ergenlik dönemi başkaldırısı
ergenlikte sigara sigara içen çocuğa nasıl davranmalı içen ergen
Ergen olmak kadar ergenin aileside olmak zor..Benimde oğlumun ergen olması yakın..Bakalım nasıl başedeceğiz...Haydi bilinçli anne baba olmak için bilgilenmeye🙂
ERGENLİK dönemi çocukluktan erişkinliği dek uzanan dönemdir. Başlangıç ve bitiş sınırları kesin olmamakla birlikte 10–20 yaşları arasını kapsar. Bu dönemde erkek ve kızlarda bedensel, ruhsal, cinsel, bilişsel yapıda değişiklikler meydana gelir.22 yaş civarı olumluluık dönemine geçiş olur. Birçok araştırmacı ergenlik dönemi için ‘Normal Şizofrenik Dönem’ demektedirler. İslam Peygamberinin buluğ çağı için ‘Deliliğin bir şubesidir’ tarifi çok anlamlıdır. Delikanlı erkek, delişmen kız tabirleri doğru bir temele oturmaktadır.
Ergenlik başkaldırısı Ergenlik döneminde kişinin beden yapısı hızla büyürken, ruh yapısı, kişilik yapısı aynı hızla büyümediğinden bir çatışma yaşanır. Genç kendine “Ben kimim, nereye yönelmeliyim, nereye aidim, niçin” gibi sorular sormaya başlar. Ergenlik dönemi, kişinin kendi kimliğini arama bulma çabası olduğundan kişi kimlik arayışlı bir baş kaldırış yaşanır. Ergenin anneye babaya başkaldırması doğaldır. Bazı gençler bu dönemi çok sağlıklı geçirirken bazıları bu dönemi çok fırtınalı geçirirler ki, delikanlılık tanımı da buradan gelir.Ergenlik dönemine ait tepkileri hemen hastalık diye etiketlememek gerekir. Ergen kişi fırtınalar yaşayacak, anneye-babaya itiraz edecek ama büyük hatalar yapmadıkça müdahale etmemek, eleştirmemek yani onun kendini yetersiz hissettirecek derecede davranmamak gerekir. Anne-babanın bu dönemdeki tutumları çok önemli olduğundan onların rehberliğine çok fazla ihtiyaç var. Erişkinlerin depresyonunda kişi durgun, neşesiz, yaşamdan zevk almaz, enerjisi azalır, elem keder hali varken ergenlik dönemi depresyonu atipiktir. Evden, okuldan kaçma, okul reddi, içkiye, uyuşturucuya yönelme kavgacı, öfkeli olmak, aşırı romantik olma, önüne gelene aşık olma, altını ıslatmaktan tutun da tikli davranmaya kadar bir çok belirtisi vardır. Bu dönemdeki depresyon örtülü yaşanır. Ergenlik döneminde beyin gelişimi önemlidir. Beyin gelişirken sol mantık yani rasyonel beyindir, sağ duygusaldır. Duygusal ile rasyonel beyin arasında köprü görevi yapan korpus kallozum adı verilen bir bölüm vardır. Ergende bu bağlantılar gelişmediğinden, mantıkla duygu arasında bağlantı kuramaz. Dürtüseldir, ani çıkışlar yapabilir, ani tepkiler verebilir. Eğer anne-baba bunu bilmez ise ilişkileri bozulur ve çocuk bir müddet sonra “Ailem bana değer vermiyor” diye hissetmeye başlar. Bu dönemde gene çocuğa ekonomik destek kadar psikolojik duygusal destek de çok önemlidir. Ergenlikte anne-babanın yaptığı en önemli hata duygusal desteğe önem vermemeleri, hatta çocuk daha iyi olsun diye fazlaca eleştirmeleri. Bu da çocuğun ilgi alanının dışarıya yönelmesine neden olur.
