İ
İslami Yazar
Forum Okuru
Evlilik kader mi?
Acaba evlilik kader mi? Sorusu çok garabetli bir sorudur. Çünkü böyle sormak, Allah bu ikisinin evleneceğini ezelde biliyor muydu ki? demektir.
Bir evliliğin kader olmaması için Cenab-ı Hakk’ın evlenecek olanlardan haberi olmaması gerekir.. Bu ise her şeyi bildiğine emin olduğumuz ilim sıfatının sahibi olan Allah hakkında düşünülemez. Hz. Allah Olacak ve olmuşların hepsini kemaliyle bilir.
Evlenme yaşına gelmiş bazı aileler ve evlatları, Allah bana kimi yazmışsa o olur diyor ve evlilik konusunda ya ciddi bir başlangıç yapmıyorlar Allah bana kimi yazmışsa o olur diyor ve evlilik konusunda ya ciddi bir başlangıç yapmıyorlar yahut da, Bunca araştırma yaptığım halde bana uygun biriyle karşılaşmadım diyerek kadere itiraz edebiliyorlar. Burada dikkate alınmayan durum, evliliğin de geniş manada hür irade ile olmasındır. Tamam her şey yazılmıştır ama bu yazgı, bir emir ve zorlama şeklinde değildir. Olmuş ve olacakların hepsinin levh-i mahfuzda yazılması demek olan kader, Allah’ın ilim Sıfatıyla alakalıdır. Yani bilme ve yazma zorlayıcı değildir. Diğer ifadeyle Alalh hangisini seçeceğimizi biliyor ve yazıyor diyerek seçmiyoruz. Bizim kimi seçeceğimizi bildiği için yazıyor. Onun için burdaki kader ilim çeşidindendir. Yani nasıl olacak ise öyle bilinmesidir.
Evlilikte kader neye benzer?
Bu hal aynen yıllar öncesinden astronomi bilginlerinin, güneş ve ay tutulmalarının dünyanın neresinde, hangi günün hangi saatinde olacağını bilmelerine benziyor. Cenab- Mevla’da bizim kiminle evleneceğimizi bildiğinden dolayı öyle yazıyor. O yazdığı için evlilik yapmıyoruz,
Bazı insan vardır ki daha ilk yıldan boşanıyorlar. Bazısı ilk bikaç ayda, hatta ilk gün boşananlar bile var. Bundan başka, birden fazla eşi olduğu gibi, eşleri öldükten sonra, ikinci üçüncü evliliklerini yapanlar da var. İşte bütün bunlar kulların kendi iradeleriyle olan fiillerdir, Kul diler ve fiiliyata geçtiği anda da Allah o işi yaratır. Allah kulunun ne yapacağını bildiğinden dolayı yazmıştır.
Evlilikte kısmetin yeri ?
Kısmet mevzusuna gelince. Kimi insanlar, kendi bahtlarının kısmetsiz olduğunu zannederek etrafındakilerin evlendikleri halde kendisinin bir türlü evlenmemiş olmasını, kısmetsizliklerine yorarlar. Bu durumun bazen kendilerinden, bazen de başkalarının tesiriyle olduğunu düşünürler.
Tabiiki herkes için bir takdir edilen bir kısmet vardır. Sonuçta yediğimiz bir lokma bile kısmettir. Evlilik kısmetinde yanlış yorumlardan kaçınmak lazımdır. Bazı kişilerde bir kısmet bağlama anlayışı görülmektedir. Evhama kapılan bu kişiler hiç düşünmeden, Kızımın veya oğlumun kısmeti bağlı bir türlü çıkmıyor, Çıksa da bir bahaneyle bozuluyor. Zaten falanca kişilerden de şüpheleniyoruz diye konuşabiliyorlar. Şunu unutmamak gerekir ki, Allah hiçbir kimseye ksmeti bağlama salahiyeti ve ruhsatı vermemiştir. Bu sebepten, kısmet bağlanması diye bir şey yoktur. Ama kısmet beklenmesi diye de bir gerçek vardır. Ancak evlenmek isteyenlerin kendilerine sormaları gerekir. Acaba evlenmek için geçerli şartlar bizde mevcut mu? Mesala Ağlamayan bebeye süt vermezler denir. Kimi zaman evlenmek isteyen Kişilerde, kısmetsizlik diye düşünülen konuların bir çoğu, bireylerin evlilik isteklerini büyüklerine açamaması, ya da bu konuya çok ciddiyetsiz yaklaşmalarına bağlıdır.
