Eşi bulunmayan tek ilaç..
* Dünyada en faydalı ilaç, maddi ve manevi bakımdan eşi bulunmayan tek ilaç Kur'an-ı kerimdir. Bilinen bilinmeyen, görünen görünmeyen maddi manevi her hastalığın her derdin devası şifası Kur'an-ı kerimdir. Kur'an-ı kerimin her bir harfi, yüz bin derde yüz bin şifadır.
* Müslümana niye bela geliyor? Bunun çeşitli cevabı var. İki ana başlıkta cevabı şöyle:
1) Günahkâr Müslümanların günahlarına karşılık olarak bela verir. Bir Müslümana ne kadar çok bela geliyorsa, ne kadar çok sıkıntı geliyorsa, bu demektir ki ahirette ona dokunulmayacak, ona hesap sorulmayacak. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Ümmetimin cezası dünyada verilir.)
2) Enbiyaya evliyaya bela gelir. Bunlara niye gelir? Allahü teâlâ bunlara bir derece, bir makam vereceği zaman bela verir.
Eğer Yusuf aleyhisselam kuyuya atılmasaydı, Peygamber olamazdı. Peygamber olması için kuyuya atıldı. Onun için Allahü teâlânın gönderdiklerine razı olmak lazım.
* Çok insanın Allah demesi, Allahü teâlâ değildir. Onlar kafasındaki şeye Allah diyor. Hayallerindeki tanrı adına ahkâm kesiyorlar. Allah'ın değil kendi isteklerinin peşindeler. Allahü teâlâ Habibini geçerek kendisine yapılan ne ameli kabul eder ne de imanı. Allahü teâlâ, Habibimi geçerek bana gelmeyin, arada o olmadan bana gelmeyin, onsuz olan hiçbir şeyi kabul etmem buyuruyor.
* Allahü teâlâ kendisine kavuşturacak her kapıyı kapatmış, tek kapıyı açık bırakmıştır. Bu tek kapı, Peygamber efendimizin mübarek kalbidir. Peygamberler dahil herkes bu kapıdan geçmedikçe Allahü teâlâya kavuşamaz.
* Evliyanın zahiri cahilin zehiridir. Cahil, bâtından haberi olmadığı için zahire bakar. Evliyaya, akılla, gözle kulakla giden helak olur. Müşrikler de böyle yapmışlardı. Ebu Cehil, Muhammed aleyhisselama Abdullahın yetimi gözüyle baktı. Ebu Bekri Sıddık, âlemlerin Rabbinin Habibi gözüyle baktı. Ona her şeyini feda etti, her sözüne (o söylüyorsa doğrudur) diyerek tam inandı, sıddık oldu, Peygamberlerden sonra insanların en üstünü oldu. Onun için birisi Ebu Cehil oldu, diğeri Ebu Bekri Sıddık radıyallahü anh oldu. Bu nasip meselesidir.
* Mıknatıs molozu çekmez, içinde cevher olanı çeker. Ehli sünnet âlimlerinin kitapları mıknatıs gibidir. Kalbinde cevher olanı çeker. Kalbinde saman çöpü olanı çekmez. Büyükleri de molozlar sevmez. İçinde cevher olanlar sever.
* Allahü teâlâ sevdiği şeyleri dostlarına verir. Doğru itikadı, büyükleri tanımayı dostlarına verir, nasip eder. Ben sevdiğim şeyleri, seçtiklerime, dostlarıma veririm buyuruyor. Büyüklerin yolunda olan bütün Müslümanlar Allahü teâlânın dostudur. Bunları üzen, beğenmeyen, onlara gözle kulakla bakan helak olur. Evet, bunların da hataları yanlışları olur. Bu tozlu yolda giden araba gibidir. Tozlu yolda giden arabaya toz bulaşır. Ama bir rüzgar eserse, yağmur yağarsa hiç toz kalmaz, tertemiz olur.
* Müslümana niye bela geliyor? Bunun çeşitli cevabı var. İki ana başlıkta cevabı şöyle:
1) Günahkâr Müslümanların günahlarına karşılık olarak bela verir. Bir Müslümana ne kadar çok bela geliyorsa, ne kadar çok sıkıntı geliyorsa, bu demektir ki ahirette ona dokunulmayacak, ona hesap sorulmayacak. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Ümmetimin cezası dünyada verilir.)
2) Enbiyaya evliyaya bela gelir. Bunlara niye gelir? Allahü teâlâ bunlara bir derece, bir makam vereceği zaman bela verir.
Eğer Yusuf aleyhisselam kuyuya atılmasaydı, Peygamber olamazdı. Peygamber olması için kuyuya atıldı. Onun için Allahü teâlânın gönderdiklerine razı olmak lazım.
* Çok insanın Allah demesi, Allahü teâlâ değildir. Onlar kafasındaki şeye Allah diyor. Hayallerindeki tanrı adına ahkâm kesiyorlar. Allah'ın değil kendi isteklerinin peşindeler. Allahü teâlâ Habibini geçerek kendisine yapılan ne ameli kabul eder ne de imanı. Allahü teâlâ, Habibimi geçerek bana gelmeyin, arada o olmadan bana gelmeyin, onsuz olan hiçbir şeyi kabul etmem buyuruyor.
* Allahü teâlâ kendisine kavuşturacak her kapıyı kapatmış, tek kapıyı açık bırakmıştır. Bu tek kapı, Peygamber efendimizin mübarek kalbidir. Peygamberler dahil herkes bu kapıdan geçmedikçe Allahü teâlâya kavuşamaz.
* Evliyanın zahiri cahilin zehiridir. Cahil, bâtından haberi olmadığı için zahire bakar. Evliyaya, akılla, gözle kulakla giden helak olur. Müşrikler de böyle yapmışlardı. Ebu Cehil, Muhammed aleyhisselama Abdullahın yetimi gözüyle baktı. Ebu Bekri Sıddık, âlemlerin Rabbinin Habibi gözüyle baktı. Ona her şeyini feda etti, her sözüne (o söylüyorsa doğrudur) diyerek tam inandı, sıddık oldu, Peygamberlerden sonra insanların en üstünü oldu. Onun için birisi Ebu Cehil oldu, diğeri Ebu Bekri Sıddık radıyallahü anh oldu. Bu nasip meselesidir.
* Mıknatıs molozu çekmez, içinde cevher olanı çeker. Ehli sünnet âlimlerinin kitapları mıknatıs gibidir. Kalbinde cevher olanı çeker. Kalbinde saman çöpü olanı çekmez. Büyükleri de molozlar sevmez. İçinde cevher olanlar sever.
* Allahü teâlâ sevdiği şeyleri dostlarına verir. Doğru itikadı, büyükleri tanımayı dostlarına verir, nasip eder. Ben sevdiğim şeyleri, seçtiklerime, dostlarıma veririm buyuruyor. Büyüklerin yolunda olan bütün Müslümanlar Allahü teâlânın dostudur. Bunları üzen, beğenmeyen, onlara gözle kulakla bakan helak olur. Evet, bunların da hataları yanlışları olur. Bu tozlu yolda giden araba gibidir. Tozlu yolda giden arabaya toz bulaşır. Ama bir rüzgar eserse, yağmur yağarsa hiç toz kalmaz, tertemiz olur.