Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si-El ve Yüz Yapısı

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si-El ve Yüz Yapısı
erzurumlu ibrahim hakkı marifetname ibrahim hakkı marifetname hazretleri erzurumlu hazretleri
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın Marifetname adlı kitabından bazı bilgiler vermek istiyorum arkadaşlar çünkü kitapta çok ilginç bilgiler bulunmakta bakın ibrahim hakkı kitabında nelere yer vermiş:

İslam dünyasinda gerek birçok bilim dallari, gerekse çeşitli araştirma usulleri
Hint, Çin, Misir, Iran ve Yunan'dan esinlenmiş, daha değişik şekillerde ortaya
çikmiştir. Bu alandaki çalişmalar bazen İslam'a aykiri olan usullerle (örneğin,
kehanet), bazen de meşru usullerle yürütülmüştür. Bu çalişmalarin
meşruluğunu savunmada en temel dayanak ise İslam büyüklerinin (örneğin, Ali
bin Ebu Talip, Cafer Sadik) bu gizli ilimlere vakif olduklari yönündeki söylemler
olmuştur.

Fizyognomi de gizli ilimler içinde yer almiştir. Değişik adlar (İlm-i Firaset, İlm-i
Sima) altinda toplanmiş çeşitli metodlar ve tezler, o dönemde aşaği yukari
bugünkü fizyognominin işlevini yerine getiriyordu. Bilim adamlari bu ilimlerin
(veya uygulamalarin) kaynağini müminin manevi gelişiminde aramişlardir.
Örneğin, firaset; ilham, keşf, sezgi, keskin idrak, kalp gözüyle görmek gibi
anlamlari içeren bir kavram olmuştur. Firasetin temelinde, takvanin kalpleri
nurlandiran bir nimet olduğu ve göğse inşirah (genişlik, huzur) verdiği, bu vesile
ile de müminin Allah'in nuru ile bakabildiği düşüncesi yatmaktadir. Allah
kulunu sevdiği zaman "onun gören gözü, işiten kulaği, tutan eli, yürüyen ayaği"
olduğu için tüm bu marifetleri Allah'in bir nimeti olarak görmüşlerdir.

Müslüman bilim adamlarinin başlica özelliği ansiklopedik bilgiye sahip olmalari
idi. Onlar, uğraştiklari çeşitli bilim dallarinin verdiği avantaji kullanarak
fizyognomiyle ilgili olarak birtakim görüşler ortaya atmiş ve geliştirmişlerdir. Bu
konudaki geleneksel görüşler değişik eserlerde geçmektedir. Örneğin, kalin
dudakli insanlarin zevkine düşkün, ince ve normalde sikça kapali duran
dudaklara sahip olanlarin siki ağizli olduklari belirtilmiştir, insanlarda küçük
baş, aklin azliğina ve sir sakla-mamaya, büyük baş akla ve zekaya, yassi tepe baş
lakaytlik ve gamsizliğa, yanlardan basik baş huyu ve tabiati dar ve hiddetli
olmaya işarettir. Gaga burunlu insanlarda egemenlik ruhunun, kalkik
burunlularda ise asiliğin olduğu ifade edilmiştir. Yüzün belirgin organlari olan
gözler, burun, ağiz, çene, kulaklarin yani sira kaşlar, kirpikler, göz kapaklari,
gözleri rengi, derinin rengi, kirişiklar vs. ele alinan özellikler arasindadir.

18. yüzyilda yaşamiş ünlü bilim adami ve mutasavvif Erzurumlu İbrahim
Hakki'nin (1705-1771) Marifetname'si ansiklopedik bir kitap olmasi itibariyle,
fizyognomiye de büyük yer vermiştir. Olgun bir mutasavvif olan İbrahim Hakki,
çok sayida (bazi araştirmalarda bu sayi 15, 30, 50 ve hatta 70 olarak
geçmektedir) eser yazmiştir. Bu eserler arasinda en meşhur olani ise
Marifetname olmuştur.

Bu eser, kapsamli ve olgun düzeyde bilgi edinmiş, çağindaki bilgi ve keşiflere
yabanci kalmayan İbrahim Hakki'nin eski ile yeniyi kaynaştirmaya çaliştiği bir
kitaptir. Ona göre de yaşadiği dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik
özellikte bir çalişmadir, İbrahim Hakki bu kitabinda kendinden önce yaşamiş

İslam düşünürlerinin eserlerinden yararlandiği için, eserin fizyognomiyle ilgili
bölümünü de okurken önceki dönemlerde fizyognomi ile ilgili görüşlerin neden
ibaret olduğu konusunda da bilgi edinebiliriz. Nitekim, eserde de beden yapisi,
yüz biçimi ve bedenin ayri ayri azalari ile insan karakteri arasindaki ilişkinin
"hikmet ehlinin" dilinden ayrintili bir şekilde sunulduğunu görmekteyiz.