Bu tavır içinde olanlara etrafındakilerde, Bu ciddi değil ben mesuliyet alamam diyerek geri durmaktadırlar.
Bunlardan ötürü, evlilik isteği olan erkeğin ve kadının, yuva kurmak için gerekli olan şartların pek çoğunu yerine getirmeleri gerekir. Bir işi yoksa iş bulmalı, askerlik meselesini halletmeli, ahlaken ve örfi olarak kendisinde hoş olmayan hal ve hareketlerden sıyrılarak evliliğe hazır bir birey olduğunu büyüklerine hissettirmelidir.
Eş seçerken nelere dikkat edilmelidir?
Dikkate alınması gereken en büyük husus, evlilik adaylarında görmek istediğimiz özelliklerin bir araya gelme ihtimalinin çok düşük olmasıdır. Yani bizim kısmetsizlik olarak gördüğümüz durumun çoğunlukla yegâne sebebi, adayların karşıdakinden beklentinin çok olmasıdır; boylu poslu olsun, saçları böyle gözleri şöyle, şu meslek sahibi, şu memleketli, tahsili şu falan. Denklik tabiki de önemlidir, gözü hitap eden özelliklerin geçici olduğu, Önemli olanın dini bütün ve ahlaken sorumluluk sahibi olduğunu bilmelidir. Dinen ve ahlaken olan hasletlerin hiç umursanmadığı, sade görselliğin ön planda tutulduğu evliliklerin hali düşünülmelidir. ;İşte kadın ve erkekteki bu seçicilik hastalığı yaş ilerledikçe dozunu artırabilmektedir. Sonuç olarak kişinin karşısına, kısmetsizlik dedikodusu diyerek çıkmaktadır. Hulasa hadislerde eş seçimine dikkat etmek tavsiye edilmiştir. Eş seçerken kişinin kendi iradesinin belirleyici olduğunu Peygamberimiz’in (s.a.v) eş seçiminde
Dikkatli hareket edilmesini tavsiye eden hadislerinden de anlıyoruz: Kadınlarla dört neden için evlenilir: Zenginliği, asaleti, güzelliği ve dini. Sen, dindar olanı seçki hayır bulasın.
Bir evliliğin kader olmaması için Cenab-ı Hakk’ın evlenecek olanlardan haberi olmaması gerekir.. Bu ise her şeyi bildiğine emin olduğumuz ilim sıfatının sahibi olan Allah hakkında düşünülemez. Hz. Allah Olacak ve olmuşların hepsini kemaliyle bilir.
Evlenme yaşına gelmiş bazı aileler ve evlatları, Allah bana kimi yazmışsa o olur diyor ve evlilik konusunda ya ciddi bir başlangıç yapmıyorlar Allah bana kimi yazmışsa o olur diyor ve evlilik konusunda ya ciddi bir başlangıç yapmıyorlar yahut da, Bunca araştırma yaptığım halde bana uygun biriyle karşılaşmadım diyerek kadere itiraz edebiliyorlar. Burada dikkate alınmayan durum, evliliğin de geniş manada hür irade ile olmasındır. Tamam her şey yazılmıştır ama bu yazgı, bir emir ve zorlama şeklinde değildir. Olmuş ve olacakların hepsinin levh-i mahfuzda yazılması demek olan kader, Allah’ın ilim Sıfatıyla alakalıdır. Yani bilme ve yazma zorlayıcı değildir. Diğer ifadeyle Alalh hangisini seçeceğimizi biliyor ve yazıyor diyerek seçmiyoruz. Bizim kimi seçeceğimizi bildiği için yazıyor. Onun için burdaki kader ilim çeşidindendir. Yani nasıl olacak ise öyle bilinmesidir.
Evlilikte kader neye benzer?
Bu hal aynen yıllar öncesinden astronomi bilginlerinin, güneş ve ay tutulmalarının dünyanın neresinde, hangi günün hangi saatinde olacağını bilmelerine benziyor. Cenab- Mevla’da bizim kiminle evleneceğimizi bildiğinden dolayı öyle yazıyor. O yazdığı için evlilik yapmıyoruz,
Bazı insan vardır ki daha ilk yıldan boşanıyorlar. Bazısı ilk bikaç ayda, hatta ilk gün boşananlar bile var. Bundan başka, birden fazla eşi olduğu gibi, eşleri öldükten sonra, ikinci üçüncü evliliklerini yapanlar da var. İşte bütün bunlar kulların kendi iradeleriyle olan fiillerdir, Kul diler ve fiiliyata geçtiği anda da Allah o işi yaratır. Allah kulunun ne yapacağını bildiğinden dolayı yazmıştır.
