*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
En Duygusal Aşk Mektupları
aşk mektupları, duygusal aşk mektupları, aşk mektubu nasıl yazılır
Eskiden ne cep telefonu vardı nede teknoloji bu kadar ilerlemişti. İnsanlar birbirlerine aşk mektupları yollarayarak duygularını kağıda döküp karşı tarafa öyle ifade ediyorlardı.
Önceden bu kadar yaygın olan aşk mektuplarını günümüz de yinede uygulayan romantik aşıklar da var🙂
Sizlere en duygusal cümlelerden oluşan beğenilen aşk mektubu örneklerini sunuyoruz.
Eskiden ne cep telefonu vardı nede teknoloji bu kadar ilerlemişti. İnsanlar birbirlerine aşk mektupları yollarayarak duygularını kağıda döküp karşı tarafa öyle ifade ediyorlardı.
Önceden bu kadar yaygın olan aşk mektuplarını günümüz de yinede uygulayan romantik aşıklar da var🙂
Sizlere en duygusal cümlelerden oluşan beğenilen aşk mektubu örneklerini sunuyoruz.
Sevgiliye yazılan mektup
Canım benim , sana olan sevgimi ne kadar anlatsam ,saatler günler,kısacası ömrüm bile yetmez. Öyleki her an seni yaşamak istiyorum. Ben ki yanlızlıktan üşürken sen çıktın karşıma, ısıttın can verdin bana… Seninle buldum hayattaki mutluluğu,huzuru… Görüştüğümüz zamanlar ,gözlerinde ki ışığa dalıp gidiyorum. Kısacası unutuyorum tüm sıkıntılarımı, dertlerimi. Ama daha fazlasını istiyorum artık, dizine yatmak, her gece koklamak, saçlarını okşamak,seni izlemek istiyorum…
O kadar temiz bir yüreğin var ki bunu herkez hissedemez. Yüreğin yumuşacık ve bir o kadar da büyük.En çokta bu yüreğindeki büyüklüğe aşığım… Bazen oluyor ki haykırmak istiyorum, yoksun diye yanımda. Çıldırıyorum sanki bir tuhaf oluyorum, sonrada oturup ağlıyorum yokluğuna. Diyorum kendi kendime ne zaman ahhh ne zaman yanımda olacaksın… Yanımdayken yada telefonda çok kızdırıyorum seni biliyorum. Bunlar hep seni isteyip arzulamamdandır. Alttan al aşkım olur mu? Şunu bil seni çok çok çok seviyorum….
Gece yıldızlara bakarken belki sende bakıyorsundur diye bakıyorum. Hatta en parlak yıldıza senin adını verdim. Canımı bile veririm senin için ben. Her gece yastığa başımı koyduğum da elbet sarılıp uyuyacağım aşkımla diyerek uykuya dalıyorum. ALLAH’ TAN seni diliyorum.
Hazinem, canım herkesin altınları akçeleri elmasları yani hazineleri olur benim hazinem ise sensin degeri çok büyük… Korkuyorum bu bulunmaz hazineyi kaybederim diye. Sonra diyorum Allah’ım bu kez olmaz bu kez kaybetmemeliyim…
Gecenin karanlığı bana öyle şeyler düşündürüyor ki anlatamam. Hatalarım, pişmanlıklarım, düşüncelerim beynimde savaş veriyorlar. Bir de özlemlerim var tabi. Benim özlemim geleceğim ve geleceğimin içinde ki sensin. Evet bana göre çok büyük bir aşk yaşıyoruz. Ama korkularımda var.Hani bir şeyi çok seversin değer verirsin bütün huzurun ona bağlıdır. Bir süre sonra değer verdiğin şeyi kaybettiğinde dünya başına yıkıldı sanırsın ve çok büyük bir acı duyarsın. Ben daha önce yaşadım bunları… Seni kaybetmeyi düşündüğümde de aynı acıyı duyuyorum, hatta daha büyük bir acı…
Artık anladın mı? seni ne kadar büyük bir aşkla sevdiğimi…
Sensiz yaşanılacak olan bir hayata atılmaktan korkuyorum. Böyle bir hayatta ayakta kalabileceğimi hiç sanmıyorum.Seni sevmek mutluluksa ben çok mutluyum. Seninde mutlu olduğunu biliyorum. Bu mutluluğum hiç bitmeyecek.
Çünkü seni hep SEVECEĞİMMMM…..
Senden ayrı
Senden ayrı saatler gün, günler yıl, yıllar mevsiz, mevsimler asır gibi... senden ayrı kalbimde dinmeyen bir sızı... hasretenden örülü bir özlem kaneviçesi hayat; dokusu gözyaşı, ilmegi ızdırap, düğümü çile olan.. senden ayrı gözlerim buğulu, yüreğim uğultulu tepeler gibi feryatlı figanlı. dudaklarımda serenatlar, senilerimde dualar, ellerimde bilekçeler, kalamlemimde sana özlemle yazılmış dilekceler...