Ailenin ergen ile iletişimi nasıl olmalı? Dünyanın şu anda geldiği nokta demokrat aile yapısıdır. Demokrat aile yapısının da üç temel özelliği vardır. Bunlardan birincisi farklı düşüncelere hoşgörü gösterebilmektir. Genç kendisi gibi düşünmese de, anne-baba onun kendi kimliği, kişiliği olduğunu göstermeli ve kendi fikrini kabul ettirmemeli. Yani demokratik işleyen aile yapısında kararlar beraber alınmalı, gencin düşüncesi sorulmalı ve çocuğa değer verildiği, önem verildiği hissettirilmelidir. Ergenlik döneminde çocuk anne-babası ile alışverişe gitmek istemez, sıkılır. Böyle durumda anne-baba “Eyvah çocuğumuz bizden kopuyor” diye düşünür ve çocuğun üzerine daha çok düşer. Çocuk daha da uzaklaşır. Halbuki, bu dönemde ergen kuşun yuvadan uçması gibi yuvadan uçacaktır, ama uçup dolaşıp tekrar gelecektir. Ama yuvaya geri gelmesi için kapının açık olması gerekir. Yani anne-babanın bu dönemdeki ergene yapacağı iyilik ona fırsatlar, inisiyatifler vermektir. Bazı hatalar yapacaktır. Bir risktir ama o hataları yapmadan olgunlaşamaz, gelişemez. Çocuk gidecek arkadaşları ile oynayacak. Ama gelip anne-baba ile konuşarak neşesini, üzüntüsünü paylaşacaktır.
Çocuğun içerisinde, zihinsel bir jüri yani vicdanında iyi, kötü, doğru, yanlış kavramların yerleşmesi gerekir. Eğer anne-baba çocuğa bu normları verebilir ise kendi kültür kimliği içerisinde çocuk bazı denemeler yapar ve daha sonra anne babanın yaklaşımı ile kapının açık olduğunu, affediciliğini, sevgisini, tahammülünü görür. Bir iki hatadan sonra geri döner. Eğer gencin anne-baba ile iletişimi iyi ise bu hataları çoğu zaman yapmayabilir.Otorite sabun gibidir. Sabunu fazla sıkarsanız kaçar gider, fazla serbest bırakırsanız gene kaçar gider. Ergenlik ve çocuk tutumunda da bu böyledir. Çok sınırsız bir özgürlük verirse çocuk yanlışlar yapabilir. Yani çocuğun her şeyine evet denirse, çocuk küçük bir canavara dönüşebilir. Her dediğine hayır denirse de çocuk tamamen dışarı yönelip anne babaya tepkili bir hale gelebilir. Çocuk kimliksiz, yeteneksiz, kişiliksiz, içe kapanık, pasif hale gelebilir. Genç insana iyi, doğru ve güzeli anlatırken onu karşımıza alıp düzeltmeye çalışmak yerine yanımıza alıp rehber olmaya çalışmamız gerekir.Emir vermek, buyurgan yaklaşmak yerine seçenekler sunmamız gerekir En önemlisi de canlı örnek olduğumuzu unutmamamız gerekir.
Okul reddi Okul reddi ergenlikte depresyon belirtisidir. Genellikle başarılı giden bir gencin birden bire okula, derse ilgisi azalır ise mesela sevdiği alan değil de başka konulara yöneliyor ise depresyon gelişmiş olabilir. Ergenlik döneminde depresyon atipik yaşandığı için kendini içkiye sigaraya yönelme, evden okuldan kaçma şeklinde gösterebilir. Bu da tedavi gerektiren bir durumdur. Bu durumda dört ayaklı bir tedavi yöntemi uygulanır
Birincisi, gerekiyor ise ilâç kullanmak, ikincisi terapi ile gencin yapacaklarını belirlemek, üçüncüsü anne-babanın yapacaklarını tespit etmek, dördüncüsü okulun yapacaklarını netleştirmek. Dört ayaklı tedavi ile okul reddi, sınav kaygısı çözümlenebilir. Gencin gerekiyor ise kişilik yapısı ile ilgili düzenleme yapılır. Böyle durumda profesyonel destek gerekir. Eğer bu yapılmaz ise genç okulu tamamen ret etme noktasına gelebilir.