Marifetname, "Mukaddime" ile üç "Fen" ve bir "Hatime" olmak üzere beş ayri
bölümden oluşmaktadir. Bu kisimlar da kendi içlerinde "Bab, Fasil, Nevi" olarak
ayrilmiştir (Bunlarin dişinda başta ve sonda, birkaç sayfalik yazilar vardir).
Marifet-name'de, fizyognomi ile ilgili bilgiler 4. babin 5 faslinin 3. ve 4.
nevilerinde yer almaktadir.

Marifetname'ye göre, Allah insan alemin en güzel şekilde süsleyip
nurlandirmiştir. Bunun yani sira, insanlari şekil ve karakter olarak değişik
yaratmiştir. Sonra lütuf ve inayeti ile, şekli karakterin ve azayi da ahlakin
belirtisi kilmiştir. Böylece, insan önce kendi görünümünden kendi karakterini
tanimlayarak ihtimam ile ahlakini güzelleştirir. Daha sonra yakinlari ve
dostlarinin diş görünümlerine fehm ve firasetle bakarak, onlarin iç hallerine ve
ahlaklarina vakif olabilir: Onlara ya ahlaklarina göre rağbet ve muhabbetle
muamele eder, veya aklinca güzel idare ile geçinip gider.
İbrahim Hakki, yüz yapisinin (daha geniş anlamda vücut yapisi) karakter ile
ilişkisini bir ilahi kural olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda fizyognomiyi
öğrenmek ve bu vesile ile çevredeki insanlarla karakterlerine göre muamele etme
gibi iyi bir sosyal iletişim metodu sunmaktadir.

Erzurumlu İbrahim Hakki, yüz yapisi (kismen vücut yapisi) ve insan karakteri
ile görüşleri şiir şeklinde aşağidaki gibi sunmaktadir: Burada, sadece yüz yapisi
değil, vücut yapisi ve mimikler de ele alinmiştir.

Baş Organlarinin Şekillerinin Hikmetini Bildirir

Ey aziz! Hikmet ehli demişlerdir ki: Cenab-i Hak insanin vücudunu en
mükemmel ve güzel şekilde yaratmiştir. Organlarin birbiriyle uyumu ve
simetrisi, nezaketin ve güzelliğin örneği olmuştur. Bedenin güzelliğini,
vasiflarini dil, bildirmek ve anlatmaktan acizdir. Yüzünün güzelliği, içinin
temizliği ve kemali, huyunun yumuşakliği, tabiatinin iyiliği, konuşmasinin
pürüzsüzlüğü ile dünyada benzersiz bir yaratiktir. Hoş yürüyüşü, tatli söyleyişi,
güzel hareketi ve sevimli sesiyle alemin aklini almiştir. Güzelliğinin çekiciliği,
caninin tatliliğiyla dünyanin sevgilisi, irfan ehlinin beğendikleri olmuştur ve
aşiklara ondan nice haller gelmiştir.
Cenab-i Hak, şekil ve biçim verdiği insan bedenindeki dört karişimin (kan,
balgam, safra, sevda) dumanindan kiymetli saç ihsan etmiş, iki yumurtanin
dumanindan da erkeklerin göğüs ve yüzlerinden kil yeşertmiştir. Ta ki saçla
kadinlar süslü, biyik ve sakalla erkekler belli ve kaşlarla herkes belirmiş ve
taninmiş olsun.

Saçin siyahliği fazlaliğindan, sari oluşu balgamin çokluğundan, beyaz olmasi
grizi, tabii hararetin zayiflamasindandir. Hararetin zayifliği da fazla nezleli
olmaktan, çok cima (kadinla birleşme) yapmaktan ve fazla üzüntü ve aci
duymaktan ileri gelir. Fakat alnin nuru, gönüllerin başidir, iki kaş, iki gözün
gölgeliği ve nurlu yüzün hilali olmuştur. Gözlerin, burunla iki kaş arasinda
olmalari çarpmalardan korunmalari ve başin ön tarafinda yaratilmiş olmalari da
vücudun bütün işlerinde ona yol gösterici olmalari içindir. Göz kapaklari, göz
yuvarlağinin örtüsü ve onun kötü nazardan koruyucusu olmuştur.
Göz kapaklari, gözü türlü etkilerden koruduğu gibi, uyku zamaninda da göz
yuvarlaklarina örtü vazifesini görür ve gözü süsleyen kirpiklerle birlikte gözü,
toz duman gibi zararli şeylerden korur. Göz bebeğinin siyah, etrafinin beyaz
oluşu, süs ve güzellik içindir. Göz nurunun siyah noktasinda bulunmasi ona,
organlarin en değerlisi sifatini vermektedir. Göz bebeğinin, yuvarlağin ortasinda
oluşu, tabakalarinin gereklerindendir.