Senden ayrı baharlar kış, kışlar ise zemheri oldu. Yıldızları söndü mehtabın. Asuman karardı, karardıkça karardı, zalam zalam geceye döndü... Senden ayrı içimde binbir burkuntu. 'Gel!' çağrılarıyla örülü bir melodi özümde. Sözümde bir orman yangını; her alevi hasret, her kıvılcımı özlem yüklü. Senden ayrı acılarım katmerlendi. Dizlerim daha da dermansız kaldı. Kalbim taşıyamıyor yükü, ruhumun kanadı kırık bir yaralı kuş gibi kuytularda gizlenmeye durmuş. Kalbi küt küt. Her taraf avcı, hem de acımasız sayyadlar... Gözlerim dolu, sinem de dolu... Yolu görüyorum ama öncüm yok; yol gösteren uzakta, kalbimi ona bağlayıp, hislerimle yakalamaya çalışıyorum düşüncelerini, rüyalarımla anlamaya çalışıyorum. Bazen kaşları çatık bir silüet giriyor hayallerimi, bazen kederli bir çehre rüyalarıma.. Ama gülümsediği de oluyor. Bana selâm gönderdiği de... Gece yakarışlarında, gündüz açlık ve susuzluk anlarında çakıyor bir gamze gibi ufkumda...
Çakırkeyf olduğumuz dakikalar yüz çizgileri kederli bir görüntü, iki büklüm inleyen bir muzdarip, çizgileri keder tufanıyla buruk bir bakış, zonklayan bir şakak, yücelere açılmış bir çift el gördüğümüz.. Senden ayrı içim sızım sızım. Yalnızlık kol geziyor obamda, ovamda. Kimsesiz yavrulara döndüm.. Yetim ve öksüz.... Ey özüme binlerce kıvılcım salan ateş dokulu yürek! Ey soluğuyla içime bahar dirilişi sunan! yitik cennetimi avuçlarıma koyangüzel, elmas kalem sahibi! Gel!...
Ve hasretimiz ebedi bitsin....
Yağmur Çiçeğim
Sen umudun sabahında dağ çiçekleri ve dağlara serilen sabah güneşi kadar güzeldin Yağmur Çiçeğim. Günaydınım, gülaydınlığımdın benim.
Seninle bir rüya gibiydi hayat. Ve biz o rüyada kuşlar gibi hafiftik. Yüreğimiz gökyüzü kadar engin, bulutlar kadar beyazdı. Her gözlerimi açtığımda, her kapattığımda seni görürdüm karşımda…
Ellerimi her uzattığımda ellerini bulurdum. Bütün güzellikleri, sevinçleri yalnız sende yaşardım. Sensiz hayatın ne kadar boş, anlamsız olduğunu, sensiz kalınca öğrendim Yağmur Çiçeğim…
Bir gün çekip gittin, her şeyimi kaybettim. Yaşama sevincimi, direncimi, gülüşümü, mutluluğumu, yaşama dair ne varsa hepsini kaybettim, her şeyim yerle bir oldu.... Uçurum başlarında, duvar diplerinde kaldım. Kimse aramadı, sormadı... Tut ellerimden alıp beni dağlara gönül güneşim. Üşüyorum... Üşüyorum... Güneşe ulaşılmazlığı bilerek soluğunun sıcaklığına sığınmak istiyorum. Sıcak yüreğine gereksinimim var... Biliyorum benden çok uzaklarada bir yerdesin, sana ulaşmaya gücüm yok...
Ey gönülçiçeğim... Ey ayışığım... Aytanem, nurtanem, birtanem... Sen olmadan nasıl bakarım gökyüzünün maviliğine. Nasıl bakarım engin denizlere, hayat bir dalgaysa eğer... Nasıl yürür sularda sandalım, rüzgarın olmadan, dolmadan iliklerime sevdanın iksiri, ufuklara nasıl açılabilirim...
Sen deniz olsan kanasan ben dalgan olurum
Kimsesiz kalsan ağlasan ben dünyan olurum
Sen ateş olsan yansan ben duman olurum
Bir ömür yüreğimde saklarım seni, unutma
Yağmur Çiçeğim, canımdın sen anlıyor musun? Ayışığımdın, her şeyimdin benim. Yaşamın adı, sevginin tadıydın. Seninle yaşadığımı hissediyordum ancak. Neye dokunsam sen olurdun, nereye baksam seni görürdüm aynalarda, ne yana dönsem sen dururdun karşımda. Aksın vururdu sulara...
Yanımda olduğun zamanlar dünyanın en mutlu insanı olurdum. Zamanın geçmesini asla istemezdim. Sensiz dakikalar yıl gibi uzar ve geçmek bilmezdi zaman. İsterdim ki, her an yanımda olasın. Her dakika gözlerinin derinliğinde yitip gideyim. Çünkü kendimi en mutlu, en güvende hisettiğim anlar, senin yanında olduğum anlardı...
Yüreğimdekileri her gece kağıtlara dokuyarak, her sabah seher yellerine okuyarak uzak çığırlara, uzak yollara savuruyorum şimdi...
Rüzgarsaçlım sende ansızın bir rüzgar gibi esip girmiştin gönlüme, rüzgarın savurduğu yapraklar gibi de çekip gittin ve her şey bitti. Şimdi yüreğim paramparça, hasretim çöl yangını, her ah çekişte tütüyor içim...
Sen gittin masal bitti, hayatla mücadele saflarımın hepsini kaybettim. Bu yalancı dünyada tek gerçeğim, tek yaşama nedenimdin… Tek dayanağım, yaşama kaynağımdın…
Karanlık bir uçurumun kenarında düştüm, düşeceğim şimdi. Hiç bir dayanağım, tutamağım kalmadı artık…
Aradan geçen bunca zaman, senden aldığım yaramı iyileştirmedi. Hala mutsuz, hala bedbaht ve sensizim…