Evlilikte kısmetin yeri ?
Kısmet mevzusuna gelince. Kimi insanlar, kendi bahtlarının kısmetsiz olduğunu zannederek etrafındakilerin evlendikleri halde kendisinin bir türlü evlenmemiş olmasını, kısmetsizliklerine yorarlar. Bu durumun bazen kendilerinden, bazen de başkalarının tesiriyle olduğunu düşünürler.
Tabiiki herkes için bir takdir edilen bir kısmet vardır. Sonuçta yediğimiz bir lokma bile kısmettir. Evlilik kısmetinde yanlış yorumlardan kaçınmak lazımdır. Bazı kişilerde bir kısmet bağlama anlayışı görülmektedir. Evhama kapılan bu kişiler hiç düşünmeden, Kızımın veya oğlumun kısmeti bağlı bir türlü çıkmıyor, Çıksa da bir bahaneyle bozuluyor. Zaten falanca kişilerden de şüpheleniyoruz diye konuşabiliyorlar. Şunu unutmamak gerekir ki, Allah hiçbir kimseye ksmeti bağlama salahiyeti ve ruhsatı vermemiştir. Bu sebepten, kısmet bağlanması diye bir şey yoktur. Ama kısmet beklenmesi diye de bir gerçek vardır. Ancak evlenmek isteyenlerin kendilerine sormaları gerekir. Acaba evlenmek için geçerli şartlar bizde mevcut mu? Mesala Ağlamayan bebeye süt vermezler denir. Kimi zaman evlenmek isteyen Kişilerde, kısmetsizlik diye düşünülen konuların bir çoğu, bireylerin evlilik isteklerini büyüklerine açamaması, ya da bu konuya çok ciddiyetsiz yaklaşmalarına bağlıdır.
Bu tavır içinde olanlara etrafındakilerde, Bu ciddi değil ben mesuliyet alamam diyerek geri durmaktadırlar.
Bunlardan ötürü, evlilik isteği olan erkeğin ve kadının, yuva kurmak için gerekli olan şartların pek çoğunu yerine getirmeleri gerekir. Bir işi yoksa iş bulmalı, askerlik meselesini halletmeli, ahlaken ve örfi olarak kendisinde hoş olmayan hal ve hareketlerden sıyrılarak evliliğe hazır bir birey olduğunu büyüklerine hissettirmelidir.
Eş seçerken nelere dikkat edilmelidir?
Dikkate alınması gereken en büyük husus, evlilik adaylarında görmek istediğimiz özelliklerin bir araya gelme ihtimalinin çok düşük olmasıdır. Yani bizim kısmetsizlik olarak gördüğümüz durumun çoğunlukla yegâne sebebi, adayların karşıdakinden beklentinin çok olmasıdır; boylu poslu olsun, saçları böyle gözleri şöyle, şu meslek sahibi, şu memleketli, tahsili şu falan. Denklik tabiki de önemlidir, gözü hitap eden özelliklerin geçici olduğu, Önemli olanın dini bütün ve ahlaken sorumluluk sahibi olduğunu bilmelidir. Dinen ve ahlaken olan hasletlerin hiç umursanmadığı, sade görselliğin ön planda tutulduğu evliliklerin hali düşünülmelidir. ;İşte kadın ve erkekteki bu seçicilik hastalığı yaş ilerledikçe dozunu artırabilmektedir. Sonuç olarak kişinin karşısına, kısmetsizlik dedikodusu diyerek çıkmaktadır. Hulasa hadislerde eş seçimine dikkat etmek tavsiye edilmiştir. Eş seçerken kişinin kendi iradesinin belirleyici olduğunu Peygamberimiz’in (s.a.v) eş seçiminde
Dikkatli hareket edilmesini tavsiye eden hadislerinden de anlıyoruz: Kadınlarla dört neden için evlenilir: Zenginliği, asaleti, güzelliği ve dini. Sen, dindar olanı seçki hayır bulasın.