Göz yuvarlağinin oval olmasinin sebebi; göz nurunun etrafa yayilmasini
kolaylaştirmak içindir, insan kafasinin yuvarlak oluşu, çarpmalardan
sakinilmasi ve beyin organlarina daha geniş bir yer olmasi içindir.
Büyüklüğünün bu kadar olmasi, en uygun şekildir, insan yüzünün yuvarlak
oluşu, güzelliğiyle güneş ve aya benzemesi içindir. Dudaklarin kirmizi, dişlerin
inci gibi olmalari süs ve güzellik içindir. Burnun kikirdak oluşu, hafif olmasi ve
çarpmalardan zarar görmemesi içindir. Burun deliklerinin geniş olmasi kokuyu
fazlaca ve çabucak almasi ve sümüğün kolayca akabilmesi içindir.

Dişlerin keskinleri kesmek ve kirmak, enlileri öğütmek ve çiğnemek,
dizilişlerinin düzenli oluşu, konuşma zamanlarinda harflerin ve sesin düzgün
çikmasi içindir. Dilin kemiksiz oluşu, lokmayi ağizda hareket ettirmek, harfleri
söyleyebilmek ve kelimeleri kolayca ifade edip bildirmek içindir. Dilin
dudaklarda dişler tarafindan hapsedilmiş olmasi az konuşmasi içindir. Dil bir
olduğu halde göz ve kulaklarin iki oluşu, fazla görmek ve kolayca işitmek içindir.
Kulaklarin başin iki tarafinda oluşu, hafif ve latif olmalari ve çarpmalardan
zarar görmemeleri içindir. Boynun enlilik ve uzunluğunun bu şekilde, bu
büyüklük ve biçimde oluşu, baş ile kolayca münasebet ve bağlanti kurmasi ve
onun ağirliğina dayanabilmesi içindir.

Başin bir tek kemik olmayip yedi omurdan meydana gelmiş olmasi, vücudun her
tarafiyla kolaylikla bağlanti kurmasi içindir.
İnsan başinin, bütün organlarin üstünde ve yüksekte oluşu, şaninin büyüklüğü
ile ululuğunu duyurmak ve kendisinde bulunan akil cevherinin kiymetini takdir
ettirmek içindir. Başin, on duyu organinin başlangiç yeri olmasi, onun şeref ve
değerini artirmaktadir. Bu kadar organ ve kuvvetlerin böyle bir yerde (başta)
toplanmiş olmasi, Cenab-i Hakk'in kudretinin kemalini göstermek ve sanatinin
ululuğunu belirtmek içindir.
İnsan organlarinin şekil ve biçimlerinden sezip anmakla ve bakişin, gönül ve
cana olan emniyet ve selametini, lütuf ve kerametini bildirir

Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:
Alemi bu şekil ve surette yaratan Cenab-i Hak, eşi benzeri olan insan alemini en
güzel şekilde ve en beğenilir surette tasvir edip şekil verdikten sonra ona
üfürdüğü ruhu ile bezetmiş ve aydinlatmiştir ve hayvan cinsinden insan türünü,
güzellik ve sevimlilikle benzetmiş, anlama ve konuşma yeteneğiyle üstün
kilmiştir. Gerçi Cenab-i Hak, insanlarin beden ve ruh bakimindan bir
yaratmiştir. Fakat insanlar zeka ve kabiliyette, huyda değişiktir, birbirlerinden
farklidir.

