah edilmiştir. Bu hususta şüphe ve tereddüde düşmeye hiç de hacet yoktur. Özet olarak diyebiliriz ki:
Gayri müslim ülkelerde bulunan Müslümanlar, yiyecekleri eti ya bizzat kendi kestikleri hayvandan temin ederler; yahut da Hristiyan ve Yahudilerin kestiği hayvandan temin ederler.
Kendileri gibi Müslümanın kestiğinden temin ederlerse mes'ele yoktur. Kimsenin tereddüt etmemesi gerekir. Ama Hristiyan ve Yahudinin kestiğinden temin edecek olurlarsa, şu hususları bilmeleri kifayet eder:
a. Bu hayvanı kesen Hristiyan, yahut Yahudi kesim ânında İncil'e, yahut Tevrat'a inanan biri mi, değil mi?
Bu iki kitaptan birine inanmışsa demek ki Ehl-i Kitap'tır. Ehl-i Kitab'ın ise kestiği yenir. Yeter ki kesim ânında Ehl-i Kitaplığını muhafaza etmiş olsun. Dinsiz olduğu anlaşılmasın.
b. Kesim ânında ya besmele çekmiş olmalı, yahut da kendi dillerinde Allah'ın adını söylemiş olmalı, ya da bunları unutarak, yahut da ihmal ederek terketmiş olmalı; Allah'ı inkar mânâsına gelen bir put ismi söylememelidir.
Allah ismini söylememiş, ama zıddını da ifade etmemişse, kestiği yenir. Mutlaka besmele çekmiş olması, yahut da kendi dillerinde Allah'ın ismini söylemiş olması şart değildir.
Ayrıca Hristiyan komşularınızın getirdiği yemekleri yemenizde de bir mahsur yoktur. Yeter ki domuz yağı ve içki gibi mamüller içinde olmasın. Gayri müslimlerin verdiği hediyeler de alınabilir.
(Tevbe suresi 28. âyet-i kerimesinde (Müşrikler elbette pistir) buyuruluyor. Hanefi âlimleri bu âyeti, Allahü teâlânın (Müşrikler pistir) buyurması, (Müşriklerin kalblerinin, itikadlarının pis olduğu içindir) diye açıklamışlardır. Gayrimüslimler, temizliğe riayet ederlerse, bedenlerine pis denemez. Çünkü Peygamber efendimiz, bir yahudi evinde yemek yedi, bir müşrikin kabı ile taharetlendi. Hazret-i Ömer de bir Hristiyan kadının kabından taharetlendi. Müşriklerin bedenleri de pis olsaydı, onların yemeklerini yemez, sularını içmezlerdi. Eğer müşriklerin bedenleri pis olsaydı, iman edince temiz olmamaları gerekirdi. O halde onlara pis denilmesi, kalblerinin pis olduğunu bildirmek içindir. İman edince kalblerindeki bu pislik gider, temiz olur. İtikadlarının, kalblerinin pis olması, bedenlerin de pis olmasını gerektirmez.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hristiyanların] pişirdiklerini, kestiklerini yemek helaldir.) [Maide 5]
O halde, kâfirlere karışan, alışveriş eden müslümanları pis bilmemelidir! Böyle müslümanların pis olduklarını sanarak, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı, müslümanlardan ayrılmak yoluna sapmamalıdır! Bu hâl, ihtiyat değil, bu halden kurtulmak ihtiyattır.) [Mektubat c.3, m.22]
Yine İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Gazali hazretleri de buyurdu ki:
(Haram olduğu bilinmeyen şeyler yenir. Peygamber efendimiz, bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hristiyan kadının testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerdi. Halbuki, pis, necis olan şeyi yemek haramdır. Kâfirler ise, ekseriya pis olur. Elleri kapları şaraplı olur. Çeşitli şekilde öldürerek leş ettikleri hayvanları yerler. Eshab-ı kiram, buna rağmen, necis olduğunu kesin olarak bilmedikleri için, onlardan et, peynir gibi gıda maddelerini alıp yerlerdi.) [Kimya-ı Seadet]
Dinimiz zimmiye [gayrı müslim vatandaşa] zekat hariç, sadaka, sadaka-i fıtr, adak ve hediye verilmesinin ve onlardan cizye ve hediye almanın caiz olduğunu bildiriyor. (Mevkufat, Dürer)
Dinimiz, kâfire itikadlarından dolayı hürmet etmenin ve selam vermenin caiz olmadığını; ama ihtiyaç halinde selam verip müsafeha etmenin caiz olduğunu bildiriyor. (Redd-ül Muhtar)
Zimmiye zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha büyük günahtır. Zimmiyi üzmemek için selam vermek caizdir. (Dürr-ül-muhtar)
Hadis-i şerifte ise, (Zimmiye eza edenin hasmı ben olurum) buyuruluyor. (Hatib)
Yine hadis-i şeriflerde (Hediyeyi reddetmeyin!) ve (İstemeden verilen şeyi alınız! Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır) buyuruluyor. (Beyheki)
Sual: Kâfirin verdiğini alıp yemekte ve içtiği bardaktan su içmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Mahzur yoktur.
Mezahib-i Erbaa gibi değerli fıkıh kitaplarında mes'ele gayet açık ve net olarak izah edilmiştir. Bu hususta şüphe ve tereddüde düşmeye hiç de hacet yoktur. Özet olarak diyebiliriz ki:
Gayri müslim ülkelerde bulunan Müslümanlar, yiyecekleri eti ya bizzat kendi kestikleri hayvandan temin ederler; yahut da Hristiyan ve Yahudilerin kestiği hayvandan temin ederler.
Kendileri gibi Müslümanın kestiğinden temin ederlerse mes'ele yoktur. Kimsenin tereddüt etmemesi gerekir. Ama Hristiyan ve Yahudinin kestiğinden temin edecek olurlarsa, şu hususları bilmeleri kifayet eder:
a. Bu hayvanı kesen Hristiyan, yahut Yahudi kesim ânında İncil'e, yahut Tevrat'a inanan biri mi, değil mi?
Bu iki kitaptan birine inanmışsa demek ki Ehl-i Kitap'tır. Ehl-i Kitab'ın ise kestiği yenir. Yeter ki kesim ânında Ehl-i Kitaplığını muhafaza etmiş olsun. Dinsiz olduğu anlaşılmasın.
b. Kesim ânında ya besmele çekmiş olmalı, yahut da kendi dillerinde Allah'ın adını söylemiş olmalı, ya da bunları unutarak, yahut da ihmal ederek terketmiş olmalı; Allah'ı inkar mânâsına gelen bir put ismi söylememelidir.
Allah ismini söylememiş, ama zıddını da ifade etmemişse, kestiği yenir. Mutlaka besmele çekmiş olması, yahut da kendi dillerinde Allah'ın ismini söylemiş olması şart değildir.
Ayrıca Hristiyan komşularınızın getirdiği yemekleri yemenizde de bir mahsur yoktur. Yeter ki domuz yağı ve içki gibi mamüller içinde olmasın. Gayri müslimlerin verdiği hediyeler de alınabilir.