Ergen olmak kadar ergenin aileside olmak zor..Benimde oğlumun ergen olması yakın..Bakalım nasıl başedeceğiz...Haydi bilinçli anne baba olmak için bilgilenmeye🙂
ERGENLİK dönemi çocukluktan erişkinliği dek uzanan dönemdir. Başlangıç ve bitiş sınırları kesin olmamakla birlikte 10–20 yaşları arasını kapsar. Bu dönemde erkek ve kızlarda bedensel, ruhsal, cinsel, bilişsel yapıda değişiklikler meydana gelir.22 yaş civarı olumluluık dönemine geçiş olur. Birçok araştırmacı ergenlik dönemi için ‘Normal Şizofrenik Dönem’ demektedirler. İslam Peygamberinin buluğ çağı için ‘Deliliğin bir şubesidir’ tarifi çok anlamlıdır. Delikanlı erkek, delişmen kız tabirleri doğru bir temele oturmaktadır.
Ergenlik başkaldırısı Ergenlik döneminde kişinin beden yapısı hızla büyürken, ruh yapısı, kişilik yapısı aynı hızla büyümediğinden bir çatışma yaşanır. Genç kendine “Ben kimim, nereye yönelmeliyim, nereye aidim, niçin” gibi sorular sormaya başlar. Ergenlik dönemi, kişinin kendi kimliğini arama bulma çabası olduğundan kişi kimlik arayışlı bir baş kaldırış yaşanır. Ergenin anneye babaya başkaldırması doğaldır. Bazı gençler bu dönemi çok sağlıklı geçirirken bazıları bu dönemi çok fırtınalı geçirirler ki, delikanlılık tanımı da buradan gelir.Ergenlik dönemine ait tepkileri hemen hastalık diye etiketlememek gerekir. Ergen kişi fırtınalar yaşayacak, anneye-babaya itiraz edecek ama büyük hatalar yapmadıkça müdahale etmemek, eleştirmemek yani onun kendini yetersiz hissettirecek derecede davranmamak gerekir. Anne-babanın bu dönemdeki tutumları çok önemli olduğundan onların rehberliğine çok fazla ihtiyaç var. Erişkinlerin depresyonunda kişi durgun, neşesiz, yaşamdan zevk almaz, enerjisi azalır, elem keder hali varken ergenlik dönemi depresyonu atipiktir. Evden, okuldan kaçma, okul reddi, içkiye, uyuşturucuya yönelme kavgacı, öfkeli olmak, aşırı romantik olma, önüne gelene aşık olma, altını ıslatmaktan tutun da tikli davranmaya kadar bir çok belirtisi vardır. Bu dönemdeki depresyon örtülü yaşanır. Ergenlik döneminde beyin gelişimi önemlidir. Beyin gelişirken sol mantık yani rasyonel beyindir, sağ duygusaldır. Duygusal ile rasyonel beyin arasında köprü görevi yapan korpus kallozum adı verilen bir bölüm vardır. Ergende bu bağlantılar gelişmediğinden, mantıkla duygu arasında bağlantı kuramaz. Dürtüseldir, ani çıkışlar yapabilir, ani tepkiler verebilir. Eğer anne-baba bunu bilmez ise ilişkileri bozulur ve çocuk bir müddet sonra “Ailem bana değer vermiyor” diye hissetmeye başlar. Bu dönemde gene çocuğa ekonomik destek kadar psikolojik duygusal destek de çok önemlidir. Ergenlikte anne-babanın yaptığı en önemli hata duygusal desteğe önem vermemeleri, hatta çocuk daha iyi olsun diye fazlaca eleştirmeleri. Bu da çocuğun ilgi alanının dışarıya yönelmesine neden olur.