Sonra Allah, lütuf ve inayetiyle, hikmetinin gereğini, sanatinin inceliğini bu
yaratikta göstermiş, yüzünü, şekil ve yapisini içine, organlarinin biçimini ahlak
ve karakterine belirti yapmiştir ki, insan kendi şekil ve yapisindan kendi
vasiflarim bilip ona göre ahlak ve hareketlerindeki, huylarindaki eksik ve
aksakliklari düzeltsin. Sonra arkadaş ve dostlarinin vücut yapisi ve şekillerine
bakip zeka ve karakterlerini, huy ve tabiatlarini ince seziş ve zekasiyla bilsin ve
buna göre onlara muamele etsin, beğensin ve sevsin veya aklini kullanarak
karakterlerine göre hareket ederek onlarla geçinip gitsin veya onlardan
uzaklaşip emniyeti, rahat ve selameti bulsun ve ne kimseden incinsin ne de
kimseyi incitsin. Gönül hoşluğu ile rahat oturup kalksin.
Ey akilli, insan ve cinlerce cihan bağinda beğenilen budur:

Ne kimse senden incinsin, ne de sen bir kimseden incin.
"Güzel huylu insandan hayir isteyin." hadis-i şerifine göre, güzel ve sevimli
insanlarda daima güleş, iyi huy ve tatli sözlerin görüp işitildiği gerçeği
duyurulmaktadir.
Kur'an-i Kerim'de "Herkesin iş ve ameli şekline uygundur." buyurulmasi da buna
işarettir.
Baş ve boyun şekil ve biçimleriyle, bunlara bağli huy ve tabiatlarim bildirir

Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:

  • Boyu uzun olanlarin kalbi saf ve temiz olur.
  • Kisa boylu olanlarin hileleri, aldatmalari çoktur.
  • Orta boylu olanlar akilli ve hoş huylu olurlar.
  • Saçlari sert olan kimse, akilla atilganliği bulur.
  • Saçlari yumuşak olan saf ve utanmasi az olur.
  • Saçi sari olanin işi, kibirlenme ve kizginliktir.
  • Siyah saçli olan sabirlidir, onu ara.
  • Kumral saç güzeldir, sahibi bedelsizdir.
  • Saçi az olan lütufkar, anlayişli ve nazik olur.
  • Başi küçük olanin akli azdir, gizli şeyin varsa ona söyleme.
  • Başinin tepesi yassi olan keder çekmez.
  • Başinin derisi ince olan, hayir yapar, zarar vermez.
  • Kel adama yaklaşma, kötü huylu olur, ondan sakin.
  • Alni dar olanin, içi de dar, sikintili olur.
  • Alni yumru olan, çirkin ve kalin kafali olur.
  • Alni enli olan kötü huylu olur, çünkü hastadir.
  • Alni normal olani emin bil.
  • Alni buruşuksuz olan, şüphesiz tembel olur.
  • Alni uzun olan anlayişli, az ise cömert olur.
  • Kaşlarinin arasi buruşuk olan, üzüntü yükünü taşir.
  • Kulaği çok büyük olan, bilgisiz ve tembel olur.
  • Küçük kulakli eğri, orta (normal) kulakli doğru olur.
  • Kaşinin ucu ince olanin, işi gücü fitnedir.
  • Kaşinin killari çok olanin, üzüntüleri de çok olur.
  • Kaşi açik olan doğrudur, çatma olan eğridir.
  • İnce kaşli güzel olur, uzunu ise kibirli olmanin delilidir.
  • Kaşi yay gibi olan, her zaman güzel olur.
  • Göz çukuru az olursa, o kibirli olmaya delildir.
  • Siyah gözlüler itaatli, kizil gözlüler cesur olurlar.
  • Gök gözlü olan zeki, ela gözlü olan edepli, terbiyeli olur.
  • Küçük gözlü hafif, büyük gözlü zarif, narin olur.
  • Gözü yumru olan kiskanç, orta olan dost olur.
  • Yari kapali göz ayip, bakişi miskince olur.
  • Köre yakin olma, sik bakan, emniyetli olmaz.
  • Gözü şaşi adama bakma, çünkü o sana eğri bakar.
  • Güleç gözlü olan güzeldir, kirpiği sik olan bedelsizdir.
  • Büyük yüzlü olan illetlidir, küçük yüz kibirlenmeye delildir.
  • İnce yüzlü sevimli, kalin yüzlü hor (sevimsiz) olur.
  • Uzun yüzlü olanlar yalanci olurlar.
  • Ekşi yüzlü, somurtkan olanlarin, sözlerinin çoğu aci olur.
  • Yuvarlak yüzlüler, ay'dan daha nurlu olur.
  • Böyleleri çok güleç olur, onu gören muradini alir.
  • Benzi kizil olan terbiyeli, esmer olan da zeki olur.
  • Benzi sari olan illetli, siyaha çalan da tevekkelli olur.
  • Burnu uzun olanin idraki (anlayişi) az olur.
  • Kisa burunlu olanlar fazla korkak olur.
  • Burun ucu top olan, neşeli olur.
  • Burun ucu ağzina yakin olan adamdan sakin.
  • Burun delikleri geniş olanin içi kibir ve kiskançlikla doludur.
  • Burun kanatlan dar olan kişide küsme ve inat çok olur.
  • Burnu enli olan kimse şehvete tutkundur.
  • Burnu eğri olan kimsenin düşüncesi, işi başariya ulaştirmaktir.
  • Küçük ağizli olan güzel ve fakat çok korkak olur.
  • Büyük ağizli cesur, eğri ağizli kötü olur.
  • Genizden söylenen sözler, kibirlenmeden olsa gerek.
  • İnce sesli erkeklerin işi, kadina şehvet duymaktir.
  • Erkek sesli kadinlarin çoğu yalan söyler.
  • Çabuk konuşan, ince anlayişlidir.
  • Kaba sesli olanin gayreti ve yardimseverliği fazladir.
  • Çatal sesli olan, halktan kötülük geleceğini sanir.
  • Yüzü güleç, sözü tatli olan insan azizdir, sevilir.
  • İnce ve kirmizi dudakli kimse, söyleneni iyi anlar.
  • Bil ki kalin dudaklinin kizginliği ağirdir.
  • İri dişliler, çok defa yaman işler yapar.
  • Normal dişi olanlarin, işi hoş ve doğrudur.
  • Kokusu hoş olanin, huyu da güzeldir, hoştur.
  • Çene kemiği ince olanin, akli da hafif olur.
  • Enli çenenin sahibi kaba olur.
  • Çenesi normal olan, akilli ve güzel olur.
  • Uzun sakalli kişi hünersiz olur.
  • Sik sakalli kişi kabadir, sohbetini de uzatir.
  • Siyah ve az sakalli olmak zekaya delildir.
  • Hiç kili olmayan köse adamin hilesi çok olur.
  • Sakali değirmi olanin kemali de çoktur.
  • Kafasi enli olan ahmaklik illetine tutuktur.
  • Boynu çok uzun olanin olgunluğu az olur.
  • Boynu ince olan cahil olur.
  • Boynu kalin olan gece gündüz yiyici (obur) olur.
  • Boynu kisa olanin hilesi çok olur.
  • Boynu normal olanin işi iyilik yapmaktir.
  • Her uzvu normal olan, şüphesiz ki güzel olur.
5. nevide ise bedenin diğer uzuvlarinin (omuz, kol, parmak, tirnak, göğüs vs.)
insan karakteri ile ilişkisi ele alinmiştir.
Marifetnamenin bir çok konulan gibi, fizyognomiyle ilgili kismi da ayri bir
araştirma gerektirmektedir.
 