Ailenin ergen ile iletişimi nasıl olmalı? Dünyanın şu anda geldiği nokta demokrat aile yapısıdır. Demokrat aile yapısının da üç temel özelliği vardır. Bunlardan birincisi farklı düşüncelere hoşgörü gösterebilmektir. Genç kendisi gibi düşünmese de, anne-baba onun kendi kimliği, kişiliği olduğunu göstermeli ve kendi fikrini kabul ettirmemeli. Yani demokratik işleyen aile yapısında kararlar beraber alınmalı, gencin düşüncesi sorulmalı ve çocuğa değer verildiği, önem verildiği hissettirilmelidir. Ergenlik döneminde çocuk anne-babası ile alışverişe gitmek istemez, sıkılır. Böyle durumda anne-baba “Eyvah çocuğumuz bizden kopuyor” diye düşünür ve çocuğun üzerine daha çok düşer. Çocuk daha da uzaklaşır. Halbuki, bu dönemde ergen kuşun yuvadan uçması gibi yuvadan uçacaktır, ama uçup dolaşıp tekrar gelecektir. Ama yuvaya geri gelmesi için kapının açık olması gerekir. Yani anne-babanın bu dönemdeki ergene yapacağı iyilik ona fırsatlar, inisiyatifler vermektir. Bazı hatalar yapacaktır. Bir risktir ama o hataları yapmadan olgunlaşamaz, gelişemez. Çocuk gidecek arkadaşları ile oynayacak. Ama gelip anne-baba ile konuşarak neşesini, üzüntüsünü paylaşacaktır.
Çocuğun içerisinde, zihinsel bir jüri yani vicdanında iyi, kötü, doğru, yanlış kavramların yerleşmesi gerekir. Eğer anne-baba çocuğa bu normları verebilir ise kendi kültür kimliği içerisinde çocuk bazı denemeler yapar ve daha sonra anne babanın yaklaşımı ile kapının açık olduğunu, affediciliğini, sevgisini, tahammülünü görür. Bir iki hatadan sonra geri döner. Eğer gencin anne-baba ile iletişimi iyi ise bu hataları çoğu zaman yapmayabilir.Otorite sabun gibidir. Sabunu fazla sıkarsanız kaçar gider, fazla serbest bırakırsanız gene kaçar gider. Ergenlik ve çocuk tutumunda da bu böyledir. Çok sınırsız bir özgürlük verirse çocuk yanlışlar yapabilir. Yani çocuğun her şeyine evet denirse, çocuk küçük bir canavara dönüşebilir. Her dediğine hayır denirse de çocuk tamamen dışarı yönelip anne babaya tepkili bir hale gelebilir. Çocuk kimliksiz, yeteneksiz, kişiliksiz, içe kapanık, pasif hale gelebilir. Genç insana iyi, doğru ve güzeli anlatırken onu karşımıza alıp düzeltmeye çalışmak yerine yanımıza alıp rehber olmaya çalışmamız gerekir.Emir vermek, buyurgan yaklaşmak yerine seçenekler sunmamız gerekir En önemlisi de canlı örnek olduğumuzu unutmamamız gerekir.
Okul reddi Okul reddi ergenlikte depresyon belirtisidir. Genellikle başarılı giden bir gencin birden bire okula, derse ilgisi azalır ise mesela sevdiği alan değil de başka konulara yöneliyor ise depresyon gelişmiş olabilir. Ergenlik döneminde depresyon atipik yaşandığı için kendini içkiye sigaraya yönelme, evden okuldan kaçma şeklinde gösterebilir. Bu da tedavi gerektiren bir durumdur. Bu durumda dört ayaklı bir tedavi yöntemi uygulanır
Birincisi, gerekiyor ise ilâç kullanmak, ikincisi terapi ile gencin yapacaklarını belirlemek, üçüncüsü anne-babanın yapacaklarını tespit etmek, dördüncüsü okulun yapacaklarını netleştirmek. Dört ayaklı tedavi ile okul reddi, sınav kaygısı çözümlenebilir. Gencin gerekiyor ise kişilik yapısı ile ilgili düzenleme yapılır. Böyle durumda profesyonel destek gerekir. Eğer bu yapılmaz ise genç okulu tamamen ret etme noktasına gelebilir.