Marifetname 1757 yılında Erzurumlu İbrahim Hakkı tarafından yazılmış ansiklopedik değeri olan önemli bir kitaptır. Kitap ortalama 600 sayfadan oluşmaktadır. kitabın birinci bölümünde Allah'ın varlığı ve birliğini anlatır ve daha sonra cisimleri, madenleri bitkileri ve insan doğasını anlatır. kitabın ilk bölümü fenn-i evvel olarak adlandırılmıştır.

Kitabın ikinci bölümü fenn-i sami olarak adlandırılmış olup bu bölümde anatomi esas kısımdır. İnsan vücudunu hem anatomik hemde estetik açıdan ele alan İbrahim Hakkı kişinin vücut yapısı ile karakteristik özelliklerini ile ilgili bağlantıyı ele almıştır.

Kitabın üçüncü bölümü fenn-i salis denilen kısımdan oluşur. Tamamen dini ve ilahi özellikler taşıyan bu kısımda din felsefesi ele alınmıştır.

Kitabın son bölümü ise toplam 40 sayfadan oluşur ve bu son bölümde ana babaya saygı ve sevgiden söz edilmektedir. Aynı şekilde anne babanın da çocuklarına karşı görev ve sorumlulukları ele alınan bu bölümde törebilim konuları aydınlatılır.
 
Mutlaka ama mutlaka her bireyin okuması gereken muhteşem bir eser .Büyük babamdan anneme kalan marifetname uzun zamandır bende. Her bir yaprağını zevkle okudum. Aile hayatın dan astronomiye, beslenmeden hastalıklara kadar bir çok bilgi mevcut . Bu eseri 2 defa okudum ve şimdi tekrar baştan aldım nasıl keyif aldığımı tahmin edin artık 🙂
 
Geri
Üst